Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Paris Notları - II "Turbigo Sokağı", Cüneyt Ayral

Paris Notları ve Paris Notları - II'yi idefix.com siparişi ile satın almıştım. Adında Paris geçen kitapları listeleyip, ilgimi çekeceğini düşündüklerimi seçtiğim bir alışverişti. Cüneyt Ayral ile tanışmama vesile olan idefix.com 'a bir kez daha teşekkürler. Günümüzde, ne yazık ki, kitapçılarda hep aynı isimlerin hep güncel eserleri ile klasiklere yer veriliyor. Ayral'ın kitaplarını okuduktan sonra bir kaç kitapçıya sordum, hiç birisinde kitapları yoktu. Bu yazar, yayınevi, dağıtımcı zincirinin doğurduğu sorunlar Paris Notları - II'de irdeleniyor. Mart 2012 tarihli ilk baskısını Bence Kitap'tan yapan Paris Notları - II, 289 sayfalık bir deneme kitabı. Kapağında ve iç sayfasında "anlatı" yazılmış. Kitaptaki yazıların büyük bölümü sanathaber.net adlı sayfada yayınlanmış. Nedim Gürsel, İlhan Berk ve Arthur C. Clarke ile ilgili yazıları daha bir ilgiyle okudum. Nedim Gürsel, henüz kitabını okumayıp çok merak ettiğim yazarlar arasında. Şimdi yaşadığı kent...

Yolculuk / Cüneyt Ayral

Huyum kurusun beğendiğim bir yazar okuyunca, yayınlanmış diğer kitaplarını, varsa yaşam öyküsünü anlattığı başta olmak üzere, okumak istiyorum. Cüneyt Ayral'ın Paris Notları kitabını bitirdikten sonra ilk işim Yolculuk adlı yaşam öyküsünü anlattığı kitabını aramak oldu. Neyseki NadirKitap.com adlı bir site var ve sahafların kimisi bu site üzerinden envanterlerini yayınlıyorlar. Yolculuk'un Elma Yayınevi'nden Haziran 2004'te çıkan ilk baskını NadirKitap.com sayesinde bulup edindim. 383 sayfalık kitap bittiğinde Ayral'ın diğer yazdıklarını okumak için sabırsızlanmaya başlamıştım bile. Sırada Bence Kitap'ın 2012 yılında bastığı Paris Notları II var. Yıl bitmeden, yani yarın, Paris Notları II'e dair notlarımı da blogumda paylaşacağım.  Anı kitapları okumayı çok seviyorum. Anılarını / ailesini / tanıdıklarını roman tadında yazan Ayşe Kulin'den günlüklerini yayınlayan Adalet Ağaoğlu'na İnci Aral'dan Oğuzhan Müftüoğlu'na bir çok kişinin yazdık...

Rakamlarla 2013

3  tane uluslararası etkinliğe katıldım tüm masraflarını cebimden karşılayarak, senelik iznimi kullanarak. 21  adet mekan tanıtım yazısı yazmışım.  53 adet kitap notu eklemişim blog sayfama.  68  sayısal karasal televizyon (DTT) etiketli yazı eklenmiş. DTT etiketli toplam 71 yazı olduğunu düşünürsek, 2013 DTT yılı olmuş diyebiliriz. Peki DTT yayınları başladı mı diye sorarsanız, yanıtım ne yazık ki, HAYIR! > 10.000  mil uçak yolculuğu yapmışım. Gaziantep, İstanbul, İzmir, Çanakkale, Paris, Londra, Krakow ve Talin'e gitmişim. ve son rakam;  40 !!! Bu rakamın anlamını 2014'ün ilk yazısına bırakayım... Herkese iyi seneler....

Paris'te Son Osmanlılar Mediha Sultan ve Damat Ferit / Hıfzı Topuz

Yakın zamanda Osmanlı imparatorluğunun son dönemini anlatan çok sayıda anı kitabı okudum. Aynı dönemi farklı anılardan okumak çok yararlı oluyor. Amacım tarihi daha iyi öğrenmek değil. Böyle bir amaç edinsem anı kitaplarının yanında makalelere, tezlere de başvurmam gerekir sanırım. Ben tarihsel gerçeklerden çok o dönemin günlük yaşantısını merak ediyorum. İstanbul işgal edildiğinde sıradan vatandaş neler hissetti ya da koca imparatorluk çökerken memurlar ne yapıyordu? Hıfzı Topuz'un akıcı dili, roman formunda yazdığı Paris'te Son Osmanlılar, dönemin bir çok karakterini anlatıyor. Romanın adı her ne kadar Paris'te Son Osmanlılar Mediha Sultan ve Damat Ferit olsa bile Topuz, bu iki isme romanın girişinde ve sonucunda yer veriyor. Abdülhak Hamit'ten Namık Kemal'e Necip Paşa'dan Sultan Abdülhamit'e ve daha bir çok paşaya, elçiye kadar insanların hayatlarından kesitler aktarıyor. Remzi Kitabevi'nden ilk baskısını Kasım 1999'da yapan kitabın Kasım ...

