Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kir, Tarkan Barlas

Neredeyse iki yıl olmuş Huzursuz Ruhlar 'ı okuyalı. Hala aklımda kitaptaki hikayeler. Birbiriyle bir şekilde bağlantılı öykülerden oluşan değişik bir kitaptı. Tarkan Barlas ile tanışmamı sağlayan Huzursuz Ruhlar 'ın ardından Kir'i okudum. Şubat 2012 tarihli birinci baskısı Everest Yayınları'ndan çıkmış. 200 sayfalık roman neredeyse tek oturuşta okunuyor. Kir, günümüz İstanbul'unda geçiyor. Kentin, hep bir yerlere koşturan beyaz yakalılarından, reklam piyasasında çalışan Sadık Bey'in etrafında gelişiyor olaylar. Türlü takıntıları olan, çevresiyle çok ilişki kurmayan birisi Sadık. Birbirinden bağımsız görünen karakterler (Hazım, Zeynep) roman ilerledikçe Sadık'ın yaşamına karışıyor. Roman, ortasından sonra tarz değiştiriyor. Eski hikayeler, yenilerine karışıyor. Sonlara yaklaştıkça sonuç nasıl bağlanacak diye düşünürken, Barlas tüm kurguyu topluyor ve ortaya gene aklımda uzun süre yer edecek bir roman çıkıyor. Kir'de sınıflar arası mücadele sınıf atla

Almanya'da DVB-T ve DVB-T2

16 Nisa n 2013'te DVB-T2 şebekesi kurulmasının ilk adımlarını atmaya hazırlanırken çok çarpıcı bir makale okudum. Almanya'daki gelişmeleri irdeleyen bu makaleden öğrendiklerimi kalemimin yettiğince konu edeceğim. DTT Quo Vadis, Germany as a case study başlıklı makale, Avrupa Yayın Birliği tarafından yayınlandı. Yazarı Ulrich H. Reimers. Makalenin tamamına buradan erişebilirsiniz. Prof. Reimers, 2003 yılında başlayıp 2008 yılında analog karasal yayınların sonlandırılmasıyla tamamlanan DVB-T şebekesinin kurulma sürecini ve izlenme oranlarına ilişkin verileri paylaşara k başlamış makalesine. Özellikle iki Almanya'nın birleşmesi sonrası Doğu'ya Batı'da varolan yayınları hızla ulaştırmak için uydu üzerinden televizyon yayını yaygınlaşmış. Bundan 18-20 yıl öncesi bu süreç ve kablonun yaygınlığı karasal analog yayınları birinci televizyonlardan uzaklaştırmış. Ülkemizde de birinci televizyonlarda karasal analogun payı, en iyimser tahminlerle %20'yi geçmiyor. DVB-T

yeni alacağınız televizyon yeni başlayacak sayısal karasal yayını ek cihazsız alacak mı?

Yandaki görsel Sony KDL-55HX850 model televizyona ait. Görseli, Sony Türkiye web sayfasında görüp yazımda kullandım. Bu model, başka bir çok markanın bir çok modeli gibi, DVB-T2 dahili alıcıya sahip. Peki bunun önemi ne derseniz yazının devamını okumanızı öneririm Blogumu takip ediyorsanız, biliyorsunuzdur. Kasım 2013'te Ankara'da başlayacak sayısal karasal yayın, Mart 2015'te ülkemizde analog karasal yayın kalmayacak.  Evlerimizdeki eski tüplü televizyonların içerisinde tuner adı verilen alıcılar mevcuttur. Bu alıcılar, televizyonumuzun anteni ile elde edilen işaretin ekranda görüntülenmesinde rol oynarlar. Eskiden sadece analog yayın olduğu için televizyonların içerisinde de sadece bu yayınları almaya uygun alıcılar konuluyordu. Analog kablo ve analog karasal yayın izleyen evlerde harici bir alıcı kutuya ihtiyaç duyulmamasının nedeni de buydu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan yayın kalitesi, azalan kapasite sorunlarına çözüm arayışları sonucu televizyon

