Ana içeriğe atla

Kayıtlar

En uzun isimli roman: Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum / Derviş Şentekin

Hatırlamadığım bir yerde duymuştum bu kitaptan bahsedildiğini. Geçenlerde İstanbul'da, Üsküdar'dan motora, feribot denilmiyor bunlara cahillik etmeyin benim gibi , MOTOR a binip karşıya, Fındıklı'ya geçmiştik. Fındıklı'nın yokuşuna kendimizi vurup Gümüşsuyu'na doğru tırmanırken, Kırmızı Kedi Yayınevi'nin binasını görüp soluklanma molasında satın aldım: Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum. "İntikam Tehlikeli Bir Sanattır" Dedi, "Bu Sanatın İnceliklerini Bilmiyorsan Ölürsün", Silahımı Çıkartıp Masanın Üzerine Bıraktım.  Kitabın kapağında yazılı adı yukarıdaki :) Sizce de biraz fazla uzun bir isim değil mi? Şentekin'den okuduğum ilk kitap, gene geçenlerde Amsterdam'a yaptığım bir çok ilkleri içeren Atlas GLOBAL seyahatinde yoldaşlık yaptı. Hepi topu 3 saat süren yolculuğun, Atlas'ın birbirinden lezzetli ve özenli ikramlarından, bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını gerçekten merak ettiği için soran hosteslerinden vakit bul

IBC 2015'in ardından genel değerlendirme

IBC 2015'e "basın" olarak akredite edilince, bir sonraki sene de kabul edilmek adına biraz muhabirlik yapmam gerektiğini düşündüm. Standları dolaşırken, ilgimi çekenlerin basına özel etkinliklerine katıldım. Press release'lerini topladım ve koca bir çanta dolusu doküman ve 15 civarında USB ile döndüm.  Bunları derleyip toparlayıp, firmaların internet sitelerinde doğrulatıp, yazdıklarımı fotograflarla eşleştirmek haliyle epey vakit alacak. Hem emek, hem zaman gerektirecek bu işi hemen yapmam zor görünüyor. Hayat beklemiyor. Ertelense bile açılacak okullar, sağlık kontrolleri, önümüzdeki ay İstanbul'da yapacağım sunum, EMO'da düzenlenmesini istediğim panel ve forumlar yani anlayacağınız işim başımdan aşkın gerçekten. Bu arada, şimdilik çalışmakta olduğum iş yerinde kalan projelerimi toparlamak istiyorum bir an önce.  Bu yüzden böyle ayrıntılara girmeden bir değerlendirme yazısı yayınlamak istedim. Bir kıymetli meslektaş facebook'taki paylaşımlarıma

Leiden

Dünyada üç tane büyük yayıncılık etkinliği gerçekleşiyor birincisi NAB, Las Vegas'ta senenin ilk etkinliği. Singapur'daki Broadcast Asia, haziran gibi yani yılın ikinci çeyreğinin sonlarında. Son etkinlik ise IBC, ki Amsterdam'da Eylül'ün ikinci haftası gerçekleşiyor. IBC'ye her yıl dünyanın dört bir yanından insanlar geliyor. Hal böyle olunca, otel fiyatları tavan yapıyor. IBC zamanında Amsterdam'da küçücük odalı, otelden başka herşeye benzeyen ucubelerin bile gecelik fiyatı 200 €'ya çıkabiliyor. Eli yüzü düzgün oteller için ise 250 € ve üzerini düşünmek şart.  Kalp, yalnız bir avcıdır diyor kitapçıda Bu uzun girişin yazının başlığı ile ilişkisini kuramayanlar olmuştur. Hemen anlatayım, Leiden Hollanda'nın en eski kentlerinden birisi. Tarihi 1500'lere kadar gidiyor. Hollanda'nın ilk üniversitesi de Leiden'da kurulmuş. Binalar 1500 - 1600'lerde inşaa edilmiş ve öylece kalmış. Bu anlamda bizim müteahhitlere düşecek e

