Ana içeriğe atla

kendimle söyleşi

Yazının başlığı garip gelmiş olabilir. Emin olun ki yazı da, en az başlığı kadar garip gelecek. Konumuz yazdığım ve henüz yayınlanmamış romanım Ali. Romanın adının değiştiğini fark edemediyseniz, baskı öncesi kopyalarını okumayanlardansınız demektir. WhatsApp üzerinden belki 200 kişiye gönderdiğim taslak, Ali Bey adını taşıyordu. Ali'nin üçlemenin ilk ayağı olduğunu ise herkes yeni öğreniyor. Henüz kağıda dökülmemiş ancak yazımı kafamda bitmiş iki roman daha var: Esra ve Zerrin. Neyse, hepsini anlatırsam söyleşiye bir şey kalmayacak. O zaman buyurun:

  • Nereden çıktı bu Ali Bey?
Romanın adı değişti artık o da sadece Ali. Sayısal karasal yayıncılık, işim gereği, yakından takip ettiğim bir konu. 2004'ten bu yana da blog yazıyorum. Bu iki özelliği, blog yazma ve bir konuda uzman olma, birleştirip çok sevdiğim bir etkinliğin farklı tarafında olmayı denemek istedim. Çok sevdiğim etkinlik, tahmin etmişsinizdir ki kitap okumak. Yazma sürecini hep merak ediyordum. Adalet Ağaoğlu ve İnci Aral hayranıyım. İkisinin de farklı tarzlar denemelerini imrenerek okudum senelerce. Adalet Hanım'ın Ruh Üşümesi romanının benzerini bile okumadım bunca sene. İnci Aral'ın eski öykülerinin tadı hâlâ belleğimde. Bir de Kaan Arslanoğlu var elbette bu yazma serüvenine girişmeme cesaret veren. Kaan Hocamın romanları ve İnsanBu sitesi, bana hem ilhâm oldu, hem cesaret verdi.
  • Ali adlı romanı ne zaman kitabevlerinde göreceğiz?
Sanırım dört farklı yayınevine gönderdim, bence bitmiş hâlini. Henüz hiçbirisinden yanıt gelmedi. Eğer bir yayınevi değerlendirilebilir olduğunu düşünürse, önümüzdeki yılın ikinci yarısında kitabevlerinde olabilir. Diğer ihtimal ise kendi olanaklarım ile bastırmak. Bu durumda da seçenekler birden fazla. 
  • Peki üçlemenin diğer romanları: Zerrin ve Esra?
Esra ve Zerrin'in yazılması kafamda bitti. Kağıda ne zaman dökerim ben de bilmiyorum . 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...