Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sayısal karasal televizyon: alıcılar

Bu yazıyı bir dizi yazısının ilki gibi kurguladım. Vakit buldukça dizinin diğer yazılarını da ekleyeceğim. Aklımdaki bölümler şöyle: yayıncılar, dağıtım şirketi, cihaz üreticileri, reklam. Ne yazık ki zamana yayılmış bir dizi olacak. Dizi bittiğinde umarım, ülkemizde, belki bir gün başlayacak, sayısal karasal televizyon yayıncılığı eko sistemini bütün olarak görüp değerlendirmeye yardımcı olacak bir metin ortaya çıkar.  2006 yılı Şubat ayında Çamlıca vericisinde televizyonlardan canlı yayınlanan tören ile sayısal karasal yayının kurdelesi kesilirken standart DVB-T MPEG 2 idi. Köprünün altından sular, teknolojisi dünyasından çok transistörler geçti ve bugüne geldiğimizde, belirlenen yeni standart DVB-T2 ve MPEG 4. Önümüzdeki ay yapılacak uluslararası bir etkinlikteki sunumların birinin başlığı: Sayısal karasal televizyonun geleceği Almanya 2017 DVB-T2 HEVC. Şimdilik sayısal karasal televizyona geçişin 2017'den önce olacağını umarak, DVB-T2 MPEG 4 standardının baki olduğunu varsa...

Marksizim ve Cinsel Devrim / Aleksandra Kollontay

Sovyetler Birliği'nde bir dönem bakanlık görevinde de bulunan Aleksandra Kollontay'ın (kitabın kapağında Kollontai, iç kapağında Kollantai diye yazılmış olsa bile internet ansiklopedisi wikipedia'daki bilgiyi daha doğru bulduğum için Kollontay'ı kullanacağım) çeşitli tarih ve ortamlarda yaptığı konuşmalar / sunumlar / yazılardan oluşturulan bir derleme Marksizm ve Cinsel Devrim. Tüm Zamanlar Yayıncılık tarafından K. Yalım'ın Fransızca'dan çevirisiyle Nisan 1992'de ilk baskısını yapmış. 199 sayfalık kitap dört bölümden oluşuyor.  Aile bunalımı, yeni kadın, aşk ve ilk deneyler başlıklı bölümlerde sosyalizm pratiğinin ilk yıllarına kadar aile / kadın / cinsellik konularında Kollontay'ın görüşlerine yer veriliyor. Konuya teorik tartışma kadar uygulama pratikleri üzerinden de yaklaşılıyor. Hayat nasıl örgütlenecek, kadın nasıl özgürleşecek, miras hukuku, çekirdek aile ve soyun baba üzerinden devamı gibi konularda Marx ve Engels de kitaplar yazmış. Kollony...

sayısal karasal televizyon: güncel sorulara yanıtlar

Son dönemde kimi forum sayfalarında birbiriyle çelişen yorumlar / haberler okuyorum. Kerameti kendinden menkul bu yorum / haberleri okuyunca çoğunlukla gülümsüyorum. Kimi yorum / haberlerin yazdırıldığı / yönlendirildiği aşikar. Ancak, son dönemde ciddi bir bilgi kirliliğinin de yaşandığını gözlemleyince daha önce yazdığım sıkça sorulan sorular yazısını güncellemenin doğru olacağına karar verdim. Umarım faydalı olur. Nedir bu sayısal karasal televizyon? Televizyon yayınları temelde iki ortamda izleyiciye ulaştırılır. Kablosuz yöntemler uydu, karasal ve 4G/Wimax olarak sayılabilir. Sayısal karasal televizyon, karasal vericiler ile evimize ulaştırılan yayındır. Bunun için ülkenin dört bir tepesine verici yerleştirmek ve bu vericilere televizyon yayınını ulaştırmak gereklidir. Ne zaman başlayacak? Yanıtı bugün için belirsiz olan soru. RTÜK'ün planlamalarına göre Ankara'da 20 gün önce düzenli yayınların başlamış olması gerekiyordu. Ancak ulusal multipleks kapasitesi ta...

deneyerek öğrenin: Feza Gürsey Bilim Merkezi ve İşte Güneş sergisi

Feza Gürsey Bilim Merkezi , Ankara'da yaşayanlar için büyük bir şans. Zamanında golf sahası için ayrılan Altınsoy'un belediye başkanlığı döneminde park olarak Ankara'nın hizmetine sunulan Altınpark içerisinde yer alıyor. Deneyerek öğrenmenin keyfine ailecek varabileceğiniz bir yer. Henüz 4,5 yaşındaki kızlarımızın da 40 yaşına gelmek üzere olan bizlerin de ilgisini çeken deney setleri vardı. Merkezi gezerken rehberlik yapan görevlilerin de bulunması işleri kolaylaştırıyor.  Bu önemli bilim merkezi üç ay boyunca önemli bir sergiye de ev sahipliği yapacak. Sergiyi şehrimize getiren Alman Kültür Merkezi olarak bildiğimiz Goethe Enstitüsü. İstanbul ziyareti sonrasında şehrimize gelen İŞTE GÜNEŞ adlı sergi, Ankara'nın ardından İzmir'e gidecekmiş. Nükleer santrallerini kapatma kararını veren Almanya, yenilenebilir enerji konusunda araştırmalara hız verdi. Rüzgar ve güneş enerjisinde öne çıkan şirketlerin Almanya kökenli olmasına şaşmamak gerekli. Almanya'ya kıy...

