Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ankara'da 30 Nisan günü meydana gelen depremin merkezi.

30 Nisan 2010 cuma akşamüstü meydana gelen depreme ilişkin yeni bilgiler var. Kandilli'nin sayfasındaki bilgilerde düzeltmeler yapılmışç Öncelikle depremin derinliği 2,9 değil 4 km'ymiş. İkinci olarak depremin meydana geldiği yer olarak Yenimahalle yazılıydı. Bu bilgi Etimesgut olarak düzeltilmiş. Kandilli'nin sayfasındaki enlem boylamı Google Maps'e girdiğinizde karşınıza depremin merkez üssü çıkıyor. Batıkent'e yakın bir yerde meydana gelmiş deprem. Eskişehir yolu ile İstanbul yolu arasında bir yerde. Aşağıda Yeşil Ok ile gösterilen depremin merkez üssü. Ankara'da meydana gelen depremin merkezi neresi diye merak edenlere kolaylık olsun dedim. View Larger Map

Ankara depreminin ayrıntıları belli oldu

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathane'sinin verilerine göre depremin ayrıntıları şu şekilde: Tarih             Saat        Enlem     Boylam       Derinlik     Büyüklük             Yer 2010.04.30 19:36:54      39.9423     32.7575       2.9 -.-       3.5 -.-            YENİMAHALLE

Kontürden kuruşa geçince ilk iş operatörü değiştirmek oldu

1 Nisan'dan itibaren kontürden kuruşa geçildi. Daha önce azaldıkça 150 kontür yüklerdim kaç liraya mal olduğunu, kaç günde bittiğini anlamadan. Kontürden kuruşa geçtikten sonra her konuşmanın sonunda konuşmanın kaç dakika sürdüğü, kaç kuruşa mal olduğunu gösteren mesajlar gelmeye başladı. Televizyonda izlediğim reklamlar, internet sitelerindeki kısa incelemeler sonucu birden farkettim ki ciddi anlamda pahalıya konuşuyormuşum. Aslına bakarsanız cep telefonundan uzun konuşanlardan değilim. Eve gelince telefonumu kapatırım. Buna karşın aylık kontür harcamam 30 lirayı geçiyormuş. Neyse, yarın sabahtan itibaren yeni operatörümde yeni tarifemle aylık 12 liraya 90 dakika konuşacağım. Bu güne kadar verdiğim fazla paraları cahillik primi olarak değerlendireceğim. Zararın neresinden dönsem kardır diyorum.

Güney Kore'de etkileşimli televizyon kullanımına ilişkin bir örnek

Güney Kore, teknolojinin kullanımı konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır. 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre Güney Kore e-Devlet uygulamaları konusunda 2007 yılında olduğu gibi birinci sırada yer almıştır. Teknolojinin kullanımının yanı sıra geliştirilmesi boyutunda birçok Güney Kore şirketi dünya çapında pazarlanan ürünlere sahiptir. Hyundai, Samsung, LG gibi şirketler ilk akla gelenler olarak sıralanabilir. Güney Kore’nin e-Devlet konusundaki önderliğine bir katkı da Gangnam bölgesindeki sayısal televizyon tabanlı etkileşimli uygulamanın e-Devlet hizmetlerinde kullanımı eklenmiştir. New York merkezli Intelligent Community Forum (Akıllı Topluluklar Forumu) tarafından 2008 yılında ilk 7 topluluk arasında seçilen Gangnam bölgesi hizmetlerini elektronik ortama taşıma konusundaki çalışmalarında 1995 yılında başlamıştır. 1997 yılında yerel alan ağıyla birbirine bağlı hükümet ofislerine ve kiosklardan vergi ödeme işlemlerinin gerçekleştirilebildiği bir altyap...

