Filmli makineler zamanından kalmayım. Siyah beyaz ILFORD'la çektiğim karelerin bir bölümü duruyor hâlâ. Film banyosu, kart baskısı, deklanşöre basıldığı anda film üzerine sabitlenen karenin baskı sırasında değişikliklere uğratılması... Hepsi hoş, güzel anılar oldu artık. Başlıktaki soruyu, neden fotograf çekiyoruz sorusunu son zamanlarda daha çok soruyorum. Bulduğum bir kaç yanıt var. Sizlerin yorumlarını da merak ediyorum. İşte benim yanıtlarım: İleride dönüp o anı hatırlamak için. Orada bulunduğumuzu göstermek için. Herkes çektiği için.
Bu yazı ile hem bir dizinin hem de bir etiketin sonuna geliyoruz. 2004 senesinden bu yana devam eden Türkçe dilinde fazla blog yoktur sanırım. Bugüne kadar 368 adet "teknik" etiketli yazı yayınlamışım. Okumakta olduğunu 369. ve şimdilik son teknik yazı. Belki ileride yeniden teknik yazılar yayınlarım. Bakalım, zaman ne gösterecek. Bu uzun ama gerekli girişin ardından gelelim sanal gerçeklik konusunun son ve en can alıcı parçasına: yazılım ve donanımı ile "motor"a. Aslında motor denilse de bahsedilen güçlü donanıma ve bir takım özel kartlara sahip bir bilgisayar ve bu bilgisayar üzerinde çalışan yazılım. Arama motoruna "virtual reality engine" yazdığınızda karşınıza çıkan sonuçlar oyun dünyasından oluyor. İşin doğrusu uzun seneler boyunca yayıncılık dünyası ile oyun dünyası arasında bir kopukluk vardı. Yayıncılık dünyası kendisine özel donanımlara sahip sistemler kullanırdı. Bu kopukluğu aşan ilk firma sanırım Zero Density oldu. Unreal Engine adlı bir oyu...