Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tacettin Sultan Dergahı

Ankara'da bugün toprağa verilen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun defnedildiği Tacettin Sultan Dergahı'nın neresi olduğunu merak edenler olmuştur/olacaktır düşüncesiyle geçtiğimiz sene Eylül ayında çektiğim fotografları hatırlatayım istedim. Ankara'yı bilenler Büyük Doğumevi olarak bilinen Zekai Tahir Burak Hastanesi'nin yerini gözlerinin önüne getirsinler. Hastanenin yan tarafında Kurtuluş'a doğru uzanan sokaklardan birisi Sarı Kadın Sokağı. Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen sokağın baş tarafında yer alıyor Tacettin Sultan Dergahı ve camisi. Mehmet Akif Ersoy'un da bir süre yaşadığı mekanın arka tarafındaki bahçede eski mezar taşları görülüyor. Caminin ön tarafına büyük bir İstiklal Marşı heykeli konulmuş. Heykelin arkasında görülen minare camiye ait. Yukarıdaki fotografta görülen kapı ise, fotografın çekildiği geçtiğimiz eylül ayında restorasyonu süren dergaha ait.

Etimesgut kebapçıları

Yakından tanıyanlar sadeceözgür Etimesgut'a ne zaman gitmiş de kebapçılarını yazmaya kalkmış demeyeceklerdir. Etimesgut Ankara'nın İstanbul tarafındaki ilçelerinden birisi. Sincan'a doğru giderken içinden geçiliyor. Emlak piyasasının yeni gözdelerinden Bağlıca köyü'de Etimesgut sınırları içerisinde. Ankara'nın ilk uzun dalga radyo vericisi de Etimesgut'taydı. 1930'lu yıllardan beri hizmet veren verici, teknolojini gelişmesine yenilmiş. Etimesgut kebapçıları olarak tanıtmaya çalışacağım mekanların tümü Devlet Hastanesi civarında yer alıyor. Yazacağım bir kaç mekan daha var gerçi ama onların adlarını, telefonlarını almayı unuttum. Liste kısa zamanda son halini alacaktır :) İlçe merkezindeki mekanları ilerleyen aylarda keşfedip tanıtmayı planlıyorum. Mekanların fotograflarını çekmedim henüz. Belki ilerde onlara da yer veririm. Gelelim mekanlara: ÖZ MUTLU İnegöl Köftecisi (312) 244 02 04 - 245 03 99 İstasyon mahallesi Alan Sokak 3/A Etimesgut adresindeki mekan

Canistan, Yusuf Atılgan

Az sayıda eser vermiş yazarlarımızdan birisi(ymiş) Yusuf Atılgan. Aylak Adam adlı romanını merak edip alıyorken, ideefixe 'de diğer kitapları gözüme çarptı. Anayurt Oteli filminin, aynı adlı romanından uyarlandığını öğrenmiş oldum böylelikle. 1921 yılında doğup 1989'da vefat eden yazardan okuduğum ilk kitap Canistan.  Canistan, yarım kalmış bir roman(mış). Kalp krizi sonucu 1989'da vefat ettiğinde roman üzerinde çalışıyormuş. Okuduğum haliyle (Yapı Kredi Yayınları-2000) üç bölümden oluşuyor. 1900'lü yılların başlarında Manisa köylerinde geçiyor. Osmanlı'nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Manisa köylerinden hayatlara süssüz, sade bir dille tanıklık ediyoruz. Bu haliyle bile bitmemiş gibi durmuyor. Yazarın diğer eserlerini okuma isteği uyandırdı. 

15 mart sürprizi: KAR ve GÜNEŞ

15 Mart sabahına kar ile uyandık. Ama ne kar: lapa lapa yağıyor ve yolları tutmuş. Aynı gün öğleden sonra aşağı yukarı aynı yerden çektiğim fotografta ise kardan eser kalmamış durumda...