Connected TV Summit

Televizyon dünyası yeniliklere gebe. Artan bant genişlikleri, ucuzlayan bağlantı ücretleri (ülkemizde olmasa bile dünyada bağlantı ücretleri düşüyor) ve artan genişbant abone sayısı klasik televizyon yayıncılığının sonunun yaklaştığının habercisi. Geçenlerde mavidizi.com adresinden bahsetmiştim . Takip ettiğiniz dizileri, istediğiniz saatte, istediğiniz günde, reklamsız (mavidizi.com'da bant reklamları dışında reklam yok, gerçi ileride göreceğimiz uygulamalarda büyük olasılıkla farklı formatlarda reklamlara rastlanacaktır), istediğiniz yerinde durdurup tekrar başlatarak izlemek istemez misiniz? Mavidizi.com gibi sitelerdeki diziyi bilgisayar ekranından izleme sorunu yeni gelişmelerle çoktan aşıldı. Yakında başlatılacağı beklenilen IPTV servislerinde televizyona bağlanacak bir kutu (Set Üstü Kutusu - Set Top Box STB) sayesinde televizyon ekranını kullanmaya devam edeceğiz. Televizyon dünyasında Prime Time (en kıymetli saat, reklam bedellerinin en yüksek olduğu aralık) diye bir teri...

Yeni favori sitem: www.ZAYTUNG.com

Zeitung Almanca gazete anlamına gelen bir kelime. Telafuzu zaytung. Aslında tam olarak z yerine tz gibi bir ses çıkartmak gerekiyor. Neyse, şimdi konumuz zeitung'un okunuşu değil. İnternette bir çok haber sitesi var. Bir çoğu içerik açısından yeni bir şey söylemeyen tekrar siteler. Zaytung ise bambaşka bir haber sitesi. Güncel haberler veriyor. Ancak verdiği haberlerin hiç biri gerçek değil. Hatta sitedeki ifadesiyle html kodları bile yalan :)  Sıkıldığınızda bakıp gülümsemeniz için: http://www.zaytung.com

Ferzan Özpetek'in son filmi: Serseri Mayınlar

İtalya'da yaşayan Ferzan Özpetek'in çizmenin güneyinde, topuğunda, yer alan Lecce'de çektiği son filmi Serseri Mayınlar escinsellik, aile, toplumsal baskı konularını ele alıyor. Babanın oğlunun escinsel olduğunu öğrendikten sonra kentteki dolaşması, diğer oğluna karşı tavırları ve Roma'dan gelen escinsel arkadaşların yer aldığı sahneler eğlendirici. Filmin sonunda Sezen Aksu'nun şarkısı ve hüzün var. Özpetek'in filmlerinde görmeye alışık olduğumuz Serra Yılmaz Serseri Mayınlar 'da yok. Filmi izlemeyi düşünüyorsanız acele edin. Uzun oynamayacak gibi görünüyor. İzlediğimiz sinemanın küçük bir salonunda oynamasına karşın salonun büyük bölümü boştu ne yazık ki.

Oyuncak kiralama sitesi

Çocuklar çabuk sıkılan canlılar. Oyuncaklardan özellikle, çabuk sıkılıyor. Sıkıldığı oyuncağın kaç liraya alındığını düşünmüyor yavrucak :) Bir yanda oynanmadığı halde evde biriken oyuncaklar bir yanda oyuncak isteyen başka yavrucaklar. Hep düşünmüşümdür bu ikili bir araya gelemez mi diye. Tam benim düşündüğüm gibi olmasa bile bu tip sorunlara yönelik bir site kurulmuş. Adı kendini açıklıyor aslında: Al Oyna Ver . Sistemi henüz denemedik ama denemeyi düşünüyoruz. Oyuncağı (oyuncakları)  seçip belirleyeceğiniz süreyle kiralıyorsunuz. Kira boyunca oyuncak sizde. Oyuncağın gelişi ve gidişi ücretsiz kargo ile sağlanıyor. Hemen akla gelen, bizim de halen aklımıza takılan, hijyen. Hayattaki en değerli varlıklarımızın oynarken zarar görmesi en son isteyeceğimiz şeydir. Sitedeki bilgiye göre oyuncaklar özel ürünlerle temizlendikten sonra 100 derecede steril edilip paketleniyormuş. Karar sizin. Sitenin adresini vereyim: http://www.aloynaver.com/

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...

23 Nisan depreminin ardından

1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.  1999 Marmara depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan geçen yıllarda şehirler büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi. Ancak her sarsıntının ardından dile getirilen endişeler neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul’un olası büyük depreme hazırlıklı olup olmadığı, kentsel dönüşümün yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği ve toplanma alanlarının durumu hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocukl...