Ana içeriğe atla

Acil Durum Uyarı Sistemi (Emergency Warning System: EWS)

Geçenlerde sayısal radyo konusunda LinkedIn sitesinde konuşurken bir meslektaşım sayısal radyo ile acil durum uyarı sistemi de kurulabilecek dedi. Bunun üzerine, birazdan okuyacağınız yazıyı hazırlamak zorunda hissettim kendimi. 

Ülkemiz, herkesin malumu, bir deprem ülkesi. İrili ufaklı bir sürü felaketin yanı sıra deprem gerçeği ile de yüzleşmek ve yaşamak zorundayız. Felaketlerde en önemli konulardan birisi haberleşme sistemleri oluyor. Cep telefonu, telefon santrali, internet gibi eş anlı erişimin kısıtlı olduğu teknolojiler yerine dinleyici/kullanıcı sayısından bağımsız kaç kişi erişirse erişsin hizmet kalitesi düşmeyen "yayıncılık" (broadcasting) bu anlamda çok kritik. 

Frekans modülasyonu (FM) radyonun veri iletimi için kullandığı bir özellik var. Radyo Veri Sistemi olarak tercüme edebileceğimiz Radio Data System (RDS), ülkemizdeki uygulamaları itibariyle şarkı / şarkıcı ismini gösteren teknoloji olarak biliniyor. Oysa, FM yayınları aracılığıyla veri gönderilmesine olanak sağlayan RDS'in dünyada kullanıldığı alanlar bir hayli fazla. Otobüs duraklarındaki levhaların güncellenmesinden, trafik bilgilerinin navigasyon sistemlerine aktarılmasına kadar bir dizi uygulama alanı var. Acil durumlarda kamuoyunun bilgilendirilmesi de RDS'in uygulamalarından birisi.

Tek noktadan çok noktayı zahmetsizce haberdar etmek için en doğru ve güvenilir yöntem FM RDS üzerinden EWS'tir. EWS alıcıları, aslında bildiğimiz radyo alıcılarından çok farklı değildir. Temel özellikleri itibariyle iki tunerli (alıcı) ve RDS'li radyo alıcısıdırlar. İki tunerden birisi, cihazın kullanılacağı bölgedeki EWS vericisinin frekansına sabitlenir. Kullanıcı, EWS alıcısını normal radyo alıcısı gibi kullanırken acil durum mesajı yayınlandığında, EWS vericisine kilitlenmiş tuner bu durumu fark eder ve radyoyu EWS frekansına çeker. Kullanıcı radyosunu kapatmış olsa bile radyo otomatik olarak açılır, sesi yükseltilir ve uyarı mesajının duyulması sağlanır. EWS mesajları uyarı sinyali olabileceği gibi yazılı, sesli mesajlar da olabilir. Camilerin hoparlörleri, belediyelerin anons sistemleri EWS ile entegre edilebilir. 

EWS'in bir başka güzelliği/özelliği ise alıcılarda farklı gruplamalar yapılabilmesidir. Polis, okullar, itfaiye, kamu yöneticileri, muhtarlar gibi 10 farklı kategoriye ayırıp bunların bir bölümüne veya herkese belli bir mesajın ulaştırılması sağlanabilir. 

EWS'ten bahsettiğimde insanlar, cep telefonları, internet varken kim radyo ile haberleşir ki der hep. Sistemin adını unutup yapılan bu yorumlara genellikle yanıt vermem. Adı üzerinde Acil Durum. Normal iletişim altyapılarının hızla çöktüğü durumlar. Yılbaşında, yani planlı bilinen yoğunluk zamanlarında bile gönderdiğiniz mesajların yerine ulaşması saatler alır. Acil durumda ise planlama mümkün değildir. Eş anlı 100 kullanıcı olabileceği düşünülerek planlanmış cep telefonu şebekesi ilk çöken olacaktır. Kablolu sistemler biraz daha uzun dayansa bile herkese bilgiyi ulaştırmada yetersiz kalacaktır. EWS, işte bu tür durumlarda kamuoyunun bilgiye ulaşabilmesi için tasarlanmıştır. 

Dünya üzerinde bu sistemi kurup işleten ülkeler var. Endonezya tsunamiye karşı, Kuzey Avrupa nükleer sızıntıya karşı EWS sisteminin gücüne güveniyor. 2WCom, yazıdaki görselden de anlaşılacağı üzere konuyla ilgili güvenilir cihazların üretimini yapan Almanya'nın Danimarka sınırında bir şirket. Tek çalışma alanı EWS değil elbette ve bu yazının konusu da 2WCom değil. 

Yani, uzuuun lafın kısası acil durum uyarı sisteminin kurulması için sayısal radyoyu beklememize gerek yok. FM ile de EWS yapılabilir ve merak etmeyin, bu bilgi, yetkili kişilerde de var ve gene merak etmeyin, yakında bu konuyla ilgili güzel haberler alacaksınız :)

Yorumlar

  1. Guzel bir yazi ve faydali bir urun.

    Yanilmiyor isem bu tur bir urunu Turkiyede OnAir firmasi uretiyordu.

    YanıtlaSil
  2. Onur Bey çok haklısınız, ülkemizde OnAir firması üretiyor benzer bir sistemi. Umarım sistem bir gün ülkemizde de kurulursa yerli ürünlerin tercih edilmesi daha yararlı olacaktır bence de.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Hacettepe, Sarı Kadın sokak

Kalenin alt taraflarından başlayıp şimdi Hacettepe Hastanesi'nin yapıldığı Hacettepe mahallesi, Ankara'nın en eski yerleşim yerlerindendir sanırım. Yıllar boyu kaderine terk edilmiş bir bölge. İstiklal Marşı'nın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy'un yaşadığı Taceddin Sultan Camii aynı bölgede yer alıyor. Bugünlerde hummalı bir çalışma var. Evler elden geçiriliyor, boyanıyor, onarılıyor. Dış görüntüleri değişiyor. Değişim evlerin içine de yansıyor mu bilmiyorum. Ersoy'un yaşadığı cami de onarılanlar arasında. Caminin önündeki bölgeye güzel bir park yapılmış.  Sarı Kadın sokağı, bölgedeki sokaklardan bir tanesi. Sarı Kadın sokağı gibi onlarcası var. Büyük Doğumevi'nin (Zekai Tahir Budak Hastanesi) olduğu tarafta yapılıyor bahsettiğim düzenlemeler. Oysa caddenin karşı tarafında (yani Cebeci Ortaokulu'nun olduğu taraf/Kale tarafı) benzer özelliklere sahip evlerin olduğu başka sokaklar da var. Avrupa'nın her kentinde korunmuş, kimilerinde savaş sonrası aslı...

Zemberek Kuşu'nun Güncesi / Haruki Murakami

Zemberek Kuşu'nun Güncesi 2019 senesinin sonuna doğru yaklaşırken keşfettiğim bir yazar, Haruki Murakami. Aslında seneler önce 1Q84 adlı romanını okuduğum Japon yazarı yeniden okumaya başlamamı, koşmaya başlamam sağladı. Koşmasaydım Yazamazdım adıyla Türkçe'de yayınlanan kitabı ile başladı, son aylara damgasını vuran Murakami tutkusu.  Zemberek Kuşu'nun Güncesi, yeni dönem Murakami okumalarımın ilk romanı. Kütüphaneden ödünç aldığım romanın Doğan Kitap'tan çıkan Mayıs 2017 tarihli 11. baskısı. Türkçe'ye Fransızca'dan Nihal Önol çevirmiş. 740 sayfalık uzun roman, baskıda kullanılan kağıdın bir özelliği sayesinde, tahmin edildiği kadar kalın ve ağır değil. Roman ile ilgili notlarıma geçmeden bir ilginç tartışmayı bilgilerinize sunmak isterim. Roman, Japonya'da üç ayrı kitap olarak yayınlanmış. İlk iki kitap aynı tarihte, üçüncü kitap ise bir sene sonra. Romanın İngilizce çevirisi, Japonca orijinaline kıyasla 60 sayfa kadar daha kısaymış. Kimi bölümlerin...

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Amerika'da Türk Olmak

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), ikinci kanalında sessiz sedasız devam etmekte olan bir belgeselin ismi "Amerika'da Türk Olmak". Sayın Z. Tülin SERTÖZ tarafından hazırlanmış 13 bölümlük bir seri. TRT'nin hazırladığı programların hepsi gibi bu da oldukça fazla emek harcanarak üretilmiş. Doğrusu harcanan emeğe değmiş. Amerika'da Türk olmak konusunu her yönüyle ve tüm ülkeyi içine alacak şekilde incelemiş değerli yapımcı. Montaj, müziklerin seçimi, kameranın, ışığın kullanılışı harika. Dün izlediğim bölümü beyin göçü ile ilgiliydi. Elektrik-elektronik yüksek mühendisi olarak çok yakından bildiğim bir konu bu ne yazık ki. Benim de bir çok dönem arkadaşımın dünyanın çeşitli yörelerine dağılmış durumda. Onları suçlamak da kolay değil. Ülkemizde teknoloji geliştiren firma sayısı fazla olmayınca bir mühendisi tatmin edecek işler bulmak çok zor oluyor. Bir tercih yapmak gerekiyor bu durumda, ya herşeye karşın ülkenin size harcadığı paranın karşılığını vermek için ül...

Altı Üstü Tasarım

İnternette Türkçe içeriğe fazla rastlanmıyor. Sayfalarda yer alan içeriğin bir kısmı, diğer sayfalardan alıntılardan oluşuyor. Yani 'orijinal' Türkçe içerik daha da az. Kaliteli, orijinal diye kıstasları çoğalttığınızda sayı daha da düşüyor. Altı Üstü Tasarım, yukarıdaki iki kıstasa da fazlasıyla uyuyor. Sayfanın mimarı Sn. Mehmet Doğan, Kanada'da (o soğuk memlekette nasıl yaşanır Akdeniz iklimine alışmış birisi hiç bilemesem bile :) yaşayan bilgi işlem merkezi yöneticiliği yapan bir ağabeyim. Kendisi ile tanışmam, tahmin edebileceğiniz üzere internet üzerinden tanışmam elbette, google'da ismimi aratırken oldu. Sayfama ( o zamanki blog'uma) bağlantı verdiğini görüp sevinmiştim. Bu sabah aynı aramayı yapınca sevgili Mehmet Abi'nin yazdığı bir kitap için hazırladığı Mehmet Doğan'ın kitabını henüz edinmedim. En kısa sürede (bugün) edinip, okuyup yorumlarımı siz değerli okuyucularımla paylaşacağım. Kitabın ismi "Teknoloji Kimin Umrunda". Kitap ile ilgi...

Yeni yayın teknolojileri

Yayıncılıkta yeni gelişmeler olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Ankara ve İstanbul'da deneme yayınlarına başlanan DVB-T (Digital Video Broadcasting-Terresterial) Sayısal Karasal Yayın bunlardan birisi. İlk duyurusu sırasında bir takım yanlış anlaşmalara sebep olsa bile yavaş yavaş ne olduğu ve ne olmadığı anlaşılıyor. Takip edenlerin hatırlayacağı gibi sayısal uydu yayını sektöründe çalışan firmalar, çanak anten ve sayısal uydu alıcısı üretenler, ortak ilanlar vererek yeni başlayan DVB-T yayınlarının uydu yayınları ile ilgisi olmadığını, uydu yayıncılığının yerini alamayacağı açıkladılar. İşin teknolojisine fazlaca girmeden, olabildiğince sade açıklamaya çalışayım neler olup bittiğini. Öncelikle belirtmekte yarar var: DVB demek sayısal yayın demektir. DVB sonrası gelen harf yayının hangi ortamdan gönderildiğine göre değişir: DVB-S : En çok bilinen ve bir çoğumuzun kullandığı sayısal uydu yayınlarıdır (Satellite) DVB-C : Ülkemizde bir türlü uygulamaya geçememiş sayısal kablo ...

