Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Yarının Türkiyesine Seyahat / Ahmet Emin Yalman

Ahmet Emin Yalman , cumhuriyetin tanıklığını yapmış gazetecilerden. İmparatorluk zamanında, 1888'de, Selanik'te doğmuş ve 1972 yılında İstanbul'da vefat etmiş. Bu uzun ömrüne iki dünya savaşı, iki askeri darbe sığmış.  Yarının Türkiyesine Seyahat, ilk basımı 1944 yılında Vatan Matbaası tarafından yapılan ve Köy Enstitüleri deneyimini anlatan bir inceleme / tanıklık kitabı. Benim okuduğum bu eserin Cem Yayınevi tarafından 1990 yılında yapılan yeni baskısı. Yayınevi bu yeni baskıda 1944 yılındaki metnin yanı sıra Köy Enstitüleri neden kuruldu başlıklı bir inceleme ve ilk metinde adı geçen enstitü öğrenci ve yöneticilerinin 1990 yılındaki durumlarını eklemiş. Bunları eklemekle eseri güncelleştirmiş bir yerde. Ancak, yeni baskıya bu eklemelerin yapıldığına dair bir önsöz konulmamış. İçindekiler dizini de kitabın sonunda. Kitap, Ahmet Emin Yalman'ın önsözü ile başlıyor. Keşke yayınevi ayrı bir önsöz ile eseri takdim etseydi. Köy Enstitüleri deneyimi, genç cumhuriy...

Cölanj / Taylan Kara

Kitabın fotografı yerine sonbahar renklerini paylaşmak istedim. Taylan Kara'nın 160 sayfalık eseri Hayal Yayıncılık'tan Ağustos 2008'de çıkmış. Farklı bir eser Cölanj. Yayınevi roman olarak sınıflandırmış. Edebiyat ile bilgim fazla olmasa da ilgimden ötürü novella olarak sınıflandırmanın daha doğru olduğunu düşündüm okuduktan sonra. Sınıflandırmanın ne önemi var bilemiyorum. Kitabının adının ne anlama geldiğini merak etmiş olabilirsiniz. eserin son sayfasından bir alıntı ile merakınızı gidereyim ya da arttırayım: " Cölanj, kanalizasyona ve gezegene karışan her şeyin ortak adı... Cennetlerinin Özel Labirentlerinde Alçaklaşanların Nostaljik Jestleri... Cellatlarının Öğretileriyle Laboratuvarlarda Alıklaşan Nadide Jenerasyon... Cesetleşmeden Önce Lağımdan akan Neslimizin Jeneriği... Cölanj, çok uzun süredir bir uygarlık durumu..." s. 160 Evli ve bir çocuklu, beyaz yakalı, İstanbul'da yaşayan kahramanın, Ali'nin "hayatından bir kesit" d...

Lacancı Psikanaliz ve Karakter Çözümleme / Mutluhan İzmir

Arka kapağının fotografını yanda gördüğünüz kitap, psikiyatrist doktor Mutluhan İzmir'in Lacan'ı konu alan ilk kitabı. Şubat 2013 tarihli bu çalışmanın ardından Mart 2013'de Öznenin Diyalektiği (Hegel, Sartre ve Lacan) gene İmge Kitabevi'nden çıktı. İkinci kitabı henüz bitiremedim, yakın zamanda bitecek gibi de görünmüyor işin doğrusu :) Jacques Lacan  1901 - 1981 yılları arasında Fransa'da yaşamış bir psikiyatrist. Yazdıklarından çok yazdıklarının zor anlaşılması ile biliniyor sanırım. Mutluhan İzmir'in kitabı, daha önce izlediğim filmler (Dövüş Kulübü, Kuzuların Sesizliği ve Arzu Tramvayı) ile okuduğum kitaplar (Öteki, Yabancı, Dava ve 1984) üzerinden Lacancı psikanalizi açıklıyor. Bunu yaparken, felsefe ve psikanaliz jargonuna uzak olan benim de anlayabileceğim bir dil kullanılmış. Örnek olarak seçilen eserleri okumuş/izlemiş olmak bir avantaj elbette ancak önkoşul değil. İlgili bölümlerde eserlerin incelemeyle ilişkisine de yer verilmiş. Bugünlerd...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 5: Genel değerlendirme

