Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ankara etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ankara - İstanbul

Neredeyse 45 sene Ankara'da yaşadım. İstanbul'a taşınalı ise 2 sene kadar oluyor. Ankara'dayken, Ankara'dan başka yerde yaşayamam diye düşünen, şehri çok seven birisiydim. Hatta şairin dediği Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a dönüşü sözünü İstanbul için dillendirirdim, her İstanbul seyahati sonrası.  İstanbul'a taşınınca fikrin değişti mi diye sorarsanız şair haklıymış demekle yetinebilirim. Onca anıya, yaşanmışlığa karşın Ankara'nın en güzel yanı, benim için de artık, İstanbul'a dönüşü. Günün her saati, neredeyse her noktasında trafik yoğunluğu olan, toplu taşıma araçlarına ise sabah erken ve akşam iş çıkışı saatleri kalabalık yüzünden zor binilen, merkezlerindeki her caddesinden her milletten insan seli akan, pahalı, havası gittikçe kirlenen bir şehir için insan neden böyle düşünür?  İstanbul, tüm hengamesine tüm kaotik yapısına karşın, hatta belki hengamesi ve kaotik yapısı sebebiyle çok sürprizli ve eğlenceli bir şehir. İmparatorluklara başkent

Ulus 100. Yıl Çarşısı'nın Yıkılması

Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlamalarına hazırlanırken mimari yarışma sonucu inşa edilen ve 1981 yılında 100. Yıl Çarşısı adıyla hizmete açılan yapı bloğunu, anket sonucuna göre yıkıldığını görmek benim için çok üzücü oldu.  Ankara'yı bilmeyenler için mekânın Ulus meydanındaki at üzerinde Atatürk heykelinin çaprazında ve Cumhuriyet'in ilânına da tanıklık etmiş ilk Meclis Binası olarak da kullanılmış İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Ankara Şubesi Binası'nın tam karşısında yer aldığını söyleyerek başlayayım.  Ankaralıların pek sevmediği değişik bir çarşıydı Ulus 100. Yıl çarşısı. Çarşı kompleksinin bir yanında yer alan Kültür Merkezi'nde tiyatro oyunları ve konserler izlemiştim zamanında. Hep, daha işlevsel hale getirilse ne güzel bir yer olur aslında diye düşünmüştüm Ankara'da yaşarken. Bir önceki Belediye yönetimi döneminde yıkılması planlanmışken açılan davalar sonucu yıkım kararı durdurulunca da sevinmiştim. 2022 yılında 100. Yıl Çarşısı ve Yakın Çevresi nasıl

sadece eymir

Blogumun," Okuyucularına doğru ve yararlı bilgiler sunmak " gibi bir işlevi olduğunu düşündüğüm zamanlardı.  Eymir Gölü rehberi adlı bir yazı yayınlamıştım. Okunma istatistiğine baktım, Şubat 2019'dan bu yana toplam 100 kez görüntülenmiş.  Sadece özgür yazılara yer verme kararımın ne kadar doğru olduğunu gösteren bir başka kanıt.  Madem, artık sadece özgür yazılar, o zaman Eymir de sadece özgür  Eymir olmalı :) Yaprakların hışırtılarını, doğanın renklerini değiştirdiği, gölün suyunun soğuduğu bu günleri kaçırmayın derim.  Rehberde ayrıntısıyla anlatmaya çalışmıştım, göle yaya ve bisikletli giriş için hiçbir şeye ihtiyacınız yok. ODTÜ ile bir ilişkiniz olması gerekmiyor. Giriş kartı, sadece otomobiliniz ile girmek istediğinizde gerekiyor.  Bu yüzden, siz de fırsat bulduğunuzda gidin Eymir'e. TRT Genel Müdürlüğü yanındaki daracık sokak ile Eymir kenarına inebilirsiniz. Geçtiğimiz hafta yol kenarına beton blokların konulması nedeniyle kapalı olan yol, dün a