Paris Notları Güncel Anlatılar / Cüneyt Ayral

Öyle sanıyorum ki bir süre, adında Paris geçen kitaplar okuyacağım ve blog sayfama onlara ilişkin notlar düşeceğim. Bu kitapları idefix.com sitesi üzerinden satın aldım. Kitapçıların en sorunlu yanı, biraz da mekanlarının kısıtlılığından olsa gerek, farklı beğenilere hitabedecek eserlerin raflarda yer almaması. Idefix.com üzerinden satın aldığım Uğur Kökden'in Paris Kahveler Atlası ve Feridun Andaç'ın Paris Bir Yalnızlıktır kitaplarını da Ayral'ın kitabı gibi kitapçılarda bulamazdım sanırım. Cüneyt Ayral'ın adını hiç duymamıştım kitabını okuyana kadar. Kitabı bitirdiğimde, adını duymadığım kim bilir daha nice kıymetli kültür insanımız vardır diye düşündüm. Ayral kimdir diye merak ederseniz Şermin Sarıbaş'ın Hürriyet gazetesinde 11 Ağustos 2001 tarihli haberini buradan okuyabilirsiniz.  Büke kitaplarından çıkan eser, Ekim 2005'te ilk baskısını yapmış. Benim okuduğum da bu ilk baskısıydı. 197 sayfalık eser 24 yazıdan oluşuyor. Yazıların büyük bölümü Pa...

21 Aralık 2013 EMO sayısal karasal televizyon çalıştayındaki sunumum

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından düzenlenen Sayısal Karasal Televizyon (DTT) Yayıncılığı çalıştayında, EMO adına yaptığım sunum slaytlarını ve açıklamalarını aktarmaya çalışacağım.   Kabloyu keşke ülkemizin tüm hanelerine yaygınlaştırabilsek. Geniş bant interneti fiber optik kablolarla tüm hanelere ulaştırabilmiş olsak işimiz çok daha kolay olurdu. Uydu yayını da gerek hava koşullarına bağımlılığı gerekse ulusal güvenlik açısından sorunludur. Verici kulelerine fiber optik kablolarla yayının ulaştırıldığı bir karasal yayında bu sorunlar yoktur. Yerel ve bölgesel yayıncılar için sayısal karasal bir çok avantaj getirmektedir. Blog sayfamda bu konuya özel olarak değindiğim yazılarım var. Bugün Free To Air (FTA) yayın ile ücret ödemeden izlediklerimizin ileride de böyle devam edeceğini varsaymak pek gerçekçi değil. Hibrit kutular ile DTT + IP birlikteliğindeki bir çözüm çok tatmin edici deneyimler yaşatacaktır. Sayısal karasal öncesi yayını klasik trenlere,...

Sayısal karasal televizyon çalıştayı

21 Aralık 2013 cumartesi günü Ankara'da düzenlenecek Sayısal Karasal Televizyon Çalıştayı'nı hatırlatmak isterim.. Bilindiği gibi, 03.03.2011 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, karasal yayıncılık frekans tahsisi ve lisans verilmesi sürecini tanımlamaktadır. Bu kapsamda karasal sayısal televizyon yayıncılığı lisans ihalesi duyurusu 22.03.2013 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanmış, Nisan ayında ihaleler sonuçlandırılmıştır. Ankara 8. İdare Mahkemesi,  karasal sayısal yayın lisans ihalesinin yürütmesini 11.07.2013 tarihinde durdurmuş, bunun üzerine 14.08.2013 tarihli Radyo Televizyon Üst Kurulu kararıyla bu konudaki işlemler durdurulmuştur. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası tarafından, karasal sayısal televizyon yayıncılığının teknik, ekonomik ve sosyal boyutlarını masaya yatırmak üzere 21 Aralık 2013 tarihinde saat 14.00‘te Ihlamur Sk. No:10 Kızılay ANKARA adresindeki Oda hizmet binasında çal...

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...

23 Nisan depreminin ardından

1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.  1999 Marmara depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan geçen yıllarda şehirler büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi. Ancak her sarsıntının ardından dile getirilen endişeler neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul’un olası büyük depreme hazırlıklı olup olmadığı, kentsel dönüşümün yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği ve toplanma alanlarının durumu hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocukl...