Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
"Mekân" etiketli yazı yazmayalı epey zaman olmuş. Hem burayı yazmalıyım dediğim yer çıkmıyor karşıma, hem de sadece mekân yazan bloglar var ve bu işi çok iyi yapıyor. Muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun Cafe de Pizza'ya. Web sayfalarında, 2010 senesinden bu yana hizmet verdikleri yazılı . Adından da anlaşıldığı üzre, pizza konusunda iddialılar. Mekânda, pizza ile ilgili bir yarışmada alınan gümüş madalya sergileniyor. "Gerçek İtalyan pizza"sı yapıyorlar ama diğer pizzalarla İtalyan pizzasının farkını sormayın bana, bilmiyorum. İnce sayılabilecek hamur üzerine, özenle seçilmiş malzemelerin konulduğu, kenarında hamur çerçevesi olmayan bir pizzaydı yediğim. Menü, pizza ve makarna çeşitleriyle zengin. Makarnalarını da kendileri üretiyormuş. Makarnalardan tadına baktıklarımızı çok beğendik. Menünün ayrıntılarına bakabilirsiniz. Tatlı olarak, gene kendilerinin yaptığı, profiterol ve cheesecake yedik. Profiterol kolayca yapılabileceği düşünülen an...