Pazartesi, Mart 30, 2020

Beyaz Kale / Orhan Pamuk

2019'un sonlarında belirlediğim 12 yazarın kitaplarından okumaya devam ediyorum. Fena Halde Leman'ın ardından, okumakta çok geç kaldığım Kurt Kanunu'nu ve Venüs, Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü okudum. Orhan Pamuk'un Beyaz Kale adlı romanını okuyunca, 12 yazarlık listemden geriye 8 isim kaldı.
Beyaz Kale'yi Can Yayınları'ndan çıkan Mart 1993 tarihli 11. baskısından okudum. Romanın ilk baskısı Ekim 1985 tarihli, gene Can Yayınları'ndan. Benim okuduğum baskısında 180. sayfada sonlanan romanın ardına, "Beyaz Kale üzerine Orhan Pamuk" başlığı ile Temmuz 1986 tarihli bir sonsöz bulunuyor. Yazarının kaleminden romanı açıklayan bir metin gibi, bu son söz. Eğer sonsözdeki tarih doğru ise bu metin, romanın ilk baskılarında yer almamış. Belki ilk baskılara dair yapılan yorumlar üzerine kaleme alınıp sonraki baskılarda eklenmiştir. 
Sağlam kurgulu, anlattığı öykünün dışında farklı şeyleri de düşündüren, inandırıcı karakterlere sahip bir roman, Beyaz Kale. Kahramanların hiç birisinin sadece iyi ya da sadece kötü olmaması, birbirlerinin yerine geçtiklerinde yaptıkları ya da yapmadıkları, doğu - batı kültürleri gibi konuları sorgulatan iyi yazılmış bir roman. 
Veba salgını ve ona karşı alınan önlemlere dair Beyaz Kale'de anlatılanları, Korona virüsünün neden olduğu salgının yaşandığı bugünlerde okumak ilginç oldu.
Orhan Pamuk'tan okuduğum ilk eser oldu Beyaz Kale. Seneler seneler önce Kara Kitap'ı okumaya çalışmış ancak sonunu getirememiştim. Beyaz Kale'den sonra Sessiz Ev'i okumayı düşünüyorum. Beyaz Kale'nin başındaki sunuş yazısında imzası olan Faruk Darvınoğlu'nun öyküsünü merak ettim.

Perşembe, Mart 26, 2020

Ufuk Çizgisi / Antonio Tabucchi

2020, eserlerini ilk kez okuduğum yazarlar senesi olacak bu gidişle. İtalyanca aslından Münir H. Göle'nin çevirdiği 90 sayfalık kitabı,  Can yayınlarından çıkan baskısından okudum. 
Çeviri eserleri okurken hep düşünürüm, acaba asıl dilinde nasıl geçiyordu bu cümle diye. Her çeviri, eserin yeniden yazımı bir yerde. Özellikle edebi eserlerin çevirilerinde, yazarın tarzını korumak önemli. Tabucchi'yi asıl dilinde okuma şansım yok. Ufuk Çizgisi'ni başka bir çevirmenin kaleminden okumam da olanaklı değil. Bu yüzden eleştirilerim ne kadar yerinde emin olamıyorum. 
Göle'nin çevirisinde cümlelerin zamanları, okuyanı rahatsız edecek şekilde değişiyor. Yukarıdaki paragrafta da belirttiğim gibi, bu tercih yazarın mı yoksa çevirmenin mi bilmemin yolu yok. Libeccio, farinataia gibi kelimeleri italik ile yazıp, orijinal dilde bırakılmak yerine bir çevirmen notu eklenseydi daha iyi olurdu.
Ufuk Çizgisi'ni okurken bir Fransız filmi izliyor hissine kapıldım. Fransız filmlerini sevenlerdenseniz Ufuk Çizgisi'ni de severek okuyacaksınız. Hız ve olayların bir yere bağlanması tutkunuysanız, kitabın temposu sizi kesmeyecek. 
Son olarak, kitabın arka kapak yazısını okumamanızı öneririm. Arka kapak yazısı beklentinizi yükseltebilir. 

