Ana içeriğe atla

Kayıtlar

cüneyt ayral etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mimiti / Cüneyt AYRAL

Cüneyt Ayral'dan bugüne kadar okuduğum eser sayısı dört. Mimiti adlı roman, beşinci eser ve ilk roman. Ayral'dan okuduğum diğer eserlerin üçü anı, birisi deneme tarzındaydı.  Mimiti, küçük boyutlu basılmış. Haziran 2011'de ilk baskısını yapmış. Bence Kitap adlı bir yayınevinden çıkmış. Bu küçük boyutuyla 137 sayfa tutmuş. Normal kitap formatında basılsa muhtemelen yüz sayfadan az tutacaktır. Bu uzunluktaki eserleri novella olarak adlandıranlar da var. Öyküden uzun, romandan kısa eserler. Bana kalırsa Mimiti, romandan çok uzun öykü tadından.  Bilim kurgu eserlerine karşı özel bir ilgim yok. Tanrıların Arabaları gibi kült kitapları bile okumadım bugüne kadar. Sir Arthur Charles Clarke'ın adını ise elbette biliyorum. Mimiti'nin arka kapağında Ayral'ın Clarke ile birlikte çekilmiş bir fotografı  yer alıyor. Kurgu ve zamanlar arası geçişler başarılı olsa bile olay örgüsünde bir takım sorunlar bulunuyor. Sorunlar, aslında benim tercihlerimle ilgili. Bu ...

Cüneyt Ayral söyleşisi volume 2

1. İstatistik yok elimde ancak ülkemizden yurtdışına gidenlerin ilk tercihlerinden birisidir sanırım Paris. Bu kadar çok ziyaret edilen bir kent ile ilgili Türkçe yazılmış bir çok kitap olmasını da doğal buluyorum. Ancak, itiraf etmeliyim ki sizinki kadar gerçekçisini okumadım bugüne kadar. Buna anı kitapları da dahil. Bu gerçekçilik bilinçli bir tercih miydi? Türklerin en çok yeğledikleri ülkenin İtalya olduğunu sanıyorum, hem kültür hem alışkanlıklar hem de alış-veriş açısından İtalya bize daha yakın olduğu için böyle bir seçenek olduğu düşüncesindeyim. Kitap benim yazdığım üçüncü Paris kitabı, Zaman Bitti romanımdaki Paris anlatımlarını da sayarsak eğer dört bile diyebiliriz. Bu şehir ile benim aramda 40 yılı aşkın bir ilişki söz konusu. Fransa ise hayatımda sürekli olarak en uzun yaşamakta olduğum ülke. İstanbul’da yaşarken beş yıl yayımlamış olduğu Kostantıniyye Haberleri Gazetesi’ndeki (daha sonra Bizimşehir Haberleri Gazetesi olarak yayınlandı) dil ve tavr...

Benim Paris'im / Cüneyt AYRAL

2013 yılında internetten aldığım iki kitabın isimleri pek içaçıcı değildi: Paris Bir Yalnızlıktır ve Paris Sıkıntısı. Modanın, gurme mutfakların, aşkın ve sevdanın başkentiyle pek örtüşmeyen kitap isimleri içime kurt düşürmüştü. 2014 Ağustos'unda, kendi kesin dönüşümü gerçekleştirirken, Paris'in en güzel yanı Ankara'ya dönüşüdür diyordum.  Fransızca'yı A1 seviyesinde öğrenebilmek, çocukların okula ve ortama alışmakta yaşadıkları, kentin havası ve aşırı pahalılığı gibi uzatılabilecek bir çok kişisel sorun vardı, beni böylesine yıldıran. Ancak, bugün dönüp baktığımda tüm bu sorunları yaşamamış olsam bile Paris gene de bir yalnızlık ve bunalım kenti olurdu diyorum. Hele ki yıllardır Paris'te yaşayan Cüneyt Ayral'ın kitabını okuyunca.  22 bölümden oluşuyor Ayral'ın kitabı. Oğlak yayınlarından çıkmış. Kitabın adına bakıp, Paris'e gittim/gitmeyeceğim diye düşünmeyin. Adı Benim Paris'im yerine insanoğlunun dramı, insanın kaderi de olabilirmiş. Ki...

Cüneyt Ayral Söyleşisi volume 1

Cüneyt Ayral ismini, 2013'ün sonlarında bir yıl için Paris'e gideceğimiz kesinleşince, internetten, adında Paris geçen kitapları satın aldığımda öğrendim. Paris Notları 1 ve 2, okuyup benim de notlar çıkarttığım kitaplardı. Gidiş öncesi, elektronik ortamda tanışıp, karşılıklı e-postalar alıp/gönderdik. Paris benim hayal ettiğim gibi geçmeyince orada görüşmeyi planladığım kimseyi aramadım. Döndükten bir süre sonra, yeniden eski ben oldum. Yarım kalan işler eski bağlantılar derken, Ayral'ın üzerinde çalıştığı Benim Paris'im adlı eserinin bittiğini öğrendim. Aşağıda okuyacağınız söyleşi, henüz kitaba ulaşamamışken yapıldı. Ayral'dan söz aldım, kitabı bitirdiğimde yeni bir söyleşi yapacağız. Bu yazıdaki Paris fotografları Dilara KUTAY'a ait. Kitapta yazılana göre 1993 doğumlu genç bir sanatçı Kutay. Kitapta yer alan tüm fotograflar kendisine aitmiş. Ayral baskı kalitesinden çok tatmin olmamış olsa bile, kitabın genel havasını fotograf dilince anlatıyor her biri. Bu...

