Yazının başlığında bir mana gizli :) İlk eser, son olmayacak gibi geliyor bana anlamına geliyor. Memduh Şevket, dönemdaşları gibi İttihat Terakki'nin içinde yer almış, ilginç hayat öyküsüyle etkileyici bir karakter. Öyküleri ve romanlarıyla da döneminin öncülerinden sayılır. Benim okuduğum Bilgi Yayınevi'nin Temmuz 1983 tarihli üçüncü baskısıydı. Otlakçı, hem kitabın hem de kitap içindeki bir öykünün adı. Kapak görselinden de anlaşılacağı gibi bir otlakçının öyküsü. Dili çok yalın Memduh Şevket'in. Öyle süslü betimlemeler, uzun ağdalı cümleler yok. Karakterleri tanıtırken, oyun metni gibi kısacık cümleler, kimi kez kelimeler ile yetinilmiş. Öykülerin tarihlerinin çoğunlukla 1920'ler olduğunu görünce insan çekiniyor haliyle. Günlük dil değişmiştir, anlaşılmaz ifadeler yer alıyordur diye düşünüyor. Oysa metinde bir sadeleştirmeye falan gidilmeden olduğu gibi yayınlanmış ve son derece anlaşılır her şey. Bir öyküde kasıtlı olarak ağdalı bir dil kullanılmış, karakter...
Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden. Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm. Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...