Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2020 etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

yeni normal

Oxford University Press'in her yıl açıkladığı ve 2016'daki Post-Truth seçimi ile belleğimde yer eden yılın kelimesi için 2020'deki adayım New Normal . Hayatımızın, korona salgını başlamadan önceki gibi olamayacağını ifade etmek için kullanılıyor Yeni Normal .  Bakalım Oxford University Press 2020 kelimesi olarak ne açıklayacak?

Nisan 2020 değerlendirmesi

Her ayın son pazartesi yapmayı planladığım ancak iki aydır geciktirdiğim değerlendirme yazısının Nisan sayısı karşınızda... Öncelikle yaptıklarım ve yapamadıklarımı paylaşarak başlayayım: Kitap almama kararıma uyduğum bir ay oldu. Evdekilerden okumaya devam ettim. Bu ay Delal Arya 'nın çocuklar için yazdığı Pera Günlükleri serisinin ilk dört kitabını okudum. Bloga, serinin ilk kitabı Körler Ülkesi 'ne dair notlarımı ekleyebildim. Diğer 3 kitabı da yakın zamanda eklemeye çalışacağım.  Karantina günleri başladığında düzenli yaptığım egzersizler, zaman içerisinde giderek seyrekleşti. İtiraf ediyorum ki karantina günlerinde sporu günlük rutinin içerisine koyamadım. Umarım önümüzdeki ay yazacağım değerlendirmede bu durum değişmiş olur. Gelişmelerden çıkardığım sonuçlara göre Mayıs, evde kalarak geçirdiğimiz son ay olacak. Hatta Ramazan bayramı sonunda hayatın normalleşeceğini göreceğiz diye umuyorum. Bu durumda, evde kalan günleri daha verimli geçirmek gerek.  Daha az...

Mart 2020 değerlendirmesi

bu günlerde banklar kedilere emanet... Her ayın son pazartesi yazacaktım bu aylık değerlendirme yazısını. Bir kaç günlük gecikme ile yapıyorum, kusuruma bakmayın. İşin doğrusu, kimsenin blog okuma isteği yok. Dünya çapında yayılan Yeni Tip Korona virüsü nedeniyle, alışageldiğimiz düzenin dışında bir hayata uyum sağlamaya çalışıyoruz hepimiz. Bu garip günlerde blog yazma isteğim olmasa da, rutinleri aksatmamak adına yazayım Mart 2020 değerlendirmesini. Osmanlıca öğrenme isteğini 2020 hedeflerinden çıkartmaya karar verdim.  Yeni kitap almama kararımı bir kitap için deldim. Emrah Safa Gürkan'ın Bunu Herkes Bilir adlı son çalışmasını alıp okudum. Pişman değilim :) Spor, Mart 2020'de de aksatmadığım bir şey oldu. Yürüyüşün yanına masa tenisini de eklemiştim. Hayat normale dönünce, devam etmek istiyorum.  Zor günler, zor zamanlar.... Umarım insanlık daha insanca bir dünyaya evrilir...

Şubat 2020 değerlendirmesi

pasajlar... gizem... İstanbul Her ayın son pazartesi yapmaya çalıştığım, geçmiş ayın değerlendirmesi serisinin Şubat sayısı ile birlikteyiz... Aslına bakarsanız, 2 gün de olsa, kısa bir ay olunca yazılacaklar o kadar uzun olmuyor... Kısaca geçmek gerekirse; Osmanlıca, istediğim hızda ilerlemiyor ne yazık ki.  Yeni kitap almamaya devam ediyorum. Az konuşup çok düşünmenin ilk bölümünü yapabiliyorum... İkinci bölüm ise daha fazla çaba göstermeliyim. Spor, 2020'nin en başarılı bölümü. Neredeyse her gün, aksatmadan yürüyorum... Mart ayı değerlendirmesinde görüşmek dileğiyle...

Ocak 2020 - kitaplar / ayın yazarı:Atilla İlhan

@ Eymir Gölü 2019'un sonlarında, utanarak, ilan ettiğim bir liste vardı. Bugüne kadar hiç okumadığım yazarlar listesi... 2020 yılını, öncelikle bu ayıbımı kapatmayla geçireceğimi de aynı yazıda duyurmuştum. Senenin 12 ayına uygun olsun diye, 12 isimden oluşan bir listeydi duyurduğum. Hatırlatmam gerekirse; 1. Yaşar KEMAL  2. Ivan Sergeyeviç TURGENYEV 3. Kemal TAHİR 4. Orhan PAMUK  5. Fernando PESSOA 6. Harper LEE 7. İhsan Oktay ANAR 8. Attila İLHAN 9. Mehmet EROĞLU 10. Şebnem İŞİGÜZEL 11. Vüs’at O. BENER 12. Halil CİBRAN 2020'nin başlaması ile birlikte listede yer alan yazarların kitaplarından okumaya başladım. Atilla İlhan'ın Fena Halde Leman adlı romanı, bugüne kadar okumamış olmamın hüznü ile bitirmeye yaklaştığım eser oldu.   Bir terslik olmaz ise, bir kaç gün içerisinde bloga ekleyeceğim Fena Halde Leman'ı okurken bir şairin yazdığı romanı okumanın ne kadar keyif verici olduğunu düşündüm. Hava durumunu, şehri, duygu durumun...

Ocak 2020 değerlendirmesi

2019'da başlayıp 2020'de sürdürdüğüm "planlar ve uygulamaları" dizisinde, 2020'deki ilk yazısına başlıyorum. 2020'deki hedefleri kısaca hatırlatayım: Osmanlıca öğrenmek, Kitap satın almamak, Her ay bir fotograf etkinliğini takip etmek, Bol spor (yürüyüş elbette, koşmak pek yaşıma uygun değil ne yazık ki) az yemek ikilisine devam etmek, Daha çok düşünüp daha az konuşmak (herhalde 2020'nin en zorlu hedefi bu) 2020'de, aylık değerlendirmelere de bir standart getirmeye karar verdim. Artık her ayın son pazartesi, o ayın değerlendirmesine dair notlarımı yayınlayacağım.  Gelelim ilk ayın değerlendirmesine; Osmanlıca öğrenmek yolunda, hızlı olmasa da, adımlar atıyorum. Çeşitli kaynakları kullanarak, vakit buldukça, çabalıyorum. Bu gidişle, hedefim sene sonuna kadar basit metinleri çözebilecek kadar öğrenebilmek. Kitap almama kararımı uyguluyorum. Geçenlerde kızım ile gittiğimiz sahafta hediye edilen kitabı saymazsak yeni kitabım yok. İş...

2020 kitapları ... planlar ... istekler

@Sahaf Kafe / Kadıköy - İstanbul En sevmediğin şey ne diye sorsalar, ilk aklıma gelen " plan yapmak " olur. Geçen sene ilk denemesini yapmıştım, pek ayrıntısı olmayan bir plandı . Bu yıl bir aşama ileriye gidip, 2020 boyunca okumayı umduğum yazarları belirleyerek ve hatta bununla kalmayıp sizlerle liste halinde paylaşarak başlıyorum seneye.  Sözü fazla uzatmadan, neden böyle bir listeye ihtiyaç duyduğumu da anlatayım. Kasım 2004'ten bu yana, iki kez ara vermeyi saymazsak, kesintisiz yazmayı sürdürdüğüm blogumda, 9 Ocak 2020 itibariyle 336 tane kitab a dair not paylaşmışım. Demek ki senede ortalama 20 kitap okumuşum. Son senelerde bu sayı artsa bile okuyabileceğimiz kitap sayısı sınırlı. Ömür, zaten sınırlı. Mutlaka okumak istediğim yazarların bir bölümünün, bugüne kadar hiçbir eserini okumadığımı da fark edince, bu yılı, " senelerin ayıbını kapatma yılı" ilan ettim.  Aşağıdaki listede 12 yazar ismi göreceksiniz. Sıralamanın bir anlamı yok. Bu yazarları...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

İnsanlığımı Yitirirken / Osamu Dazai

Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biriymiş Osamu Dazai ya da gerçek adıyla Şuuci Tsuşima. İnsanlığımı Yitirirken, ölümünden önce yazdığı son eseri. Japoncadan çevirisini Peren Ercan yapmış.  Yazar 1909 - 1948 yılları arasında yaşamış. İlkinde yaşı küçük olsa da, iki dünya savaşını da görmüş. Hayatına dair ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz.  İnsanlığımı Yitirirken bir  kurgu roman, ancak otobiyografik özellikleri oldukça baskın olan bir kurgusu var. İthaki yayınları, eserin sonuna Mark Gilbeau'nun yazdığı ve Elif Kılıç tarafından çevrilen bir Sonsöz eklemiş. Romanı bitirmeden bu sonsözü okumamanızı öneririm.  Toplumla uyumlu yaşamak, sıradışı yeteneklere sahip olan bireyler için daha zor. Dazai de ömrü boyunca bu zorluklarla boğuşmuş. Teselliyi kimi zaman alkolde kimi zaman kadınlarda aramış. Ancak "hayata tutunmayı" başaramamış.  Tarihin farklı bir kesitinde yaşasaydı farklı olur muydu Dazai'nin hayatı? 1950'lerde dünyaya gelseydi mesela, ikinci düny...

Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nde SoleMare Cafe

SoleMare Cafe ile 2015 senesinde tanıştık. O tarihlerde Küçükkuyu'nun büyük sürprizi başlıklı bir yazı ile blogda tanıtmaya çalışmıştım. 2016 yazında ise cafenin kurucuları ile söyleşi yayınladım. Mekânlara dair yazılara artık blogda çok yer vermiyorum. Sebebi ise basit: Google Haritalar.  Gittiğim mekânları Google Haritalar'da yorumluyor ve puanlıyorum. Hem daha pratik geliyor hem de daha çok kişiye ulaşıyor yazdıklarım. Ben de bir yere gideceğimde öncelikle Google Haritalar'daki yorumları okuyorum.  Yukarıdaki iki paragrafı yazma nedenim birazdan anlaşılacak. Bir kaç gün önce, çevrede yeni açılan bir yerler var mı diye Google Haritalar'da dolaşırken Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin bahçesinde SoleMare Cafe 'nin yeniden açıldığını gördüm. Uzun zamandır ayrı kaldığım bir arkadaşla karşılaşmış kadar sevindim. Web sayfalarını incelediğimde ise hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Web sayfasında iki kişiye teşekkür mesajı paylaşılmış. Birisi logolarını tasarlaya...

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.