Çarşamba, Mart 18, 2020

Venüs / Şebnem İşigüzel

2019'un sonlarında belirlediğim 12 yazarın kitaplarından okumaya devam ediyorum. Fena Halde Leman'ın ardından, okumakta çok geç kaldığım Kurt Kanunu'nu bitirdim. Şebnem İşigüzel'in 2013 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan Venüs, Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü adlı 240 sayfalık romanını ilk baskısından okudum. İşigüzel, hem öykü hem roman türünde eserler veren bir yazar. 
Venüs, klasik anlatım kalıplarını sevenlerin pek sevmeyecekleri ya da okumakta zorlanacakları bir eser. 240 sayfalık roman, yanlış saymadıysam, 37 bölüme ayrılmış. Zaman da mekân da anlatıcı da sıkça değişiyor. Çarpıcı ve merak uyandırıcı bir açılış ile başlayan roman, bir noktaya kadar sabredilmezse, elden bırakılabilecek kadar karmaşıklaşıyor. Belki romanı okuduğum dönemin hayatımızın olağan akışından fazlasıyla uzaklaştığımız bir zaman dilimine denk gelmesi böyle düşündürdü beni. İşigüzel'in diğer eserlerinden okudukça ve belki Venüs'ü bir kez daha okuyunca bu yazdıklarımı yeniden düşünürüm.
Arka planda Osmanlı İmparatorluğu'nun sonu ve Cumhuriyet'in ilk senelerinin izleri eşliğinde kadınların hayatlarından kesitler sunan bir eser Venüs. Şekina'nın hayat doluluğu ve gücüne hayran kaldım. 225 ve 226. sayfalarda yer alan Kızlar Manifestosu romanın en beğendiğim bölümü oldu. İletişim Yayınları, kitabın başına özel bir uyarı yerleştirmediğine göre bu manifestosunun son iki satırını kaynak göstererek, tanıtım amaçlı paylaşmamda sakınca olmaz diye düşünüyorum:
".....
Kızlar dünyanın ta kendisidir.
Kızlar dünya gibi fır fır dönebilmeli."s.226
Şebnem İşigüzel'in web sayfasının röportajlar bölümünde Venüs ile ilgili anlattıklarını da okumanızı öneririm. Öncelikle romanı okumanız daha yerinde olacaktır. 

Pazar, Mart 15, 2020

Korona salgını

Eymir Gölü
Blog yazılarımda güncel gelişmelere dair pek bir şey olmadı bugüne kadar. Adı üzerinde "güncel", günlük değişen. Oysa blog yazıları seneler sonra bile okunabiliyor. 
Korona salgını ya da bir başka değişle Covit - 19 virüsü salgını da güncel bir konu belki. Ancak öyle hissediyorum ki ileride covit 19 salgını öncesi ve sonrası diye ayıracağız tarihi. 
Benim covit 19 sonrası dünyaya dair öngörülerimi sıralayayım aşağıda. İlerleyen senelerde okuyanlar ve o günlerde yaşayanlar tahminlerimin ne kadarının gerçekleştiğini görecek...
  • İnsanların birbirine fiziksel mesafesi artacak sanal mesafesi azalacak. 
  • İş yerlerine gitme yerine her yerde ve her zaman çalışma yaygınlaşacak. 
  • Online işlemler, hayatın her alanında hakim olacak. 
  • Sanal gerçeklik uygulamaları günlük hayatın içine girecek. Seyahatler azalacak.
  • Farklı salgınlar ile insanların ortalama yaşı aşağı düşecek. Başka bir değişle belli bir yaşın üzerindeki insanların sayısı azalacak. 

Çarşamba, Mart 11, 2020

Bunu Herkes Bilir / Emrah Safa Gürkan

Emrah Safa Gürkan'ın merak ve heyecan ile kısa sürede okuyup bitirdiğim eserinin tam adı şöyle: Bunu Herkes Bilir Tarihteki Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar. Kronik yayınlarından ilk baskısını Ocak 2020'de yapan kitabın Şubat 2020 tarihli ikinci baskısını okudum. Bu arada iki baskının toplam adedinin 60.000 olduğunu da ekleyeyim. Eser, giriş ile son sözün dışında on üç bölüm ve uzun kaynakçayla birlikte 276 sayfa.
Emrah Safa Gürkan'ı Olmaz Öyle Saçma Tarih başlıklı youtube videoları sayesinde tanıdım. Tanıdım yerine kendisinden haberdar oldum demek daha doğru aslında. İlker Canikligil ile birlikte yaptıkları programın tüm videolarını izleyip bu kitabı almamak olmazdı. 
Blogun takipçilerinin, ki onların varlığı konusunda her geçen gün daha fazla şüpheye düşüyorum, bileceği gibi "yakın tarih" olarak adlandırdığım 1876-1946 arasındaki döneme dair bir çok kitap okudum, okumaya devam ediyorum. Bu bakımdan da Emrah Hoca'nın, kendisi 29 Mayıs Üniversitesi'nde çalışan bir akademisyen, ilgi çekiciydi. 
Kitabın dili ve tarzı Emrah Hoca'nın internetteki videoları gibi. Özellikle kelimelerin kökenlerine dair parantez içinde verdiği bilgileri çok sevdim. Aslında her bölüm kendi içerisinde bütünlüğe sahip. Ancak bölümleri birbiri ardına okuyacaklar için de çok iyi düşünülmüş bağlantılar kurulmuş. Sorulara yanıtlar verilirken kimi durumlarda soruların anlamsızlığı ortaya çıkartılıyor.
Kitapta yer alan sorular ve onlara verilen referanslı yanıtları merak edenler kitabevlerine gidebilir. 27,50 TL etiket fiyatlı kitap, internet satış sitelerinde daha ucuz fiyatlarla satışta. Tanıtım amaçlı kaynak gösterilerek yapılacak alıntıya izin verildiğine göre sonsöz bölümünden bir alıntı ile bitireyim:

"İnsanlığın ve toplumların bir laboratuvarı olmadığına göre; geçmişteki kişi, cemiyet ve devletlerin çeşitli sosyal, ekonomik, kültürel ve coğrafi faktörlere verdikleri tepkileri ne kadar iyi anlarsak, çevremizi de o kadar iyi algılarız. ve "Tarih ne işe yarar?" sorusuna belki bir cevap da bulmuş oluruz."s.248

Pazartesi, Mart 09, 2020

hız sınırları ve yaya geçitleri

"Ayağımı kaldırıma atmam ile araba durdu önümde"
"Medeniyet böyle bir şey işte, kimse hız sınırını aşmıyor."
Yukarıdaki iki cümleyi, Avrupa kentlerini gezip dönenlerden sıklıkla duymuşşunuzdur eminim. Oysa aynı kurallar ülkemizde de geçerli senelerdir. Geçtiğimiz yılın sonbaharında İçişleri Bakanlığı yaya geçitlerinde araçların yayalara yol vermesi konusunda bir dizi uygulama gerçekleştirdi. Çoğunlukla yaya olarak var olduğum trafik düzeninde, bu uygulamalar beni fazlasıyla heyecanlandırdı. 
Aradan geçen zaman, özellikle yayaların ısrarlı taleplerinin de etkisiyle, yaya geçitlerinde araçlar duruyor...
Ancak, ne yazık ki hâlâ istenilen düzeyde değil. Aslında yaya iken talep ettiğimiz bu kurala uyumu, araç kullanırken hatırlamamız yeterli olacak...
Lütfen aklımızdan çıkarmayalım, arabayı park ettikten sonra biz de yaya olacağız!!

Perşembe, Mart 05, 2020

Blogda yeni etiket: Fotograf

2020 senesinin hedeflerinden birisi, her ay bir fotograf etkinliğini takip etmekti. Ne yazık ki bu hedefi gerçekleştirmek pek kolay değil. Ankara'da yaşayan birisi olarak, her ay bir fotograf etkinliği bulmak zor değil. Zor olan, bu etkinliğe gidecek zamanı bulmak :) Şehir, giderek büyüyor, trafik, İstanbul ile kıyaslanmasa bile, sıkışıyor... Uzun sözün kısası, fotograf ile daha fazla ilgilenmenin yolunu buldum sayılır: Fotograf konusunda okumak ve online portfolyo görmek...
Bu çabalarım kapsamında yaptıklarımı yeni bir etiket altında toplamaya karar verdim. Etiketin adını bulmak için fazla çaba harcamam gerekmedi: Fotograf.
Bakalım ne kadar sürecek.....

Salı, Mart 03, 2020

Mart ayı kitap ödüllü soru

Geçtiğimiz günlerde kütüphanemde bir arama - tarama çalışması sonucu 11 kitabı tespit ettim. İtiraf ediyorum ki seçmem kolay olmadı. Bir terslik olmaz ise önümüzdeki 11 ay boyunca birer birer hediye olarak göndereceğim. 
Peki kime ve bu ay hangi kitap?
Ayın kitabı, daha önce sosyal medya hesaplarımdan duyurduğum gibi, Maurizio Codogno'nun Öğle Yemeğinde Matematik adlı eseri. Kitap ile ilgili notlarımı okumak isterseniz bağlantısı burada...
Bu ayın sorusuna gelirsek, 
Kolay olsun diye düşünerek ve kısa sürede yanıtın geleceğini umarak şöyle bir şey hazırladım. Blogda hızlı bir turlama ile bulabileceğiniz bir yanıtı var sorunun...
2019 yılında bloga eklenen "kitap" etiketli yazı sayısı kaçtır?
Yanıtlarınızı bu yazının altına yorum olarak gönderebilirsiniz. Birden fazla göndermenize gerek yok,  reklâm içeren yorumlar için filtre ve onay mekanizması olduğu için hemen görünmezse endişe etmeyin. Doğru yanıt gelene kadar tüm hatalı yanıtları da onaylayacağım. 
Bu arada, yanıtı bulabilmek için tek yapmanız gereken yazılara göz atmanız ve kitap etiketli olanların tarihlerine dikkat ederek saymanız...