Yeliz Selvi Nötr Korelasyon Hikayeleri(m) / Cer Modern - Ankara

Ankara'ya nefes aldıran mekânların başında geliyor Cer Modern. Sıhhıye'de Ankara Adliye Sarayı ile senelerdir bitirilemeyen senfoni orkestrası konser salonu arasında yer alıyor. Farklı türde sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor Cer Modern. Geçen hafta açılan ve sene sonuna kadar açık kalacak Göbeklitepe sergisi ile bu sezona merhaba dedi. Dün açılışı yapılan ve bu yazının konusu ise Yeliz Selvi'nin Nötr Korelasyon Hikayeleri(m) adlı sergisi. Epey zamandır hiç bir sergi beni bu kadar fazla etkilememişti. Eserlerdeki ayrıntılar, içerdiği mesajlar, her bir eser önünde uzun dakikalar geçirmeme neden oldu. Eserlerde beni etkileyen şey ise serginin tanıtım yazısında da vurgulanan ve çalışmaların ruhuna işlemiş konu:   "İnsanın biyolojik, dinsel ve  mistik varlığı, tarih ve siyaset bilinci, sanat ile ilgili teşebbüsleri genel anlamda bir neden-sonuç ilişkisi üzerine kuruludur. İki şey birbirine bağlıysa beraber artar beraber azalırlar ya da biri artarken diğeri a

filmli makine

Cep telefonları ile her gördüğünü kaydetmeye ve eş anlı olarak bu kaydın nasıl olduğuna bakmaya alışmış birisine, 36 pozluk film ile fotograf çekip, ne çektiğini ancak tüm karelerin bitmesinin ardından filmi çıkartıp, fotografın yıkanması, ardından karta basılması için fotografçıya götürüp sonucu beklemenin daha keyifli olduğuna ikna edemem.  Yukarıdaki cümleyi okuyup bir şey anlamadıysanız kendinizi kötü hissetmeyin :) Demem o ki, filmli makine ile fotograf çekmek çok keyifli... Siz de eski makinelerinizi çıkartın ortaya. Çocuklarınızın, basılı fotograflarının olduğu albümleri olsun. Merak etmeyin, pahalı değil baskı almak. 36 pozluk film 25 TL, kart baskısı ise banyo dahil 50 TL civarında tutuyor.  Yaşayacağınız en büyük sorun filmi banyo ettirmek. Kart baskısı almak dert değil, malûm az da olsa dijital çekenler de karta bastırıyor. Ancak film banyosu yapan fotografçı gerçekten çok az sayıda kaldı. Sizin için önereceğim iki yer var. Her ikisi de Kızılay'da: T

Bambino Fırın

Doğa gibi doğal ekmekler Mekân etiketli yazı eklemeyeli epey zaman olmuş. Hem bu eksikliği gidermek hem de Ankara'nın en özenli fırınlarından birisini tanıtmak için oturdum klavyenin başına. Rize Çamlıhemşin kökenli ustaların açtığı ve günümüzde üçüncü kuşak tarafından işletilen Bambino Fırın , Çankaya Yıldız'da Kumru adlı rezidansın hemen yanındaki 713. sokakta yer alıyor.  Biraz daha ayrıntılı konum tarifi isterseniz onu da vermeye çalışayım. Çankaya Yıldız'daki Adana Sofrası adlı mekânı biliyorsanız, Bambino hemen hemen onun karşısında.  Bir başka tarif ise şöyle: Turan Güneş Bulvarı'nın alt tarafındaki Garanti Bankası'nın yanından giren sokakta ilerlediğinizde sol tarafınızda göreceksiniz. Zaten aşağıya kopyaladığım Bambino Fırın web sayfasında Google Haritalar üzerinde konumu işaretlenmiş. Bambino Fırın'da neler var derseniz, öncelikle ve hâliyle ekmekler var. Benim favorilerim ekşi mayalı ve cevizli tam buğday ile ekşi mayalı ve cevizli çavdar.