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Bir kaç tane kitap var. Yıllardır okuma listemin içerisinde yer alan ve bir türlü okuyamadığım. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı bunlardan birisiydi. Üniversitede okuduğum yıllarda derslerin yoğunluğu, kitabın kalınlığı derken hiç elim gitmemişti. Mezun olduktan sonra yüksek lisans, iş telaşları, evlilik, askerlik, çocuk(lar) ... Telaşlar azalmaya, hayat çocuklu olarak "steady state"ine (elektronikte kullanılan bir terim: kararlı hal anlamına geliyor, transient yani geçişken durumdan sonra geliyor)  ulaşmaya yüz tutunca yıllardır istediğim bir şey olan Atay'ın sarsıcı romanını okuyabildim. İyi ki de bu kadar uzun beklemişim. Oğuz Atay İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunuymuş. İlk romanı olan Tutunamayanlar 1970'de TRT Roman ödülüne değer görülmüş. 1984'te İletişim yayınlarınca yeni baskısı yapılana kadar pek ilgi görmemiş. Benim okuduğum 2000 yılı tarihli 20. baskısıydı. Başına konulan iki önsözle birlikte 736 sayfalık tek cilt, zaman zaman okumayı zorlaştı

Baş döndüren trafik

Yazının başlığına bakıp güncel siyasi, ekonomik meselelerden bahsedeceğimi sanmayın. Hayata dair bir çok konudan bahseden yazılar yazmakla birlikte bu hayati konulara blogumda hiç değinmiyorum. Başlıktaki ifadeye neden olan okumakta olduğunuz blog sayfasının ziyaretçi sayısına ilişkin sol tarafta gördüğünüz grafik. Günlük ziyaretçi sayısının grafiğindeki bu dalgalanmaya anlamlı bir açıklama getiremedim henüz. Sayının arttığı günler yeni yazı eklenmiş olması bir açıklama olabilirdi mesela. Ne yazık ki böyle bir durum yok. Hatta kimi günler için tersi geçerli. Bu sabahı ele alalım. Erken başlayan bir günde uzunca (2 hafta kadar) bir süredir elimden bırakamadığım Tutunamayanlar'ı bitirmenine heyecanını kahve ile yatırtırmaya çalışırken kendimi klavyenin başında aşağıdaki yazıyı yazarken buldum. Hızımı alamayıp yazıyı uzunca süredir (bu kez gerçekten uzuuun, aylar yıllar gibi) haberleşmediğim arkadaşlarıma e-posta ile gönderdim. Yazının okunma sayısı kaç dersiniz? 2. Yazıyla ifade

short misto non-fat

İlginç bir ülkede yaşadığımı düşünüyorum. Yemeklerden sonra orta şeker Türk kahvesi ile suda eriyen granül kahve dışında çayın hakimiyeti yaşanan bir ülkede kahve zincirleri tutacak deseler inanmazdım. Zaten bu yüzden kimse bana yatırımları konusunda danışmıyor. Bu yatırım işlerinden anlamıyorum. Starbucks'ı, bir kaç gün için gittiğimiz Tayvan'ın başkenti Taipei'de görmüştüm ilk olarak. O tarihte henüz Türkiye'de Starbucks yoktu. Yazının başlığı da kimseye bir şey ifade etmiyordu. Wikipedia bilgilerine göre 2003 yılında ülkemizde ilk dükkanını açan şirketin bugün 130'dan fazla şubesi var. Dünyada ise buradaki bilgiye göre  17000'den fazla dükkanı varmış.  Bir zamanlar kimseye bir şey ifade etmeyen başlık ise bugün benim "Starbucksca" diye adlandırdığım bir dilin pek sık duyulmayan sözlerinden, tercümesi şöyle: çocuk boyu bardakta günün kahvesinden istiyorum. içerisine yağsız süt konulsun. Peki neden pek sık duyulmayan diyorum. Çünkü, kahve ile geç