Eski bohçadan: Tiramisu tarifi

Eski sayfamı takip edenler hatırlayacaktır. Gezi foto ve yorumları, kültür sanat ve teknik bölümlerinin yanı sıra, aslında web sayfamın ilk bölümü, yemek tarifleriydi. Bu sayfalardaki tarifleri yavaş yavaş buraya kopyalıyorum. İlk tarif pek çoğumuzun severek yediği Tiramisu. Birden fazla şekilde yapılıyor olsa bile en kolay tariflerden birisi aşağıda... Malzemeler 500 ml Süt, 1 Adet Hazır Kek, 1 Adet Çikolata, 1 Kaşık Granül Kahve (neskafe), 1 Paket Labne Peyniri, 4 Yemek Kaşığı Un, Kakao, 4 Yemek Kaşığı Şeker, 1 Adet Yumurta Yapılışı Hazır keki tüm marketlerde bulabilirsiniz. İki parçaya ayrılmış olarak satılıyor. Öncelikle keki ıslatmamız gerekiyor. Bunun için bir su bardağına 1/3'ü süt, 2/3 su koyuyoruz. Bu karışımı ocakta ısıtırken içerisine 1-2 parça çikolata ve 1 yemek kaşığı granül kahve (neskafe olarak da bilinir) eklenir. Çikolata eriyince karışımı keki ıslatmakta kullanıyoruz. İsterseniz bu karışıma kanyak da ekleyebilirsiniz. Şimdi sosu hazırlayalım. Yarım litre sütün iç...

Ankara - trafik - tramvay

Turan Güneş Bulvarı, Yıldız'dan başlayıp Konya yoluna kadar uzanan uzun bir bulvar. Bu bulvarın asfaltıyla ilgili yaz sonu gibi başlatılan çalışmalar bu sabah tüm trafiğin tıkanmasıyla neticelenmeye yüz tuttu. İnsanları değil araçları taşımaya yönelik tasarlanan yolları, bir türlü bitirilemeyen raylı sistemleri, gittikçe yok edilen kaldırımları ile başkentimiz iyice yaşanır (!) hale geliyor . Bu güne kadar gittiğim tüm Avrupa kentlerinde gördüğüm tramvay, neden Ankara ulaşımında düşünülmez? Bu soruyu hep soruyorum kendime. Bu güne kadar doyurucu bir yanıt bulamadım. Bilenler varsa paylaşsalar, öğrenmiş olurum...

Eymir Gölü rehberi

Google haritasında Eymir Eymir Gölü rehberi yazayım diyordum. Kısmet bugünlereymiş. Öncelikle bu yazının henüz tamamlanmadığını belirteyim. Göl çevresindeki mekânlar için ayrı yazılar hazırlıyorum. Onlar tamamlandıkça, bu yazı içerisinden bağlantılarla ulaşabileceksiniz. Wikipedya'nın, ülkemizden de erişebileceğiniz bağlantısındaki bilgilere göre 4,2 km uzunluğa, 0,25 km genişliğe sahip gölün en derin yeri 5,5-6 metre. Yüzölçümü  1,09 kilometrekare olan g ölün kıyı uzunluğu ise 9 km. Gene aynı kaynaktaki bilgilere göre Eymir, kaynağını Mogan gölünden alıyor. İki göl arasında su geçişine izin veren ve kapakları bulunan bir kanal var. Eymir, Mogan'dan kot olarak düşük. Bu yüzden akış, Mogan'dan Eymir'e doğru oluyor. Eymir'in fazla suyu ise, TRT tarafında dereleri besliyor.  Eymir, 1956 yılında kurulan Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne tahsis edilmiş 45 kilometrekarelik arazinin içerisinde yer alıyor. Göl çevresi ve bu 45 kilometrekarelik arazinin bir bö...