Ankara sokakları - 1

Ankara sokakları ile ilgili yazayım istiyordum, uzunca zamandır. Kısmet bugüneymiş. Bir dizi yazı olsun niyetindeyim, bakalım, ne zaman ikincisi gelir bilemiyorum. Hazır vakit ve enerji bulmuşken, dizinin ilk yazısına başlıyorum: Atakule civarında, Yukarı Ayrancı'daki sokak isimlerini aşağıda sıraladım: Abidin Daver (1886 - 1954)  Ahmet Rasim (1864 - 1932) Ahmet Mithad Efendi (1844 - 1912) Sedat Semavi (1896 - 1953) Mahmut Yesari (1895 - 1945) Cemal Nadir (1902 - 1947)  Ebu Ziya Tevfik (1849 - 1912) Yunus Nadi (1879 - 1945) Süleyman Nazif (1870 - 1927) Halide Nusret Zorlutuna (1901 - 1984) Halit Ziya (1866 - 1945) Hüseyin Rahmi (1864 - 1944) Prof. Dr. Aziz Sancar [eski adı Abdullah Cevdet (1869 - 1932)] Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel ödüllü akademisyenimizin adı verilen sokağın eski adının Abdullah Cevdet olduğunu hatırlarsak, tüm bu isimlerin ortak özelliği gazeteci / yazar - çizer / edebiyatçı olmaları. 

Durdu Usta Katmer Künefe / Ankara

fıstıkzade Seneler önce, Kumrular sokak üzerindeki küçük bir dükkânda yemiştim ilk katmerimi. Seksenli yılların ortaları olmalı. Aradan seneler geçti, katmerin ünü Gaziantep'i aşıp Ankara'ya ulaştı bir kez daha. Özellikle Emek ve Balgat'ta, bir çok mekân açıldı, katmer ve künefe üzerine.  Ülkemizin kimi yörelerinde, katmer, tava böreğine benzeyen, tuzlu bir yufka işiyken, Gaziantep'te, yağlı hamurdan açılan incecik yufkanın içine bol Antep fıstığı, şeker ve kaymaktan oluşan, tatlı bir yufka işi. Künefeyi anlatmaya gerek yok aslında, katmerden çok daha önceleri Ankara'da bir çok kebapçıda bulabildiğimiz, kadayıf ve peynirin lezzetli buluşması.  Durdu Usta , Ankara'da, eski adıyla Emek 8, yeni adıyla Bişkek caddesi üzerinde 181 numarada hizmet sunuyor. Mermer katmer tezgahı ve açık mutfağı ile lezzetleri, hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Geçenlerde mekânı ziyaret ettiğimizde fark ettim ki, menüyü oluşturan tatlıları ikiye ayırabilirsiniz: Kadayıf tabanlı

İstanbul'da deniz varsa Ankara'da KITIR var!

Kimi mekânların hayatımdaki yeri farklıdır. İlk aklıma gelenleri sayarsam: Tenedos Kafe, Akman Pastanesi, Kavaklıdere Sineması ve Kıtır...  Ne acıdır ki bu saydıklarım arasında hâlâ çalışan bir tek KITIR kaldı. Oysa, diğer 3 mekân da çok keyifli yerlerdi. Az film izlememişimdir meselâ Kavaklıdere Sineması'nda. Tenedos'un alt katında caz dinletileri, ıslak keki, adı acayip - tadı adları gibi bambaşka - kahveleri ve Akman'ın bozası ile çikolatalı vişneli pastası bir de elbette talaş böreği... Şehirleri şehir yapan biraz da böylesi mekânlar sanırım. Zamanında Piknik, böyle bir mekânmış meselâ. Ben o günlere yetişemedim, hayal meyal hatırlıyorum ama hayal mi hatırladığım bilemiyorum.  Yazının konusuna dönersem, KITIR, Ankara'nın kokoreç - bira ikilisini bir arada tadabileceğiniz, Kuğulu Park'a komşu, rock müzik çalan ve her daim orta yaş ve üstü müşterilere ev sahipliği yapan güzide mekân. Orta yaş ve üzeri dedim ama benim gibi gençken de çok sevenleri eksik ol

