Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

neden fotograf çekiyoruz

Filmli makineler zamanından kalmayım. Siyah beyaz ILFORD'la çektiğim karelerin bir bölümü duruyor hâlâ. Film banyosu, kart baskısı, deklanşöre basıldığı anda film üzerine sabitlenen karenin baskı sırasında değişikliklere uğratılması... Hepsi hoş, güzel anılar oldu artık. Başlıktaki soruyu, neden fotograf çekiyoruz sorusunu son zamanlarda daha çok soruyorum.  Bulduğum bir kaç yanıt var. Sizlerin yorumlarını da merak ediyorum. İşte benim yanıtlarım: İleride dönüp o anı hatırlamak için.   Orada bulunduğumuzu göstermek için. Herkes çektiği için.

Sevginin Eşsiz Kışı / İnci Aral

"Akşam yemeğini ocağa koyduğunda her şey toplanmış, temizlenmiş, yerini bulmuş olurdu. Öğle sonundan akşamüzerine kadar sürecek ve çocuklar okuladan geldiğinde yeniden bozulmaya başlayacak olan o kısa süreli düzeni sağlamak için yaşadığını düşünürdü çoğu zaman Solmaz. Ama bu süre kendisi için vazgeçilemeyecek bir önem taşıyordu. Yalnızca kendisi için yaşayabileceği birkaç saat vardı önünde şimdi." (Sevginin Eşsiz Kışı, s.111)  Yukarıda alıntıladığım paragraf Sevginin Eşsiz Kışı adlı öykü kitabının Kutu isimli öyküsünden. Hangimiz hayatımızın farklı olduğunu ileri sürebilir ki? Evde oturup çocuk bakmıyorum diyenler, çocuğun yerini iş ile değiştirip yeniden okuyabilir paragrafı. Ya da işe gitmiyorum öğrenciyim diyenler dersleri koyabilir mesela. Demem o ki hepimiz hayatımızın büyük bölümünü zorunlu olmadıkça yapmayacağımız şeyleri yaparak, kendimize, ama sadece kendimize, ait kısacık zaman dilimlerine kavuşmak için yaşıyoruz. Peki buna birisi mi zorladı bizleri? İşe, okula, ili...

Uykusuzlar, İnci Aral

İnci Aral'ın yazdıklarını okumaya devam ediyorum. Aral'ın yayınlanmış tüm eserlerini okumak gibi bir hedefim var. Bu bağlamda sahaf ziyaretlerimde, Ankara'da halen "sahaf"lar var, İnci Aral'ın eserlerinin ilk baskılarını arıyorum. Nedense sahaftan edindiğim kitapları okumak daha fazla keyif veriyor. Okuduğum kitaba not düşülmüşse hele. Neyse, Uykusuzlar'a dönersem, Aral'ın kaleminin gücünü ve hayattaki duruşunu en somut şekilde ortaya koyduğu bir öykü kitabı bence. Uykusuzlar'ın ilk baskısı 1984 yılında yapılmış. Yani darbeden 4 yıl sonra, 1983 seçimlerinden ise sadece 1 yıl sonra. 7 öykü var kitapta. Mehmet Kaptan, Karanlığa Kumru Nakışıdır, Ağrılı Kapısında Gecenin başlıklı öykülerin konusu doğrudan işkence, kayıplar, baskılar, hapislik, acılar. Kitabın yayınlandığı tarihi göz önüne alınca fazla söze gerek kalmıyor. Mehmet Kaptan'da dört yaşındaki bir çocuğun babasının hapisliğini algılayışı öykülenmiş. Seçilen imgeler çok etkileyici. Karanlı...

