Yağmur damlaları arabanın silecekleriyle yarış halindeydi. Az önce temizlenen yerler, gökten düşenlerle yeniden ıslanıyor ve görüşü bozmaya devam ediyordu. Binalar ve şehir uzaklaşırken, ne yapıyorum gerçekten diye düşündü. İç sesini sözle tekrarladığını fark ettiğinde, arabada yalnız olduğuna şükretti. İş çıkışı, akşam trafiğinde kendi kendine konuşmak pek garip karşılanmazdı gerçi. Bu aralar akıl sağlığını korumak herkes için zordu. Zor zamanlardan geçiyoruz, dedi kendi kendine. Hangi zamanımız kolay oldu ki diye ekledi. Kendine hak verdiğini fark edip güldü. Hava kararmaya başlayacak birazdan, daha çevre yoluna bile gelemedim. Bu gidişle bugün rekor kıracağım. Neyse ki evde bekleyenim yok. Bekleyeni olmadığına sevinmesi garibine gitti. Çocukluğu ve gençliği boyunca kendisini hep kalabalık bir ailenin babası olarak hayal ettiğini hatırladı. Karısı, kızları ve oğulları ile güle eğlene yaşayıp gideceği kocaman bir ev görürdü ne zaman geleceği düşünse. Oysa hiç evlenmed...
Bundan yaklaşık 100 yıl önce (1928) yazılmış bir romanı okurken, günümüzde de değişen çok az şey var diyor olmak ne kadar acı. Paris'te geçen roman, sağlam bir kapitalizm eleştirisi. Otomobili oluşturan süreçleri, bölümler halinde işlemiş Ehrenburg. Otomobilin doğuşu, yürüyen bant, otomobil lastikleri, bir şiirsel arasöz, benzin, borsa ve yollar başlıklı bölümlerden oluşan Otomobilli Yaşam aslında tam roman sayılmaz. Şemsa Yeğin çevirisiyle 1984 yılı Oda Yayınları'ndan çıkan romanın başında yazarın notu şöyle diyor: Bu kitap bir roman değil, zamanımızın bir güncesidir. Kahramanlar birer düş ürünü olmadığı gibi, öykü de, yazar tarafından uydurulmuş değildir. Ancak yazar, kahramanlardan hernagi birinin resmi açıklamalarına bağlı kalmaktana, bu kişilerin hareletlerini kendi açıklamarıyla yansıtmayı seçti; böyle bir seçim yapabilme hakkını kendinde bulmaktadır. Tür olarak, belgesel roman diyebileceğimiz Otomobilli Yaşam, 2000 yılında Ve İnsan Otomobili Yarattı adıyla yeniden T...