Fungo Cafe, Tunalı Hilmi Caddesi / Ankara

  Ne yazık ki FUNGO da kapanan güzel mekânlardan birisi olmuş. Yazı, anı olarak kalacak....  Tunalı Hilmi, ki kendisi Jön Türk hareketinin öncülerinden ve Büyük Millet Meclisi'nin üyelerinden birisidir, Caddesi üzerinde, birinci katta her damak tadına uygun yemekleri, salataları, pizza ve makarnaları ile gönlümüze taht kuran bir mekân Fungo. Her geldiğimde, buraya ilişkin bir yazı yayınlamam gerek, diyor ve sonra unutuyordum.  Bu kez, ertelemeden yazıyı ekleyeyim: Öncelikle Fungo'nun yerini tarif etmeye çalışayım. Tunalı Hilmi Caddesi'nin Tunus Caddesi ile kesiştiği köşedeki 106 numaralı binanın birinci katında. Cadde manzaralı masaları genellikle dolu olsa bile, bir süre ortadaki masalarda oturduğunuzda, cam kenarına oturabiliyorsunuz. Haftaiçi öğlenleri tabldot da sunuluyor. Belli bir ücret karşılığı günün menüsünden yiyebiliyorsunuz. Oldukça doyurucu ve çeşitli menü, epey ilgi görüyor. Bir kaç kez öğlen saatinde ben de mekândaydım ve Tunalı Hilmi caddesi üzerinde

Hıfzı Topuz'un Afrika'sı

Cumhuriyet ile yaşıt bir gazeteci, araştırmacı ve yazar Hıfzı Topuz. Uzun yıllar Paris'te, Unesco'da görev yapmış. Bu görevi sırasında bir çok kez Afrika'ya gitmiş. Farklı ülkelere ve farklı bölgelere yaptığı ziyaretlerinde biriktirdiği objeleri (maskeler, heykeller, heykelcikler) Büyükçekmece Belediyesi'nce kurulacak bir müzede sergilenmesi için anlaşma yapmış. Ancak, geçen senelerde müze kurul(a)mamış.  Cer Modern'in ana salonunda Büyülü Afrika adı ile sergilenen eserlerin yanlarında küçük açıklayıcı bilgiler de yer alıyor. 6 Nisan ile 23 Haziran 2019 tarihleri arasında gezilebilecek, 500 eserden oluşan, sergiyi kaçırmayın derim. 

Eymir Gölü - bisiklet

Eymir Gölü Eymir Gölü rehberi çalışmam sürüyor. Eymir mekânlarını ayrı yazılarda ele almaya devam ediyorum. Bu arada, Eymir'de yapılabilecek etkinlikleri de ayrı yazılarda anlatmam gerektiğini düşündüm. Buyurun bisiklet yazısına... Eymir'e nasıl girebilirim? Göl çevresine aracınız ile giriş belli kurallara tabi. Kimi meslek mensupları, herhangi bir kart almadan göl çevresine araçları ile girebiliyor. Basın kartı sahipleri, kartsız giriş yapabilenlerden. Araç kartı satın alarak da, belli aylar arasında, Eymir çevresine aracınız ile girebilirsiniz. Giriş kartları ODTÜ'den alınıyor . Bu mesleklerin neler olduğunu tam olarak bilmiyorum. Öğrendiğimde bu bilgiyi de ekleyeceğim. Göl çevresine araçsız giriş için ise herhangi bir koşul yok. Ateş yakmak ve göle girmek yasak.   Bağevi - Eymir Gölü Mesafe Göl çevresinin uzunluğu konusunda farklı rakamlar dolaşıyor ortalıkta. Oldukça gelişmiş bir GPS'li akıllı saat ile bir tam tur bisiklet sürüşü 10 km 300 metre sü

