Ana içeriğe atla

Kayıtlar

YakınTarih etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gölgeler ve Hayaller Şehrinde / Murat Gülsoy

@bloomberghttv  kanalında yayınlanan,  @eylulgormus 'ün hazırlayıp sunduğu  @pandoraninmeraki  adlı program sayesinde tanıdım  @murat_gulsoy 'u.  Eserlerini okumakta geç kalmışım. Gölgeler ve Hayaller Şehrinde adlı  #roman ,  @canyayinlari 'nca 2014 senesinde basılmış. Ben Nisan 2022 tarihli 7. baskısını okudum. Bir çok açıdan beni çok etkiledi Murat Gülsoy'un romanı. İyi yazılmış eserleri okuyunca, roman taslağımın üzerinde çalışmak zorlaşıyor.  İstanbul, doğu ve batının kesişme noktası. Şehirde yaşayanlar da iki kültürün çatışması ile hem beslenmiş hem öğütülmüş.  Roman, arka planda ikinci meşrutiyetin ilanı sonrası İstanbul'u anlatırken baba oğul ilişkisi, doğu batı çatışması, din-bilim-agostizm, yaşamın amacı gibi tek doğru yanıtı olmayan soruların üzerinde düşündürüyor. Gerçek kişilerle kurmaca karakterler öyle başarıyla harmalanmış ki kurgu zannettiğim karakterin gerçek, gerçek sandığım ismin ise kurgu olduğunu görünce çok şaşırdım. Okuma keyfini bozmamak için

Yunan Düşü / Michael Llewellyn Smith

Yakın tarih olarak adlandırdığım 1876  - 1946 arasına dair okuduğum kitaplar arasında en farklı olanı Yunan Düşü'ydü diyebilirim. Kurtuluş savaşımızı, cephenin diğer tarafından anlatan bir çalışma. Dilimize Halim İnal tarafından çevrilmiş. 495 sayfalık eseri, Ayraç Yayınevi'nce Şubat 2002 tarihli ilk baskısından okudum.  Yunan Düşü adlı eser,  Michael Llewellyn Smith 'ın Yunanistan'ın Anadolu'yu İşgali, 1919-1922 ve Ulusal Bölünme başlıklı doktora tezinden oluşturulmuş. 1800'lerin sonlarında Yunanistan'ın içinde bulunduğu siyasi durum ile başlayan eser işgalci Yunan askerlerinin Anadolu'dan atılması sonrası Yunanistan'da yaşanılanların anlatılması ile bitiyor.  Akademik çalışma yapanlar başta olmak üzere konuya ilgi duyanlara, tarihi farklı bir bakış açısından ilginç gelecektir. O yılların ne kadar zorlukla geçtiğini görmek, ülkemizi işgalden kurtaran kahramanlarımıza borcumuzu hatırlattı. 

Saraydan Sürgüne / Kenize Murad

Osmanlı İmparatorluğu'nun 33. padişahı V. Murad 'ın kızlarından Hatice Sultan 'ın torunu, Selma Hanımsultan'ın kızı Kenize Murad , Türkçe'ye Saraydan Sürgüne adıyla çevrilen romanda anneannesinin ve annesinin hayatının bir bölümünü anlatıyor. 1987'de Fransızca olarak De la part de la princesse morte adıyla yayınlanmış, büyük ilgi görmüş ve çok sayıda dile çevrilmiş. Benim okuduğum Everest Yayınları'nca Mart 2003 tarihli, çevirisini Nuriye Yiğitler ve Gökçe Tuncer yaptığı üçüncü baskısıydı.  Roman gibi bir hayat yaşamış Selma Hanımsultan. Dünya tarihinde büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemde geçiyor olaylar. 1914 - 1941 yılları arasında yaşayan Selma Hanımsultan'ın hayatı ve Saraydan Sürgüne romanının değerlendirmesi için Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin Padişah torunu bir savaş muhabiri: Kenîze Murad'ın Hikâyesi başlıklı yazısını okumanızı öneririm.  Yakın tarih olarak adlandırdığım 1876 - 1946 arasındaki yıllara meraklıysanız Saraydan Sür