Yalancı Tanıklar Kahvesi, Vedat Türkali

1999 yılında yayınlanan iki ciltlik Güven'den 5 yıl sonra gelmişti Kayıp Romanlar (2004). Yayınlandığı ay içerisindeki okumuştum Kayıp Romanlar'ı. Güven'in bıraktığı yerden alıp günümüzdeki olaylara bakan bir romandı ve gene 5 yıl sonra yeni romanı çıktı Türkali'nin: Yalancı Tanıklar Kahvesi. Bu kez 1970'lerin ikinci yarısını, 1980 darbesine kadar olan süreci konu edinmiş. Çoğunlukla Ankara'da geçiyor hikaye. Kahramanımız Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisi Muhsin, güneydeki bir kasabadan, ağa çocuğu. Üniversitede tanıştığı Salih'in ve belki bir ölçüde okuduğu bölümün etkileriyle kendini solda konumlandırmış. Roman Muhsin'in kendini tanıma, hayattaki yerini bulma sürecini anlatıyor. Arka planda, siyasi cinayetlerle 1980 darbesine sürüklenen ülkenin yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Öyle sanıyorum ki, romanın bilen kişisi Nedim Hoca'nın ağzından Vedat Türkali, ülkenin yaşadıklarına yorumlar getiriyor. Nedim Hoca, okuldan

yeni gazete Habertürk

Ocaktı şubattı derken mart geldi, hatta neredeyse ilk 10 günü geçti. Havaların ısınmasının yanısıra günlerin uzaması, yazın yaklaştığının müjdecisi. Habertürk internet sitesi ve televizyonunun ardından gazetesi ile karşımızda bu kez. Baharın ilk ayının ilk gününe denk geldi Habertürk gazetesinin ilk sayısı. 1 Mart'tan bu yana takip ediyorum yeni gazeteyi. Hergün bir sürü ek veriyor. Özellikle internetin yaygınlaşmasından sonra gazeteleri haber için okumuyorum. Köşe yazarlarının yorumları, yazı dizileri ilgimi çekiyor. Bu açılardan Habertürk'ü değerlendirdiğimde ekonomi yazarlarının yorumlarını ilgi ile okuduğumu söyleyebilirim. Ankara eki, kentsel sorunlara eğiliyor. Ancak sayfalarının büyük bölümü ilanlara ayrıldığı için yeterli değil. Gazetede okuyacak fazla köşe yazarı bulamadım. Belki ilerleyen dönemlerde alışkanlık yapacak yeni yazarlarla tanışırım. El boyamayan mürekkebi ve kolay okunur boyutu ise diğer gazetelerden de beklediğim yenilikler. Habertürk'e yayın hayatınd

Afyonkarahisar kalesi

Fotoğraf makinesinin yakınlaştırma (zoom) özelliğini kullanarak, Afyonkarahisar'ın 266 metre yüksekliğindeki kalesini fotoğrafladım. Umarım beğenirsiniz. Bir toplantı için günübirlik gittiğim Afyon'un kalesine çıkacak vakit bulamadım. Hititlerden kaldığını öğrendiğim bu tarihi eserin restorasyonunun pek de başarılı olmadığı, özellikle alttaki fotoğraflarda belli oluyor.

son günlerdeki ziyaretçi sayısı

İstatistik tutan ücretsiz sitelerden olan StatCounter 'ın kodunu 2005 yılı mayısında sayfama eklemiştim. O günden beri ziyaretçi sayımın yanısıra, sık okunan sayfalar, ziyaretçi konumları gibi bilgileri arada kontrol ediyorum. Günlük ortalama 60-70 kadar tekil ziyaretçi geliyordu sayfama. Son zamanlarda ziyaretçi sayısında belirgin bir artış oldu. Sık ziyaret edilen sayfalara bakınca nedeni anlaşıldı: 91 ziyaretçi SADECEÖZGÜR: Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı 53 ziyaretçi SADECEÖZGÜR: Göksu Restaurant 46 ziyaretçi SADECEÖZGÜR: Göksu Restaurant