Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tam zamanı - O sene Bu sene

Şampiyonlar Ligine katılamadık. Avrupa Liginden elendik. Geriye kupa 3'te devam için play-off oynamak kaldı. Ligde Fenerbahçe galibiyeti ile umutlansak bile Karagümrük hezimeti, yeşeren umutları söndürdü. O zaman, bu sene o sene demenin tam zamanı. Madem geçen sene şampiyon olan takımı bozduk, bu sene kurduğumuz takımın bir şey yapabileceği olanaklı görülmüyor... Tam neşter vurma anıdır bence... Sahada istediği topları alamayan ve bu yüzden verimsiz görülen Maxi Gomez ve geldiğinden beri istikrar tutturamayan Umut Bozok başta olmak üzere maliyeti yüksek katkısı düşük tüm oyunculardan kurtulmanın tam zamanı... Öze dönüp altyapıya bakmanın, çevre illerin alt Lig takımı kadrolarını değerlendirmenin tam zamanı... Bütçeyi artıya geçirip borçları azaltmanın, takımı finans kuruluşlarının cenderesinden kurtarmanın tam zamanı... Bunu başarabilecek bir ruh var Trabzon şehrinde.... Tek gereken "o sene bu sene" diyebilecek bir irade....

2023 gelirken

Kimse okumasa bile yazmaya devam ediyorum, sağlığım ve elbette ömrüm yettiğince de devam etmeyi düşünüyorum. Böyle sene sonlarında yazdıklarıma dönüp baktım bu sabah... 2009 Aralık'ında meselâ şöyle yazmışım: Neyse ki benim öyle gerçekleşmeyen büyük planlarım yok, uzun zamandır. Çünkü gerçekten plan yapmayanlardanım. Öyle arada gaza gelip bir şeyler çiziktirdiğim olduysa bile bunlar gerçekleşmese dünyanın sonunu getirmeyecek türden. Dönüp 2009'u, ki bizim için büyük sevinçler ve endişeler yılı olmuştu, uğurlamaya hazırlandığımız tarihlerde yazdığım yazıyı okudum. Aklıma Kayahan'ın söylediği şarkı geldi: Değişen hiç bir şey yok sevdiceğim. Bir telaş, bir heyecan yollardayız... Biz yetişkinler için pek bir şeyin değişmemesi üzünülecek bir durum değil aslında. Malum, yaşımız kemale (ne ise o artık) yaklaşırken değişimler olumsuz oluyor çoğunlukla. Bebeklere ise her gün mucizeler getiriyor. Koltukta desteklerle oturmalardan, desteksiz oturmaya, sürünüp yuvarlanmadan, emeklemeye

2022 biterken

Blogum artık 18 yaşında. 17 Kasım 2004 senesinde ilk yazımdan bu yana 18 koca sene geçti. Bu 18 yılda neler neler oldu. Hayatımda bir çok değişen ve gene bir çok değişmeyen var. Hâlâ aynı kişi ile evli, hâlâ aynı iş yerinde çalışıyorum. Artık iki(z) kızımız var, artık yeni bir şehirde yaşıyoruz.  Peki blogla ilgili neler değişti derseniz, aslında pek de bir değişiklik yok. Hâlâ az okunan, çok yazılan ve tek yazarlı bir blog. Hâlâ reklâm yok, olması da düşünülmüyor... Bu sene 23 kitap notu eklemişim. Toplam kitap sayısı 400 oldu. Sene ortalaması da 22'nin az üzerinde, ki benim okuma hızıma uyan bir istatistik. Ayda ortalama 2 kitap... Heyecanla, umutla girdiğimiz bir sene 2023. Cumhuriyetimizin 100. senesini kutlayacağız 29 Ekim'de... Şimdiden nice senelere... Herkese mutlu yıllar... 

Herkes Herkesle Dostmuş Gibi / Barış Bıçakçı

Barış Bıçakçı külliyatını okumaya devam ediyorum. Herkes Herkesle Dostmuş Gibi, Bıçakçı'dan okuduğum ikinci eser oldu. 2000 yılında İletişim Yayınları'ndan çıkan eseri, 2009 yılında yapılan 3. baskısından okudum. İletişim Yayınları'nın web sayfasındaki bilgilere göre 16. baskısı yapılmış son olarak.  Eğer bir romansa elimdeki, 50 - 60 sayfa ile başlıyorum okumaya. Sonra zaman buldukça, 50 - 60 sayfa ile sürdürüyorum okumayı. Herkes Herkesle Dostmuş Gibi'yi aldığımda, 114 sayfalık eseri iki okuma seansında bitireceğimi düşündüm. Tam üç kez yeniden başladım okumaya. Her seferinde 30 - 40 sayfa okuyup, kenara koyuyordum. Sonra fark ettim ki bu eseri tek seferde okuyup bitirmem gerekiyordu.  Sonunda dün gece, tam da düşündüğüm gibi, iki saatte okuyup bitirdim .  Bu kadar etkileyici bir kalemle bu kadar geç tanışmamın hüznünü hissettim, satırlar ilerledikçe. Gene bir novella, Herkes Herkesle Dostmuş Gibi. Türkçe'de benzerine rastlamadığım bir üslup ile yazılmış. Öykü baş