Her Yerde Kan Var / Ayşe Kulin

Sultan Abdülaziz'in tahtan indirilmesi ve hemen sonrasında yaşanılanları bir roman kurgusu içerisinde, dönemin kahramanlarının ağzından anlatan bir eser Her Yerde Kan Var. Everest Yayınları'ndan 200.000 adetlik ilk baskısı Kasım 2019'da yapılmış. Kaynakça ve küçük sözlük ile birlikte 301 sayfalık eser tek oturuşta bitirebileceğiniz kadar kolay okunur bir üslup ile yazılmış. Çok satacağı düşünülerek yayınlanan/basılan eserlerde böyle bir dil kullanılması şaşırtıcı değil elbette.  Romanı okurken, dönemin siyasi dengelerine dair daha fazla bölüm olması olayları daha bütünlüklü görmek bakımından yararlı olurdu diye düşündüm. Bitirdiğimde ise tarihsel olayları roman kurgusu içerisinde anlatma işini ne kadar ustalıkla yaptığını görüp şapka çıkarttım. Günce gibi bölümlendirilmiş roman, farklı kişilerin anlatımlarıyla ilerliyor. Romanın sonunda bu anlatıcıların hayatlarına dair bilgiler de yer alıyor.  Bu eseri sevenlerin, severek okuyacağını düşündüğüm iki esere dair notlar

Kurt Kanunu / Kemal Tahir

2019'un sonlarında belirlediğim 12 yazarın kitaplarından okumaya devam ediyorum. Fena Halde Leman'ın ardından, okumakta çok geç kaldığım Kurt Kanunu'nu bitirdim. Yakın tarihe merakıma karşın bugüne kadar Kemal Tahir okumamış olmak büyük bir eksiklikti. Asıl adı  İsmail Kemalettin Demir olan yazarın hayatına dair merak ettiklerinizi, uzunca bir aranın ardından yeniden kavuştuğumuz, Wikipedia 'dan öğrenebilirsiniz.  Tekin Yayınevi'nin 2004 yılında yaptığı 9. baskısından okuduğum Kurt Kanunu, 1926 yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya düzenlenmesi planlanan ve planlanma aşamasındayken ortaya çıkartılan suikast girişimi sonrası Kara Kemal Bey ve Abdülkadir Bey'lerin yaşadıklarından yola çıkarak İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemlerine dair tespitler içeren bir tarihi roman. Kolay okunan, bol diyaloglu ve üç anlatıcılı bir kurgusu var. Kara Kemal Bey, nam-ı diğer Küçük Efendi, İ

Mondros'tan Cumhuriyet'e Milli Mücadele'nin Öteki Tarihi / Ayşe Hür

Yakın tarihi konu alan kitapları okumaya ara vermiştim. Okunacak çok kitap, okumaya ise az zaman olunca dönem dönem tür değişikliği yapmak zorunlu hale gelebiliyor. Hele Haruki Murakami gibi bir yazara denk gelince, bir eserini bitirirken bir başkasına başlama isteğine karşı koymak kolay olmuyor.  Bu kısa ancak gene de muhtemelen gereksiz paragraftan sonra Ayşe Hür'den okuduğum ikinci esere gelebiliriz. Öteki Tarih adlı çalışmasını 2016 senesinde okumuş ve buradan ulaşabileceğiniz notlarımı paylaşmıştım. Milli Mücadele'nin Öteki Tarihi başlıklı eser, aslında bir serinin parçası. Hür'ün, Osmanlı'nın Öteki Tarihi, Tanzimat'tan Cihan Harbi'ne Osmanlı'nın Öteki Tarihi adlı çalışmalarının bir sonraki halkasını oluşturuyor. Elbette, benim de yaptığım gibi, Milli Mücadele'nin Öteki Tarihi kitabını tek başına da okuyabilirsiniz. Sizlerin de fark ettiği üzere, tarih sırasına göre yazılmış çalışmalar söz konusu. Serinin devamı da var bu arada: Çok Partili D