yeni blog - blog in English: TvTechTR.blogspot.com

2004 yılından beridir blog yazıyorum. Yazılarımı sadece Türkçe dilinde yazıyordum. Fark ettim ki çalışmakta olduğum ve büyük dönüşümlere/değişimlere gebe olan  televizyon dünyasında, Türkiye'deki gelişmeleri İngilizce olarak değerlendiren blog, yok denecek kadar az. Bu açığı kapatmayı amaçlayan bir blog oluşturdum. Zaman içerisinde sadeceozgur.blogspot.com adresindeki teknik etiketli yazıların bir bölümünü de çevirip yeni bloga ekleyeceğim. Bu süreçte yorum / eleştiri / önerilerinize her zamankinden daha fazla ihtiyacım var. Yeni blogun adresi şöyle: TvTechTR.blogspot.com adı ise Television Technology Turkey. Bu arada, blog yazmaya başladığımdan beri özenle korumaya çalıştığım anonim olmaktan da vazgeçmeyeceğim. Sol taraftaki fotografım da bu kararımın yüzünden :) I am blogging since 2004. I wrote only in Turkish. From now on I am starting a new blog site which will be in English and will focus on television technology in Turkey. The address of this new is blog is as fol

soon tv technology posts will be in English

I am blogging since 2004. I wrote only in Turkish. It was much easier for me to write in Turkish. Today I decided to write my tech posts in English. Hope that this would help to increase the number of readers. Soon I will start another blog site which will be only in English. I would recommend you to follow my posts to get informed on tv technology in Turkey!

Televizyon lisans ücretleri

22 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ilana göre RTÜK, 16-18 Nisan 2013 tarihlerinde ulusal karasal televizyon yayın lisansı ihalesi gerçekleştirecek. Söz konusu ilanda HD ve SD yayınlar için belirlenen asgari lisans bedelleri sırasıyla 3.000.000 TL ve 1.000.000 TL olarak belirlenmiş. Hali hazırdaki teknolojiye göre televizyon yayınını evlere ulaştırmak için üç farklı ortam kullanılabiliyor. Bunlar uydu, kablo ve karasal. 6112 sayılı kanun ve kanuna göre çıkartılan yönetmeliklerde RTÜK, bu üç ortam için ayrı ayrı lisanslandırma yapıyor. Her üç ortamı da kullanarak izleyiciye ulaşmak isteyen medya hizmet sağlayıcının (daha bilinen adıyla yayıncı kuruluşun) ödemesi gereken lisans tutarları şöyle: Kablo ortamında çok ile yayın yapan televizyon için: 210.000 TL Uydu ortamında yayın yapan televizyon için: 210.000 TL Karasal ortamda yayın yapan HD televizyon için (asgari) : 3.000.000 TL Karasal ortamda yayın yapan SD televizyon için (asgari): 1.000.000 TL Lisans b

6112 ile değişen zincir

Bu aralar teknik etiketli yazıların sayısında artış oluyor ister istemez. Ülkemizde yıllardır beklediğim sayısal karasal televizyon yayınlarının başlamasına artık aylar kaldı. Hal böyle olunca konuyla ilgili yazılar ardı ardına geliyor. Okumakta olduğunuz yazıda 6112 sayılı yasa ile sektörde değişecek yapıdan bahsetmek istiyorum. Analog dünyada yayını üreten/ileten/yayınlayan şirket aynıydı. Şirket, kimi işleri dışırıdan hizmet alımıyla hallediyor olsa bile üretim/iletim/yayın zinciri tek elde toplanmıştı. Analog dünyada karasal vericilerden yapılan bir yayını düşünürsek, X TV programları (diziler, haber programları, kuşak programlar vb) üretir/ürettirir hazırladığı içeriği kendi işlettiği vericilere iletir ve vericiler aracılığıyla yayını evlerimize ulaştırırdı. 6112 ile birlikte bu zincir değişiyor. Artık X TV'nin adı medya hizmet sağlayıcısı . X TV 6112'nin ilgili maddelerine uygun olarak hazırladığı içeriği belirli bir bedel karşılığında  multipleks işletmecisi şirke

Sayısal karasal televizyon yayınına geçişte önemli bir aşama: sıralama ihalesi duyurusu

