Ana içeriğe atla

Yaratıcı Beyin, Dehanın Nörobilimi / Dr. Nancy C. Andreasen

Okuduğum kitaplarla ilgili notlar düşmem ile blog sayfası yazmam eş tarihlere rastlıyor. İlk not, 17 Aralık 2004 tarihini taşıyor. Çok severek okuduğum Oya Baydar'a ait bir kitap: Kedi Mektupları. 2004 sonunda başladığım blog yazılarını içeriklerine göre sınıflandırmam, yani etiketlemem sonucu hangi içerikli kaç yazı olduğu takip edilebiliyor. Buradan hareketle 2011'in ilk ayı içerisinde kitap etiketine sahip yazı sayısı 100'e ulaşmak üzere. Bu yazının ardından eklenecek kitap etiketli yazı, 100. olacak. Aslında 100 için farklı bir kitabı bitirip notunu eklemeyi düşünüyordum. Ancak, dün kütüphanede bulduğum ve deyim yerindeyse bir solukta okuduğum bir kitap planları bozdu. Bir sonraki yazıda onunla ilgili notlar düşeceğim. Bu sıkıcı girizgahtan sonra buyurun şaşırtıcı özgeçmişe sahip Andreasen'in ilgi çekici kitabına:
Dr. Nancy C. Andreasen, İngiliz edebiyatı alanında lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerine sahip bir bilim kadını olarak 5 yıl boyunca öğretim üyesi olarak görev yapmış. Ardından kariyerini bırakıp tıp fakültesine girip tıp doktoru olmuş. Tıp doktoru olarak uzmanlığını psikiyatri ve nörobilim alanlarında yapmış. Rönesans uzmanı, psikiyatrist ve nörobilim uzmanı birisinin yaratıcılık konusunda çalışmalar yapmasını normal karşılamak gerekli sanırım. Yaratıcı Beyin, 2005 yılında ABD'de yayınlanmasının ardından Kıvanç Güney'in çevirisi ile Arkadaş Yayınları tarafından dilimize kazandırılmış.
Altı bölümden oluşan 250 sayfaya yakın kitap konuya meraklı herkesin anlayabileceği bir dil ile kaleme alınmış. Yaratıcılık nedir? Sıradışı yaratıcılık genetik midir? Çevresel midir? Beyin kapasitesini arttırmak olanaklı mıdır? Vücudumuzu geliştirmek için yaptığımız çalışmalar gibi beynimiz için de çalışmalar yapabilir miyiz? Peki küçük çocukların beyin kapasitelerini arttırmak için neler yapılabilir? Bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız Yaratıcı Beyin, tam size göre. İlk bölümler biraz sıkıcı. Çok sıkılır da kitabı okumaktan vazgeçecek duruma gelirseniz 6. bölümü okumadan bırakmayın. Daha iyi beyinler geliştirmek başlıklı bu bölüm herkesin uygulayabileceği egzersizleri de içeriyor.
"Birçok kişinin bedenlerini geliştirmek için antreman programları vardır. Zihnini ve beynini geliştirmek için alıştırma programları olan insan sayısıysa çok azdır. Bir an durup düşünürsek, bu oldukça çarpıcı bir gerçek. Neden beynimizi değil de bir tek bedenimizi disipline etmeyi ve geliştirmeyi seçiyoruz? Bu belki günümüz kültüründeki öncelikler sorununun bir yansıması. Ama belki de şimdiye kadar yeterince yaratıcı düşünmemiştik."
Yukarıda alıntıladığım paragraf kitabın 204. sayfasında yer alıyor. Yayıncı olsam kitabın arka kapağında kullanırdım. Son bir not, Andreasen ilk 5 yıl çocukların televizyondan uzak tutulmasını önermiş. Televizyon sektöründe çalışan, hayatından televizyonu çıkartmış birisi olarak bu uzaklığın bir ömür boyu sürmesini dilerim...
Yazıda yer alan görselleri Dr. Andreasen'in web sayfasından aldım. Sayfanın adresi şöyle:

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...