Bozkırkurdu / Hermann Hesse

O kadar çok kitabını okuyup, bugüne kadar bloga eklemediğim başka bir yazar var mıdır bilemedim. Cümleyi yazarken bir yandan düşünüyordum ve fark ettim ki Hermann Hesse'nin yanısıra Boris Vian'dan da bir çok kitap okudum ve blogda sadece bir eserinden bahsettim. Neyse, geç olsun güç olmasın diyerek Bozkırkurdu hakkındaki notlarıma başlayayım.  Hesse'den blogda söz etmemiş olmamın nedenini tahmin etmişsinizdir, doğru bildiniz... Her iki yazarı okuduğumda, blog yazmaya başlamamıştım henüz. Blog yazmasam bile, o günlerde de kitaplara dair notlar alıyordum. Bu yazıyı hazırlarken o notlarımdan yararlandım.  Bozkırkurdu, belli bir yaştan önce okunduğunda tam anlaşılamayacağını düşündüğüm romanlardan. Çeviri eserlerde, çevirmen de önemli oluyor. Almanca yazılan eserlerde Kamuran Şipal ve Ahmet Cemal'in çevirileri varsa onları tercih ediyorum. Bozkırkurdu'nu Kamuran Şipal çevirisinden okumuştum.  Romanın hissettirdiklerinden bahsetmek istiyorum bu yazımda. Sonuçta romanın a

Beyoğlu'nda Gezersin / Osman Yıldırım

2022 yılının son haftasına başlarken, 18 yaşındaki bloguma, eğer yanlış hatırlamıyorsam, ilk kez bir şiir kitabı ile ilgili notlarımı ekliyorum. Pek kıymetli Osman Yıldırım'ın elli beş şairin altmış beş şiirinden seçerek oluşturduğu Beyoğlu'nda Gezersin adlı eseri, tahmin edebileceğiniz gibi, Beyoğlu üzerine yazılmış şiirlerden oluşuyor. Eserde Osman Bey'in şiirleri de var.  Başka hangi yazarlar ve hangi şiirleri var diye soracak olursanız, beni en çok etkileyen Avni mahlası ile yazılmış beyti ile Fatih Sultan Mehmet derim. Bu yazıda tüm şairlerin isimlerini sıralanamayacağım ama Necip Fazıl Kısakürek'ten Vedat Türkali'ye, İlhan Berk'ten Attila İlhan'a, İstanbul denildiğinde ilk akla gelen Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan Orhan Veli Kanık'a bir çok ünlü şair, seçilen eserleriyle kitabın konuğu olmuş.  Beyoğlu, Galata, Haliç, Tarlabaşı ve Tophane olarak mekâna göre tasniflenmiş şiirler. 144 sayfalık eseri kitabevlerinde bulmanız biraz zor. Mâlum dağıtım sorun

Dünya Kupası 2022 - son

  Bir kez daha tahminlerimde yanıldım. Hem üçüncülük maçında hem final maçında kaybeden ülkelerin kazanacağını öngörmüştüm. Üçüncülük için Hırvatistan'ı şanslı görenler çoğunluktaydı. Ancak finali Fransa'nın kazanacağını tüm yorumcuları söylüyordu. Ben Arjantin'in kazanmasına sevindim. Mbappe'nin kupa tarihinin en golcü ismi olacağını düşünüyorum, eğer sakatlık gibi talihsizlikler yaşamaz ise. Sonuçta dört senede bir düzenlenen organizasyonun sonuna gelindi. Katar'da görevli giden arkadaşların anlattıklarına göre son derece iyi işleyen bir sistem kurulmuş. Para sorunu olmayınca çölün ortasına neler kuruluyor şaşmamak elde değil. Yeniden lige döneceğiz. Yoğun bir program futbolseverleri bekliyor. Hafta arası maçlarının da oynanacağı haftalar, bakalım kimin şampiyonluğu ile sonuçlanacak...

🧿 Sadeceozgur.com 18 yaşında 🧿

  Fazla bir şey yazmaya gerek var mı bilemiyorum. Hâlâ aktif olan, 18 yaşında kaç blog var, onu da bilemiyorum.  "Fenerbahçe-Trabzonspor maçı öncesi" başlığı ile 17 Kasım 2004 tarihinde merhaba demiştim.  Arada kısa süreli kesintiler olsa bile, 398 kitap notu, 369 teknik etiketli yazı, 137 gezi notuyla  en önemlisi benim kişisel arşivim oldu... Sadeceozgur.blogspot.com olarak başlamıştı macera... Bugün aynı hizmet sağlayıcı ile devam ediyorum yolculuğa, artık kendi alan adım da var.... Daha ne kadar devam eder diye sorarsanız, uzunca süredir kaç kişi okuyor diye bakmıyorum, zaten öyle yorumlarla dolu değil yazdıklarım. Sözün özü, birileri okur mu diye düşünerek yazmıyorum... Sıkılana kadar yazacağım, Sıkılınca ara vereceğim, Sonra, gene yazacağım... Siz de okursanız, Okumak istediklerinizi yazarsanız, Daha da keyifli olur yolculuk... Nice senelere... 🧿

Paris'te Bir Hafta / Ahmet Öre

Kitap etiketli 398. yazımda sevgili Ahmet Öre'nin ilk eserine dair notlarımı paylaşacağım. Ahmet Öre ile hiç karşılaşmadık, ancak kendisiyle e-söyleşi yapmıştım. Pariste.net adresli, çok özenle çekilmiş fotograflarla süslü 500 yazılık bir web sayfasının kurucusu / sahibi.  10 sene Paris'te yaşadıktan sonra İstanbul'a dönmüş. Daha doğru bir ifade ile, hayatının bu dönemini İstanbul'da geçiriyor. Paris'e gezmeye giden farklı grupların birer günlerini anlattığı Paris'te Bir Hafta adlı çalışmasını hangi kategoriye koymalı bilemedim. Sanırım kategori üzerine düşünmek yerine çalışmanın keyfini çıkartmaya odaklanmak daha doğru olur. Üçyüz sayfaya yakın bir çalışma, Paris'te Bir Hafta. Haftanın yedi günü, Paris'in farklı bölgelerinde geziye götürüyor Ahmet Öre okuyucusunu. Bunu yaparken kâh genç sevgililerle, kâh iki çocuklu bir aileyle birlikte oluyoruz. Haftanın günleri değiştikçe kahramanlar ve kaldıkları otellerin bölgeleri de değişiyor.  İşin doğrusu Ahme

Dünya Kupası 2022 - 8

Dünya kupası serüveninin sonuna yaklaştık. Artık final ve üçüncülük maçları kaldı geriye. Daha önce de yazdığım gibi, en yakın takip ettiğim bu sene düzenlenen turnuva oldu.  Kısaca üçüncülük maçına dair tahminlerimi paylaşayım. Final için ayrıca bir yazı paylaşacağım.  Hırvatistan ve Fas arasındaki mücadele pek keyif vermeyecek ne yazık ki. Fas, açık ve kazanmaya dönük oynuyor. Hırvatistan ise daha ziyade oynatmamaya odaklandı turnuva boyunca.  Kim üçüncü olur derseniz ben Fas'ın kazanacağını düşünüyorum. 

Dünya Kupası 2022 - 7

İnsanın içinde o istek olmayınca, ne kadar çaba harcasa da olmuyor. Futbol ile ilgili yazmaya karar verdiğimde de biliyordum aslında ama her hafta olan maçlar, çevremdeki insanların 90 dakikayı yüzlerce dakika boyunca konuşması... Cazip geldi bana da.  Dünya Kupası - 6 başlıklı yazımda finali Fransa ile Fas oynar diye yazmışım. Hatta bir önceki paragrafta yarı finalde Fransa Fas karşılaşır dedikten sonra... İLGİ olmayınca bİLGİ de olmuyor. Zaten bİLGİ 5 harfli ve bu 5 harfin dördü İLGİ'den oluşuyor.  İtiraf ediyorum ki ilgim yok futbola.  Madem başladım dünya kupası yazmaya, yarı final maçlarına dair tahminlerimi de paylaşayım.  İstesem de istemesem de işim gereği yakından takip ediyorum turnuvayı. Yarı finale kalan 4 takımın tümünü birden fazla kez izledim. Bu gözlemlerime dayanarak her iki maçın da kıran kırana geçeceğini belirterek başlayayım. Ancak her iki maçın da ilk yarılarında sonuçlanacağını düşünüyorum. Birbiriyle çelişen iki yorum olduğunu düşünmeyin, maçlar ilk yarıda s

Dünya Kupası 2022 - 6

Bundan önceki yazımda yarı final oynar dediğim dört takımın ikisi turnuvaya veda etti. İspanya çeyrek final öncesi Fas'a, Brezilya ise çeyrek finalde Hırvatistan'a penaltı atışları ile yenildi.  Tahminlerimde enaz %50 yanılmış olsam bile yenilerini yapmaktan geri duramıyorum. Bugün oynanacak Fransa İngiltere maçının Fransa'nın rahat galibiyeti ile biteceğini düşünüyorum. Fas - Portekiz maçında ise İsviçre'ye 6 gol atan takımın mumla aranacağını ve yarı finalde Fransa'nın Fas ile eşleşeceğini bekliyorum. Son olarak yarı final maçları sonrası Fransa - Fas finalinin oynanacağını, kupayı ise Fransa'nın kazanacağını göreceğiz... Elbette yukarıda yazdıklarım tamamen tahmin. Bu tahminlere göre bahis falan oynayıp kaybederseniz sorumluluk kabul etmem, baştan söyleyeyim...

Dünya Kupası 2022 - 5

Çeyrek final eşleşmeleri tamamlanmadan önce 4 Aralık tarihli yazım, futboldan anlamadığımın kanıtı olarak arşivlerde yerini aldı. Aslında, biraz üşengeçlikten biraz da kendimi güvenceye alma niyetiyle ne çeyrek finallere kimler çıkar tahmini yapmamıştım. Doğrudan yarı final ve finale dair beklentilerimi paylaşmıştım. Ancak Fas, benim yarı finalde Fransa'nın rakibi diye yazdığım İspanya'yı saf dışı bıraktı. İspanya - Fas maçı öncesi pas mı Fas mı diye yorumlar varmış. Kazananı penaltı atışları belirlese de pas, gol atmak için yeterli olmadı. Şimdi herkes İspanya'nın gruptaki son maçında aldığı sonucu tartışıyor. Dün en çok sevinen ikinci ülkenin Almanya olduğuna eminim. Portekiz'de Ronaldo'nun yedek olacağı bilgisini ilk duyduğumda fark olur şimdi dedim. Bu kez tahmininde yanılmadım. Özellikle genç oyuncuların kendisini gösterme şansı olarak gördüğünü inandığım İsviçre maçında yıldızlaşması, zamanı gediğinde kenara çekilmenin gerekliliğini gösteriyordu. Bu arada Port

Dünya Kupası 2022 - 4

Çeyrek final eşleşmeleri belli oluyor. Buraya yazmasam bile son 16 maçlarında hatalı tahmin ettiğim bir maç olmadı. Hatta Hollanda - ABD maçında sadece kim turu geçeri değil, maçın skorunu da bildim. Belki tutturdum diye yazsam daha doğru olur 🤔 Son çeyrek finalistler henüz netleşmedi. Ben çeyrek finali es geçip yarı final eşleşmeleri ve final ile kupa tahminlerimi yazayım... Yarı final maçları: Arjantin - Brezilya Fransa - İspanya Final maçı: Brezilya - Fransa Kupa sahibi : FRANSA ... Hem MBapve (Okunduğu gibi yazdım) gibi yıldız(aday)ları hem oturmuş sistemi hem de kupa tecrübesi ile şampiyonluğun en büyük adayı Fransa bana kalırsa. Portekiz'in yarı finale çıkamayacağını düşünüyorum. Hatta çeyrek finali de göremezlerse benim için sürpriz olmaz. İsviçre'yi son 8'de hayal etmek zor değil. Katar'da dünya kupasının maç dışı görüntülerini izlerken hep bir film seti olduğu hissi oluştu bende. Avrupa kentlerinin o seneler içinde oluşturduğu yaşanmışlık duygusunu sadece stad

Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra / Barış Bıçakçı

Nermin Yıldırım'ın kitabını okuduğumu gören bir iş arkadaşım önerdi adını ilk olarak. Ardından sendikanın edebiyat dergisi için gönderdiğim öykümü okuyan, derginin editörü arkadaş - yoldaş. Mutlaka okumalısın, Ankara'da geçen romanları var, Dostoyevski gibi kalemi...  Kimi yazarları geç fark ediyorum. Benim hatam elbette, yazarların ya da yayıncıların bu konuda yapabileceği bir şey yok. Barış Bıçakçı da geç fark ettiğim yazarlardan.  Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra, uzun sayılabilecek bir isim. Oysa kendisi bir roman için fazlasıyla kısa. Bu nedenle, roman yerine kısa roman ya da novella deniliyor türüne.  Birbirini tamamlayan kısa öykülerden oluştuğunu da düşünebiliriz Bıçakçı'dan okuduğum bu ilk eseri. İlk öyküde, novellanın tümünde izlerini, sebeplerini aradığımız intiharı öğreniyoruz. Bu bakımdan Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı romanını anımsatıyor.  Süslü cümleler, edebi sanatlar yok Bıçakçı'nın kaleminde. Daha ziyade duru bir anlatım var

Dünya Kupası 2022 - 3

Bir kez daha herkese bol futbollu, keyifli oyunlu bir gün diliyorum. Grup maçlarının sona ereceği bugün Brezilya ve İsviçre ile Portekiz ve Uruguay'ın son 16'ya kalacağını tahmin ediyorum. Tahminlerimin en azından yarısının tutacağına garanti veriyorum :) Belki bilmeyenler olabilir düşüncesiyle hemen ekleyeyim, Brezilya ve Portekiz son 16'yı garantiledi zaten. Futbol izlemeyi sevmeyenler için TRT 2'nin akışını takip etmelerini öneririm. Birbirinden önemli yönetmenlerin filmleri dublajsız olarak ekrana geliyor...

Dünya Kupası 2022 - 2

Bir kez daha tahminlerimde yanıldım. İşin doğrusu bu kez aklımdan geçeni değil olması muhtemeli yazmıştım. Yanıldım, Almanya grup aşamasında kupaya veda etti. Hatta Kosta Rika'yı yenememiş olsa İspanya da gruptan çıkamayacaktı. Artık grup maçlarının sonuncularına geldi sıra. Sonrasında şampiyonluk yolu çizilmiş olacak... Tablo netleşince, maçlar oynanmadan önce kendimce doldurduğum hâlini sizlerle paylaşacağım. Bakalım bu kez ne kadar tutacak tahminlerim...

Dünya Kupası 2022

Aklıma gelen ilk dünya kupası 1986 senesinde Meksika'da düzenlenen. Oysa 1982'yi de hatırlayacak yaştayım ama nedense o kupa hiç iz bırakmamış belleğimde. Kupa Meksiko, kupa Meksiko diye şarkısı bile kafamın içinde çalıyor bu yazıyı hazırlarken.  Ömrü hayatımda, Türkiye'nin üçüncü olarak bitirdiği 2002 senesi de dâhil olmak üzere, en yakından takip ettiğim kupa Katar 2022 oluyor. İşim gereği sürekli yorumcuların anlattıklarını dinliyorum. Sanırım bu durumun bir sonucu, artık evde otururken de TRT Spor ya da TRT 4K dışında bir kanal izlemez oldum. Teknik etiketli yazılara ara verdim gerçi ama bu 4K ile ilgili gözlemlerimi aktarmadan duramayacağım.  TRT 4K kanalında 2160p Advanced Audio Coding olarak yapılan maç yayını ile TRT 1'deki 1080i HD yayını eş anlı olarak izleme şansınız var. Eğer bir teknoloji marketine giderseniz oradaki görevliden rica ettiğinizde, iki televizyonda 4K ve HD'yi yanyana görebilirsiniz. Benim evimdeki televizyonun ekranı devasa değil,  43'

Motor (engine) - Sanal Gerçeklik 4/4

Bu yazı ile hem bir dizinin hem de bir etiketin sonuna geliyoruz. 2004 senesinden bu yana devam eden Türkçe dilinde fazla blog yoktur sanırım. Bugüne kadar 368 adet "teknik" etiketli yazı yayınlamışım. Okumakta olduğunu 369. ve şimdilik son teknik yazı.  Belki ileride yeniden teknik yazılar yayınlarım. Bakalım, zaman ne gösterecek.  Bu uzun ama gerekli girişin ardından gelelim sanal gerçeklik konusunun son ve en can alıcı parçasına: yazılım ve donanımı ile "motor"a. Aslında motor denilse de bahsedilen güçlü donanıma ve bir takım özel kartlara sahip bir bilgisayar ve bu bilgisayar üzerinde çalışan yazılım. Arama motoruna "virtual reality engine" yazdığınızda karşınıza çıkan sonuçlar oyun dünyasından oluyor. İşin doğrusu uzun seneler boyunca yayıncılık dünyası ile oyun dünyası arasında bir kopukluk vardı. Yayıncılık dünyası kendisine özel donanımlara sahip sistemler kullanırdı. Bu kopukluğu aşan ilk firma sanırım Zero Density oldu. Unreal Engine adlı bir oyu