Radyo Veri Sistemi - Radio Data System (RDS)

Temmuz ayı yazılarında söz verdiğim radyo veri sistemine (RDS) ilişkin yazı, sonunda karşınızda. Aslında bu yazıyı yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım uzun süre. Sebebi bu kez tembellik değil. Ülkemizde RDS'in hemen hemen hiç bir özelliği kullanılmıyor. Böylesi bir durumda yazıda bahsedeceğim bir çok konu havada kalacak.  Gene de, arabaların radyolarında işlevsiz olarak görülen PTY/AF/TA gibi tuşların ne işe yaradığını anlamaya yardımcı olması umuduyla yazdım. Program Service (PS) Name = Program Hizmet Adı: Sekiz karakterlik bu alanda ya istasyonun adı ya da sloganı yer alıyor. RDS hizmeti vermeyen bir istasyona gelindiğinde ekranda istasyonun frekansı yer alıyor. Alternate Frequency (AF) Switching = Alternatif Frekansa Anahtarlama: Bu özelliğin kullanımı için aynı yayını farklı frekanslardan yapan vericilerin bulunması gerekiyor. Radyo, en güçlü sinyalin geldiği verici otomatik olarak seçer. Özellikle yol güzergahı boyunca farklı frekanslardan yayın yapan vericilerin olduğu...

Çocukluğun Soğuk Geceleri / Tezer Özlü

Geçen aylarda Yapı Kredi Yayınları'nda (YKY) ayın yazarı olarak Tezer Özlü seçilmişti. Ayın yazarının kitaplarının indirimli olarak satıldığı YKY, daha önce okumadığım yazarlarla tanışma olanağı sunuyor. Özlü ile tanışıklığıma böyle bir kampanyanın vesile olması üzücü. Bu kadar geç kalmamalıymışım. Çocukluğun Soğuk Geceleri, 1980 yılında yayınlanmış ilk olarak. Benim aldığım Ocak 2011 tarihli, YKY'dan 16. baskısı.  1943 doğumlu Özlü, 43 yaşındayken yakalandığı kanser nedeniyle vefat etmiş. Yaşarken yayınladığı üç eserinin yanı sıra vefatının ardından mektupları, yayınlanmamış öyküleriyle birlikte YKY'da7 eseri bulunuyor. Roman olarak tasniflenmiş Çocukluğun Soğuk Geceleri, 65 sayfa. Dört bölümden oluşuyor. Öz yaşamına dair anlatılarla ilerleyen kitapta aynı paragraf içerisinde bile farklı zaman dilimlerinden bahsediliyor. Bu anlamda kısa bir kitap olmasına karşın okuması zaman alıyor. Bu zaman-mekan farklılıklarını takip dikkat istiyor. Özlü'nün kitap boyu anlattıkları ...

Büyücüler / Levent Mete

Can Yayınları'ndan 2003 yılında ilk baskısını yapmış Büyücüler. Levent Mete'den okuduğum diğer kitaplarla kıyasladığımda çok daha grift ve zor okunan bir roman. Gerçeküstü bir hikaye ve zaman içerisinde yolculuklarla bezenmiş olmasından kaynaklanıyor bu zorluk. Aşk Hastalığı, Mete'nin en beğendiğim kitabı olmayı sürdürüyor. Kafanızın karışık olmadığı bir zaman diliminde (böyle bir zaman bulabilirseniz tabii) elinizden bırakmadan okumanız gerekli. Bu mevsimin kitabı olmadığı kesin.208 sayfalık kitabı bitirmem bir haftadan fazla sürdü.

Gazete Solfasol

1 Mayıs 2011'de yayın hayatına başlayan, aylık Ankara gazetesi . Üyesi olduğum meslek odasının haberleşme listesine gönderilen ileti ile haberdar oldum kendisinden. İletide abone olarak desteklenebileceği de yazılıydı. İşin doğrusu, takip ettiğim gazete ve dergilere abone olmaktansa her ay gidip bayiden satın almak daha keyif verici geliyor bana. Gerçi takip ettiğim kimi dergilerin yayın tarihi pek belli olmuyor. Kimilerini ise her bayi satmıyor. Gene de bayiden almaya devam. Bu gereksiz giriş bölümünden sonra gelelim Solfasol'de neler olduğuna. Belki bilmeyenler için Solfasol'un Ankara'nın kuzeyine doğru giderken (Havaalanı yolu) Aydınlıkevler ve Hasköy semtlerinden sonra gelen bir gecekondu mahallesi olduğu bilgisini vereyim. İnternetteki bilgilere göre Hacı Bayram Veli'nin doğduğu yermiş. Zaten bilenler hatırlayacaktır havaalanı yolu üzerinde Hacı Bayram'ın doğduğu evi gösteren bir levha da var. Eski adı 'zülfazıl'mış. Sonradan neden solfasol ol...