Talât Paşa / Hüseyin Cahit Yalçın

Yakın tarihimizi öğrenmek için okumaya devam ediyorum. İkinci meşrutiyet ve sonrasında yaşanılanların ayrıntıları, ne yazık ki gerektiği kadar anlatılmıyor okullarımızdaki tarih derslerinde. Hüseyin Cahit Yalçın, çok yönlü bir kişi. Tek kelime ile Hüseyin Cahit Yalçın'ı tanımla deseler, bugüne kadar okuduklarımdan hareketle, hiç düşünmeden: muhalif derim.  Talât Paşa adlı kitabı, aslında Siyasi Hatıralarım adlı çalışmasının içinde bir bölüm olabilecek kadar kısa. Talât Paşa'nın biyografisi ya da siyasi hayatının ayrıntılarını merak ederek okuyacaksanız, beklentilerinizi karşılamayacak bir eser. Toplam 120 sayfa. Benim okuduğum Ötüken Yayınları'nca 2018 yılında yapılan ikinci baskısıydı. İlk baskısı 1943 yılında Yedigün Neşriyat tarafından yapılmış. Dr. Mustafa Çalık'ın yazdığı önsöz çok kıymetli.  İttihat ve Terakki cemiyeti, fırkası, liderleri... Bu konuda her okuduğumda, okumam gerekenler listesi uzuyor. Bildiğim noktaysa, bilmediğim çevresi kadar... Nokta b

İki Gözüm Galibem / Fethi Okyar

Yakın tarihe dair yazılanları okumaya devam ediyorum. Bu kapsamda kimi zaman roman, kimi zaman inceleme, kimi zaman anı kitabı okudum. Fethi Okyar'ın Malta esareti döneminde başlayan ve Ankara'da nihayetlenen, eşi Galibe Hanım'a yazdığı mektuplar, mektup türünden okuduğum ilk eser.  İki Gözüm Galibem eserinin, Kasım 2014 tarihli İş Bankası Kültür Yayınları etiketli ilk baskısı, 256 sayfa. Mektuplarda adı geçenlere dair kısa açıklamalar dipnotlarda verilmiş. Mektupların aralarına aile albümünden fotograflar, kimi mektupların görüntüleri eklenmiş.  Fethi Okyar'ın yazdıklarını okurken, o dönemin yetiştirdiği insanların koşullar ne olursa olsun, günü en verimli değerlendirmeye odaklandığını gördüm. Okyar, esaret günlerini İngilizce öğrenmeyle geçirmiş. Hatta Keynes'in yazdığı bir inceleme kitabını tercüme etmiş. İngilizce'nin ardından İtalyanca'nın Fransızca'ya benzerliğini fark edip İtalyanca gazete okuyacak düzeyde, bu dili de öğrenmiş. Almanca bilgi

Abdülmecit / Hıfzı Topuz

Saray Kapısı - İstanbul Hem tarihe hem biyografi okumaya meraklı olunca Hıfzı Topuz'un Abdülmecit - İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl adlı kitabını, deyim yerindeyse, bir solukta okudum. 205 sayfalık kitap, Remzi Kitabevi'nce Ağustos 2009 tarihinde basılmış. Benim okuduğum aynı tarihli ikinci basımıydı. Hıfzı Topuz'un tarihi kişilikler ile ilgili yazdığı kitapların tarzını çok beğeniyorum. Diyaloglarla, o döneme ışık tutan kitabî bilgilerle ve günlükler-mektuplarla süslenmiş çalışmalar. Topuz'un bu eseri, Osmanlı İmparatorluğu'nun zor bir döneminde tahta çıkan Sultan Abdülmecit dönemi hakkında bilgilerin yanı sıra, o dönemde İstanbul ve İmparatorluğun genelinde günlük hayata dair de çok öğretici.  Kitabın sonunda yer alan, yararlanılan kaynaklar listesi, dönem hakkında ayrıntılı çalışmalar yapmak isteyenlere yol gösterir nitelikte.

Tarihe Tanıklık Edenler / Arı İnan

Eserin tam adı Tarihe Tanıklık Edenler Cumhuriyet'in Kurucu Kuşağıyla Söyleşiler. İlk baskısı 1997 yılında Çağdaş Yayınları'nca yapılmış. Benim okuduğum Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nca Haziran 2017 tarihli ikinci baskısıydı. Bu ikinci baskının, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın Eylül 2011 tarihli, genişletilmiş baskısının ikincisi olduğunu ekleyeyim.  Arı İnan, malumunuz olduğu üzere, Prof. Dr. Afet İnan'ın kızı. Bu kitapta söyleşiler yaptığı, Cumhuriyet'in kurucu kuşağı üyelerinin, sanırım tamamı, rahmetli annesini tanıyanlar. Hatta anıları paylaşırlarken, "annenizin bildiği gibi, anneniz belki daha iyi hatırlar" gibi ifadeler kullanılıyor. Prof. Afet İnan ile de söyleşi yer alıyor eserde. Söyleşilerin çoğu 1970'li yıllarda yapılmış. Söyleşilen kişinin ayrıntılı özgeçmişi, söyleşi öncesinde sunulmuş.  Eserde kimlerle söyleşilerin yer aldığını eminim merak ediyorsunuzdur. Fazla merakta bırakmadan, eserde yer alma sırasına göre

İttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi / Mustafa Ragıp Esatlı

Kitabın tam adı İttihat ve Terakki Tarihinde Esrar Perdesi ve Yakup Cemil Niçin Öldürüldü? Alt başlık olarak, eserin ilk sayfasında, Balkan Savaşından Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar İttihat ve Terakki Komitesi'nde gizli çatışmalar ifadesine yer verilmiş. Yakın tarih merakım sayesinde bulup okuduğum bu eserin yazarı Mustafa Ragıp Esatlı, kitapta konu ettiği dönemin canlı tanıklarından. 1896 doğumlu Esatlı, İmge Kitabevi'nin web sayfasındaki bilgilere göre, Hürses, İkdam, Haber ve daha pek çok gazetenin çeşitli bölümlerinde görevler alarak çalışmış. Daha sonra Akşam gazetesine geçen Esatlı, 1928 yılından 1953 yılına kadar haber şefi olarak bu gazeteden ayrılmamış. Kitabın, Hürriyet Yayınları'nca 1975 yılında yapılan baskısını okudum. Esatlı, eseri 1930 yıllarında Akşam gazetesinden tefrika edilmesinin ardından kitap olarak yayınlamış. Yayınlandığı zaman, dönemin tanıklarının bir çoğu hayatta olduğu için çok ses getirmiş.  29 Mayıs 1913 çarşamba sabahı, Babıâli Baskını

Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar / Sabahattin Özel - Işıl Çakan Hacıibrahimoğlu

İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmaya

İttihat ve Terakki'nin Son Yılları (1916 Kongre Zabıtları)

Yakın tarihimize ilgimi artık biliyorsunuz. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti dönemini anlayabilmek adına okuyorum sürekli. Bu sayede, araştırmacıları heyecanlandıracak bir kütüphaneye sahip oldum diyebilirim. İleride akademik çalışma yaparsam, bu birikim çok işime yarayacak. Merakım bu kez beni Nehir Yayınları tarafından 1992 yılında basılan Hatıralarla Yakın Tarih serisinden İttihat ve Terakki'nin Son Yılları adlı esere götürdü. Kitabın yazarı yok, haliyle. Ancak yayına hazırlayan ve sadeleştiren bir isim var: Eşref Yağcıoğlu. İttihat ve Terakki Cemiyeti, toplam 8 kongre gerçekleştirmiş. Her kongresi, ülkemiz tarihi için son derece önemli sonuçlar içeriyor. Kitapta konu edilen 1916 yılında, yani Birinci Cihân Harbi'nin üçüncü senesinde, düzenlenen yedinci kongresi. Hem Kongre zabıtları hem de Kongre sonrası Tanin gazetesinde çıkan yazılardan derlemeler yer alıyor kitapta.  Yağcıoğlu'nun sunuş yazısı, konuya yabancı olanlar için yetersiz. Belki böylesi bir kit

Ermeniler ve İttihat ve Terakki / Arsen Avagyan - Gaidz F. Minassian

Yakın tarihimize dair kitapları okumayı sürdürüyorum. Daha önce bir kaç kez yazdığım gibi, " bildiğim bir noktaysa - bilmediğim çevresi kadar ." Okudukça, daha çok okumam gerektiğini görüyorum. Sanırım ömrümün geri kalanını bu 70 seneyi (1876-1946) anlamaya çalışarak geçireceğim :) Kitabın tam adı biraz daha uzun: "Ermeniler ve İttihat ve Terakki / İşbirliğinden Çatışmaya".  Avagyan, Erivan doğumlu ve Moskova Devlet Üniversitesi'nde "Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Türkiye'nin Devlet - İktidar Sisteminde Çerkeslerin Rolü" başlıklı doktora tezi sahibi. Bu çalışma Belge yayınlarınca kitap olarak basılmış.  Minassian ise Paris doğumlu. Paris Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde doktora eğitimi yapmış.  Kitap aslında Avagyan tarafından yazılan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Siyasi Partileri Arasındaki İlişkiler başlıklı makale ile Minassian tarafından yazılan Birinci Dünya Savaşı Öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile

Hatıralarım / Hilmi URAN

Tarihimizi iyi öğrenmemiz gerektiğine inanıyorum. "iyi öğrenebilmek" için çok çaba harcamak gerekiyor, ne yazık ki. Okullarımızda anlatılan yakın tarih fazlasıyla yetersiz ve özensiz. Tarih dersleri konusu, ayrı bir yazıda ele alınacak kadar uzun.  Hilmi Bey, 1886 doğumlu. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine denk gelen öğrencilik yıllarında İstanbul'da Mülkiye Mektebi'nde eğitim görmüş. Menemen ve ardından Çeşme Kaymakamlığı ile başlayan çalışma hayatı boyunca Antalya ve Adana valiliği ile Kars mülkî amirliği yapmış. Siyasi hayatında ise Cumhuriyet Halk Partisi müfettişi, Adana ve Muğla mebusu ile Adalet, Nafia ve Dahiliye Bakanı olarak hizmet sunmuş. Oldukça ayrıntılı ve belgelerle dolu bir anı bırakmış Uran. İlk baskısı, Ayyıldız Matbaası tarafından 1959 senesinde yapılan ve Hatıralarım adını taşıyan anılarında, Osmanlı'nın dağılması, Birinci Cihân Harbi ve Millî Mücadele senelerinde sivil hayata dair çok ilginç anektodlar var. Eserin yeni baskıl

Atatürk'ün Anıları / Dr. İsmet Görgülü

Kitap notları yazılarının başlığının belli bir formatı var. Kitap adı "/" işareti ve yazar(lar)ı. Bu kez de aynısı yaptım ancak bir açıklamayı hemen eklemem gerekiyor. Burada aslında yazar, Mustafa Kemal Atatürk. Dr. İsmet Görgülü, kitabın kapağında belirtildiği gibi, yayına hazırlayan. Bilgi yayınevinden ilk baskısını 1997 yılında yapmış olan eserin Ekim 1998 tarihli ikinci baskısını okudum.  Mustafa Kemal, 1927 yılında Nutuk'a, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında memleketin durumunun nasıl göründüğünü anlatarak başlar. Bize okullarda anlatılan millî mücadele tarihi de çoğunlukla 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru'nun hareketiyle başlatılır. Mustafa Kemal'in hayatına dair öğretilenlerde de bir dönem hızlıca geçilir. Okuduğu okullar sırasıyla ezberletilir, anne ve babasının adlarını herkes hatırlar. Ancak Veliaht Vahidettin ile Birinci Dünya Savaşı sürerken Almanya ziyaretini bilen azdır. Aynı şekilde Liman Von Sanders'in adını duymamış olanlar

Milli mücadele tarihi

Hayatta "hobi sahibi olmak" gerekiyor. "Hobi" kimsenin sizi yapmanız için zorlamadığı, karşılığında kişisel tatmin dışında bir kazancınız olmayan herşeydir, benim tanımıma göre. Hobiniz aynı zamanda işiniz ise, o zaman dünyada cenneti buldunuz demektir :) Benim hobim, yakın tarihimiz konusunda kitaplar okumak ve "ne oldu", "neden oldu" sorularına yanıt aramak.  Sanırım 5 sene falan oldu bu "hobi"yi edineli. Bu süreçte, o kumayı bitirdiğim ancak fırsat bulup bloga eklemediklerimi de düşününce, 40 civarında kitap var. Satın alıp okunmayı bekleyenler de en az okuduklarım kadar. Okuduklarımın büyük bölümü dönemin tanıklarının anıları. Ancak dönemde yazılan ya da dönemi anlatan romanlar da çok bilgi içeriyor. Ayrıca tarih konusunda akademik çalışmalar yapmış hocaların inceleme kitaplarını mutlaka okumak gerekiyor.  Yakın tarihimizin değinilmeden geçilen konusu: İttihat ve Terakki Cemiyeti. Kahve sohbetlerimizde bulunan arkadaşların tebe

Kâzım Karabekir Sempozyumu II 26 Ocak 2012

Geçenlerde İstanbul'da, Kâzım Karabekir Köşkü ve müzesini ziyaret ettik. Müzenin görevlileri, gelenleri gezdirmek konusunda son derece istekli ve yardımcı. Müzeyi gezdikten sonra, orada satılan kitaplardan birisi Kazım Karabekir Sempozyumu II 26 Ocak 2012 adıyla yayınlanan, sempozyum deşifrelerinden oluşturulmuş olanı. Yayına hazırlayan Prof. Dr. Pınar Feyzioğlu Akkoyunlu, ki kendisi merhum Karabekir Paşa'nın torunudur. Kitap ile ilgili söylenecek çok şey var. Ben, konuşmacıların adı verip kısaca kendi yorumumu ekleyip gerisini size bırakıyorum. Sempozyumun iki konuşmacı var: Prof. Dr. Cemil Koçak ve Dr. Hakan Erdem. Gelelim benim yorumuma: Kurtuluş Savaşı mücadelesi tarihi, günümüzde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1927 yılında okuduğu Nutuk baz alınarak anlatılıyor. Kâzım Karabekir Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki ilişki çok ilginç. Bence, bu konuda yazılmış en iyi değerlendirme Uğur Mumcu'nun Karabekir anlatıyor isimli eseri . Bu eseri okuduğunuzda orta

Sakallı Celal / Orhan Karaveli

Kitabın kapağında Bir "Bilinmeyen Filozof"un Yaşam Öyküsü ibaresi var. Pergamon'dan çıkan Ağustos 2006 tarihli 9. baskısını okudum. Çok ilginç, nev-i şahsına mühhasır bir kişiymiş Celal Yalnız. Kendisine seçtiği soyadı gibi yalnız bir hayat yaşamış.  Orhan Karaveli, oldukça zor bir işi başarmış. Yazılı metin bırakmayan bir filozofu anlatmak, hele ölümünün ardından onca yıl geçtikten sonra, zor bir iş. Karaveli, öncelikle Celal Bey'in vefâtının ardından yazılanları aktarmakla başlamış çalışmasına. Rahmetlinin ardından dönemin, neredeyse tüm, önde gelen köşe yazarları anı paylaşmış. İkinci bölümde Celal Bey'in ailesinden bahsetmiş ve bunu Sakallı Celal Bey'in hayatının anlatıldığı bölümler izlemiş. Bu yazıda kitapta anlatılanları aktarmayacağım. Ancak şu kadarını söyleyeyim, yakın tarihe meraklıysanız bu kitabı mutlaka okumalısınız...

Paşaların Hesaplaşması / Kazım Karabekir

Zeyrekli Kazım Bey ya da soyadı kanunu ardından Kazım Karabekir, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında en önemli figürlerden birisidir. Bizlere okutulan tarih kitaplarında bu önemi pek anlaşılmaz. Zaten bizlere okutulan tarih kitaplarında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden neredeyse hiç bahsedilmez. Ülkeyi Vahdettin ve Damat Ferit birlikte batırmış, Mustafa Kemal de kurtarmıştır. Ne 1908'den ne 1876'dan ne bunların 1923'e etkilerinden söz edilir. Neyse, bu konuda daha yazacak çok şey var, ama öncelikle okumak ve "bilgi sahibi olmak" gerek. "Fikir sahipliği" sonra... Gelelim bu önemli çalışmaya. Öncelikle Paşaların Hesaplaşması, kitabın tam adı değil. "İstiklâl Harbine Neden Girdik, Nasıl Girdik, Nasıl İdare Ettik?" Paşaların Hesaplaşması'nın hemen altında yer alıyor. Kurtuluş Savaşı dönemine dair Karabekir anıları için ilginç bir başlık değil mi? Kitabı yayına hazırlayan Prof. Faruk Özerengin ve basan Emre Yayınları. İlk baskısı 1991 yılında