Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Le musée gourmand du Chocolat - Gurme Çikolata Müzesi Paris

Paris ve müze kelimeleri yanyana geldiğinde akla ilk gelen mekanlardan sayılmasa bile, en lezzetli olanı, hiç şüphesiz Gurme Çikolata Müzesidir. Çikolatanın ve dolayısıyla aslında kakao bitkisinin tarihiyle başlayan müze, üç bölümden oluşmuş. Milattan önce kakao ile başlayan hikaye, Amerika'nın keşfi ve kakaonun Avrupa'ya ulaşması sonrası başka bir boyut kazanmış. Müzeyi tanıtmak amaçlı bu kısa yazıda kakaonun tarihçesini anlatmam olacak iş değil elbette. Dönemleri, yörelerden gelen eşyalar ve fotoğraflar ile canlandırmışlar. Müzeyi gezmeniz bittiğinde ise sizi bir sürpriz bekliyor: Çikolata yapımı gösterisi. Hem de dilerseniz İngilizce anlatım ile :)

Kuğulu Park civarının yeni kahve dükkanı: Padam

Denk geldikçe keyifli vakit geçirdiğim mekanları siz kıymetli okuyucularımla paylaşıyorum. Bugüne değin iki kez kahve içtiğim Padam , Kuğulu Park yakınlarında özenli hazırlanmış kahveler ve yiyecekler sunan bir mekan.  Yerini tarif etmek gerekirse, Kuğulu Park'ın yanından Atatürk Bulvarı'na çıkan sokak desem sanırım yeterince açık olacak. Atatürk Bulvarı üzerindeki Dost Kitabevi'nin komşusu aynı zamanda. Başka bir tarif ise Kıtır'ı biraz geçince... Soğuk demleme kahvesini ve espresso bazlı kahvelerini özellikle öneririm. Soğuk demleme düzeneğini görmek için bile olsa, yolunuz oradan geçiyorken uğramalısınız. Buzlu suyun damlalar halinde dökülmesi ile hiçbir sıcak işleme tabi tutulmayan kahvenin filtreden geçmesi ile elde edilen kahve, bir gün kadar bekletildikten (dinlendirildikten) sonra sunuluyor.  soğuk kahve demleme düzeneği sol tarafta görülebilir Espresso makinesi, özel ayarlamalara izin veren bir modelmiş. Mekanın b aris tasının anlattığına gör...

Technicolor ve beIN işbirliği ile 4K yayıncılıkta yeni dönem

Technicolor ve beIN şirketlerinin adlarını duymamış olabilirsiniz. Özellikle Technicolor, son kullanıcıya doğrudan hizmet / cihaz satışı yapmayan bir şirket. beIN ise, ülkemizin en fazla aboneye sahip payTV operatörü durumundaki Digitürk'ü satın alan grup. Geçtiğimiz hafta içerisinde, basın duyurusuyla Ultra High Definition (UHD) yayıncılıkta işbirliğine gittiklerini açıkladılar. Halihazırda devam eden Avrupa Futbol Şampiyonası Fransa 2016'da çeyrek final, yarı final ve final maçlarını (toplam 7 maç) ülkemizin de içinde bulunduğu MENA ( M iddle E ast & N orth A frica : Ortadoğu ve Kuzey Afrika) bölgesine 4K yayınlayacaklar.  Aşağıda, Türkçe olarak, şirketlerin basın açıklaması yer alıyor. 

Bayram Usta Yaprak Kebap, Yıldız / ANKARA

Ünü kulaktan kulağa yayılan mekanlardan birisi Bayram Usta. Çankaya'dan Oran yönüne giderken solunuzda Korman sitesini gördüğünüzde sol tarafa yanaşın. İlk kavşaktan sola döneceksiniz, Ukrayna caddesi, bu döndüğünüz yokuş aşağı doğru giden caddenin adı. İşte Ukrayna caddesinde sol kolunuzda kalacak Bayram Usta / Yaprak Kebap adlı mekan.  Oran yönünden Yıldız'a doğru inerken ise Yıldız dolmuşlarının son durağını referans noktası olarak alabilirsiniz. Yıldız dolmuşlarının son durağının olduğu kavşaktan sağa dönmeniz gerekiyor. Bir başka referans noktası ise elbette Hollanda Elçiliği. Elçilik ile yolun ters taraflarında kalıyor, buna dikkat etmek gerekli.  Bayram Usta, aslında Konya yolu üzerinde açılmış ilk olarak. Lezzetli kebaplarına ilişkin ilk yorumlar o günlerden. Yıldız'daki mekana gittiğimde servis oldukça hızlıydı.  Humus, yoğurtlu semiz, salata ve ezme ikram olarak sunuluyor Meşhur yaprak kebabı Adından anlaşılacağı üzere yaprak kebabı ile ünlü. A...

Avrupa futbol şampiyonasını kim kazanır?

Paris, 2014 Bir hafta süren anket tamamlandığında, henüz gruplarda ilk iki maç bitmişti. Gruplardan çıkmayı garantileyen takımlar belli olsa bile, son 16'ya kimlerin kalacağı net değildi henüz. Ankette en çok oyu Almanya aldı. Fransa, İspanya ve Türkiye ise eşit sayıda oy aldılar. Bakalım, Fransa 2016'yı kim kazanacak... 17 Haziran 2016 saat 5.20 itibariyle Almanya'ya 3 oy gelmiş. Türkiye, Fransa ve İspanya için ise birer oy var. Kimbilir belki Galler şampiyon olur. Anketin tamamlanması için iki gün kaldı. Halen oy kullanabilir, oyunuzu değiştirebilirsiniz... Anketin ardından Taylan KARA'nın değişik isimli, değişik romanı "Cölanj" üzerine bir not yayınlayacağım. Sorumuz Avrupa futbol şampiyonasında kimin şampiyon olacağı. Ben dört artı bir aday sunuyorum. Adaylardan üç tanesi, kupayı kazanabileceğini düşündüğüm takımlardan, dördüncüsü gönlüm şampiyonu ve neden olmasın :) son takım ise bu dördün dışında bir takım şampiyon olur diyenler için. Açık uçlu ...

Televizyon yayınları AB üyesi ülkelerde sayısal karasaldan izleniyor

Ankara'da DVB-T2 modülasyonu ile 4K yayın denemelerinin başlaması , akıllara yeniden sayısal karasal televizyon tartışmalarını getirdi. Son dönemde, blogda konu ile ilgili bir kaç yazı yayınladım. Bu kez, Eurobarometer adlı rapor dizinden Mayıs 2016 tarihli E-Communications and the Digital Single Market başlıklı raporda yer alan iki istatistiği değerlendirmek istedim.  Eurobarometer raporlarını blogda daha önce de konu etmiştim . Televizyon yayınlarına erişim ile ilgili sayılar çok dikkat çekiciydi. Mayıs 2016'da yayınlanan ve 2015 verilerini içeren raporda , TV yayınlarına erişim ile ilgili oranlar ise daha da ilginç. Malum, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek ülkemizin geleneksel sporları arasında yer alır. Televizyon yayıncılığı, hele bu yayınların iletimi gibi, özel bilgi gerektiren bir konuda bile ahkam kesenlerden geçilmez. Sayısal karasal bitti, Avrupa'da kimse izlemiyor onu diyenlere eminim sizler de rastlamışsınızdır. Oysa rakamlar öyle söylemiyor. Aşağıdaki gr...

Sayısal karasal televizyon yayınları tarihinde dönüm noktası: TRT 4K DVB-T2 platformunda

Gerçekten haber değeri olan, dünya çapında önemli bir gelişme: sayısal karasal televizyon yayıncılığında bir kilometre taşı. 2 Haziran 2016 tarihini bir yerlere not etmekte yarar var. Karasal da neymiş, bitmiş teknoloji diye birileri ahkam keserken, kaliteli yayının karasal platformdan yapılabileceğini gösterdi TRT.  Twitter'dan takip ettiğim hesaplardan birisinden ve TRT'nin haber bültenlerinden öğrendiğime göre 2 Haziran 2016 tarihinde TRT, 4K yayınlarını DVB-T2 HEVC formatında, Ankara'da UHF 56. kanaldan "ücretsiz" olarak yayınlamaya başladı.  TRT4K Yayını bugünden itibaren Karasal Verici DVB T2 ile Ankara Dikmen UHF56.kanaldan deneme yayınına başladı. pic.twitter.com/5XbVb2zjkG — Hikmet KOCAMAN (@HikmetKOCAMAN1) 2 Haziran 2016 Bu yayının DENEME yayını olduğunun altını çizmek gerekiyor. Düzenli bir yayın değil şimdilik. Bu yüzden kesintiler, sorunlar, format denemeleri yaşanabilir.  Bu noktada akıllara ilk gelecek soru yayını nasıl izle...

Küçükkuyu'nun büyük lezzeti: Sole Mare Cafe

Meksikalı balıkçının hikayesini biliyorsunuzdur  muhtemelen. Meksika’nın sakin bir balıkçı köyüne tatil için gelen genç "girişimci" sabahları o günün ihtiyacı kadar balık tutup, geri kalan zamanını ailesiyle keyfince geçiren bir adam farketmiş. Bir sabah yolunu kesmiş: “ Kaç gündür seni izliyorum. Sabahları birkaç balık avlayıp sonrasında keyif yapıyorsun ailenle. Oysa avlayabileceğin daha tonlarca balık var. Seninle bir şirket kuralım, gemiler alalım ”.  Balıkçı, “ sonra ” demiş.  “ Sonra o gemilerden oluşan bir filo kurarsın. Sonra şirketini borsaya açarız ve sen de keyfin için balık tutup, günün geri kalan zamanında ailenle birlikte olursun .”  diye devam etmiş girişimci.  Balıkçı, “ ben zaten hergün bu son söylediğini yapıyorum ” demiş ve gitmiş. Elbette eğitimden sağlığa bir çok hizmetin paralı hale geldiği günümüz dünyasında, Meksikalı balıkçı gibi geleceğimizden endişe etmeden yaşama şansımız yok belki. Gene de paranın amaç mı araç mı olduğu k...

Blogda en çok görüntülenen, kitap etiketli, üç yazı

Blogda hangi yazının kaç kez görüntülendiğini takip ediyorum. Derdim daha çok görüntülenen yazılar gibi yazılar hazırlamak değil. Sonuçta bir yazıyı ilginç kılan, daha çok görüntülenmesini sağlayan sadece yazının içeriği değil. Ülkenin gündemi de çok etkili.  Blogda belli başlı beş etiket bulunuyor. Aslında etiket sayısı çok, ancak yazıların konularını içeren etiket sayısı beş diyebiliriz. Diğer etiketler, aslında bu konuların alt başlıkları. Wordpress'te böyle bir sınıflandırma olanaklıydı, etiketler arası hiyerarşi. Blogger'da ise yok, en azından benim bildiğim kadarıyla yok.  Kitap, teknik, gezi, mekan ve Ankara blogda öne çıkan konular ve etiketler. Elbette bir dönem daha çok yazdığım tiyatro ve film etiketleri halen duruyor. Bu yazı ile birlikte, bu beş etiket için en çok ve en az görüntülenen beş yazıyı sıralayacağım. Yazının başlığının yanında, parantez içerisinde sırasıyla, yayın tarihi ve görüntülenme sayısı yer alacak. 11 Mayıs 2020 20.26  itibariyle...

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Hüküm Gecesi / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Hüküm Gecesi : Bir İmparatorluğun Çöküşüne Tanıklık Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanlarına olan ilgim Yaban ile başlamıştı. Fakat Hüküm Gecesi ’ni okumak, yazarın kalemindeki derinliği daha yakından keşfetmemi sağladı. 1926 yılında yazılmaya başlanıp 1927'de yayımlanan bu eser, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine ışık tutuyor. Romanın başkahramanı Ahmet Kerim, tarihsel olaylarla şekillenen bir dönemi, adeta bir tanık gibi, kendi gözünden anlatıyor. Tarihsel Bağlam: Bir İmparatorluğun Çöküşü Hüküm Gecesi , Osmanlı'nın son yıllarına tanıklık ediyor. İttihat ve Terakki'nin kabinede yer almadığı hükümet, sopalı seçimler, Hürriyet ve İtilâf'ın kurduğu hükümet, Trablusgarp bozgunu, Uşi Anlaşması, Balkan bozgunu, Bab-ı Ali baskını… Tüm bu olaylar, "anlatılsa roman olur" denilen bir dönemin panoramasını oluşturuyor. Ahmet Kerim’in gözünden, Osmanlı'nın son demlerinde yaşanan bu karmaşık ve dramatik sürece tanıklık ediyoruz. Ahmet Kerim ve Yak...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

İstanbul Ansiklopedisi: Sessiz Çatışmaların ve Görünmeyen Yansımaların Hikâyesi

Bu yazı, Netflix ’te Nisan 2025’te yayınlanan İstanbul Ansiklopedisi  dizisi hakkında olacak. Hem bir izleyici olarak düşüncelerimi paylaşmak hem de spoiler vermeden bir bakış sunmak istiyorum. Diziler hakkında yazdığım ilk blog yazısı olacak, bu yüzden heyecanlıyım. 📚 Genel Bilgiler Sekiz bölümlük mini dizi formatında sunulan yapımın senarist ve yönetmen koltuğunda Selman Nacar oturuyor. Başrollerde ise genç oyuncu Helin Kandemir  (Zehra) ve deneyimli isim Canan Ergüder (Nesrin) yer alıyor. Zehra, üniversite eğitimi için Amasya’dan İstanbul’a gelirken; Nesrin, Fransa’da kariyerine devam etmeye hazırlanan, Zehra’nın annesinin yıllardır görüşmediği eski bir arkadaşı. İkili arasındaki etkileşim dizinin en güçlü yanlarından biri. 💭 Dikkatimi Çekenler (Spoilersız): Kimlik arayışı teması  güçlü bir şekilde hissediliyor. Zehra’nın İstanbul’a gelmeden önceki hayatıyla, büyük şehirde yaşadığı değişim arasındaki gelgitler oldukça etkileyici yansıtılmış. Nesrin’in şehir ve ülk...

