İş Bankası Kültür Yayınları'nca basılan, yakın tarihimize dair bir çok eser okudum. Özel ve Çakan Hacıibrahimoğlu'nun çalışması, türü bakımından en sıradışı olanlarından. Anı kitapları, anı sahibinin olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra kaleme aldığı metinler. İncelemeler ise olayların tümü yaşandıktan sonra, deyim yerindeyse filmin sonunu gördükten sonra, yaşanılanlar üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor. Osmanlı'dan Milli Mücadele'ye Seçilmiş Mülakatlar  ise yirminci yüzyılın başında, gazetelere verilmiş söyleşilerden oluşuyor. Dönemin kimi ayrıntıları tarih derslerinde anlatılmıyor ne yazık ki. Örneğin 23 Nisan 1920'de Ankara'da Millet Meclisi kurulduğunda, Mustafa Kemal Paşa, son Osmanlı Meclisi'nin Erzurum mebusu. Gerçi Meclis, İngiliz baskını sonrası 18 Mart 1920'de tatile girme kararı almış ve M.Kemal, Erzurum'u temsilen seçildiği bu son meclise hiç katılamamış. Başka örnekler de verebilirim, tarih derslerinde bizlere anlatılmaya...
Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...