Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sayısal kablo, sayısal uçuruma çözüm olabilir mi?

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre ülkemizde nüfusun yarısından fazlası hayatında internet kullanmamış. Bilgisayar sahipliği verileri de internet kullanımı verilerine yakın. Bilgisayara sahip olmayan, internet erişimi olmayan çoğunluğa internet üzerinden sunduğunuz e-devlet hizmetlerinin ne faydası olacak? Gerek gelir düşüklüğü, gerek eğitim yetersizliği nedeniyle günün sunduğu nimetlere erişim şansı bulamayan bu kesime e-devlet hizmetlerine nasıl eriştireceğiz? Birleşik Krallık'ta ikibinlerin başında kafa yorulan benzer sorun sayısal televizyon ile çözümlenmiş. 2003 yılında Birleşik Krallık'ta sayısal televizyon sahibi hane oranı %50'den az iken, televizyonun getireceği kullanım kolaylığı da düşünülerek, internetin yanı sıra televizyon üzerinden e-devlet hizmetlerinin sunulması planlanmış. 2002 yılında ilk olarak Kirklees'de, ardından bir çok yerel yönetimde e-hizmetler sayısal televizyon üzerinden sunulmaya başlanmış. Bu kadar yazıyı neden yazdım? Ülkem...

Semizotu yemeği (ya da yemekciği)

Epey uyduruk bir yemek. Aslında yemek bile sayılmaz belki. Ben yaptım, yedim, beğendim. Paylaşayım istedim. Umarım siz de beğenirsiniz. Önce malzemeler: 1 demet semizotu 1 kuru soğan biraz sarımsak (keyfinize göre, isterseniz hiç katmayın) 2 domates 2 etimek zeytinyağı, tuz Semizotunu güzelce yıkayıp elimizle ufak parçalara ayırıyoruz. Bu işleme başlamadan yemeklik doğradığımız soğanı tencereye koyup yağda çevirmeye başlarsak zamandan kazanıyoruz. Semizotunu tencereye ekliyoruz. Soğanın pembeleşmesini falan beklemenize gerek yok. Birlikte güzelce pişiyorlar. Ardından domates, sarımsak (ben biraz diri seviyorum sarımsağı o nedenle soğan ile birlikte koymadım) ekleyip ağzı açık tenceremizde pişiriyoruz. Semiz, bir süre sonra kendini bırakıp tencerenin içinde kayboluyor adeta. Pişmiş yemeğimizi (yemekcik de diyebilirsiniz) 2 etimek koyduğumuz tabağımıza alıyoruz. Üzerine tuz ve biraz daha zeytinyağı ekleyip afiyetle yiyoruz. 

Stüdyo Muhammed Ali

Eski fotograf negatiflerimi taratmaya karar verdiğimde bu işi nasıl yapacağım konusunda fikrim yoktu. Aklıma iki seçenek geldi. Birincisi gidip negatif de tarayan bir tarayıcı satın almak, ikincisi bu işi hakkıyla yapacak bir fotograf stüdyosu bulmak. Taratacağım negatiflerin sayısı fazla olsa bile (toplamda 50'in üzerinde 36 pozluk) ikinci yolu tercih ettim. Satın alacağım tarayıcı stüdyonun kullandığı tarayıcı kalitesinde olmayacaktı. Tarattığım negatif sayısı fazla olunca iyi indirim yaptılar. Ben de jest olsun diye, pek ihtiyaçları olmasa da, reklamlarını yapayım istedim. Aşağıda gördükleriniz, negatiften taranmış eski fotograflarımdan... Stüdyo Muhammed Ali'nin bir çok şubesi var. Ben Armada Şubesi ile çalıştım. Tüm şubelerin adres telefon bilgilerini web sayfalarından edinebilirsiniz... http://www.muhammedali.com.tr

kadın-erkek ilişkileri üzerine

Kimi yazarlar var, aşk profesörü ünvanlı. Çok satan gazetelerde köşe yazarlığı yapıyorlar, kitapları yok satıyor. Benim öyle iddiam yok. Kendi deneyimlerim ışığında bir iki kelam edeyim istedim.  Efendim, hayatının bir bölümünü karşı cins peşinde koşarak geçirmiş, bu koşusunda çoğu kez yere kapaklanmış birisiyim. 10 yıldan uzun zamandır bu karşı cins peşinde koşmaktan elimi ve eteğimi çektim: evlendim. Paylaşacağım deneyimlerin 10 yıl öncesindeki gözlemlerime, yaşadıklarıma dayanıyor. 10 yıldır pek bir şey değişmediğini düşünerek, birilerinin yararlanacağını umarak yazıyorum.  Bunu yazı dizisi olarak mı yayınlasam tek yazıda tümünü yazıp bitirsem mi bilemedim. Neyse, hele başlayalım. Sonra duruma göre karar veririz.  Lafı yeterince uzattım, konuya geçelim: Diyelim ki yaşı yaşınıza uygun, bekar bir karşı cins sizi yemeğe davet ediyor. Öyle arkadaş arası bir yemek değil. Başbaşa, siz ve o'nun dışında kimse yok. Ve siz davete icabet ediyorsunuz. Keyifli bir yemek. Sonra sizi...