Sektörün uzunca bir süredir takip ettiği sıralama ihalesine ilişkin duyuru RTÜK web sayfasında yapılmış. Bu duyurunun yapıldığı bilgisine ana sayfada yer verilmemesinin bir sebebi vardır mutlaka. Duyuruya göre RTÜK öncelikle ulusal yayın lisanslarının ihalesini gerçekleştirecek. 16 Nisan 2013'te başlayacak ihale süreci 18 Nisan 2013'te tamamlanacak.  Genel türde 8 adet HD, 11 adet SD; tematik türde 3 adet HD ve 11 adet SD olmak üzere toplamda 33 adet ulusal yayın lisansı dağıtılacak. İhale duyurusunda yer alan bilgilere göre ulusal HD lisanslar için belirlenmiş asgari bedel 3 milyon TL, ulusal SD lisanslar için belirlenmiş asgari bedel ise 1 milyon TL. Yani ulusal yayın lisansından beklenen asgari gelir 22 x 1 + 11 x 3 = 55 milyon TL. RTÜK'ün duyurusunda ayrıca yeterlilik belgesi alan kuruluşlar listesi de verilmiş. Listede toplam 45 kuruluşun ismi var. Ancak liste dikkatle incelendiğinde bu kuruluşlardan ulusal genel HD lisansı için başvuranların sayısının 15 (ihale

Gaziantep - 4

Kendisi kısa, etkisi uzun süren Gaziantep gezimizle ilgili bu dördüncü yazımı Zeugma müzesine ayırmak istiyorum. Müzede sergilenen mozaikler kadar müzenin kendisi de etkileyici. Yurtdışında gezdiğim müzelerde Audio Guide adıyla sunulan Sesli Rehberi ilk kez kendi dilimizde dinlemekten tutun, harika ışıklandırmaya, çocuklar için düşünülen ve müzede sergilenen mozaiklerle bütünleştirilmiş etkileşimli ekranlara kadar dört dörtlük bir müze olmuş Zeugma.  Aşağıdaki fotografın ne olduğu pek anlaşılmıyor olabilir. Tavana yerleştirilen bir projektör yerdeki beyaz zemine tabanında mozaikler olan sığ bir havuz görüntüsü oluşturuyor. Havuz içerisinde yapraklar ve balıklar da var. Çocuklar bu sanal havuzda koştukça su dalgalanıyor, balıklar ve yapraklar kaçışıyor. Bir süre sonra mozaik değişiyor. Müzede sergilenen mozaiklerin bir bölümü dönemin villalarının önünde yer alan sığ havuzların tabanını süslüyormuş. Wikipedia'da yazdığ ına göre 2011'de ziyarete açılmış. Gaziantep'in

DVB World Congress'in ardından

Yazının başlığına bakıp Digital Video Broadcasting (DVB) World 2013'e katıldığım zannedilebilir. Ne yazık ki bu yıl da, daha önceki yıllarda olduğu gibi, böyle bir şansın olmadı. Kısmet ilerideki yıllara diyeyim ve başlığın sırrını açıklayayım. Bu yıl 11-13 Mart tarihlerinde Madrid'te gerçekleştirilen DVB World 2013 etkinliği sırasında ve ardından yayında olan bir blog sayfasından bahsedeceğim. Hemen adresini vereyim: http://dvbworld.wordpress.com Benim gibi Madrid'e gidip burada duyurulan programı yerinde takip etme olanağı bulamayanlardansanız işte size fırsat. Yukarıda adresini verdiğim blog sayfası, etkinlikte konuşulanları özetliyor.  HD Ready, Full HD derken Ultra HD ya da bir başka ifadesiyle 4K hatta 8K olarak adlandırılan çok çok yüksek çözünürlükten gözlüksüz üç boyutlu yayınlara ikinci ekran uygulamalarından H.265 kodlamaya sektörün nelerle ilgilendiğini takip etmek için DVB World 2013 blogunu okumanızı öneririm.  İlerleyen günlerde fırsat buldukça blogda