Ankara Kalesi Sayısal radyonun genel bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağım. İskandinav ülkelerindeki son durumları özetledim bir kaç gün boyunca. Eminim sizlerin de kafası karışmıştır: kimi ülke seneler boyunca deniyor, tüm ülke sathına yayılmış şebeke kuruyor, gene de insanlar sayısal radyo alıcısı satın almıyor. Aslında işin özüne, piyasa ekonomisinin temeline indiğimizde resim netleşiyor: Bir şey sadece " sayısal " olduğu için " iyi " / " üstün " / " gerekli " değildir! Sayısallaşma bir çok sektörü altüst etti. Fotograftan telefona, televizyondan matbaaya bir çok alanda değişimler / dönüşümler yaşandı. Bu değişim ve dönüşümler incelendiğinde görülecek olan insanların ya daha kolay, ya daha kaliteli ya da daha ucuz ihtiyaçlarını karşıladıkları gerçeğidir.  1980'li yıllarda başlayan sayısal karasal radyo teknolojisi çalışmaları ise FM ile kıyaslandığında, dinleyicileri ikna edecek bir ek fayda sağlayamadı. Kısa dalga üzerin...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 4: Norveç

DAB/DAB+ alıcısı Avrupa ve dünya için bir ilk gerçekleşecek, önümüzdeki yılın başında. Norveç, 11 Ocak 2017'de başlayıp 13 Aralık 2017'de tamamlanacak bir sürecin sonunda, küçük radyo istasyonları dışında, FM yayınlarını  sonlandırılacak . Dün alınıp bugün uygulanan bir karar değil bu elbette. FM şebekesinin bakım ve yenilenme maliyetleri, sayısal radyo vericilerinin hem enerji hem frekans verimliliği, ses kalitesi ve olanak fazlalığı Norveç'in kararında etkili olmuş.  Sektöre ve kamuoyuna açık ve net bilgiler ile kesin tarihler / performans kriterlerinin duyurulmuş olması, benzer deneyimleri yaşayacak ülkeler açısından öğretici.  FM şebekesinin kapatılması kararı kolay alınmış bir karar değil. Hatta Norveç Parlamentosunda halen karşı görüşler öne  sürülüyor . Bağlantıdaki belge, Norveç'te bir parlamenterin Kültür Bakanı'na sorusu ve Bakan'ın yanıtını içeriyor. Konu, Norveç'in FM yayınlarını kapatması. Hem soru hem yanıt, son derece ikna edici tez...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 3: İsveç

Sayısal radyo alıcısı İskandinav ülkelerinde sayısal radyo yazılarında bu kez sıra İsveç'te. Aslına bakarsanız bu diziyi hazırlamaya karar vermemin sebebi de İsveç. Kuzey Avrupa haritasını gözünüzün önüne getirdiğinizde, Norveç ile İsveç'in uzun bir kara sınırını paylaştığını fark edeceksiniz. Norveç, FM yayınlarını sonlandırma planını adım adım uygularken, benzer bir yola gireceği varsayılan İsveç, bir çokları için sürpriz bir karar ile FM yayınlarına devam edeceğini açıkladı . Oysa İsveç Kültür Bakanlığı'na sunulan Sayısal Radyoya Geçiş Planına göre 2022 yılında FM yayınlarının sonlandırılması önerilmişti. İsveç'teki son durum ise şöyle: 2016 Şubat'ında İsveç Parlamento'sundaki görüşmelerde sayısal radyo uygulamaları, özellikle Norveç'teki gelişmelerin, yakın takip edilmesi konusunda uzlaşılmış . Bu karar, 2015 yazında alınan FM ile devam kararından bir geri dönüş niteliği taşımıyor, daha ziyade "bekle gör" denilebilir. Bu yazının amac...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 2: Danimarka

