Ana içeriğe atla

Yayıncılık dünyasının gri bölgesi: Over The Top Television OTT TV

Bir önceki yazımda "kaos dağılana kadar" blogumu tatile çıkarttığımı yazmıştım. Bu yazımı görüp, kaos sürüyor demeyin. Bence ortada kaos / belirsizlik kalmadı. Bundan sonra ne olacağını, bir kaç gündür söylüyorum yakın çevreme ve kendimden korkmaya başladım ki ne söylediysem gerçekleşiyor. Bundan sonrasında olacaklara dair de tahminim var ancak onları sadece yakın çevremle paylaşabiliyorum. Yani uzun lafın kısası benim için kaos / belirsizlik ortamı bitti. Bu yüzden blogumda eski yayın düzenine geri döndüm. Bu kısa / uzun bilgilendirmenin ardından gelelim yazının konusuna:
Over The Top Television konusunda Türkçe ilk makalelerden birisini yazmış birisi olarak mutlulukla ifade ederim ki konu, beklediğim gibi, gün geçtikçe önem kazanıyor. Eğer sektörün içerisinde birisi değilseniz de sanırım biliyorsunuzdur, NetD, Tvyo gibi bir takım siteler çıktı yakın zamanda. Hatta tvyo adlı, Doğuş Grubu'nun platformunda televizyonda izlediğimiz kimi dizilerin bipsiz (+18) hallerine ulaşabiliyoruz. Peki, 6112 sayılı RTÜK kanunu varken nasıl oluyorda +18'lik haller yayınlanabiliyor? Sorunun yanıtı içinde gizli. 6112 sayılı yasa, IPTV, Uydu ve Kablo TV, Karasal TV leri düzenliyor. Ancak web üzerinden stream edilen (akış yayını) yayınları düzenlemiyor. Aslında yasanın kapsamına bakıldığında:

MADDE 2 – (1) Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altında, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalgalar veya diğer yollarla yapılan radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleriyle ilgili hususları kapsar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı yetkisi altındaki medya hizmet sağlayıcılar, ikinci fıkra gereğince Türkiye’de yerleşik kabul edilenler ile üçüncü fıkra hükümlerine tabi olanlardır.
Yukarıda alıntıladığım ifade 6112 sayılı kanunun 2. maddesinin başlangıç kısmından. Vurgulamalar bana ait. Kanuna baktığımızda OTT TV'nin de düzenleme kapsamına dahil olduğu düşünülüyor. Ancak, yasanın uygulamasını gösteren ikincil düzenlemelere (yönetmelikler, yönergeler..) baktığımızda Kablolu Yayın Yönetmeliği'nde OTT TV'nin düzenleme dışı bırakıldığı görülüyor:
Bu Yönetmelik, kablo ortamından analog veya sayısal olarak IPTV dahil doğrudan kamuya yönelik yayın hizmeti vermek isteyen özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarla, bu yayının kablo ortamından iletimini sağlayan kablolu yayın platform ve kablolu yayın altyapı işletmecilerini kapsar.
Peki kablo ortamı tanımında ne deniliyor? Söz konusu yönetmelikten okumaya devam edelim:
Kablo ortamı: Kablolu yayın ve IPTV yayın hizmetinin her türlü kablo altyapısıüzerinden abonelere iletildiği ortamı,
Bu yönetmelikteki abonelere kelimesi OTT TV'nin ve diğer benzer abonelik gerektirmeyen yayınların yönetmelik düzenlemelerinin dışında kalmasına yol açıyor. Aslında RTÜK'ün işi sanıldığı kadar kolay değil. Abonelik gerektirmeyen yayınları denetim içerisinde alsa bu durumda Youtube da RTÜK denetim ve düzenlemelerine tabii hale gelecek. Bu ifadeyi dışarıda bıraktığında, akıllı televizyonlar üzerine yüklenecek uygulama ile televizyonunuzdan da izleyebileceğiniz OTT hizmetlerini denetim dışında bırakıyor. Yani zor mevzular.
Geçtiğimiz hafta Connected TV Summit etkinliğinde Boxee, Hulu gibi sektörün büyük oyuncularının temsilcilerini dinleme ve onlara soru yöneltme olanağı buldum. Gördüğüm kadarıyla OTT, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada gri bölge ve bir süre daha böyle kalacak gibi görünüyor. Tek dert, bu gri bölgeyi denetim içerisine almak değil elbette. Free To Air (FTA) olarak havadan (uydu, karasal) gönderilen yayınların içeriğinin sahibi kimdir? Bu yayınları (şifresiz olarak izlenebilen) kaydetmek ve sonradan izlemek yasal mıdır? Kaydetmek yasal ise, kayıt sırasında yayın üzerindeki reklamlar nasıl değerlendirilecek? Sonradan yeniden izlenildiğinde bu reklam alanları dinamik olarak doldurulabilir mi? Teknoloji buna müsaitken, düzenlemeler ne diyor?
Sektörün gri alanları ister istemez benzer sektörlerin geçtiği süreçleri hatırlatıyor. Nabster'ı anlamadan, OTT'nin geleceğini tahmin etmek mümkün değil. Peki sonuçta kim kazanacak? Kim kaybedecek? Zor soru...
Fotografın yazıyla ilgisini kuramayanlar için hemen açıklama yapayım, blogumun bir sloganı var: Televizyonunu kapat, Hayatı aç diye. Bu sloganın gereğini yaparsanız ve biraz da yol yaparsanız Datça'nın şirin bir koyuna ulaşıp Villa Aşina'yı ziyaret edebilirsiniz. Bülend Bey'e selamlarımı da iletin lütfen...



Yorumlar

  1. Gri nokta olduguna katılıyorum, RTUK'un galiba OTT yi de regule etme calısmaları devam ediyor.

    Peki Aero gibi bir servis Turkiye'de sizce pazarı nasıl rahatsız eder? http://www.tivilogy.com/2013/04/yeni-tv-duzeni-broadcasterlarin-yeni-kabusu/

    YanıtlaSil
  2. kıymetli okuyucum,
    öncelikle en hızlı yorumu yazan olduğunuzu belirteyim. işin doğrusu Aero TV'yi duymamıştım ama Londra'daki etkinlikte Boxee TV'nin ABD'nin 9 bölgesinde kullanıcılarına sınırsız ve ücretsiz kayıt olanağı sunduğunu öğrendim. Tam da Aero TV gibi FTA olarak kullanıcının aldığı kanalları bulut hizmetine dilediği gibi kayıt etmesine olanak sağlıyorlarmış. Etkinlikte bu kayıtlardaki reklam alanlarını sonradan dinamik olarak değiştirerek bir iş modeli kurduklarından bahsettiler. Etkinliğin dinleyicileri yasal süreçlerden bahsedince ABD'de sorun yaşamadıklarını söylediler.
    Konu ile ilgili düşündüklerimi ayrı bir yazıda tartışmaya açmak istiyorum. Kıymetli yorumunuz için tekrar teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...