Orfoz Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Eymir Gölü yazılarına devam. Bu kez gölü ikinci kattan izlemek isteyenler için sobalı, sıcak kapalı alan sunan, havalar ısındığında ise gölün içindeymiş hissi uyandıran bahçesi ile gönüllere taht kuran ORFOZ.  Mekân, TRT tarafındaki kapıdan göl çevresine girdiğinizde Çobanoğlu Restaurant sonrasında yürümeye devam ettiğinizde 10-15 dakika içerisinde karşınıza çıkacak. Çobanoğlu ile Orfoz arasındaki yol iki tane.  İçeride iki tane soba var. Sohbetin sıcaklığı yetmediği durumlarda ortamı ısıtıyor. Hakan Bey, hep gülen yüzü ile mekânı daha keyifli hale getirenlerden Yukarıdan çekince pek belli olmuyor ama bahçedeki oturma alanı da keyifli Birisi göl kenarından dolaşıyor, diğeri tepeye çıkıp iniyor. Göl kenarından dolaşan yol daha mâkul eğimli. Diğer yol ise epeyce dik. Gene göl kenarından ilerleyen yolu tercih ederseniz, Orfoz'a gelmeden önce sağ tarafta, gölün içine giren bir burun olan İnce Burun'u görebilir, küçük tepeye çıkıp göle farklı bir açıdan bak

Çobanoğlu Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Senelerdir gidip geldiğim ve her seferinde huzur bulduğum Eymir Gölü ile ilgili ayrıntılı rehber hazırlama işine giriştiğimde, göl kıyısında yer alan mekânları ayrıca tanıtmam gerektiğini fark ettim.  Göl çevresinde araç trafiği tek yönlü olunca, Çobanoğlu'na araç ile ulaşmak epey sürüyor. Gölbaşı tarafındaki kapıyı kullanarak göl kıyısına girdiyseniz, göl çevresindeki turunuzun şık bölümünün son tesisi Çobanoğlu. Adını, geniş bahçesindeki Çobanoğlu çeşmesinden alan bu tesis, kahvaltı, gözleme, ızgara çeşitleri ve sıcak-soğuk mezeleri ile sağlam bir mutfağa sahip.  Eymir gölü, genişçe akan ve kıvrımlarla ilerleyen bir nehre benziyor, haritadan baktığınızda. Bu yüzden, Çobanoğlu'nda otururken küçük bir göl görüyorsunuz. Göl kıyısındaki diğer tesisler ise Çobanoğlu'ndan görünmüyor.  İster bahçesinde oturun, ister soba ile ısıtılan içerisinde çok keyif alacağınızı düşünüyorum Çobanoğlu'nda. TRT tarafındaki kapıdan, yürüyerek ya da bisiklet ile, trafiğin tersi yön

Eymir Gölü rehberi

Google haritasında Eymir Eymir Gölü rehberi yazayım diyordum. Kısmet bugünlereymiş. Öncelikle bu yazının henüz tamamlanmadığını belirteyim. Göl çevresindeki mekânlar için ayrı yazılar hazırlıyorum. Onlar tamamlandıkça, bu yazı içerisinden bağlantılarla ulaşabileceksiniz. Wikipedya'nın, ülkemizden de erişebileceğiniz bağlantısındaki bilgilere göre 4,2 km uzunluğa, 0,25 km genişliğe sahip gölün en derin yeri 5,5-6 metre. Yüzölçümü  1,09 kilometrekare olan g ölün kıyı uzunluğu ise 9 km. Gene aynı kaynaktaki bilgilere göre Eymir, kaynağını Mogan gölünden alıyor. İki göl arasında su geçişine izin veren ve kapakları bulunan bir kanal var. Eymir, Mogan'dan kot olarak düşük. Bu yüzden akış, Mogan'dan Eymir'e doğru oluyor. Eymir'in fazla suyu ise, TRT tarafında dereleri besliyor.  Eymir, 1956 yılında kurulan Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne tahsis edilmiş 45 kilometrekarelik arazinin içerisinde yer alıyor. Göl çevresi ve bu 45 kilometrekarelik arazinin bir bö