DAB/DAB+ alıcısı İskandinav ülkelerinde sayısal radyo başlıklı dizinin ikinci yazısında Danimarka'ya yakından bakmak istedim. Almanya'nın kuzeyinde, Norveç'in güneyinde ve İsveç'in batısında yer alıyor. WorldDAB'nin sayfasındaki bilgilere göre ülke nüfusunun %98'i DAB yayınlar ile tanışmış durumda. 10.03.2016 tarihli bilgilere göre nüfusun %40'ında DAB alıcısı mevcut. Yeni araçların ise %5'inde DAB alıcısı var. 2002 yılında başlayan yayınlar bugün DAB ve DAB+ formatlarında devam ediyor.  Danimarka Kültür Bakanlığı'nın web sayfasında yer alan 8 Ağustos 2016 tarihli basın açıklaması ile, FM yayınları ile ilgili daha önce açıkladığı planın geçerli olmayabileceğini belirtmiş . Filmi biraz geriye sardığımızda Kültür Bakanlığı'nın 2015 tarihli açıklamasına ulaşıyoruz. Konunun tarafları ile varılan uzlaşma sonucu sayısal platformdan radyo dinleyenlerin oranı her yıl sonbaharda ölçülecek ve bu oran %50'yi geçtiğinde FM yayınlarının s...

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 1

IBC 2015'te WorldDAB'nin düzenlediği  panel Blogumda karasal televizyon yayınlarının sayısallaştırılması süreciyle ilgili 100'ün üzerinde yazı var. DTT etiketiyle işaretledim bu yazıları. Karasal radyo yayınlarına dair yazdıklarım ise o kadar fazla sayıda değil.  Radyo ve televizyonun (TV) sayısallaşma süreçleri birbirine pek benzemiyor. Bunun bence iki temel nedeni var:  Radyonun kullanmakta olduğu FM bandı (88-108 MHz) mobil hizmet sunucularınca talep gören bir bant değil. Oysa karasal televizyonun kullandığı bandın (470 - 960 MHz) kıymeti büyük.   Radyo sayısallaştığında dinleyicinin elde edeceği yenilikler TV'nin sayısallaştığında elde edeceğinden çok daha az. Analog TV'den fazlasıyla şikayet varken, düzenli/kurallı işletilen bir FM şebekesi çoğunluk için yeterli. Bu bilgileri hatırlatarak başlamak istedim İskandinav ülkelerinde analog karasal radyonun (FM/AM) sayısallaştırılması sürecini irdelemeye. Norveç'in FM şebekesini 2017 yılı içerisinde...

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde

Remzi Kitabevi'nin Ağustos 1968 tarihli ikinci baskısından okudum bu klasik romanı. Dilimize Ferhunde ve Orhan Şaik Gökyay çevirmiş. Günümüzde yapılan çeviriler daha özenli oluyor. Bu baskıda, romanda Fransızca olarak geçen kimi bölümlerin çevirisi yapılmamış. Oysa dip not şeklinde bu ifadelerin Türkçesi verilmeliydi. Dizgiye dair de sorunlar var. Sanırım yeni tarihli baskılarda bu sorunlar giderilmiştir.  Alt metinlerle, göndermelerle dolu bir roman Dorian Gray'in Portresi. Bunları bilmeden, fark etmeden de okunabilir elbette. Yayınlandığı dönem tartışmalara sebep olmuş, kimi bölümleri sansürlenmiş. Yakın tarihli baskıları, "sansürsüz" ibaresiyle okuyucuya sunulmuş.

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Pazr günü eğlencesi: Eymir gölü etrafında bisiklet sürmek

Sadece ODTÜ öğrenci ve çalışanlarının bir de göl kartı sahiplerinin girebildiği düşünülür Eymir gölüne. Oysa, eskiden olduğu gibi bugün de arabasız girdiğiniz sürece, kimse kimlik sormaz kapısında. Birisi TRT'nin Oran yerleşkesinin yanından inen yolun sonunda, diğeri Gölbaşı'ndaki TEİAŞ tesislerini geçince olmak üzere iki kapısı bulunur bu küçük göl ve çevresinin. ODTÜ arazisidir ve içerisinde piknik yapmak yasaktır. Son düzenlemeler sonrası üniversite arazisi olduğu için içeride alkol satışı yasaklanmıştır. Yakın zamanda üniversite yönetiminin aldığı bir karar ile Eymir gölü çevresine haftasonları araç girişi tamamen yasaklandı. Her iki kapının yakınında, ODTÜ'de görev yapan güvenliklerin kontrol ettiği park alanları oluşturuldu. Ücretsiz olan bu alanlara aracınızı bırakıp yürüyerek göl çevresine girebiliyorsunuz. İçeride her 10 - 15 dakikada bir hareket eden ring servisleri bekliyor. Lokantaların olduğu yerlerde durakları var. Dönüş için de aynı araçları kullanabili...

Sırlar Oteli - Pera Günlükleri 2 / Delal Arya

Beş kitaptan oluşan Pera Günlükleri serisinin ilk dört kitabını, deyim yerindeyse, bir solukta okudum. Dünyanın gerçekleri ile gizemi bir arada harmanlayan macera kitaplarını okumayı hep sevmişimdir. Dan Brown'un romanlarını da ilk çıktığı günlerde edinip okumuştum.  Delal Arya'nın Pera Günlükleri serisi Körler Ülkesi ile başlıyor. Serinin ikinci kitabı Sırlar Oteli gene Can Çocuk'tan, ilk baskısı 2013 yılında yapılmış. Körler Ülkesi'nden bir sene sonra. Benim okuduğum Kasım 2018 tarihli 9. baskısıydı.  Sırlar Oteli'nin başrolünde Pera Palas var desem yeridir. İstanbul'da bir çok ünlünün de konakladığı ve hâlâ hizmet vermeye devam eden Pera Palas'ta saklanan şifreler, onları bulup çözmeye çalışan Ran, Lusin ile yeni arkadaşları...  Sırlar Oteli'nde Gökkafes'in romana dahil ediliş biçimi etkileyici.  İlk kitaba dair notlarımı bir kaç bağlantı vererek sonlandırmıştım. Bu kez de öyle yapacağım. Dilerseniz Sırlar Oteli'ni okumadan önce, ...

Rangers - Fenerbahçe maçı devre arası yorumlarım

Blogumda futbola dair yazı sayısı fazla değil. Böylesini ise ilk kez deniyorum. Saat itibariyle 14 Mart 2025'e girdiğimiz bu dakikalarda, İstanbul'da 3-1 kaybettiği maçın rövanşında en az iki farklı galibiyet arayan Fenerbahçe'nin ilk yarısını 1-0 önde bitirdiği maçın devre arasına dair görüşlerimi kayda geçiriyorum. İlk yarıyı tek cümle ile özetlemem gerekirse, iyi oynamasak da golü bulduk, derdim. Rangers'ın oyunun kontrolünü elinde tuttuğu, arada kalemizde tehlikeli pozisyonlara girdiği, bizimse bir türlü organize ataklar geliştiremediğimiz bir ilk yarı izledik.  İkinci yarıda, uzatmalara gitmek için iki farklı galibiyet şart. Başka bir ifade ile, gol yemeden en az bir gol daha bulmalıyız. Talisca ve El Nesri gibi her an skora katkı yapabilecek oyuncuların olduğu Fenerbahçe, bunu başaracaktır.  Maç sonu yorumlarımı da sıcağı sıcağına kaydedeceğim. 

yarın İstanbul'da okullar tatil mi?

Bu akşam bir çok haber sitesinde benzer başlıklı yazılar göreceksiniz. Bu da onlardan birisi. Öncelikle hemen söyleyeyim sizi bir kaç fotoğrafa daha tıklamak zorunda bırakmadan, bilmiyorum. Aslında bu başlıkla haber yapan sitelerin hiçbirisi de bilmiyor yanıtı. Tek bildiğimiz, bu yazıyı hazırlayarak kendimi de ekliyorum gruba, okuyucu sayısını arttırabilmek için yapabileceklerimiz.  Meteorolojinin tahminlerine göre bu gece İstanbul'un doğu ilçelerinde ve yüksek kesimlerinde kar yağışı görülecekmiş. Benim tahminime göre yarın okullar tatil olmaz. Eğer yarın çok yağarsa bir ihtimal perşembe günü kar tatilini görürüz. Ona da çok bel bağlamamak gerek. Zaten ikinci yarı yılın ilk haftasını yaşıyoruz henüz. Tatilden yeni çıkmışken tatile gerek var mı? Sağlıklı ve huzurlu bir hafta dileklerimle... Not: Fotoğrafı seneler önce Ankara'da çekmiştim.