Cumartesi, Mayıs 06, 2023

Ali - Bölüm 5

“Zerrin Arkadaş hoş geldin. Seni Celâl ile tanıştırayım. Mekânın sahibi.”

“Hoşgeldiniz Zerrin Hanım. Komşu sayılırmışız. Kemal Başkan söyledi, siz de Beysukent’te oturuyormuşsunuz.” 

“Hoşbulduk. Sayılırızın ötesinde komşuyuz aslında. Evden yürüyerek geldim. Rahmetliler sağolsun, kooperatifin kurucu üyeleri olunca buradan bir ev sahibi olabildik. Yoksa memur maaşıyla böyle bir yerde ev sahibi olmayı bırak, kiracı bile olamazdım. Neredeyse her akşam önünden geçmişim ama hiç dikkatimi çekmemiş Attendo Vino. Acaba biraz daha büyük bir tabela falan mı yaptırsanız. Ya da ne bileyim reklâm panolarına ilân falan mı verseniz”

“Kemal Başkan tanır beni. Gelen giden yetiyor, reklâm versek bu kez burası da fazla kalabalık olacak. Gelenlerin de benim de tadım kaçacak. Diğer şubemizde yerimiz daha geniş. Burası sakinlik isteyenler için. Gerçi burada da bahçemiz var ama İncek çok daha büyük tabii.” 

“Celâl’i Özgür’ün sayesinde tanıdım. Klasik mekân sahiplerine benzemez. Artık yeri öğrendin Zerrin arkadaş.  Celâl’in numarasını al, bir akşam sohbete uğra bence.” 

“Her zaman beklerim. Özgür ne yapıyor, nasıl? Epeydir uğramıyor, bir ara daha sık gelirdi.” 

“Hangi Özgür? Bizim Oda’daki Özgür mü?”

“Doğru ya Zerrin arkadaş, siz Oda’dan tanışıyorsunuz Özgür arkadaş ile.”  

“Sen nereden tanıyorsun Kemal Başkan?”

“Bizim sendikanın üyesi.”  

“O zaman blogunu bilirsin. Adı garip. Soranlara sadece özgür nokta kom diyor. Böyle söyleyince, özgür nokta kom diye anlıyorlar hâliyle. Oysa “sadeceozgur.com”,  neyse DTT, yani digital terrestrial television, Türkçesi ile sayısal karasal televizyon üzerine yüzden fazla yazısı var  blogda. Türkiye’de sayısal karasal yayıncılığın tarihçesini okuyabilirsin oradan.”  

“Arkadaşlar sizin konuşacaklarınız varmış Kemal Başkan öyle söylemişti. Bugün Perşembe, fazla masa yok. Gene de size şömineden uzak bir yer ayarladım. Rahat edesiniz diye.”

“Eyvallah Celâl. Bu arada Zerrin arkadaş şarabı seçmek ister misin?”

“İşin doğrusu ben kırmızı tercih ediyorum ve Yakut’u çok severim.” 

“Zerrin Hanım bizde daha çok butik üreticilerin adı fazla bilinmeyen şarapları var. Kavaklıdere, Doluca gibi büyük üreticilerin ürünlerini her yerde bulabilirsiniz. Madem kırmızı seviyorsunuz size Yanık Ülke’nin 2021 Merlot’sunu önereceğim. Seveceğinizi düşünüyorum. Yanında peynir tabağı gönderiyorum. Yemek olarak bir şey alır mısınız?”

“Bence şarap ve peynir tabağı iyidir Zerrin arkadaş.”  “Çok teşekkürler Celâl Bey.” 

“Afiyet olsun. Bir ihtiyacınız olursa Kemal, mutfağın yerini biliyorsun. Garsonu bekleme lütfen. Mekân sizin sayılır.”

“Çok teşekkürler Celâl. Sağolasın 

“Sol olalım.”

“Eyvallah. Sol olalım. Dil önemli. Haklısın.” 

Değişik ve güzel bir yermiş. İçerisi hep ahşap. Şarap fıçıları,  masif masalar. Öyle beyaz masa örtüleri falan yok ama etraf düzenli, temiz. Biraz loş ve kasvetli gibi gerçi şarap evine yakışmış. Özellikle şömine, nisan akşamında gerekiyor, Ankara, mayısa kadar ısınmıyor. Onca kez önünden geç ve hiç görme.  

Evlenseydim başka mı olurdu hayatım acaba? Ozan’ın teklifini kabul edip Almanya’ya gitseydim onunla. Annem babam da arada gelirlerdi ziyaretimize. Henüz aranmıyordu teklifi yaptığında. Aranacağı ve kaçmak zorunda kalacağını anlamıştık gerçi ikimizde. Babam, hayat senin kızım. Yapmadıklarından pişmanlık duyacağına yaptıklarından ders çıkart diyerek desteklemişti. Annem ise madem yanlış bir şey yapmadı neden kaçacak. Demek ki bir şeyler yapmış, gidip kendini de memuriyetini de yakma diyerek ayağımı mı bağladı yoksa. Suçlayacak kimsem bile yok şimdi. İkisi de Karşıyaka’da yan yanalar.  

Ozan ise Almanya’da…O kendi yolunu çizdi. Gitmek zorunda değildi bence de. Kalsa, birkaç sene yatıp çıkardı arkadaşları gibi. Bencillik yaptığı. Hem benim maaşım ikimize de yeterdi.  

Neyse, bu akşam Ali’nin durumuna açıklık getirmemiz gerekiyor. Acaba Özgür’ü de mi çağırsak? Konunun teknik ayrıntılarına hâkim. Hem böyle başbaşa yemek gibi de olmaz, gerçi Kemal benim yarı yaşım neredeyse. Hep arkadaş der, hoş o herkese arkadaş diyor. Özgür’le aramızda 10 yaş var o Abla diyor. Nedense o abla dedikçe ablan kurban olsun sana diyecek gibi hissediyorum kendimi. Ne komik olur aslında, bir gün desem mi? 

“Kemal Başkan, Özgür’ü de çağırsak.”

“Şimdi mi? Sen konuşmak istiyordun.” 

“Özgür yabancı sayılmaz. Hem sizin sendikanın üyesiymiş.”

“Benim açımdan sakıncası yok. Arayayım o zaman. Saat çok geç sayılmaz daha. Onun evi de yakın sayılır buraya diye kalmış aklımda.”


2 yorum:

  1. Günaydın çok güzel 6 bölümü bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birilerinin okuduğunu bilmek çok mutlu ediyor. Yeni bölümler her cumartesi yayınlanıyor.
      Vakit ayırıp okuduğunuz ve yorum yazdığınız için teşekkürler

      Sil

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.