IBC ucuncu gunden notlar

IBC maratonunda sona yaklasiyoruz. Dort gun suren fuar ve dort gun suren konferans, yarin konferansin, diger gun (sali) fuarin son gunu. Bugun gunlerden Pazar ve insanlar uykularinda olmalari gerekirken akin akin RAI`ye geliyor. Bugun fuara katilan Turk firmalarina ayirdim bir yerde. AKFA teknoloji, VESTEL, ONAIR, XEUS ve elbette Turksat ilk aklima gelenler. Vestel ile farkli etkinliklerde karsilasiyoruz. Yaka kartimda calistigim firmanin adini gorunce, bir yanlislik eseri basmislar aslinda, bu kez gorevli geldigimi dusunup seviniyorlar benim adima. Oysa adres ve kader ayni :) 2013`ten bu yana bu takip ettigim dorduncu uluslararasi etkinlik ve bir kez daha masraflari cebimden odedim. Fuarin en one cikan slogani nedir derseniz, tartismasiz 4K isi ne olacak derim. Son kullanicilarin aksine yayincilar 'bu 4K`nin neden standartlasmadigini' dusunup, tartisip duruyor.

IBC`nin ikinci gununden notlar

IBC`de ikinci, Hollanda`da ucuncu gunumden notlar: Dun 8`de gelip 22`de ciktim RAI`den. RAI, fuar merkezi. Amsterdam merkezinin biraz disinda. Ancak tramvay, tren ve metro ile oldukca kolay ulasilabiliyor.  Bu sabah biraz daha erken gelmek istedim ve otelden 6`da ciktim. Ancak bu kadar erken yola cikmak da pek akillica degilmis. O saatte Leiden`dan Amsterdam RAI`ye direkt tren yokmus. Biletimi bunu kontrol etmeden alinca Schiphol duraginda indim. Oradan otobus ile Arena standinin oldugu duraga geldim ve oradan da metro ile ulastim RAI`ye. GEldigimde saat 8 olmustu. Oysa direkt tren sadece 30 dakika suruyor. Aklinizda olsun, IBCye gelirseniz Amsterdam yerine Leiden`da konaklayabilirsiniz. Bugun bir arkadasa sordum ve gecelik 200 € odedigini ogrenip halime sukrettim bir kez daha. Ben 60 € oduyorum. Git gel toplam 80 € oluyor gunluk maliyet. Yeme icme standlar sagolsun :) Bugun ve dun ogleden sonra standlari dolasarak gecirdim. Ilgilendigim konu cok olunca ve bir basin mensubu e

IBC 2015`te Persembe sabahi

Uzunca suredir bekledigim IBC 2015 sonunba basladi. Oncelikle bir hafta boyunca yazacaklarimdaki Turkce kararker sorunlarina takilmamanizi rica edecegim. Hafif ve guclu bir bilgisayarim olmadigi icin yanimda getiremedim. Bu yazilari yayinladigim PC, basin merkezindeki PC ve Turkce klavyesi yok. Isin dogrusu, bununla ugrasmak icin zaman kaybetmek istemiyorum. Etkinlikler bir yandan devam ediyor. Artik dondukten sonra, zaman icinde duzeltirim. Herseyden once, IBC`ye katilmayi planlayanlar icin bastan soyleyeyim, Leiden konaklama icin cok uygun bir kent. Amsterdam merkezina 34 dakikalik bir tren yolculugu ile ulasabiliyorsunuz. Amsterdam RAI`ye de direkt tren var. Benim konakladigim otel, tek kisilik odada 60 Avro. Elbette hesaba katmaniz gereken bir 20 Avro gunluk ulasim bedeli de var. Gene de konfor olarak kaldigim otelin muadili Amsterdam`da 80 Avrodan fazladir muhtemelen. Katildigim ilk panelin adi Yayincilik ve medyada para nerede?  Panelistler IBM, HP, Microsoft, Ak

1920 Yılı ve Sol Muhalefet / Hamit Erdem

Geçenlerde Facebook'ta Kayıp Halkayı Buldum Galiba başlığı ile duyurduğum Hamit Erdem'in, ezber bozan kitabını sonunda bitirdim. Öyle uzun bir inceleme kitabı değil. Çok özel bir tarihe odaklanmış, sağlam belgelerle desteklenmiş araştırma kitabı, ekleriyle birlikte 347 sayfa. Sel yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum Şubat 2010 tarihli ilk baskısı. Hamit Erdem'in Mustafa Suphi / Bir Yaşam Bir Ölüm ve Osmanlı Sosyalist Fırkası / İştirakçi Hilmi adlı kitaplarını da aynı alışverişte edinmiştim. Aslında Mustafa Suphi'yi 1920'lerden ayrı düşünmek olanaklı değil elbette. Bu anlamda Erdem'in Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarına odaklandığı tespiti hatalı olmaz sanırım. Kitabın tam adı:1920 Yılı ve Sol Muhalefet. Yeşil Ordu Cemiyeti (Hafi) -gizli- Türkiye Komünist Partisi Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (Resmi) Türkiye Komünist Fırkası. Uzun bir isim, kabul. Ancak ismi bile insanı şaşırtıyor. Sene 1920 ve TKP kurulmuş mesela. Hem de 18