Klasik televizyonlar ne zaman biter?

Yayıncılık dünyasında uzun süredir büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüm üzerine 2013 ve 2018 yıllarında görüşlerimi paylaşmış, klasik televizyon yayıncılığının giderek sönümleneceğini ve dijital platformların baskın hale geleceğini öngörmüştüm. Bugün, 2025'e geldiğimizde bu öngörümün büyük ölçüde gerçekleştiğini söylemek mümkün. Ancak bazı detaylar hâlâ dikkat çekici bir dengeyi sürdürüyor. Yeni Neslin Tercihi Belli: Platformlar ve YouTube Artık genç izleyicilerin büyük çoğunluğu içerik tüketiminde Netflix, Disney+, Amazon Prime  gibi dijital platformları ve YouTube 'u tercih ediyor. İçeriğe istedikleri zaman, istedikleri cihazdan ulaşabiliyor olmak bu tercihin temelinde yatıyor. Lineer yayın akışına bağımlı olmak, gençler için oldukça uzak bir kavram haline geldi. Ama Klasik TV Hâlâ Burada Buna rağmen, 50 yaş üstü izleyici kitlesi için klasik televizyon hâlâ önemli bir yer tutuyor. Alışkanlıklar, haber ve canlı yayınlar gibi içerikler, bu grubun televizy...

Yirmi Yıl Sonra Gelen Misafir

Kuşlar, horozlar, eşekler hepsi kendi dilinde güneşi selamlarken, biraz daha uyuyabilsem diye uğraşmak boşunaydı.  Haydi kalk bakalım, diyor hepsi. Güneş doğdu, gün başladı. Yapılacak onca iş seni bekliyor. Misafirin de gelecek, hem de. Gözlerimi ovuşturarak doğruldum yer yatağından, serin sabah havası yüzüme hafifçe çarpıyordu. Çaydanlığın içinden yükselen buhar sesini duyunca mutfağa yöneldim. Annem erkenden kalkmış, sobayı da yakmış, her şey hazır gibiydi. Misafirin kim olduğunu hâlâ söylememişti ama yüzündeki gizemli gülümseme merakımı daha da artırıyordu. Bahçeye çıkıp tavuklara yem verirken aklım hep o yaklaşan misafirdeydi. Evin küçüğü olsam da benim de yapmak zorunda olduğum şeyler vardı. Tavukların yemlenmesi sabah rutinim arasında. Yemlerini verdikten sonra yumurta var mı kontrolü de bende. Abim ve ablam gibi okula gitmiyorum henüz. Misafir kaçta gelecek acaba? Saat sekizi biraz geçiyordu, uzaklardan tozlu bir araba sesi gelmeye başladı. Yokuştan çıkan eski model minibüsü...

Hac / Paulo Coelho

Kurguyla Gerçek Arasında Bir Yolculuk Bugüne kadar hiç Paulo Coelho kitabı okumamıştım. Siz sormadan söyleyeyim: Evet, Simyacı hâlâ okunacaklar listemde. Ama ilk adımı, Hac ile attım. İlginçtir ki bu kitap, Simyacı ’nın da yazılmasına vesile olan gerçek bir hac yolculuğunu konu alıyor. Bu yolculuk, İspanya'da "El Camino de Santiago" yani Santiago Yolu olarak bilinen yüzlerce kilometrelik bir yürüyüş rotası boyunca geçiyor. Farklı yönlerden, farklı duraklardan başlayan ama aynı amaca çıkan bu rota, hem fiziksel hem de ruhsal bir yolculuk sunuyor. Kitabın arka kapağını okuduğumda aklıma Nermin Yıldırım ’ın Ev adlı romanı geldi. Orada da kahraman, Santiago yolunu farklı bir yönde yürüyordu. Coelho’nun Hac ’ı ile bu iki kitap arasında, hem benzerlik hem de yaklaşım farkı görmek mümkün. Kurgu mu, Anı mı? Kitabı okurken en çok düşündüren şeylerden biri şu oldu: Bu yaşananlar gerçekten oldu mu, yoksa metaforların içine mi gizlendiler? Roman, yer yer o kadar ...