Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Olasılıksız, Adam Fawer

Dan Brown'un İhanet Noktası adlı romanını hatırlatıyor Olasılıksız . Brown'un kitabını hatırlatması konusuyla ilgili değil. Türü ile ilgili. Son dönemde yeni moda olan, belki benim yeni farkettiğim, bir tür: bilimsel gerçeklere bir yere kadar dayanan kurmaca-polisiye-gerilim-bilim kurgu. Artık nasıl adlandıracağınız size kalmış. Adam Fawer , sürükleyici bir roman yazmış. Merak içerisinde okuyorsunuz. Laplace Şeytanı (Devil of Laplace = Demon of Laplace) gibi bilimsel bir konu koyup etrafına sürükleyici bir hikaye yazınca Olasılıksız ortaya çıkıyor. Benim okuduğum 18. baskısıydı. Formül doğru olunca satış garanti oluyor demek ki. İhanet Noktası için yazdıklarım Olasılıksız için de geçerli. Yaz aylarında plajda okumak için birebir.

Safran Sarı, Yeni Yalan Zamanlar -3, İnci Aral

Üçlemenin son kitabı Safran Sarı, 2007 yılında yayınlanmış. Benim elimdeki 7. baskısıydı. İlk baskısını Mart ayında yapmış olduğunu düşününce, Eylül ayında 7. baskıya ulaşmak iyi satıldığının göstergesi olsa gerek. Yeşil ile başlayıp, Mor'da kısa ara verdiğimiz Melike Eda'nın hikayesine son kitapta devam ediyoruz. İlk romana ilişki kafamızdaki (en azından benim kafamdaki) soruların yanıtları da Safran Sarı'da gizli. Romanın başlıca karakterleri kısa zamanda bol para kazanmış finans piyasasından doyumsuz Volkan, tarihi eser kaçakçısı - takı tasarımcısına dönüşmüş Melike Eda, kaçakçı dayısı, üniversite mezunu olup geçinmesine yetecek para kazanabileceği bir iş bulamayıp sonunda lüks müşterilere çalışan bir telekız olan Eylem. Gene farklı karakterlerin ağzından okuyoruz romanı. Ancak Safran Sarı'da, diğer iki ktapta olmayan bir sığlık hissettim okurken. Karakterler fazla inandırıcı gelmedi bana. Daha doğrusu, karakterlerin yaşamları fazla inandırıcı gelmedi.

Mor, Yeni Yalan Zamanlar -2, İnci Aral

Yeni Yalan Zamanlar'ı okuduktan sonra Safran Sarı kitabının yakın zamanda yayınlandığını anımsadım. Kitapla ilgili yazılanları karıştırırken farkettim ki benim Yeni Yalan Zamanlar adıyla okuduğum kitap, artık Yeşil adını almış. Yeni Yalan Zamanlar ise Mor ve Safran Sarı ile birlikte üçlemenin üst başlığı olmuş. İlk kitabı okuyan birisi olarak diğer ikisini okumak farz olmuştu. Mor, 2003 yılında yayınlanmış. Yeşil'den yaklaşık 10 yıl sonra. İlk romanın karakterlerinden Melike Eda, bu romanın da konuk karakteri. Mor'da kadın erkek ilişkilerine eğilmiş Aral. Özellikle evliliklere. Yeşil'de olduğu gibi farklı hayatlardan farklı karakterler var. Hepsinin hikayelerini genellikle kendi ağızlarından okuyoruz. Evlilikle ilgili ilginç tespitler yapılmış. Kitap, 24 saatlik zaman içerisinde geçiyor. Elbette karakterler geçmişe ait anıları düşünüyor-anlatıyor. Sabah 5'ten ertesi sabah 5'e kadar geçen bir gün. Romanın başında, sonunun ne olacağı anlaşılıyor. Gene de bu dur

Yeşil, Yeni Yalan Zamanlar - 1, İnci Aral

Yeni Yalan Zamanlar başlıklı üçlemenin ilk kitabı Yeşil. Evdeki kitabın adı Yeni Yalan Zamanlar. Kitabın kapağı yeşil renkli. Belki yazar üçleme olması gerktiğine ilk kitabı yazdığında karar vermemişti. İstanbul'a giderken okumak için roman ararken kütüphanede buldum Yeni Yalan Zamanlar'ı. Bu kadar sürükleyici ve etkileyici bir dille yazılmış olacağını tahmin etmemiştim. Farklı karakterlerin ağzından anlatılan hikaye ilk 10-15 sayfa sonra elinizden bırakamayacağınız kadar sarıyor sizi. Özellikle ruhsal sıkıntıları olan gazetecinin, kitabın yazarı olduğunu sonradan öğreniyoruz, isimleri olayları ve okurken bizlerin aklını karıştırmasını çok başarılı buldum. Yer yer neyin gerçek neyin sanrı olduğunu karıştırıyoruz biz de gazeteci ile birlikte. 1994 yılında yazılmış Yeni Yalan Zamanlar. O günlerde yazılmış bir romanın ülkenin bu günlerindeki tartışmaları yakalamış olmasını yazarın ileri görüşlülüğüne de yorabiliriz, ülkemizde gündemin çok değişmediğine de. Üçlemenin diğer iki k

Roma Hamamı

Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) bu sezon Stanislav STRATİEV'in yazdığı Roma Hamamı adlı oyunu sergiliyor. Geçen sezon oynadığı Belalı Aile'ye göre daha neşeli bir oyun. Kısaca konusundan bahsedeyim: Bulgaristan'da küçük bir memur olarak çalışan İvan Antonov (Hakan Sanılmış) yıllar sonra yaz ayında tatil yapma olanağına kavuşur ve tatildeyken evinin eskiyen döşemelerinin tamiratını yaptırmaya karar verir. Tatil dönüşü evinin ortasında açılmış bir çukur ve çukurun başında uğraşmakta olan Doçent'i (Cengiz Sezgin) bulur. Doçent, Antonov'un evinde tarihi Roma Hamamı bulunduğunu, evde yeni kazı çalışmaları yapacaklarını söyler. Doçent kendisine profesörlük, şan-şöhret getirecek bilimsel çalışmalarında kullanmak için bir maden olarak görmektedir hamamı. Gözü ne güzel ve işveli nişanlısı Marta'yı (Ebru Saçar) görür ne de evini kaybetmekte olan Antonov'u. Bu arada hamamın bulunduğunu duyan tarihi eser kaçakçıları (Melih Yetkin, Ümit Bakış) eve gelmeye başlar. Devlet,

Anne Neden Ben, Murat KEFELİ

Murat Kefeli ismini duymamış olabilirsiniz. Ben de geçen çarşambaya kadar duymamıştım. Cumhuriyet gazetesinde kendisi ve yeni çıkan kitabı Anne Neden Ben ile ilgili haberi okuyunca ilk fırsatta kitabını aldım. Deyim yerindeyse bir solukta okudum. Kitap ile ilgili söylenebilecek çok şey var. Tek cümle ile özetlemek gerekirse: herşeye karşın yaşama tutunma azmi alkışa değer. Yazar, öz yaşam öyküsünü anlatmış 316 sayfada. Okuyanın içini burkan bir hastalığa tutulmuş. Önce psikiyatrik olduğunu düşünmüş doktorlar ve fiziksel olan hastalığını tedavi etmeye çalışmışlar. Sonra, nöropatinin nadir bir türüne tutulduğunu farketmişler. Kulakları işitmez olmuş, ardından gözleri görmemeye başlamış. Bu süreçte hep mücadele etmiş hayatla. Yapabileceği işler bulmuş. Kulakları az duymaya başlayınca bilgisayarla haşır neşir olmuş. Web sayfası tasarlamayı öğrenmiş. Ciddigeyik.com adlı bir site kurmuş. Son bulduğu kitap yazmak. Anne Neden Ben , Kefeli'nin ilk kitabı. İkincisinin yolda olduğu yazıl

Nerde kalmıştık?

Uzun zaman olmuş son yazımı yazalı. Aslında yarı ölü halde bırakmıştım blogumu. Yarı ölü hale getiriken, başta keyifli gelen şeyler zamanla sıkıcı hale dönüşüyor demiştim. Zorlamamak lazım böyle zamanlarda. Gene yazmayı isteyince, şimdi olduğu gibi, nerde kalmıştık diyerek devam ederim diye düşünmüştüm... İnci Aral'ın üçlemesini okudum. Üçlemenin ilk kitabı evde varmış zaten. Üçleme olduğunu bilmeden başladım okumaya. Aslında belki yazar da bilmiyordu üçleme olacağını Yeni Yalan Zamanlar'ı yazmaya başladığında. Mor ve Safran Sarı'dan sonra ilk kitabın adı Yeşil, üçlemenin başlığı ise Yeni Yalan Zamanlar olmuş. Bu üç kitap ile ilgili düşüncelerimi bir başka yazıya bırakacağım.