Ana içeriğe atla

blog yazmak üzerine

Aslında bu yazının konusu ile başlığı tam örtüşmüyor. Yazıyı yazmamın sebebi ise konu ve başlıktan bağımsız. Gene de en uygunun "blog yazmak üzerin" olduğunu düşünerek seçtim bu başlığı. Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardan buyurun yazıya:
2004 yılının Kasım ayından bu yana yazıyorum ve 1500'ü geçti, yayınladığım yazıların sayısı. Her birisine 10 dakika zaman harcamış olsam 15000 dakika geçirmişim, blog yazarak. 250 saatten fazla, ki bu da 10 günden uzun bir süre demek. Hiçbir maddi getirisi olmayan bir iş olduğunu düşününce, bir çokları için mantıksız bir uğraş.
Peki son 15 senemin 10 gününü neden blog yazmak için "harcadım"?
İşte, yazının başlıktan bağımsızlaşması da bu soru ile birlikte başlıyor. İnsan bir işi neden yapar?
Mühendislik eğitimi almaktan kaynaklı belki, bilemiyorum, yaptığım işlerde ölçülebilir hedefler koyuyorum. Ölçülebilir hedefler, süreler ve değerlendirmeler ile ilerliyor "projelerim". Eğer, makûl sürede, hedefime ulaşamadıysam, yanlışlarımı değerlendirip yeni hedefler / süreler ile tekrar deniyorum. Denedim, denedim ve gene olmadıysa, demek ki zamanı değil diye düşünüp bırakıyorum bir kenara. Blog yazmaya da bu açıdan baktım hep. 
Hedefim son derece basit ve net tanımlanmış bir hedefti, blog yazmaya ilk başladığımda. Kendimce yetersiz gördüğüm, Türkçe nitelikli bilgi eksikliğini giderebilmek. Hedef net olunca, uzun seneler boyu, bildiğim konulardaki birikimlerimi, olabildiğince herkesin anlayacağı sadelikte yazdım. Sanırım 5 sene kadar önce, İngilizce blog yazmaya başlarken koyduğum hedef ise uluslararası konferanslara basın akreditasyonu ile katılabilmek idi. Bu blogum sayesinde 10'a yakın uluslararası konferansa basın akreditasyonu ile katıldım. Bana yol + konaklama masraflarına malolsa bile, sektörün duayen isimlerini tanımak, teknolojinin gittiği noktaları en yetkin ağızlardan dinlemek gibi şeyler kazandım. 
Her iki blog maceramın da halen sürüyor olmasının en önemli nedeni, epey vaktimi alsalar bile, net ve ölçülebilir hedeflerimin olmasıydı. 
Eğer böyle hedefleriniz olmazsa, bir süre sonra kimse beni anlamıyor, yazdıklarım kimsenin ilgisini de çekmiyor, neden fikirlerime katılmıyorsunuz, neden sesimi duymuyorsunuz.... gibi serzenişlerle isyan edersiniz. Oysa dünya sizin etrafınızda dönmediği gibi, sizin her yazdığınıza herkesin katılması gerekmiyor. Hatta yazdığınızı okumaya zaman ayırmasını bile beklememek gerek, internet dünyasına bir yazı bırakırken... 
Uzun ve muhtemelen gereksiz bir yazı oldu. Derdimi tam anlatamadığımı hissetsem bile, düzeltmek için enerjim yok ;) Belki başka bir zaman...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...