Kamera takip - Sanal Gerçeklik 3/4

Yayıncılık dünyasında "kamera takip" deseniz kimse bir şey anlamaz. Ne yazık ki "camera tracking" ifadesi için kabul görmüş bir Türkçe karşılık henüz yok. Bu durumun sebebi ise henüz ülkemizde sanal stüdyo uygulamalarının fazlaca kullanılmıyor oluşu.  Yazıda bahsettiğim teknolojilerin ayrıntısına girmedim. Bunun yerine, farklı yaklaşımları tercih eden şirketlerin web sayfalarının adreslerini yazının sonuna ekledim. Zero Density firmasının önerdiği sistemin ayrıntısını bulamadım, bu yüzden yazıda bahsetmedim. Yazı için seçtiğim kare, Bayramiç'in bir köyünden. Bence ekrandan ne kadar uzak dursanız sizler için o kadar iyi. Bu teknolojilerin tümünün tek amacı sizleri daha uzun süreler ekran başında tutmak. Bu yazılarla ben de, istemeden de olsa, bu amaca hizmet etmiş oluyorum belki. Neyse, buyurum kamera takibi konusuna... Kamera takibi sanal görüntülerin gerçek görüntülerle birleştirilmesi için olmazsa olmaz bir teknoloji. Yazıya devam etmeden, kamera takibinin sad

Dokunmadan / Nermin Yıldırım

Okumakta çok geç kaldığım yazarlardan birisi Nermin Yıldırım. Oysa yayınlanmış yedi romanı varmış. Ben Mart 2017 senesinde ilk baskısını yapmış Dokunmadan adlı romanından başladım Nermin Yıldırım külliyatını okumaya. Benim Muhtar Özkaya Kütüphanesi'nden ödünç alıp okuduğum Mart 2017 tarihli altıncı baskıydı. Romanın evdeki kütüphanemizde de olması gerektiğini düşünüp sipariş edince 15. baskısının 2022 tarihli olduğunu gördük.  314 sayfalık çok iyi kurgulanmış bir roman Dokunmak. Roman, ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen Adalet isimli genç bir kadının ağzından anlatılıyor. Sadece bir yerde, Adalet'e yazılan bir mektup ile, farklı bir anlatıcı devreye giriyor. Adalet'in tuttuğu, gazete kupürlerinden oluşan günlüğü aracılığıyla dönemin toplumsal olaylarını hatırlatıyor yazar. Gezi olayları, cinsel taciz suçları, Güneydoğu'da yaşanılan dramlar hatırlatılanlar arasında. Kimi romanlarda "tanıtım amaçlı kısa alıntılar dışında" diye bir ibare oluyor. Böylesi

Yeşili silmek - Sanal Gerçeklik 2/4

Y azının başlığı çok hoşuma gitmese de konuyu açıklaması bakımından iyi olduğunu düşünerek değiştirmedim. Yoksa gerçek hayatta yeşili çoğaltmak şart. Sanal gerçeklik ile ilgili bir yazı dizisi hazırladığımı duyurduktan sonra çevremdeki arkadaşlarımın bir önerisi oldu. Bana da mantıklı gelen öneri şöyle: Yazıları soru - yanıt şeklinde hazırla ve soruları konuyu hiç bilmeyenler sormuş gibi düzenle. Aşağıda okuyacağınız bölüm, İngilizce adıyla "croma keying" ya da kısaca "keying" Türkçe'de "kiyleme" diye okunuyor, yeşili silme diye çevirebiliriz, ile ilgili. Yazı dizisinin bir sonraki bölümü kamera takip (camera tracking) ve son bölüm ise sanal gerçeklik motoru (bilgisayar yazılımı) Girişi daha fazla uzatmadan buyurun Yeşili Silmek yazısına: Neden yeşil ve silince ne oluyor? Aslında bu teknoloji ilk ortaya çıktığında silinen renk maviydi. İnsan teninde mavi ve yeşil tonlar az bulunduğu için silmek için uygun olduğu düşünülmüş. Sizlerin de tahmin edebilece

Ankaragücü - Trabzonspor maçının ardından

Takımın, Bakasetas ve Trezegeut olmadan gol yollarında ne yapabileceğini merak ediyordum. Ankaragücü maçı sayesinde merakımı giderdim. Sahaya sürülen 11 ile pek bir şey yapamıyormuş. Dünkü rakibimiz maça iyi hazırlanmış. Oyuncular ikili mücadelelerde güçlüydü. Yusuf Yazıcı'nın yakaladığı bir kontratak pozisyonu dışında heyecan veren, gol olmayınca, böyle de vurulur mu diyebileceğimiz tek bir an hatırlamıyorum. Pozisyon olmadan golün olabilmesi ise mucizeye kalıyor. Geçen seneye göre kadroda yaşanılan değişiklikler, böylesi rakiplerle dolu bir ligde kafaya oynamaya olanak tanımıyor. Trabzonspor'u senelerdir tutan ve takım hakkında düzenli yazmaya yeni başlayan birisi olarak bu yılı kupalar yılı olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Lig maçlarına önümüzdeki sezonların Trabzonspor'unu oluşturacak, Trabzon'un kendi yetiştirdiği gençlerin ağırlıkta olduğu bir 11 ile  çıkılmasını öneriyorum.  Belki bu sene ligde şampiyon olamayacağız ancak eğer gençleri kazanırsak, Trabzonsp