Paris Notları - II "Turbigo Sokağı", Cüneyt Ayral

Paris Notları ve Paris Notları - II'yi idefix.com siparişi ile satın almıştım. Adında Paris geçen kitapları listeleyip, ilgimi çekeceğini düşündüklerimi seçtiğim bir alışverişti. Cüneyt Ayral ile tanışmama vesile olan idefix.com 'a bir kez daha teşekkürler. Günümüzde, ne yazık ki, kitapçılarda hep aynı isimlerin hep güncel eserleri ile klasiklere yer veriliyor. Ayral'ın kitaplarını okuduktan sonra bir kaç kitapçıya sordum, hiç birisinde kitapları yoktu. Bu yazar, yayınevi, dağıtımcı zincirinin doğurduğu sorunlar Paris Notları - II'de irdeleniyor. Mart 2012 tarihli ilk baskısını Bence Kitap'tan yapan Paris Notları - II, 289 sayfalık bir deneme kitabı. Kapağında ve iç sayfasında "anlatı" yazılmış. Kitaptaki yazıların büyük bölümü sanathaber.net adlı sayfada yayınlanmış. Nedim Gürsel, İlhan Berk ve Arthur C. Clarke ile ilgili yazıları daha bir ilgiyle okudum. Nedim Gürsel, henüz kitabını okumayıp çok merak ettiğim yazarlar arasında. Şimdi yaşadığı kent...

Yolculuk / Cüneyt Ayral

Huyum kurusun beğendiğim bir yazar okuyunca, yayınlanmış diğer kitaplarını, varsa yaşam öyküsünü anlattığı başta olmak üzere, okumak istiyorum. Cüneyt Ayral'ın Paris Notları kitabını bitirdikten sonra ilk işim Yolculuk adlı yaşam öyküsünü anlattığı kitabını aramak oldu. Neyseki NadirKitap.com adlı bir site var ve sahafların kimisi bu site üzerinden envanterlerini yayınlıyorlar. Yolculuk'un Elma Yayınevi'nden Haziran 2004'te çıkan ilk baskını NadirKitap.com sayesinde bulup edindim. 383 sayfalık kitap bittiğinde Ayral'ın diğer yazdıklarını okumak için sabırsızlanmaya başlamıştım bile. Sırada Bence Kitap'ın 2012 yılında bastığı Paris Notları II var. Yıl bitmeden, yani yarın, Paris Notları II'e dair notlarımı da blogumda paylaşacağım.  Anı kitapları okumayı çok seviyorum. Anılarını / ailesini / tanıdıklarını roman tadında yazan Ayşe Kulin'den günlüklerini yayınlayan Adalet Ağaoğlu'na İnci Aral'dan Oğuzhan Müftüoğlu'na bir çok kişinin yazdık...

Paris Notları Güncel Anlatılar / Cüneyt Ayral

Öyle sanıyorum ki bir süre, adında Paris geçen kitaplar okuyacağım ve blog sayfama onlara ilişkin notlar düşeceğim. Bu kitapları idefix.com sitesi üzerinden satın aldım. Kitapçıların en sorunlu yanı, biraz da mekanlarının kısıtlılığından olsa gerek, farklı beğenilere hitabedecek eserlerin raflarda yer almaması. Idefix.com üzerinden satın aldığım Uğur Kökden'in Paris Kahveler Atlası ve Feridun Andaç'ın Paris Bir Yalnızlıktır kitaplarını da Ayral'ın kitabı gibi kitapçılarda bulamazdım sanırım. Cüneyt Ayral'ın adını hiç duymamıştım kitabını okuyana kadar. Kitabı bitirdiğimde, adını duymadığım kim bilir daha nice kıymetli kültür insanımız vardır diye düşündüm. Ayral kimdir diye merak ederseniz Şermin Sarıbaş'ın Hürriyet gazetesinde 11 Ağustos 2001 tarihli haberini buradan okuyabilirsiniz.  Büke kitaplarından çıkan eser, Ekim 2005'te ilk baskısını yapmış. Benim okuduğum da bu ilk baskısıydı. 197 sayfalık eser 24 yazıdan oluşuyor. Yazıların büyük bölümü Pa...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

Zemberek Kuşu'nun Güncesi / Haruki Murakami

Zemberek Kuşu'nun Güncesi 2019 senesinin sonuna doğru yaklaşırken keşfettiğim bir yazar, Haruki Murakami. Aslında seneler önce 1Q84 adlı romanını okuduğum Japon yazarı yeniden okumaya başlamamı, koşmaya başlamam sağladı. Koşmasaydım Yazamazdım adıyla Türkçe'de yayınlanan kitabı ile başladı, son aylara damgasını vuran Murakami tutkusu.  Zemberek Kuşu'nun Güncesi, yeni dönem Murakami okumalarımın ilk romanı. Kütüphaneden ödünç aldığım romanın Doğan Kitap'tan çıkan Mayıs 2017 tarihli 11. baskısı. Türkçe'ye Fransızca'dan Nihal Önol çevirmiş. 740 sayfalık uzun roman, baskıda kullanılan kağıdın bir özelliği sayesinde, tahmin edildiği kadar kalın ve ağır değil. Roman ile ilgili notlarıma geçmeden bir ilginç tartışmayı bilgilerinize sunmak isterim. Roman, Japonya'da üç ayrı kitap olarak yayınlanmış. İlk iki kitap aynı tarihte, üçüncü kitap ise bir sene sonra. Romanın İngilizce çevirisi, Japonca orijinaline kıyasla 60 sayfa kadar daha kısaymış. Kimi bölümlerin...

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes.