Gece Yarısı Kütüphanesi: Karamsarlıktan Umuda Bir Yolculuk
Son zamanlarda elimden bırakamadığım bir kitap oldu: Matt Haig'in çok satan romanı Gece Yarısı Kütüphanesi. Türkçeye Kıvanç Güney çevirmiş, gayet başarılı bir çeviri olmuş. Kitabı bitirince “Keşke daha önce okusaydım,” dedim. Belki de tam zamanında denk geldi, kim bilir?
Roman, oldukça karamsar bir başlangıç yapıyor. Ana karakterimiz hayattan tamamen ümidini kesmiş, dipsiz bir yalnızlık ve mutsuzluk içinde. Bu kısımları okurken ister istemez onun düşüncelerine hak vermek gibi bir noktaya geliyorsunuz. Ama burada küçük bir parantez açmak istiyorum: Lütfen bu düşüncelerin, depresyonun içindeki birinin hayata dair gözlemleri olduğunu unutmayın. Çünkü kitap ilerledikçe o karamsar hava dağılıyor ve çok farklı bir yere evriliyor.
Gece Yarısı Kütüphanesi, aslında tam bir “acaba başka bir hayat mümkün müydü?” kitabı. Bir kütüphane hayal edin; raflar dolusu kitap... Her biri sizin farklı bir seçim yaptığınızda yaşayabileceğiniz hayatları anlatıyor. Ana karakterimiz işte bu hayatları tek tek deneyimliyor. Kurgusu çok yaratıcı ve sürükleyici.
Dil oldukça akıcı. Gereksiz detaylarla boğmuyor, ama düşünsel derinlik de katıyor. Birçok filozofa ve düşünceye küçük göndermeler var. Yani hem kolay okunuyor hem de düşündürüyor. En güzeli de şu: Kitap sadece yetişkinlere değil, gençlere hatta çocuklara bile hitap edebilecek mesajlar içeriyor.
Final kısmı ise... Spoiler vermeyeyim ama bende güzel bir umut duygusu bıraktı. Hani bazı kitaplar kapanınca içini ısıtır ya, işte tam öyle.
Kısacası, Gece Yarısı Kütüphanesi hem kendini sorgulamak isteyenlere hem de biraz moral arayanlara ilaç gibi gelecek bir roman. Okuyun, okutun derim.
Sen okudun mu bu kitabı? Yorumlara yazarsan çok sevinirim! Kitaplar üzerine sohbet etmek gibisi yok 😌
#kitapönerisi #geceyarisikütüphanesi #matthaig #kitapyorumu #bloggerkitaplığı #umut
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.