Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Çekmecelinin yeni çeşitleri

Geçen hafta yazmıştım çekmecelinin, yani Ülker'in napoliten çikolatasının antep fıstık dolgulusu çıkmış diye. Ülker'in web sayfasında fındık ve bademli türlerinin de üretildiğinden bahseden bir yazı görmüştüm. Sonunda bademli ve fındıklı çekmecelilerle de karşılaştık. Henüz tüm marketlerde bulunmuyor. Yakında yaygınlaşır umarım. Yaz ayları yaklaşırken, fazlalıkların kıyafetlerin altına gizlenemecek olmasının getirdiği endişe ile diyetlere hız verildi. Diyetlerin baş düşmanlarından olan tatlılara dayanamıyorsanız, tek tek kağıda sarılı küçücük çekmecilerden bir tanesi tatlı isteğinizi giderecektir.

Yeni lezzet: Antep fıstık dolgulu çikolata

Ülker'in yıllardan beridir çıkardığı çikolatalardan birisi, benim ve birçoklarının çekmeceli olarak adlandırdığı, Napoliten'dir. Bir kutu içinde, iki sıra halinde ayrı ayrı kağıtlara sarılı 8 tane çikolatadır Napoliten. Benim ve birçoklarının tabiriyle çekmeceli. Çekmeceli, sadece sütlü olarak piyasadaydı. Bugün görüp aldığım Antep fıstık dolgulusu, günün güzel sürprizi oldu. 52 gr'lık paket içerisinde 8 tane çikolata var gene. Ülker'in web sayfasında bu yeni ürünün fotografını aradım ancak bulamadım. Buradaki haberi görünce paket olarak farklı dolgulularla da karşılaşabileceğimizi düşündüm. Haberde anlattığına göre 2 yıl süren araştırma geliştirme süreci sonunda napoliteni 4 farklı lezzetle birleştirmişler. Kurban bayramında piyasaya sunulan bu dört lezzet: A ntep fıstığı, badem, fındık ve kahve kreması. Bakkallarda görmeye başladığım Antep fıstıklı napolitenin kutulanmış hali. Belki ileriki günlerde diğer çeşitleriyle de karşılaşacağız...

Erzurum - 2

Bir zamanlar ticaretin merkezi durumundaki kent son yıllarda azalan nüfusu ve daralan iş hacmiyle eski hareketli günlerini arıyor. 360.000 kişinin yaşadığı yazılı kentin girişindeki tabelada. Palandöken dağındaki kayak tesisleri turizmi canlandırmış bir ölçüde. Özellikle 2011'de kentte düzenlenecek Üniversiteler Kış Oyunları/Olimpiyatına yönelik beklenti büyük. Kentin merkezindeki tarihi yapıların durumu içler acısı. Selçuklular'dan kalma Çifte Minareli Medrese'nin minarelerindeki ince işçilik zamanın yıkıcılığına yenilmek üzere. Kente daha önceki ziyaretimin üzerinden 10 yıldan fazla geçti. 10 yıl önceki durumunu bile koruyamamışız ne yazık ki. Kale deseniz, kendi haline ve kaderine terk edilmiş. Avlusunda bir takım kazılar yapılmış ancak o da bakımsızlığın tüm izlerini taşıyor. Çifte Minareli Medrese'nin kapısında görevli bile yok. Yurt dışında tarihi eserlere ne kadar iyi bakıldığını gören birisi olarak eserlerimizin hali içimi daha bir acıtıyor. En üstte yer alan

doğru tahmin ettiniz: Erzurum - 1

Reklamcılar gibi merak uyandırayım dedim. Gerçi cağ kebabı ve kadayıf dolması deyince anlaşılmıştır nereden bahsettiğim. Geçtiğimiz haftasonu Erzurum'daydım. İki toplantı arasında kalan zamanda bir kaç (100 kadar :) fotograf çektim. Fotograflar arasından seçtiklerimi picasa'ya koydum. Bağlantısını yan tarafa ekledim. Eskiler derler ya yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat diye. Ben biraz tersten başlayacağım anlatmaya. Yediğim ve içtiğimden :) Ankara'da Oltu Cağ Kebabı diye bildiğimiz yatık döner olarak da adlandırılan kebabın mucidi (kendisi öyle diyor) Erzurum'da yaşıyor. Yandaki fotografta, dükkanını ziyaret eden ünlülerin yer aldığı panonun önünde görüntülediğim Kemal Koç, Tortum'lu. Kebabın adı da Meşhur Tortum Cağ Kebabı. Tortum ve Oltu Erzurum'un ilçeleri. Mekanda yufka ekmeği ile birlikte servis edilen cağ kebabının adedi (cağı) 4.5 TL. Normalde iki cağ doymaya yeter diyebilirim. Duvarda 28 ve 30 cağ yiyerek rekor kıranların fotografları, müşte

bekleyin...fotograflar ve izlenimler yakında...

kadayıf dolması ve cağ kebabıyla meşhur olan ilimiz. sanırım tahmin ettiniz neresi olduğunu. tahmin edemediyseniz bir süre bekleyeceksiniz. izlenimleri toparlayıp fotografları seçene kadar...azzzz soooonraa...

Pide ve kebaptan bıktıysanız: Yeni Dünya Yemekleri

NE YAZIK Kİ BU FARKLI MEKAN DA DİĞER BİR ÇOK ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ KAPANMIŞ :( YAZIYI ANI OLSUN DİYE SİLMEDİM.... ( 4 Haziran 2010, sadeceozgur) Ankara'da farklı tatlar sunan, uygun fiyatlı az sayıdaki mekana bir yenisi eklenmiş: YDY: Yeni Dünya Yemekleri . Ankarayın Demirtepe durağından çıkışta (Yeşilırmak sokakta) Necatibey caddesine doğru yürürken sol tarafınızda kalıyor. Türk damak tadına uygun dünya yemekleri sloganıyla yaklaşık 2,5 ay önce açılmış. Menüde yer alan farklı isimli yemekler, gerçekten de bizim damak tadımıza uyarlanmış yemekler. En pahalı yemek 7 TL'ye sunuluyor. Güleryüzlü hizmet ve lezzetli yenilikleri denemek isterseniz Yeni Dünya Yemekleri sizi bekliyor... Yeşilırmak caddesi No:10-B Demirtepe-Ankara http://www.yedeye.com/ tel (312) 231 53 10

Tacettin Sultan Dergahı

Ankara'da bugün toprağa verilen Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun defnedildiği Tacettin Sultan Dergahı'nın neresi olduğunu merak edenler olmuştur/olacaktır düşüncesiyle geçtiğimiz sene Eylül ayında çektiğim fotografları hatırlatayım istedim. Ankara'yı bilenler Büyük Doğumevi olarak bilinen Zekai Tahir Burak Hastanesi'nin yerini gözlerinin önüne getirsinler. Hastanenin yan tarafında Kurtuluş'a doğru uzanan sokaklardan birisi Sarı Kadın Sokağı. Altındağ Belediyesi tarafından restore edilen sokağın baş tarafında yer alıyor Tacettin Sultan Dergahı ve camisi. Mehmet Akif Ersoy'un da bir süre yaşadığı mekanın arka tarafındaki bahçede eski mezar taşları görülüyor. Caminin ön tarafına büyük bir İstiklal Marşı heykeli konulmuş. Heykelin arkasında görülen minare camiye ait. Yukarıdaki fotografta görülen kapı ise, fotografın çekildiği geçtiğimiz eylül ayında restorasyonu süren dergaha ait.

Etimesgut kebapçıları

Yakından tanıyanlar sadeceözgür Etimesgut'a ne zaman gitmiş de kebapçılarını yazmaya kalkmış demeyeceklerdir. Etimesgut Ankara'nın İstanbul tarafındaki ilçelerinden birisi. Sincan'a doğru giderken içinden geçiliyor. Emlak piyasasının yeni gözdelerinden Bağlıca köyü'de Etimesgut sınırları içerisinde. Ankara'nın ilk uzun dalga radyo vericisi de Etimesgut'taydı. 1930'lu yıllardan beri hizmet veren verici, teknolojini gelişmesine yenilmiş. Etimesgut kebapçıları olarak tanıtmaya çalışacağım mekanların tümü Devlet Hastanesi civarında yer alıyor. Yazacağım bir kaç mekan daha var gerçi ama onların adlarını, telefonlarını almayı unuttum. Liste kısa zamanda son halini alacaktır :) İlçe merkezindeki mekanları ilerleyen aylarda keşfedip tanıtmayı planlıyorum. Mekanların fotograflarını çekmedim henüz. Belki ilerde onlara da yer veririm. Gelelim mekanlara: ÖZ MUTLU İnegöl Köftecisi (312) 244 02 04 - 245 03 99 İstasyon mahallesi Alan Sokak 3/A Etimesgut adresindeki mekan

