Ana içeriğe atla

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri
Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler...
Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede?
Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum:
  • Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. 
  • Fiil çekimlerini öğrenmek için fiili ve özneleri alt alta yazıp ezberlemek pek bir işe yaramıyor, en azından ben yararlı bulmuyorum. Fiillerin farklı kişilerle çekimlerinden oluşan cümlelerde kullanımını gördükçe bunları akılda tutmak daha kolay.
  • Gramer kuralları ile kelime bilgisini eş zamanlı ilerletmek gerekiyor. Kurslar, özellikle kelime bilgisini tekrarlamak için yeterli süre ayıramıyor.
  • Derse gidip gelirken geçen süreyi de düşününce kurs için ayırmanız gereken vakit epey fazla aslında. Bu vakti, kendi istediğiniz yerde ve zamanda, istediğiniz sürece online platformlara ayırmak daha mantıklı.
  • Online platformların en büyük sorunu, özellikle ücretsiz olduklarında, motivasyon eksikliği. Her gün düzenli yapılması gereken dil çalışmalarında, bu düzenliliği sağlayacak bir havuç gerekiyor çoğu kişi için. 
  • DuoLingo'da bu iki şekilde sağlanmış. İlki, aralıksız kaç gündür çalışma yaptığınızı gösteren sayaç. Günlük belirlediğiniz hedefi tutturursanız, bu sayaç bir ilerliyor. Bir gün boşluk verirseniz ise sil baştan başlamanız gerekiyor. Diyeceksiniz ki sil baştan başlasam ne olacak? Ancak, genelde diyemiyor insanlar, nedenini bana sormayın. Psikoloji-sosyoloji.. Bir açıklama vardır sanırım :)
  • İkinci yöntem ise haftalık sıralama. Bu sıralama, 50 kişilik liste üzerinden yapılıyor. İlk 10, bir üst lige, son 5 bir alt lige gidiyor. Elbette hem üst, hem alt ligin bir sınırı var. Bronz ile başlayan ligler, Gümüş-Altın-Yakut ve şu an benim olduğum Zümrüt'e kadar gidiyor. Aslında, yukarıda bir kaç lig daha var, ancak onların adını henüz bilmiyorum. İlerleyen haftalarda, o ligleri de görebilirim belki, yeterince fazla çalışacak vakit bulabilirsem. Şimdi bu üst ligde olmak, alt lige düşmek neden dert olsun ki diyenlerdenseniz, mantıklı bir yanıtım yok size. Ben, bu sıralamaların heyecanlandırdıklarındanım (Türkçe'deki en uzun kelimelerden birisini oluşturdum sanırım)
Son olarak merak edenler için, DuoLingo bana bu yazıyı yazmam karşılığında bir şey vermiyor. Yani menfaat karşılığı yazılmış bir yazı değil. Hatta inanmayacaksınız belki, 15 senedir blogda 1500+ yazının hiç birisi öyle değil :)
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!

Yorumlar

  1. Metin Bey ben de duolingo ile Fransızca öğreniyorum. Son günlerde sizinle yarışıyoruz. Bir İngilizce öğretmeni olarak bu sistemi çok beğeniyorum. Cevap verirseniz sevinirim. Can Tolun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolay gelsin Can Hocam. Bu yazıyı hazırlayalı epey zaman oldu. Aslına yakında Duolingo deneyimime dair yeni bir yazı planlıyorum. Bugüne kadar hep başka yollarla öğrendiğim dilleri pekiştirmek için kullanmıştım Duolingo'yu. Bu kez Arapça öğrenmeye çabalıyorum. Alfabede epey ilerledim.
      Kıymetli yorumunuz için çok teşekkürler.

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...