televizyon üzerinden e-Devlet hizmetleri

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 yılı verilerinden oluşturduğum grafik, ülkemizde internet kullanımının yaşla ilişkisini ortaya koyuyor. Yaş arttıkça, internet kullanımı oranındaki dramatik düşüş dikkatinizi çekmiştir. Özellikle internet tabanlı elektronik devlet uygulamalarının en büyük sorunlarından birisi bu yandaki grafik. Yaşlı nüfusun %10'u bile interneti kullanamazken sadece internet tabanlı e-devlet projelerinizin tüm halka ulaşmayacağı aşikar. Hal böyle olunca halkın çoğunluğunun (özellikle nüfus kağıdı genç olanlar) kullanabileceği farklı platformlar araştırılmış. Televizyon, bulunan en uygun çözüm gibi görünüyor. Peki televizyon nasıl kullanılacak? Konunun ayrıntılarını merak edenleri 24 Eylül 2010 tarihinde Grand Ankara Rixos Oteli Millenium 2 Salonuna bekliyorum. Saat 09.30-10.00 arası Etkileşimli Televizyonun Yerel Yönetimlerde Kullanımı başlıklı bildirimi sunacağım. Türkiye Bilişim Derneği'nin düzenlediği 27. Bilişim Kurultayı 'nda buluşalım. Özellikle ...

Beceriksiz, Patricia Highsmith

Patricia Highsmith, Ripley karakterinin yaratıcısı ünlü bir yazar(mış). Beceriksiz adlı polisiye gerilim tarzındaki romanını okuyana dek Yetenekli Bay Ripley adlı filmin Highsmith'in romanından sinemaya uyarlandığının farkında değildim. Oysa filmden ve filmin müziklerinden çok etkilenmiştim. 1921 doğumlu Highsmith 1995 yılında vefat etmiş. Yazar hakkında ayrıntılı bilgilere özgür ansiklopedi Wikipedia 'dan ulaşabilirsiniz. Yazardan okuduğum ilk kitap olan Beceriksiz, dilimize 1995 yılında Ayrıntı Yayınları tarafından kazandırılmış olmakla birlikte 1954 tarihli bir roman.  Karısı ile ilişkilerinde sorunlar yaşayan ve ondan boşanmak isteyen bir avukatın, tesadüfler ve kendi beceriksizlikleri ile karısını öldüren bir kitapçı ile kesişen hayatlarını anlatıyor. 241 sayfalık eseri son sayfasına kadar süren bir merakla okudum. Karakter çözümlemeleri, romanın kurgusu, dilin akıcılığı etkileyiciydi. Bugüne kadar Highsmith romanlarından okumadığıma üzüldüm. Romana ilişkin çok daha ...

Ankara'da bebek alışverişi yapılacak en uygun mağaza: Özelcan Bebe

Bebekler olduktan sonra fark ettiğimiz büyük bir sektör: bebek/çocuk ürünleri. Emzik, biberon, body, bez, mama diye başlayan alışverişimiz giderek daha pahalı ürünlerle devam ediyor. Mama sandalyesi, bebek arabası tek kalemde epey para harcayacağınız ürünler. Bizim gibi ikiziniz varsa bu ürünlerden ikişer tane almak durumunda kalıyorsunuz.  Ankara'da bebek/çocuk ürünleri almak için farklı seçenekleriniz var. Zincir mağazalardan almak isterseniz pazarlık etme olanağınız olmuyor. Çoğu alışveriş merkezlerinde yer alan bu mağazalarda şık düzenlenmiş vitrin maliyeti, yüksek dükkan kiraları aldığınız ürünlerin fiyatlarına yansıyor. Aynı ürünleri Özelcan Bebe mağazasından aldığınızda ise piyasada verilen en düşük fiyatın da altında alabiliyorsunuz. Özelcan' ın bu uygun fiyat politikasının sanırım bir kaç sebebi var. Birincisi, sattığı ürünlerin çoğunun toptan dağıtımını da yapıyor. Toptancısından alıp üzerine kar koyup satanlara göre avantajlı. İkinci sebep ise dükkanlarının lüks alı...

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

23 Nisan depreminin ardından

1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.  1999 Marmara depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan geçen yıllarda şehirler büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi. Ancak her sarsıntının ardından dile getirilen endişeler neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul’un olası büyük depreme hazırlıklı olup olmadığı, kentsel dönüşümün yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği ve toplanma alanlarının durumu hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocukl...

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...