Ana içeriğe atla

Yayıncılık dünyasında "ses" değişecek: Next Generation Audio (NGA)

Okumayı, araştırmayı ve yazmayı seven birisiyim. 20 seneden uzun süredir çalıştığım yayıncılık dünyasının video (görüntü) tarafında bir çok yeniliğe tanıklık ettim. Standart tanımlamalı (SD) yayınlardan yüksek tanımlamalı (HD) ve son olarak ultra yüksek tanımlamalı (UHD-4K) görüntüler ilk akla gelenler. Ses ise temelde fazla değişmedi. Mono - stereo, ben sektöre girmeden var olan teknolojik yenilik. Sıkıştırma teknikleri gelişse de sesin ele alınışına farklı bir yaklaşım, 5+1 - 7+ 1, 10+1 - 22+2'leri saymazsak, yaşanmadı denilebilir. İşte bu durum Next Generation Audio ile birlikte değişecek gibi görünüyor.
Next Generation Audio (NGA) nedir?
Kısaca tanımlamak gerekirse NGA öncesi dünyada sesin son hali, yapım esnasında, yapımcı tarafından veriliyor. Farklı kaynaklardan gelen sesler, bir ses karıştırıcısından (audio mixer) geçirilerek tek ses (peki stereo için sağ ve sol sesler, 5+1 - 7+1, vb için farklı hoparlörden farklı sesler) halinde yayınlanıyordu. Alıcı tarafta izleyicinin yapabildiği tek şey sesi oluşturan frekanslarla oynamak (bas-tiz vb) ve seviyesini ayarlamaktan (sesi yükselt-düşür) ibaretti. 
NGA dünyasında neler olabileceğini bir futbol maçı yayını üzerinden açıklamaya çalışayım:
Maç yayınında üç önemli ses kaynağı vardır:
  • Spiker
  • Yorumcu
  • Tribün

NGA öncesi, bugünkü dünyada evimize bu 3 sesin karışımı ulaşıyor. NGA ile isteyen spiker ve yorumcu sesini kısarken tribün (efekt) sesini yükseltebilecek. Yani bir yerde her 3 kaynak ayrı ayrı evimize ulaşırken elimizdeki akıllı kumanda ile, her birimiz ses masasındaki teknisyen olabileceğiz. Bu, elbette senaryolardan sadece bir tanesi. Ses kaynağını bir nesne olarak tanımlayıp, alıcıya ses-görüntü ile birlikte bu nesnelerle ilgili bilgileri de gönderdikten ve bunu önceden tanımlanmış standartlar çerçevesinde yaptıktan sonra ne tür uygulamaların geliştirilebileceği biraz yapımcının hayal gücüne kalmış oluyor. Özellikle sanal gerçeklik ya da arttırılmış gerçeklik uygulamalarında NGA, çok daha gerçekçi deneyimler yaşamamızı sağlayacak.  
Aslında, farkında olmasak da, sinemalarda Dolby Atmos, MPEG-H, DTS:X gibi adlara sahip teknolojiler  sayesinde NGA güzelliklerini duyuyorduk. Ayrıca oyunlarda ve kimi Blu Ray oynatıcılarda gene NGA kullanımı mevcuttu. Görünen o ki önümüzdeki seneler içerisinde, belki 3-5 yıla kadar, tüketici elektroniği üreticilerinin kullandığı kısaltmalara yenileri eklenecek...
Bu arada yazıda derlediğim bilgiler için büyük oranda EBU'nun NGA konusunda yayınladığı Technology Fact Sheet belgesinden yararlandım: 
Ek bilgi edinmek isterseniz Dolby firmasının Atmos ile ilgili yayınladığı White Paper'a bakmanızı öneririm. Sinemada NGA kullanımına yönelik geliştirdikleri teknolojiyi anlatıyor. 
Gene, özellikle audio konusunda önemli gelişmelere imza atan bir başka şirket DTS'in DTS-X teknolojisini incelemeyi ihmal etmeyin;
Son bağlantı ise Fraunhofer Enstitüsü'nden. MPEG-H ile ilgili sayfaya mutlaka bakın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...