frekans savaşları - panel / forum

470 - 862 MHz arası ülkemizde karasal televizyon yayınları için ayrılmış UHF bandıydı. Eğer takip ettiyseniz geçenlerde yapılan 4,5'tan 5 ihalesinde 800 MHz de ihale edildi. Yani bant daraldı. Artık 470 - 790 MHz arasına sıkıştı. Bu daralma, beklenen bir durumdu. Zaten sayısal karasal televizyon yayınına geçip analog yayınlarını susturmuş Avrupa ülkelerinde 800 MHz bandı çoktan mobil operatörlere terk edilmişti. İşin doğrusu sayısal karasal televizyona geçişin bu kadar fazla istenmesinin arkasında frekans bandının, yani kıt kamusal kaynağın, daha verimli kullanılması isteği yatmaktaydı.  470 - 790 MHz arası bizim TV yayını için kalmış durumda şimdilik. Şimdilik diyorum, çünkü bu kalan UHF bandına da göz diken çok. Geçenlerde bir vesile ile konuyu araştırırken bir sunumuna denk geldim. Link'ini bulursam buraya eklerim. Sunumda UHF bandının tümünün (bahsettiğimiz kısmı için deniliyor aslında 470 - 790 MHz arası yani) mobil operatörlere devredilmesi gerektiği ileri sürülü

rakamlarla IBC

Fotograf IBC 2014'ten. Tüm hakları IBC'ye ait bu fotograf basın için ayrılan bölümde tanıtıcı yazılarda kullanılmak üzere servise sunulmuştu.  IBC, hiç şüphesiz Avrupa'nın yayıncılık alanındaki en büyük buluşması. Peki rakamlarla nasıl ifade edilir IBC: İlk IBC, 1967 yılında, Londra'da gerçekleştirilmiş. Amsterdam RAI'de ilk IBC 1992 yılında düzenlenmiş. 1994 yılından beri de düzenli olarak Amsterdam'da yapılıyor. Bugün gene merkezi Londra'da olan düzenleme komitesi, sektörün 6 büyük organizasyonu ile işbirliği yaparak etkinliği gerçekleştiriyor.  14 sergi salonunda, 1700'ün üzerinde şirket ürünlerini sunacak. 2014'te 170 ülkeden 55000'in üzerinde ziyaretçi katılmış. Bu kadar insanın küçük bir Avrupa kentine geldiğinde otellerin halini düşünebilirsiniz. Normaldeki fiyatlarını 3'e katlamış durumdalar. Booking.com'da ücretsiz iptalli, geldiğinde ödeli seçenekler kaldırılmış, hepsini peşin ver ve gel kal diyor sadece. Elbe

Kuzey Kore, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, izlenimleri / Feza SEZEN

Blogda farklı görüşlere yer vermek, okuyucu sayısını arttırmak bakımından ne kadar işe yarayacak bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var ki her e-söyleşi bana çok şey katıyor. Gerek teknik söyleşiler gerekse teknik dışı konulardaki söyleşilerden çok şey öğrendim. Eminim bu pazar yayınladığım e-söyleşiden sizler de bir çok şey öğreneceksiniz. Feza Sezen ile iş yerinden tanışıyorum.  Geçenlerde facebook'taki Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) izlenimlerini okuyup fotograflarını da görünce bu söyleşiyi yapmak istediğimi belirttim. Sağolsun beni kırmadı. Aşağıda okuyacağınız söyleşiye neden olan geziyi Fest Travel Seyahat Acentası 22-29 Haziran 2015 tarihleri arasında gerçekleştirmiş. 1. Paris, Roma, Viyana, Budapeşte ya da Prag değil de neden Pyong Yang? Buna iki yanıtım olacak.  Birincisi, belirtilen bu kentleri ve hatta daha fazlasını gördüm, ayrıca Paris’te de bir süre yaşadım. Bunların tümü, küçük farklılıkları da olsa bir Avrupa yaşamı sunuyor gezgi

IBC'ye bir hafta kala boş zamanım kalmadı!

