Ana içeriğe atla

Villa Aşina, Datça

Bundan iki sene önce internetteki fotograflarına bakıp gittiğimiz ve manzarasına hayran kaldığımız Villa Carla, bu yıl hizmet vermiyor. Önümüzdeki yıllarda ne olacağı ise belirsiz. Villa Carla'nın işletmecisi Bülent Sancakdar, Carla'nın yanı başına kendi otelini inşaa etmiş. 2007'de Datça'ya gitmeyi düşünüp Carla'yı aradığımızda Bülent Bey 2008'de kendi otelinin hazır olacağını söylemişti. Bu yılın ilk baharında kendisiyle yazışmış ve yeni otelin, yani Villa Aşina'nın, ilk fotograflarını sayfamda sizlerle de paylaşmıştım.
Geçtiğimiz haftalarda 4 gece konakladık Aşina'da. Villa Carla'nın sahip olduğu Sömbeki adası manzarası, Aşina'nın balkonlu odalarında (ki tüm odaların balkonu var zaten) ayrı bir güzel görünüyor. Otel o kadar özenle döşenmiş ki kafanızı her çevirdiğinizde başka bir ayrıntıyla karşılaşıp hayran kalıyorsunuz. Küçük küçük işlenmiş çiniler, duvarlardaki uğur böceği seramikleri, yer döşemelerindeki detaylar insanı deyim yerindeyse büyülüyor.

Odaların her biri ayrı döşenmiş. Döşeme derken sadece mobilyalardan bahsetmiyorum. Yer döşemeleri, seramikler, banyonun dolabı gibi ayrıntılar da farklı. Aynı olan ise özen, temizlik ve şıklık. Her odada LCD televizyon ve uydu alıcısı var. Ancak buzdolabı veya mini bar konulmamış, ki bence büyük bir eksiklik. Otellere dışarıdan yiyiecek/içecek getirilmesi (apartlar dışında) yasaktır genellikle. İşletmeler açısından anlamlı olan bu yasak, makul fiyatlı hizmetle birleşince konaklayanları da rahatsız etmez. Büyük olasılıkla dışarıdan getirilecek içecek/yiyeceklere karşı önlem olsun diye düşünülmüş buzdolabı konulmama kararı kişisel konforu azaltıyor. Oda servisi günün her saati hizmette olsa bile gecenin bir yarısı soğuk bir şey içmek için kimse aramaz. Ya da oda servisinin siparişi getirmesini beklemek zorunda olmamalı. Neyse, belki ilerleyen dönemde bence eksik olan minibar konulur.
Aşina, denize sıfır bir tesis değil. Denize girmek için iki seçenek var. Tabii bu iki seçenek en yakında olanlar. Yoksa Kargı Koyu ve Datça merkezi arabayla 5 dakika. En yakında olanlardan birisi Meteoroloji'nin lojmanlarının altında kalan sahil. Diğer ise daha bakir ve küçük. Her iki yer de kalabalık olmuyor. Sahil çakıllı. Deniz çabuk derinleşiyor. Yüzmeyi iyi bilmeyenler için önermem.
Datça Ankara'ya epey uzak. Yaklaşık 750 km. Yol, molalarla falan 11-12 saat kadar sürüyor. Tabii hızınıza da bağlı bu süre. 11-12 saatlik yolculuktan sonra ulaştığınız otelde ilk karşılama çok önemli. Aşina, bu gerçeği farketmiş. Arzu hanımın güler yüzü Carla'da da vardı. Bu kez bunun yanına Gül şerbetinin serinliği eklenmiş. Otelin girişindeki geniş mekanlar insanın içini ferahlatıyor adeta. Kahvaltı ve 5 çayının dahil olduğu fiyatlar ucuz olarak nitelendirilemez. Ne yazık ki butik otel olarak adlandırılan az odalı, özenli döşenmiş tesislerin ortak özelliklerinin bir diğeri fiyatlarının diğer otellerle kıyaslandığında yüksek olması. Ne diyelim, umarım ileride bu tür tesislerin sayısı artar ve fiyatları azalır.
Aşina'nın fotografları bir sonraki yazıda...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...