Sanal Gerçeklik - Virtual Reality - VR

Geçenlerde bir e-posta geldi. E-postayı gönderen kişi, senelerdir blogumu ilgiyle takip ettiğini, özellikle teknik etiketli yazılarımı çok sevdiğini, kimi konuları benim sayemde öğrendiğini anlatmış uzun uzun. Meslek lisesinde okurken kimi ödevlerini de blogumdaki yazılardan yararlanarak hazırlamış, söylediğine göre. Ancak son dönemlerde teknik etiketli yazıların çok azaldığını gözlemlediğini yazıp eklemiş, neden?? Hem sevgili okurumu bir nebze olsun sevindirmek hem de yazının başlığında yer alan Sanal Gerçeklik konusundaki kafa karışıklıklarını gidermek adına bir dizi yazı yayınlamaya karar verdim. Blogun düzenli takipçileri ve beni özel hayatta tanıyanlar zaten biliyor, 25 senedir yayıncılık sektöründe çalışan bir yüksek mühendisim. Sektörde bunca deneyime sahibim gene de yeni öğrendiğim, öğrenmeye gayret ettiğim konular oluyor. Sanal gerçeklik de bunlardan birisi.  Bu yazı dizisi boyunca okuyacağınız sanal gerçeklik, yayıncılık dünyasında kullanılanı. Bir de "consumer electroni

Trabzonspor - Konyaspor maçı

İlk otuz dakikada 2 - 0 gibi rahat bir skor bulmuşken maçı berabere bitirmek, 26000 seyirciye karşın maçı kazanamamak, muhtemelen lider ile arada puan farkı 7'ye çıkacak... Trabzonspor'da işler pek iyi gitmiyor. Geçen sezon şampiyon olan takımı bozduktan sonra yeni gelenlerin katkısının yok denecek düzeyde olması, bence sorunun en önemli sebebi.  Teknik direktörü suçlayanlar var. Dün 2 - 0'dan sonra zamanında oyuna müdahale etse sonuç farklı olur diyenler de var. Ben farklı düşünüyorum. Elindeki kadroyla yapabilecekleri sınırlı.  Konyaspor'un mücadelesini ayakta alkışlıyorum. Gerek kaleci gerek sağ ve sol açıklar çok başarılıydı. Takımın başındaki İlhan Hoca'nın zamanında yaptığı değişiklikler ile oyunun kaderini değiştirdiği bir gerçek.  Artık önümüzdeki maçlara bakmamız gerekiyor. Haftaya Ankaragücü deplasmanı ve ardından dünya kupası arası... 

Baba Hayri / Hayri Ülgen

Yeniden yayında çalışmaya başlamanın en keyifli yanlarından birisi de ekranda hayranlıkla izlediğimiz isimlerle tanışabilmek. Hayri Ülgen, nam-ı diğer Baba Hayri de bu isimlerden birisiydi.  Hayri Ülgen, Urfa'da doğmuş bir futbol tutkunu. Türlü zorluklarla geçen çocukluk hayatı İstanbul'a, abilerinin yanına gelmesiyle değişmiş. Burada, senelerdir hayali olan futbolcu olma isteğini gerçekleştirebilmiş. Elbette bu da hiç kolay olmamış. Aslına bakarsanız ülkemizin o senelerinde, bir çok şey bugünlere kıyasla daha zormuş. Milli takıma çağrılan, Fenerbahçe ile sözleşme imzalayan ve ardından senelerce top koşturacağı Sarıyer'e geçen Hayri Ülgen kitabında futbol yaşamı kadar özel hayatına dair de keyifli anekdotlar paylaşmış. Bu kadar sevilen ve sayılan bir futbolcu olunca, futbol dünyasının dışında da bir çok ünlü isimle anıları olmuş ve bunları da bizlerle paylaşmış. Hem futbolu hem anı okumayı sevenler için Hayri Ülgen'in kitabı kaçırılmayacak bir eser. Dördüncü baskısını y

