Ana içeriğe atla

Kayıtlar

barış bıçakçı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin / Barış Bıçakçı

Barış Bıçakçı'nın Son Novellası Üzerine: Ankara'da Geçen Hafif ve Derin Bir Hikâye Barış Bıçakçı’nın yeni novellasını bir çırpıda okuyup bitirdim ama etkisi hâlâ üzerimde. Kimi zaman birkaç cümlelik, kimi zaman sayfalara yayılan anılardan oluşan öykücükler… Ve bunların hepsini birbirine bağlayan çok özel bir kurgu. Kitabın tadını bozmamak için konusuna sadece hafifçe değinmek istiyorum. Halis Bey , emekli bir elektrik mühendisi. Ayşe ise peyzaj mimarı, aynı zamanda öykü kitabı yayımlanmış ve hayatını çevirilerle kazanan biri. Bir tercüme bürosunda yolları kesişiyor. Halis Bey, Ayşe'den kendi anılarını öyküleştirmesini istiyor – elbette bir ücret karşılığında. Novella, hem Halis Bey’in geçmişine dair anılar hem de Ayşe’nin bugünkü hayatı Ayşe’nin hayatına dair kısımlarda ülke gündemine ve toplumsal duruma dair küçük ama etkili göndermeler de var. Bu dokunuşlar metni güncel, gerçek ve tanıdık kılıyor. Her zamanki gibi Barış Bıçakçı’nın satır aralarında bolca A...

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi / Barış Bıçakçı

Barış Bıçakçı külliyatını okumaya devam ediyorum. Herkes Herkesle Dostmuş Gibi, Bıçakçı'dan okuduğum ikinci eser oldu. 2000 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan eseri, 2009 yılında yapılan 3. baskısından okudum. İletişim Yayınları'nın web sayfasındaki bilgilere göre 16. baskısı yapılmış son olarak.  Eğer bir romansa elimdeki, 50 - 60 sayfa ile başlıyorum okumaya. Sonra zaman buldukça, 50 - 60 sayfa ile sürdürüyorum okumayı. Herkes Herkesle Dostmuş Gibi'yi aldığımda, 114 sayfalık eseri iki okuma seansında bitireceğimi düşündüm. Tam üç kez yeniden başladım okumaya. Her seferinde 30 - 40 sayfa okuyup, kenara koyuyordum. Sonra fark ettim ki bu eseri tek seferde okuyup bitirmem gerekiyordu.  Sonunda dün gece, tam da düşündüğüm gibi, iki saatte okuyup bitirdim .  Bu kadar etkileyici bir kalemle bu kadar geç tanışmamın hüznünü hissettim, satırlar ilerledikçe. Gene bir novella, Herkes Herkesle Dostmuş Gibi. Türkçe'de benzerine rastlamadığım bir üslup ile yazılmış. Öykü baş...

Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra / Barış Bıçakçı

Nermin Yıldırım'ın kitabını okuduğumu gören bir iş arkadaşım önerdi adını ilk olarak. Ardından sendikanın edebiyat dergisi için gönderdiğim öykümü okuyan, derginin editörü arkadaş - yoldaş. Mutlaka okumalısın, Ankara'da geçen romanları var, Dostoyevski gibi kalemi...  Kimi yazarları geç fark ediyorum. Benim hatam elbette, yazarların ya da yayıncıların bu konuda yapabileceği bir şey yok. Barış Bıçakçı da geç fark ettiğim yazarlardan.  Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra, uzun sayılabilecek bir isim. Oysa kendisi bir roman için fazlasıyla kısa. Bu nedenle, roman yerine kısa roman ya da novella deniliyor türüne.  Birbirini tamamlayan kısa öykülerden oluştuğunu da düşünebiliriz Bıçakçı'dan okuduğum bu ilk eseri. İlk öyküde, novellanın tümünde izlerini, sebeplerini aradığımız intiharı öğreniyoruz. Bu bakımdan Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı romanını anımsatıyor.  Süslü cümleler, edebi sanatlar yok Bıçakçı'nın kaleminde. Daha ziyade duru bir anlatım var...