IBC 2015'te WorldDAB'nin düzenlediği panel |
Radyo ve televizyonun (TV) sayısallaşma süreçleri birbirine pek benzemiyor. Bunun bence iki temel nedeni var:
- Radyonun kullanmakta olduğu FM bandı (88-108 MHz) mobil hizmet sunucularınca talep gören bir bant değil. Oysa karasal televizyonun kullandığı bandın (470 - 960 MHz) kıymeti büyük.
- Radyo sayısallaştığında dinleyicinin elde edeceği yenilikler TV'nin sayısallaştığında elde edeceğinden çok daha az. Analog TV'den fazlasıyla şikayet varken, düzenli/kurallı işletilen bir FM şebekesi çoğunluk için yeterli.
Bu bilgileri hatırlatarak başlamak istedim İskandinav ülkelerinde analog karasal radyonun (FM/AM) sayısallaştırılması sürecini irdelemeye. Norveç'in FM şebekesini 2017 yılı içerisinde kapatacağına dair yazıma LinkedIn platformunda bir yorum geldi. Yorumda paylaşılan bilgi, Norveç Meclis'inde bir milletvekilinin FM yayınlarının kapatılmasına eleştirisini ve bu eleştiriye verilen yanıtı içeriyordu.
Danimarka, İsveç ve Norveç başka bir ifadeyle İskandinav ülkelerinin sayısal radyo konusundaki tercihleri yakından takip ediliyor. Bu üç ülkenin durumuna geçmeden, sayısal radyonun Avrupa genelindeki durumunu özetleyerek başlayayım. Konu hakkında, Avrupa Yayın Birliği'nin (European Broadcasting Union: EBU) Şubat 2016 tarihli Market Insight Digital Radio 2016 başlıklı bir çalışması var. Bu çalışmaya göre Avrupa ülkeleri, sayısal radyonun gelişmişliği bakımından dörde ayrılmış:
Digital Leaders (Danimarka, Norveç, İsviçre ve Birleşik Krallık) olarak adlandırılan ülkelerde sayısal radyo, yaygın kapsamayı sağlayan bir şebekeye sahip. Yasal düzenleme ve alıcı satışları bakımından gelişmiş durumdalar.
Digital Embracers (Almanya, Malta ve Hollanda) ülkelerinde ise DAB+ şebekesi kurulmuş ve alıcılar elektronik marketlerde satışa sunulmuş durumda. Hizmetin yaygınlaştırılması için ciddi çaba söz konusu.
Digital newbies (Belçika -Flemenkçe-, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İtalya ve Polonya) ülkelerinde ise durum biraz karışık. Bu ülkelerde, DAB+ hizmeti yakın zamanlarda sunulmaya başlanmış olsa da ülke genelini kapsayan bir şebeke kurulamamış. Ayrıca kimi paydaşların konu hakkında tam mutabakatı sağlanamamış.
Wait and See (Avusturya, Belçika -Fransızca-, Macaristan, İrlanda, Romanya, Slovakya, İspanya, İsveç ve Türkiye) en kalabalık grubu oluşturan bu ülkelerin tek ortak özellikleri "bekleyelim biraz" diyor olmaları. Listede ülkemizin de yer alması sizleri şaşırtmış olabilir. EBU'nun raporuna göre, Ankara ve İstanbul'da TRT'nin 5 radyosunu DAB formatında dinleyebilirsiniz. Dediğim gibi bu grup ülkelerin sayısal radyo şebekesi konusunda ilerlemeleri birbirinden oldukça farklı. Ülkemizde 2015 yılında yeniden deneme yayınlarına başlanmışken, İsveç 1995 yılından bu yana sayısal radyo şebekesine sahip. İsveç'in durumunu, dizinin ilerleyen yazılarında irdelemeye çalışacağım.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde sırasıyla İsveç, Danimarka ve Norveç'in sayısal radyo tercihleriyle ilgili bilgiler paylaşacağım. Son olarak tüm bu bilgileri toparlamaya gayret edeceğim. Beklediğimden zor bir işe giriştim, umarım sizleri de tatmin edecek nitelikte olur sonucu.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde sırasıyla İsveç, Danimarka ve Norveç'in sayısal radyo tercihleriyle ilgili bilgiler paylaşacağım. Son olarak tüm bu bilgileri toparlamaya gayret edeceğim. Beklediğimden zor bir işe giriştim, umarım sizleri de tatmin edecek nitelikte olur sonucu.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.