Bu Salı ve Her Salı ŞİŞLİ / Mario Levi

Moda İskelesi'nde açılan kütüphaneden alıp çantamda taşırken yazarı Mario Bey ile karşılaştığım, büyük heyecanla imzalattığım ve hâlâ nereye koyduğumu bulamadığım için gidip yenisini satın aldığım, sonunda okumayı bitirmeme karşın kütüphaneye iadesini bir türlü beceremediğim anı - öykü kitabı: Bu Salı ve Her Salı ŞİŞLİ. Paragraf gibi cümleler benim tarzım değil. Yukarıdaki cümleyi, kitabın genel tarzını göstermek için özellikle kurdum. Ben yazınca iyi görünmüyor ve kulak tırmalayıcı oluyor, ama itiraf ediyorum ki Mario Bey'in kaleminden okuyunca rahatsız edici olmuyor. Şişli'nin sokaklarında, meydanlarında karşılaştığı ya da kurgusal karakterlerin öykülerinden oluşuyor kitap. Araya mekânların fotografları da eklenmiş. İşin doğrusu baskısı böyle olan eserlerde fotograf iyi durmuyor. Matbaacı değilim ama sanırım ofset deniliyor bu parlak baskılara. Bence ofset basılmayan eserlerde fotograf kullanmamak gerekiyor.  Mario Levi'den okuduğum ilk eser. Levi, İstanbul'u soka

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Seneler önce okuduğum Yaban'ı saymazsam Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan okuduğum ikinci roman oldu Hüküm Gecesi. 1926'da yazılmaya başlanılan eser, 1927'de yayınlanmış. Roman Osmanlı'nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Kerim adlı kurgu karakterin gözünden anlatılıyor. İttihat ve Terakki'nin kabinenin içinde yer almadığı hükümet, sopalı seçim, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını... Anlatılsa roman olur denilen bir dönem, Hüküm Gecesi'nin tarihsel arka planı.  Romanın başkahramanı Ahmet Kerim'in Yakup Kadri'ye benzerliği dikkat çekici. Öyle ki romanın bir yerinde Ahmet Kerim İstanbul'un Sodome ve Gomore'yi andırdığını söylüyor, ki hepimiz Y. Kadri'nin aynı adlı romanını hatırlıyor. Y. Kadri'nin yaşam öyküsüne baktığımda o tarihlerde, tıpkı Ahmet Kerim gibi, gazetelerde çalıştığını okudum. Kurgu karakterler dışında Ali Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, Ahmet

Amor Fati / Hande Aydın

İstanbul'da yaşamaya başladıktan sonra sahaftan aldığım ilk roman Amor Fati oldu. Bir arkadaş buluşmasına giderken, beklerken okurum diye aldığım ve gerçekten beklerken okuyup bitirdiğim bir roman, Hande Aydın'ın eseri. Bu girişten de anlayabileceğiniz gibi son derece hızlı okunabilen, 175 sayfalık bir roman.  Mekân olarak Ankara'nın seçilmiş olması da bu hızlı okumaya neden olmuş olabilir elbette. Söz oyunlarıyla bezeli cümleler kullanmış Hande Aydın. Farklı zamanlarda geçen iki hikâye iç içe anlatılıyor. Bölümler, Yaşam Geçmiş ve Ölüm Şimdi başlıklarına sahip. Hangi zamanı okuduğunuzu bu başlıklardan da takip edebiliyorsunuz.  Romanı kısa sürede okudum ve cümlelerini, anlatım üslubunu sevdim. Romanın çatısı sağlam kurulmuş. Zamanlar arası gezinti ile olayların sonrası ve öncesini görebiliyor okuyucu. Ancak finali, benim beklentilerimi karşılamaktan çok uzaktı. Daha çarpıcı bir gerekçe, daha şaşırtan bir sebep aradım.  Okumayı düşünenlere, iyi bir Türkçe ile yazılmış, başa

Trabzonspor - Sivasspor Maçı - Ekim 2022

Futbol yazılarının ikincisinde fontu değiştireyim dedim. Bundan böyle futbol yazılarını bu (courier) font ile yayınlayacağım.  Trabzonspor, geçen seneki oyunundan çok uzakta. Kadrodaki kapsamlı değişiklik nedeniyle olması muhtemel bu farklılığın kısa sürede düzeleceğini beklemiyorum açıkçası. Sivasspor maçının ilk 15 dakikasında, savunmasını orta sahaya kadar çıkartan Trabzon, ayağa toplarla rakibinin üstüne gitti. Bu baskılı ve etkili oyunun ödülünü 10. dakikada bulduğu golle aldı. Bu golün ardından geçen 5 - 8 dakikada, golden önceki tempoda oyunu kontrol eden takım, Sivas'ın istekli oyununa boyun eğdi. Sivas, yakaladığı net pozisyonları gole çevirse ilk yarıyı önde bile kapatabilirdi.  İkinci yarıya, ilk yarıda varlık gösteremeyen Umut'un yerine Abdullah Ömür'ü alarak başlayan Abdullah Avcı, bu değişikliğin olumlu sonuçlarını gördü. Umut Bozok, geçen seneki performansından uzak bir görüntü sergiliyor. Umarım kısa sürede toparlanır ve kendisinden görmeye alışık olduğumuz