Canistan, Yusuf Atılgan

Az sayıda eser vermiş yazarlarımızdan birisi(ymiş) Yusuf Atılgan. Aylak Adam adlı romanını merak edip alıyorken, ideefixe 'de diğer kitapları gözüme çarptı. Anayurt Oteli filminin, aynı adlı romanından uyarlandığını öğrenmiş oldum böylelikle. 1921 yılında doğup 1989'da vefat eden yazardan okuduğum ilk kitap Canistan.  Canistan, yarım kalmış bir roman(mış). Kalp krizi sonucu 1989'da vefat ettiğinde roman üzerinde çalışıyormuş. Okuduğum haliyle (Yapı Kredi Yayınları-2000) üç bölümden oluşuyor. 1900'lü yılların başlarında Manisa köylerinde geçiyor. Osmanlı'nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Manisa köylerinden hayatlara süssüz, sade bir dille tanıklık ediyoruz. Bu haliyle bile bitmemiş gibi durmuyor. Yazarın diğer eserlerini okuma isteği uyandırdı. 

15 mart sürprizi: KAR ve GÜNEŞ

15 Mart sabahına kar ile uyandık. Ama ne kar: lapa lapa yağıyor ve yolları tutmuş. Aynı gün öğleden sonra aşağı yukarı aynı yerden çektiğim fotografta ise kardan eser kalmamış durumda...

Yalancı Tanıklar Kahvesi, Vedat Türkali

1999 yılında yayınlanan iki ciltlik Güven'den 5 yıl sonra gelmişti Kayıp Romanlar (2004). Yayınlandığı ay içerisindeki okumuştum Kayıp Romanlar'ı. Güven'in bıraktığı yerden alıp günümüzdeki olaylara bakan bir romandı ve gene 5 yıl sonra yeni romanı çıktı Türkali'nin: Yalancı Tanıklar Kahvesi. Bu kez 1970'lerin ikinci yarısını, 1980 darbesine kadar olan süreci konu edinmiş. Çoğunlukla Ankara'da geçiyor hikaye. Kahramanımız Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisi Muhsin, güneydeki bir kasabadan, ağa çocuğu. Üniversitede tanıştığı Salih'in ve belki bir ölçüde okuduğu bölümün etkileriyle kendini solda konumlandırmış. Roman Muhsin'in kendini tanıma, hayattaki yerini bulma sürecini anlatıyor. Arka planda, siyasi cinayetlerle 1980 darbesine sürüklenen ülkenin yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Öyle sanıyorum ki, romanın bilen kişisi Nedim Hoca'nın ağzından Vedat Türkali, ülkenin yaşadıklarına yorumlar getiriyor. Nedim Hoca, okuldan

yeni gazete Habertürk

Ocaktı şubattı derken mart geldi, hatta neredeyse ilk 10 günü geçti. Havaların ısınmasının yanısıra günlerin uzaması, yazın yaklaştığının müjdecisi. Habertürk internet sitesi ve televizyonunun ardından gazetesi ile karşımızda bu kez. Baharın ilk ayının ilk gününe denk geldi Habertürk gazetesinin ilk sayısı. 1 Mart'tan bu yana takip ediyorum yeni gazeteyi. Hergün bir sürü ek veriyor. Özellikle internetin yaygınlaşmasından sonra gazeteleri haber için okumuyorum. Köşe yazarlarının yorumları, yazı dizileri ilgimi çekiyor. Bu açılardan Habertürk'ü değerlendirdiğimde ekonomi yazarlarının yorumlarını ilgi ile okuduğumu söyleyebilirim. Ankara eki, kentsel sorunlara eğiliyor. Ancak sayfalarının büyük bölümü ilanlara ayrıldığı için yeterli değil. Gazetede okuyacak fazla köşe yazarı bulamadım. Belki ilerleyen dönemlerde alışkanlık yapacak yeni yazarlarla tanışırım. El boyamayan mürekkebi ve kolay okunur boyutu ise diğer gazetelerden de beklediğim yenilikler. Habertürk'e yayın hayatınd