Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnternet Protokolü Televizyonu (ipTV) - 1

Bir dizi halinde yayınlamayı düşündüğüm makalemi yakında çıkacak EMO Ankara Şubesi bülteninde okuyabilirsiniz. İletim teknolojisinin gelişmesi bir çok sektör gibi yayıncılık sektörünü de etkiliyor. Çevirmeli ağ ile 14.4 kbps hızındaki bağlantılar kullanıldığı dönemlerde, geniş bant ağ bağlantısı makul fiyatlara inip yaygınlaştığında bu ağ üzerinden birçok yeni servisin olanaklı hale geleceğini makalelerden okurduk. Ülkemizde geniş bant ağ bağlantısının ücreti makul seviyelere geldiği tartışılır, ancak yaygınlaşmaya başladığı bir gerçek . Geniş bant erişim ve gelişen sıkıştırma teknolojileri ile gerçekleştirilebilir hale gelen servislerden birisi internet protokolü televizyonu ya da bilinen adıyla ipTV’dir. Makalede, ipTV’nin teknolojisinin ayrıntılarına girmeden genel olarak tanıtılması amaçlandı. İlerleyen bölümlerde görüleceği üzere özellikle ülkemizdeki duruma ilişkin gözlemlere yer verildi. ipTV konusunun ayrıntılarına girmeden önce, sektörde yaşananlara gözatmakta yarar var: Ip

Bursa Kitap Fuarı

TÜYAP 'ın düzenlediği kitap fuarlarından biri daha başlıyor bu haftasonu. Bursa, yeşilliklerle bezeli parkları, tarihi çınarları ve camileri, Tophanesi, Uludağ'ı, kestane şekeri, şeftalisi gibi değerlerine TÜYAP Kitap Fuarı 'nı da eklemiş 5 yıldır. 2008'de 6.sı düzenlenecek. 1-9 Mart tarihleri arasındaki etkinlik, son günü hariç 11-20 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor. 200'ün üzerinde yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımcı olacağı fuarda yaklaşık 500 yazar okurları ile buluşacak. Kitap fuarlarını sadece kitapların satıldığı, yazarların okuyucularla buluştuğu etkinlikler olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bursa'daki fuarda konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi ve okuma saati gibi 85 kültür ve edebiyat etkinliği düzenlenecek. Bir hafta boyunca kentte farklı bir atmosfer olacak. Türkiye'nin başkentinde TÜYAP Kitap Fuarına olan özlemimizi bir ölçüde gidermek için Bursa'ya gitmeye değer diye düşünüyorum...

Cemil Meriç'i keşfetmek: Sosyoloji Notlar ve Konferanslar

İnsan okuyacağı kitapları nasıl seçer? Ya çevresinden duydukları etkiler onu ya çeşitli yerlerde (kitap ekleri, gazete-dergi) okuduğu tanıtım yazıları çok az bir kısmı da tesadüfen. Cemil Meriç 'i keşfim bir arkadaş toplantısı sayesinde oldu. Lisemizin mezunlarının buluşmasında Cemil Meriç'in adı geçti. Konuşmaya katılan herkesin ortak görüşü Meriç'i okumayan bir Türk Solu olmamalı şeklinde oluşunca kendini solda tanımlayan biri için bu eksikliği, geç bile olsa, gidermek kaçınılmaz olmuştu. Meriç'in adını öğrendikten sonra iki kitabını satın aldım ve ilkini Sosyoloji Notları ve Konferanslar adlı olanını okumaya başladım. Kitaptan bahsetmeden önce Meriç'in hayat öyküsünü kısaca hatırlatmakta yarar var. Ayrıntılı hayat öyküsünü buradan ve buradan okuyabilirsiniz. 1916 yılında Hatay'da doğmuş. Antakya Sultanisi'nde okumuş. Tercüme bürosunda çalışmış, ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü yapmış. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi'nde (İÜ) Fransı

Türk Diplomatın Kızı alıntılar

Bir önceki yazımda söz verdiğim alıntıları yayınlıyorum. Bu arada unutmadan ekleyeyim kitap Okuyan Us Yayınlarından çıkmış. İşte altının çizilmesi gerektiğini düşündüğüm alıntılar: Toplumun cinselliklerini özgürce yaşayan kadınları neden bu kadar büyük bir tehdit olarak algıladığını kafam bir türlü almıyor. Bir kadın olarak, Londra'da bile cinselliğinizi bastırmak zorundasınız, diğer türlü insanlar size bir tür baş belası olarak bakıyorlar.....Kız arkadaşlarım genellikle erkeklerin eninde sonunda, onunnla bununla çok fazla düşüp kalkmamış kızlarla evlenmek isterler diye akıllı davranmamı tavsiye ederler. Arada sırada öylesine biriyle yatmaktan hoşlansanız bile aslında öyle değilmiş gibi davranmak zorundasınız. Ama insan böyle bir şeyi, özellikle de, ömrünü beraber geçirmeyi düşündüğü, ruh eşi olan adamdan niye saklasın ki? Yo, size güvenmesi gerek işte. Güvenini kazanmak için olmadığım biri gibi davranıp yalan söylemek zorunda kalıyorsam en başından ters giden bir şeyler yok mu? E

Türk Diplomatın Kızı, Deniz Goran

Deniz Goran takma ismiyle yazılan ve çok tartışma yarattığı söylenen Türk Diplomatın Kızı kitabını okusam mı okumasam mı diye epey düşündüm. Okumak için önce satın almış olmam gerekiyordu elbette. Bu eksikliği (kitabın satın alınmasını) eşim halletti. Öncelikle itiraf edeyim ki kitabın okumadan önce internetteki söyleşileri, haberleri okudum. Bu sebeple ön yargılı olarak başladım okumaya. İlk bölümlerde neden okuyorum ki bu kitabı diye düşündüm. Neyse ki sonuna kadar okumaya devam etmişim. Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki kitap hiç de beklediğim gibi kötü bir kitap değil. Yazarın İngiltere'de umut vaadeden genç yazar olarak adlandırılmış olması boşuna değil. Kitap, bu yazıyı okuyan çoğunluğun bildiği gibi, emekli bir büyükelçinin kızının İngiltere'de yaşadığı hayatın bir kesitini sunuyor. Bizim medyadaki eleştiriler, çoğunlukla yazarın yaşadığı farklı cinsellik ile ilgili. Daha açık söylersek ülkemizdeki kızların yaşamadığı bir cinsellik var kitapta. Aslında kita

Anket devam ediyor

Televizyon yayınlarını nasıl aldığınızı belirtebileceğiniz anket devam ediyor. Anketi şimdiye kadar dolduranlar Türkiye genelini bir ölçüye kadar yansıtıyor. Türkiye'de hane halkının neredeyse yarısı (rakamlar değişiyor %48-54 arası) televizyon yayınını uydu üzerinden izliyor. Kablo tvden yayın izleyenler ise, anketime yanıt verenlerin aksine, 1.132.000 abone ile %6-8 arasında (toplam hane sayısını kaç aldığınıza göre) değişiyor. Kalan %50'ye yakın kesim ise halen çatı anteni ile yayınları izliyor. Bakalım benim anketim nasıl bir sonuç verecek.

Blu-ray mi HD-DVD mi?

Teknolojiler gelişip değişirken kimi zamanlar farklı formatların mücadelelerine tanık oluruz. Geçmişte Sony'nin Betamax'ı ile JVC'nin VHS arasındaki mücadeleyi hatırlarız . VHS'nin zaferi ile sonuçlanan mücadele epey uzun yıllar sürmüştü. Günümüzde benzer bir format savaşının gene Sony'nin Blu-Ray 'i ile bu kez Toshiba'nın HD-DVD 'si arasında yaşanmakta olduğunu görüyoruz. Her iki format ile ilgili ayrıntıları, ilgili bağlantılardan öğrenebilirsiniz. Bu sabah TelecomTV sayfasında okuduğum haber , mücadeleyi Blu-Ray'in kazandığını söylüyor. Oldukça önemli bulduğum gelişmeyi, özellikle yeni nesil video oynatıcı alacaklara duyurayım dedim. Habere göre Hollywood ve Wal-Mart'ın desteği ile Blu-Ray satışlarının HD-DVD'yi ciddi olarak geçmiş. İki format arasındaki savaşın galibi birgün belli olsa bile mağlubu şimdiden belli gibi: kaybeden formatta oynatıcı alanlar...

Boğucu gündem

Yaşadığımız günlere ilişkin yazacak çok şey var. Ancak içimden hiç yazmak gelmiyor. Gündemdeki konuların bende uyandırdığı tek his çaresizlik. Neyseki, bahar geliyor. Günler uzamaya başladı. Giderek daha fazla uzayacak. Artık hava eskisi kadar erken kararmıyor. 21 Hazirana kadar uzayacak. Sonra yeniden kısalmaya başlayacak. Hayat döngülerden ibaret. Gece-gündüz, yaz-kış ve en büyük döngü: yaşam-ölüm. Hiç bir şey kalıcı değil. Bugünler de kalıcı değil. Tek tesellim bu. Motorları maviliklere süreceğimiz güzel günler umuduyla...

Televizyon yayını alma anketi

İstatistiksel veriler ülkemizde televizyon yayını alma yöntemlerinin dağılımını gösteriyor olsa bile benim sayfamın ziyaretçilerinin yayınları nasıl aldığını öğrenmiş olacağım, eğer yanda gördüğünüz anketi yanıtlarsanız. Yurt dışından sayfama erişen değerli okuyucuların sitemlerini duyar gibiyim: ipTV ve Sayısal Karasal Yayın (DVB-T) seçenekleri neden yok diye. Haklısınız onları atladım. Artık bir dahaki sefere onları da eklerim. Belki o zamana kadar ülkemizde de bu yayın seçenekleri olanaklı hale gelir. İlk oyu ben verdim: Kablo TV diyerek. Sayısal kablo tv yayıncılığının artık başlamasını dileyerek...

Manifesto'nun 160. yılında...

Bu haftasonu Ankara'da Manifesto'nun 160. yılında Marksizmin Güncelliği başlıklı bir sempozyum vardı. İki günde toplam 6 oturumda sunumlar gerçekleştirildi. Eski Derya sinemasının olduğu binada (İnşaat Mühendisleri Odası) tamamen dolu salonda gerçekleşen etkinliği internet üzerinden http://www.sendika.org sayfasından da takip etmek olanaklıydı. Gidemeyen, izleyemeler üzülmesin. Sunumları http://manifesto.sempozyum.tv/ adresinden bir süre daha izleyebilirsiniz.