Geçenlerde Mithatpaşa caddesi'nde yürürken, bir zamanlar Kocatepe Kurukahvecisinin dükkanının olduğu yerde bir pasajda bulup 2 TL'ye satın aldığım kitaplardan birisiydi Televizyon Video Delileri. Alt başlığı da var: Televizyon, Video Önünden Kalkmayan Çocuklar ve Anne Babaların Çaresizliği. Afa Yayınlarından Aralık 1989'da çıkmış. Muhtemelen tek baskıda kalmış. 135 sayfalık bir inceleme. Almanya'daki sıradan hanelerin yaşantıları üzerinden ilerliyor çalışma. 1989'da da bugünden pek farklı değilmiş gündelik hayat. Özellikle babaların, çocukların eğitimine ve evin genel işleyişine "katkı"ları takdire şayan :) Aslında, ne kadar çocuklarla ve evdeki işlerle ilgili de olsam benim durumum, kitaptaki babalardan belki bir TIK üzerinde. Daha fazla değil. Geçenlerde iki çocuğu olan bir kadın meslektaşım ile karşılaştık. Nasıl gidiyor hayat dedik karşılıklı. Ben, ne olsun iş güç dedim. O, ne olsun iki çocuk dedi. Anneleri ilgilenmiyor mu diye espri bile ya...
Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.