Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Triple play

Telekom sektöründe yaşanmakta olan gelişmelerle birlikte, Avrupa'da sıkça duyulmaya başlanan ifadelerden biri: triple play . Yani 3'lü hizmet. Başka bir değişle telefon ile birlikte televizyon ve internet hizmetlerinin de aynı operatör tarafından verilmesi ve bu 3 hizmet için (çoğunlukla) tek fatura gönderilmesi. 30 Ocak 2007 tarihli habere göre Fransa'da Orange firması telefon, televizyon ve ADSL internetten oluşan paket için 39,90 € fiyat istiyormuş. Farklı ülkelerden farklı fiyat örnekleri bulunabilir. Ülkemizde triple play uygulamasını yapabilecek şirket sayısı fazla değil. Türk Telekom A.Ş. ve TürkSat bu tip bir hizmeti verme olasılığı en yüksek olanlar bence. Aslında Türk Telekom internet ve telefon hizmetini verebiliyor hali hazırda. TürkSat ise TV ve interneti birlikte sunabiliyor. Türk Telekom IPTV hizmetine başladığında, TürkSat ile telefon hizmetine başladığında (veya yaygınlaştırdığında voip hizmeti veriyor çünkü) triple play diye adlandırılan hizmeti sağlamış ...

Futbolda ilginç durum

Bu yıl futbol ligi ilginçliklerle dolu. Geçtiğimiz yıllarda üçe bölünmüş olarak görürdük ligi. Bir grup takım tepeye oynardı. Sayıları 5'i geçmezdi bu takımların. 5-8 takım da ligde kalma mücadelesi verirdi. 18 takımlı bir lig oynandığını düşünürsek 10 takımın ne yukarıya yetişecek kadar fazla puanı olurdu ne de düşme tehlikesi hissedecek kadar az. Bu yıl ise çok daha farklı bir puan tablosu ile karşı karşıyayız. Konyaspor 31 puanla 6. sırada yer alıyor. 15. Çaykur Rizespor'un ise 24 puanı var. Sondaki 3 takım ile baştaki 3 takımın diğerlerinden biraz uzaklaştığını düşünsek bile (ki bu gözlemin de doğruluğu tartışılır, 4.durumdaki Kayserispor ile 3. Beşiktaş arasında 2 puan fark var) geriye kalan 12 takım, 34 ile 24 puan arasına yerleşmiş durumda.

Polis, film

Türk sinemasında fazla alışık olmadığımız filmlerden olan Polis , 16 Şubat 2007 Cuma günü vizyona girdi . Haluk Bilginer'in son derece başarılı oyunculuğu, ilginç kurgusu, güzel çekilmiş sahneler, Özgü Namal'ın oyunculuğu filmi kurtarmaya yetmiyor. Kara film tarzında olduğu ileri sürülen, absürt film denilen ancak, benim herhangi bir kategoriye sokamadığım deneysel bir film Polis .

Kısık Ateşte 15 Dakika

Ülkemiz sinemasında fazla örneğini bilmiyorum tek mekanda geçen filmlerin. Kısık Ateşte 15 Dakika'yı izlerken aklıma hep Mustafa Altıoklar'ın Banyo adlı filmi geldi. Orada da birbirleriyle bir şekilde bağlantılı olaylar, kapalı mekan, dekor gibi duran banyo. Bu filmde de olaylar lüks Fransız restaurantı Le Chic'te geçiyor. Birbiriyle bir şekilde ilişkili öyküler, fazlasıyla zorlama finalle beklenmedik sona bağlanıyor. Kimi karakterler inandırıcılıktan uzank. Metin Akpınar'ın canlandırdığı oymacı, restaurantın kadın düşkünü sahibi ve sanki final sahnesi için filme monte edilmiş gibi duran komiser bunlardan. Öte yanda Haluk Bilginer, oyunculuğu adeta ile büyülüyor. Aysun Kayacı, filmde söylediği şarkılarda kendi sesini kullanmış. Bir çok ses sanatçısından başarılı, belki bu yeteneğini ileride kullanır. Ata Demirer'in performansı iyi olsa bile, oyuculuğu ile ilgili yorum yapabilmek için farklı karakterlerde izlemek gerekiyor. Başta da yazdığım gibi örneğine sık rastla...

Kadın Matematikçiler, Ercan Kumcu

Matematik, birçok bilimde kullanılan temel araçlardan birisi. Matematik alanında önemli çalışmalara imza atmış, adını tarihe mal etmişler arasında kadınların sayısı hiç de az değilmiş. Ercan Kumcu'nun Kadın Matematikçiler adlı kitabını okuyana kadar bu gerçeğin farkında değildim. Kitapta, 370 ile 415 yılları arasında yaşamış İskenderiyeli Hypatia'dan başlayarak kronolojik sırayla kısa hayat öyküleri verilen 113 kadın matematikçi var. Kadınların matematikle uğraşmaları Immanuel Kant gibi ünlü düşünürlerce bile yadırganmış. Kant "Madem güzel kafalarını geometriyle meşgul edecekler, sakal da bırakabilirler" demiş. 1666 yılında kurulan Fransız Bilimler Akademisi ilk kadın üyesini 1979 yılında kabul etmiş. Kadınların mücadeleleri okula gitmeyle başlamış. Lisans eğitimlerini alabildikten sonra yüksek lisans eğitimi için uğraşmışlar yıllarca. Çoğu üniversite, yüksek lisans için kabul etmemiş kadınları. Dışarıdan dersler alıp gerekli koşulları sağlayanlara ise unvan ver...

Coşkun Can Aktan'ın bilgi hazinesi

Türkçe içerik bulmanın hala çok kolay olmadığı sanal alemde, bu kadar kapsamlı içeriği olan bir sitenin varlığından haberdar değildim. Hemen adresi vereyim: http://www.canaktan.org/ Gerek sayfa tasarımındaki güzellik ve özen, gerekse zengin ve Türkçe içeriğiyle Can Aktan'ın sayfası, sık kullanılanlara eklenecek kaynaklardan birisi. ANTİ-LEVİATHAN 'dan Merkez Bankacılığı 'na, AB Kriterleri 'nden Kamu Tercihi Teorisi 'ne farklı konularda kendi yazdığı kaynaklarla zenginleştirdiği sitesinde aynı zamanda farklı kaynaklardan derlediği bağlantılar da var. Halen Dokuz Eylül Ünivesitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde çalışmakta olan Atkan'ın öz geçmişine de buradan ulaşabilirsiniz. Ülkemizde bir çok farklı alanda geniş bilgilere sahip kişiler var. Ancak, zaman ayırıp bu bilgilerini başkalarının kullanımına açanlara pek sık rastlanmıyor. Sayın Aktan'a Sosyal Bilimler Sayısal Arşiv'i için çok teşekkürler. Umarım benzer çalışmalar artar...

Uygunsuz Gerçek

ABD'nin son seçimlerde başkan adayı, daha önce başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş Al Gore'un, Küresel Isınma konusunda yıllar boyu sürdürdüğü mücadelenin özetlendiği bir film Uygunsuz Gerçek . Filmde de örneklendiği gibi sigaranın sağlığa zararlı olduğunu kabul etmemek için senelerce direnen sermaye, dünyanın sonunu hazırlayan karbon gazı emisyonu konusunda da adım atmamakta ısrarlı. Filmde sorunların tespiti doğru bir şekilde yapılmış olsa bile çözüm için doğru yöntemlerin önerildiğini söylemek güç. Günümüzde dünyanın böylesine kirletilmiş olmasının en önemli sebebi dünya genelinde (istisnaları kenara koyarsak) uygulanmakta olan ekonomi yönetimi. Sadece kar güdüsü ile hareket eden şirketleri çevreye saygılı olmaya davet edip, onların da bu davete uyacağını beklemek fazla iyimserlik. Filmi izleyene kadar küresel ısınmanın bizden sonraki kuşaklar için yaşanılmaz bir dünya yaratıyor olduğunu düşünürdüm. Oysa, filmi izledikten sonra anladım ki, bizden sonraki kuşakları bile b...

Ya sonra?

Ajda Pekkan'ın söylediği efsane şarkılardan birisi Ya Sonra. Ne yaptılar yıllar sonra? Levent Yüksel yeniden söyledi. Pekkan kadar iyi söyleyememiş olsa bile klipteki İstanbul görüntüleri çok güzel. Şarkının en beğendiğim bölümü ise müziğin devam ettiği, arada Ya Sonra...Senden sonra... Ya sonra Ne yaparım senden sonra Kal.... şeklinde devam eden bölümleri. Orijinali, belki Türkçe aranjmanından da iyi bu arada.  Kendime sorarım başlıktaki soruyu; Ya sonra? Herkesin arada bir yapması gerekir.

İnternet canavarı

Son günlerde bir panik havası estiriliyor internetteki içerikle ilgili. Konuyla yakından ilgilenenlerin şaşkınlıkla izlediği haberler, açıklamalar akıllara başka sorular ve nedenler getiriyor. Teknoloji Kimin Umurunda adlı kitabın da yazarı olan Altı Üstü Tasarım adlı blog yazarı Mehmet Doğan çok iyi bir yazı yazmış konu ile ilgili. Mutlaka okumanızı öneririm. Yorumlarla daha da gelişen yazılarıyla okumaktan büyük keyif aldığım Sn. Doğan'ın sitesini sık kullanılanlarınıza ekleminizi de öneririm. Ayrıca yan tarafta izlediklerim bölümünde sayfasının adresini görebilirsiniz... Sansürsüz, özgür bir dünya özlemiyle.

Express

Yıllar önceydi Express dergisini ilk okumam. Tam olarak hatırlayamasam bile neden baksanız 10 yıldan fazla olmuştur. O zamanlar haftalık çıkıyordu. Sonra iki haftada bire düştü sıklığı. Sonra kapandı, kayboldu. Herhalde 3-4 yıl önceydi. Kitapçıda Post Express adıyla tekrar karşımda görünce şaşırdım önce. Artık aylık çıkmaya başlamıştı. Post pek uzun kalmadı adının başında. Tekrar Express olunca daha bir sevindim. Şimdi her ay, neredeyse hiç aksatmadan alıyorum. Zaten ben okumayı bitirene kadar yenisi çıkmış oluyor. Ne mi var içinde. Hayatta ne varsa. Politika, sanat, kültür, söyleşiler, haberler, kitap, kaset tanıtımları. Dergi hakkında daha fazla bilgiyi Ekşi Sözlük'ten bulabilirsiniz . Henüz tanışmadıysanız kendisiyle 5 YTL karşılığında Dost, İmge gibi kitapevlerinde sizi bekliyor.

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Klasik televizyonlar ne zaman biter?

Yayıncılık dünyasında uzun süredir büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu dönüşüm üzerine 2013 ve 2018 yıllarında görüşlerimi paylaşmış, klasik televizyon yayıncılığının giderek sönümleneceğini ve dijital platformların baskın hale geleceğini öngörmüştüm. Bugün, 2025'e geldiğimizde bu öngörümün büyük ölçüde gerçekleştiğini söylemek mümkün. Ancak bazı detaylar hâlâ dikkat çekici bir dengeyi sürdürüyor. Yeni Neslin Tercihi Belli: Platformlar ve YouTube Artık genç izleyicilerin büyük çoğunluğu içerik tüketiminde Netflix, Disney+, Amazon Prime  gibi dijital platformları ve YouTube 'u tercih ediyor. İçeriğe istedikleri zaman, istedikleri cihazdan ulaşabiliyor olmak bu tercihin temelinde yatıyor. Lineer yayın akışına bağımlı olmak, gençler için oldukça uzak bir kavram haline geldi. Ama Klasik TV Hâlâ Burada Buna rağmen, 50 yaş üstü izleyici kitlesi için klasik televizyon hâlâ önemli bir yer tutuyor. Alışkanlıklar, haber ve canlı yayınlar gibi içerikler, bu grubun televizy...

Hac / Paulo Coelho

Kurguyla Gerçek Arasında Bir Yolculuk Bugüne kadar hiç Paulo Coelho kitabı okumamıştım. Siz sormadan söyleyeyim: Evet, Simyacı hâlâ okunacaklar listemde. Ama ilk adımı, Hac ile attım. İlginçtir ki bu kitap, Simyacı ’nın da yazılmasına vesile olan gerçek bir hac yolculuğunu konu alıyor. Bu yolculuk, İspanya'da "El Camino de Santiago" yani Santiago Yolu olarak bilinen yüzlerce kilometrelik bir yürüyüş rotası boyunca geçiyor. Farklı yönlerden, farklı duraklardan başlayan ama aynı amaca çıkan bu rota, hem fiziksel hem de ruhsal bir yolculuk sunuyor. Kitabın arka kapağını okuduğumda aklıma Nermin Yıldırım ’ın Ev adlı romanı geldi. Orada da kahraman, Santiago yolunu farklı bir yönde yürüyordu. Coelho’nun Hac ’ı ile bu iki kitap arasında, hem benzerlik hem de yaklaşım farkı görmek mümkün. Kurgu mu, Anı mı? Kitabı okurken en çok düşündüren şeylerden biri şu oldu: Bu yaşananlar gerçekten oldu mu, yoksa metaforların içine mi gizlendiler? Roman, yer yer o kadar ...

Trabzonspor U19 takımının başarısı üzerine

Bu yazıyı hazırladığım 2 Nisan 2025 günü itibariyle Trabzonspor A takımı, Süper Lig'de 27 maçta 9'ar galibiyet - mağlubiyet ve beraberlik ile 36 puan toplayarak 10. sırada yer alıyor. Trabzonspor U 19 takımı ise U 19 Elit A Ligi'nde 26 maçta 18 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile 59 puan toplayarak, lider Galatasaray'ın iki puan gerisinde ikinci sırada. Bu arada Trabzonspor U 19 takımının üç maç eksiği olduğunu ekleyeyim. Bu eksik üç maçını da kazanırsa 7 puan farkla lider olması mümkün.  UEFA Gençlik Ligi'nde yarı finale çıkan ve bu yolda İtalya'dan Juventus, Atalanta ve Inter'i eleyen takımımız, kupaya doğru emin adımlarla ilerliyor.  Trabzonspor Fatih Sultan Tekke yönetiminde U 19'daki gençleri A takıma dahil etme stratejisini uygularsa uzun süreli başarının gelmesi işten bile değil.  Gençleri bir kez daha kutluyorum. Kupayı ülkemize getireceklerine yürekten inanıyorum. 

Rangers - Fenerbahçe maçı 90 dakika sonu

İkinci yarıya çok daha istekli başladı Fenerbahçe. İkinci gol için rakip kaleye yüklenirken yaptığı ataklar özellikle sol kanatta Kostiç'in yaptığı ortalara dayanıyordu. 60 ile 65. dakikalar arasında Rangers beraberlik golüne çok yaklaşsa da savunma ve kaleci İrfan Can'ın gününde olması umutlarımızı sürdürmeye yetti.  İkinci gol, sağ kanattan gelişen atak sonucu geldi. İkinci golün ardından J ose Mourinho'nun yaptığı değişiklikler ile çok daha baskılı bir futbol ortaya koyduk. Üçüncü gole çok yaklaştığımız ataklar olsa da ne yazık ki şutlar kaleyi bulmadı.  Rangers'ın arada bulduğu net fırsatlarda ise İrfan Can başarılıydı.  Şimdi uzatmalarda ve belki de penaltı atışlarında belirlenecek tur atlayan takım. Uzun zamandır izlediğim en heyecanlı ikinci yarı olduğunu ekleyerek notlarımı sonlandırayım.  Sonuç ne olursa olsun, 3-1'lik ilk maçı çevirmeyi başardı Fenerbahçe. Tebrikler, umarım turu geçen taraf olmayı da başarırlar. 

Yirmi Yıl Sonra Gelen Misafir

Kuşlar, horozlar, eşekler hepsi kendi dilinde güneşi selamlarken, biraz daha uyuyabilsem diye uğraşmak boşunaydı.  Haydi kalk bakalım, diyor hepsi. Güneş doğdu, gün başladı. Yapılacak onca iş seni bekliyor. Misafirin de gelecek, hem de. Gözlerimi ovuşturarak doğruldum yer yatağından, serin sabah havası yüzüme hafifçe çarpıyordu. Çaydanlığın içinden yükselen buhar sesini duyunca mutfağa yöneldim. Annem erkenden kalkmış, sobayı da yakmış, her şey hazır gibiydi. Misafirin kim olduğunu hâlâ söylememişti ama yüzündeki gizemli gülümseme merakımı daha da artırıyordu. Bahçeye çıkıp tavuklara yem verirken aklım hep o yaklaşan misafirdeydi. Evin küçüğü olsam da benim de yapmak zorunda olduğum şeyler vardı. Tavukların yemlenmesi sabah rutinim arasında. Yemlerini verdikten sonra yumurta var mı kontrolü de bende. Abim ve ablam gibi okula gitmiyorum henüz. Misafir kaçta gelecek acaba? Saat sekizi biraz geçiyordu, uzaklardan tozlu bir araba sesi gelmeye başladı. Yokuştan çıkan eski model minibüsü...

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...