Dört tam günümü geçireceğim IBC Fuar ve Konferansında.  Bir yandan yeni hayat arkadaşım, parkinsonla birbirimizi tanımaya çalışıyoruz . Ona iyi gelsin diye aldığım ilaç dengemi altüst ediyor bir yandan. Bir yandan hayatın genel telaşı ve ben IBC'de BASIN olarak yer almanın heyecanını yaşıyorum. Merak etmemek elde değil, koca IBC'nin yüzlerce standında benimle görüşmek isteyen çıkacak mı? Radyo / TV değilim sonuçta. Etkisi çok olsa da okuyanı az olan bir blogum var hepi topu.  ve bugün itibariyle, aslında tam tarih olarak dün öğleden sonra 14.33, kalan son boş vaktimi de bir demo ile doldurdum.  Dershaneler ilan verirdi eskiden, Kayıtlarımız dolmuştur, gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz diye. Benim bu yazım da onun gibi oldu. Hem bu güzelliği sizlerle paylaşmak istedim, hem de sonraki etkinlikler için düzenleyicilere göz kırpmak; bakın bir hafta kala kapattım ben diye :) Bir iki cümle bu göçmen dramı için yazmazsam olmaz. Malum hepimizin içini dağlayan çocuğu

Yeni nesil açık medya formatları için bir birlik kuruldu.

Bugünlerde posta kutuma çok sayıda tanıtım iletisi düşüyor. Önümüzdeki hafta başlayacak IBC öncesi, firmalar ürünlerini tanıtabilmek için basın bültenleri gönderiyor. İşin doğrusu aşağıdaki başlığı ilk gördüğümde aklıma, bir kısmıyla hiç ilgilenmediğim, firma tanıtımları geldi. İletinin konu bölümünde şöyle yazılıydı:  Alliance for Open Media Established to Deliver Next-Generation Open Media Formats Konuyu okuyunca, iletinin içeriğini de merak ettim. Kim biraraya gelmiş de yeni medya formatları için birlik kurmuş ki dedim kendi kendime. Sizleri de merakta bırakmayayım. Buyurun kurucu üyelere: Amazon Cisco Google Intel Corporation Microsoft Mozilla ve son olarak Netflix. Kurucuların isimlerinin alfabetik sırayla dizilişini siz de fark etmişsinizdir. Basın bülteni uzun, ama mesajı net: Oyun değişiyor. Özellikle Netflix ve Amazon'un bu birlikteliğin kurucuları arasında yer almış olması bir şeylerin artık eskisi gibi devam etmeyeceğinin göstergesi gibi.  Birlikte

kim mobil olarak film indirmek ister ki?

Geçenlerde niyetlenip, araya giren 40 işten dolayı ertelediğim bir yazı. Başlıktan anlaşılmadıysa LTE Advanced, 4G demeye dilleri varmayınca, daha doğrusu 4G'de neymiş, 5'i bekleyin, çıkışının ardından inatla 4G diyemeyince bulunmuş bir ara çözümün ihalesine ilişkin bir yazı okuyacağınız. O zaman daha fazla bekletmeyeyim sizleri: Lisans ve yüksek lisans eğitimim ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği'nden. Ancak iktisata hep ilgim oldu. Gazi Üniversitesi İktisat Politikası bölümünde 2000 yılında yüksek lisans eğitimine başladım. Lisans farklı olunca Mikro ve Makro iktisatı lisans öğrencileriyle birlikte, fark dersi olarak aldım. Sürpriz olmayan bir şey fark ettim ki üniversitelerde iktisat olarak okutulan aslında klasik iktisat diye tabir edilen Adam Smith'in Ulusların Zenginliği vb şeyler. En temel varsayımını iktisatla hiç ilgisi olmayanlar da bilir:  İnsanların ihtiyaçları sonsuz, kaynaklar ise kıttır. İktisat, bu kıt kaynakları sonsuz ihtiyaçları karşılamak iç