Yaşadığınız şehirde hangi radyo hangi frekanstan yayın yapıyor?

Başlıktaki soruyu meraj ediyor musunuz? Yanıtınız "evet" ise Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun web sayfasındaki sorgulama ekranını kullanarak merakınızı giderebilirsiniz. Türkiye'nin tüm illerindeki FM bandından yayın yapan tüm radyo istasyonlarını ve frekanslarını listeletmeniz olanaklı. Merak edenler için benim yaptığım bir kaç listemenin sonucunu yazayım. Sorgulamalara göre Ankara'da (ilçeler dahil) 104, İstanbul'da 109, İzmir'de 116, Antalya'da 112 radyo istasyonu yayın yapıyor. 87,5 ile 108 MHz frekansları arasına yayılmış durumda bu radyolar. Aynı frekanstan yayın yapan birden fazla istasyon görebilirsiniz listede. Dikkatli incelediğinizde, yayınların farklı ilçelerden yapıldığını göreceksiniz. Büyük kentlerdeki yayıncı sayıları beni şaşırttı açıkçası. Antalya ve İzmir, Ankara ve İstanbul'u geçmiş. Bir başka şaşırtıcı durum küçük illere göz attığımda ortaya çıktı. Tunceli, Artvin, Ardahan gibi illeri sorguladığımda TRT'nin yanı sıra Samanyo...

Ölüm Pornosu / Chuck Palahniuk

Döğüş Kulübü (fight club), bir çoklarının en beğendiği filmlerin başında gelir. Filmi sevenler oyuncularını hatırlar ancak filmin kaynağı olan aynı isimli kitabın yazarının Chuck Palahniuk olduğunu bilenler fazla değildi. 1962 doğumlu Amerika'lı yazar Palahniuk'un Snuff isimli 2008 yılında yayınlanan romanı, Funda Uncu'nun çevirisi ile 2011 yılında Ayrıntı yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum kitabın 2011'de yayınlanan ikinci baskısıydı. 191 sayfalık orta uzunluktaki roman Cassie Wright adlı eski porno yıldızının 600 erkekle birlikte olacağı bir son film çekimi boyunca 600 erkeğin üç tanesi (72, 137 ve 600 numara) ile oyuncu asistanı Sheila'nın anlattıklarından oluşuyor. Dört farklı karakterin anlattıklarına Cassie'nin geçmişini de katarsak, 5 karakterin hayatlarından kesitlerle erkek egemen dünyayı sorguluyor yazar. Karakterler rastgele seçilmemiş elbette. Roman, sinema dünyasına ilişkin gerçek bilgilerle zenginleştirilmiş. Kitabın argo dilinin, anlatılanlar gö...

Dağın Ardına Bakmak / Bejan Matur

Bejan Matur, Kahramanmaraş doğumlu, Ankara Hukuk Fakültesi mezunu bir şair / yazar. Kendisini 2011 tarihli son kitabı Dağın Ardına Bakmak ile tanıdım. Kitap, Zaman gazetesinde yayınlanmış yazı dizisinden oluşturulmuş. Timaş yayınlarından çıkan kitap, 2011 tarihli. Zor bir coğrafyanın zor sorunlarından birisiyle, belki de en zoruyla ilgili. Adına ne koyarsanız koyun, ülkenin yıllardır süregelen sorununa dair bir çok kitap yazıldı, daha bir çoğu yazılacak. Matur'un söyleşilerden, kendi değerlendirmelerinden oluşturduğu kitabın en önemli farklı dağın ardına bakmasında yatıyor. Dağa çıkıp hayatını yurt dışında geçiren, dönüp hapis yatıp tahliye olanlar ve hali hazırda dağda bulunanlarla yapılan söyleşilerden oluşan bölümleri anneler ile söyleşiler ve Matur'un değerlendirme yazıları izliyor. Olaylara bir de dağın ardından bakmak isteyenler için zor bulunacak bir kaynak.