Cumartesi, Ocak 12, 2019

Fahrenheit 451 / Ray Bradbury

Distopya, kötü gelecek tasviri olarak adlandırılıyor. Geleceğe umutsuz bakan kitaplar. Umutsuz/karamsar yerine gerçekçi demek daha doğru geliyor bana. 1984'ü okuduğumda da bunu düşünmüştüm. 1953 yılında yazılmış Fahrenheit 451. Bizim kullandığımız sıcaklık ölçü birimi Celcius'a dönüştürürsek, 232 derece. Kağıdın tutuşma sıcaklığıymış. En azından yazar Bradbury'e öyle söylenmiş, o da romanının adında kullanmış.
Roman, gelecekte geçiyor ama son tüketici elektroniği fuarında, ekranı hoparlör olan, 2.5 metrelik duvar ekranlar, tam da Fahrenheit 451'de anlatılanlar gibi. Kitap okumak için ayrılan süreler, kitap okuyanların toplumun çoğunluğunca maruz bırakıldığı muamele, bilgileri heran değişebilecek mecralardan edinmemiz... Sanki gelecek, o kadar da uzak değil.
Sonu ve genel havası bakımından umutsuz bir distopya değil Bradbury'nin çizdiği. Aksine, her türlü zorluğa ve baskıya karşın yılmayan bir grup insan, bir gün dünyanın kaderinin yeniden değişebileceğine inanıyor. Bu yolda, hazırlıklar yapıyor. 
Seneler önce bir yerde okumuştum: Bildiğim bir nokta ise bilmediğim onun çevresi kadardır.Kitap okumak da bu söz gibi bir yerde. Sipariş verirken bir arkadaşımın eklemesi ile Şibumi'ye oradan Fahrenheit 451'e... Kim bilir daha ne kadar çoktur, bugüne kadar okumamış olduğuma üzüldüğüm kitap...
Bol kitaplı, az ekranlı günler dilerim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.