DigiTAG etkinliğinde ülkemize dair öne çıkan konular

  14 - 15 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilen DigiTAG çalıştayında (workshop) bir buçuk günde 5 oturum yapıldı. İlk oturumdaki sunumların dışındaki tüm sunumlar İngilizce'ydi. Eş anlı çeviri hizmeti, en fazla ilk oturumda kullanıldı. Ülkemizdeki duruma odaklı ilk oturumda öne çıkanlarla başlayayım bu yazıya: Konunun tüm tarafları sürecin bu şekilde kilitlenmiş olmasından rahatsız.  Ulusal ihalenin yenilenmesinden önce 6112 sayılı yasada değişiklik yapılması gerekliliği de neredeyse tüm taraflarca kabul ediliyor. RTÜK temsilcisinin sunumunda bu konuda net bir ifadenin yer almadığını da belirteyim. Yayıncı kuruluşların temsilcisi konumundaki TVYD'nin sunumunda lisans bedellerinin yüksekliği ve yatırım maliyeti vurgulandı. Analog karasal yayınların izlenmemiyor oluşundan hareketle sayısal karasal için bu kadar para (lisans + yatırım) veremeyecekleri dile getirildi.  Oturumda iletişim dünyasının temsilcisi gibi görünen konuşmacısı, 4G lisanslamaları...

Dar Koridor / Tülay Güzeler

Ocak 2012'te Kanguru Yayınları'ndan çıkan Dar Koridor, Tülay Güzeler'den okuduğum ilk eser. 125 sayfalık 12 ayrı, ancak birbiriyle ilgili öyküden oluşan eser okuyucusundan dikkat ve özen istiyor. Kolay okunan, sayfaları hızlı çevirebileceğiniz bir kitap değil. Gerçek, gerçeği arayış, ölüm, hayat gibi herkesin her dönem düşündüğü konularla ilgili yazılanlar. Gerçeküstü bir dil var ve okuyanın öykülerin arasında kaybolmasına yol açıyor bu dil kimi zaman. Güzeler'in diğer yazdıklarını da merak ettim Dar Koridor'u okuyunca. Yeni bir yazarla tanışmak, okumak, ne kadar az okuduğumu farkettiriyor her seferinde.

DigiTAG etkinliğinde sürpriz öneri: ANTEN A.Ş. kamu şirketi olsun.

Bir buçuk gün içerisinde otuz beş sunum izlemek yorucu oluyor. Şansıma, bu kez öyle ülkeler arası seyahat etmek zorunda kalmadım. DigiTAG'ın DVB-T2 platformunda deneyimler ve fırsatlar adını taşıyan çalıştayı 14 - 15 Kasım tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Etkinlikteki sunumlarla ilgili elimden geldiğince yazılar yazacağım. Hatta DigiTAG etiketi oluşturup, bu yazılara daha kolay erişim de sağlayacağım. Ancak biraz zamana ihtiyacım var. Hem sunumların paylaşılmasını beklemek, hem de dinlediklerimi kafamda tartıp yazıya dökebilmek için gerekiyor bu zaman.  Gelelim bu yazının başlığına. Toplamda otuz beş sunum vardı etkinlikte. İlk günün ilk oturumdaki 6 sunum, Türkiye'ye odaklıydı. ANTEN A.Ş.'yi temsilen İbrahim İlker Cücioğlu, RTÜK'ün temsilen Taha Yücel, TRT'yi temsilen Zeki Çiftçi, Televizyon Yayıncıları Derneği'ni temsilen Zahid Akman, RATEM'den Dursun Güleryüz ve son olarak sektöre farklı bir noktadan bakışıyla Ahmet Hamdi Atalay sunumla...

Dört mevsim boyunca festival keyfi: Başka Sinema

Kavaklıdere sineması kapandı. Yıllar önce Talip sinemasının, Eti Sanatın kapandığı / dönüştüğü gibi. Ardından Kızılırmak sinemasının salonları çoğalıp küçüldü. Gösterdiği filmler, düzenin / günün dayatmasına fazla direnemedi. Halen, zaman zaman gişesi olmayan filmler gösterse bile, bu dayatmaya dayanmak kolay değil.  Hal böyle olunca, alışveriş merkezlerindeki zincir salonlarda "gişesi" olan filmler dışında bir şeyler arayanlar için iş zorlaştı. Hele Ankara'da yaşıyorsanız işiniz daha da zor. Eskiden Ankara film festivali vardı. Son yıllarda onun da adını duyamaz olduk.  Bu umutsuzluk bulutunu dağıtan "başka türlü bir şey" isteyenler için yeni seçenek Başka Sinema. Ankara'nın göbeğindeki Kızılay Büyülü Fener sinemasının bir salonu, başka türlü filmler gösteriyor. Güncel programa başka sinema'nın web sayfasından ulaşabilirsiniz. Filmlerin gösterimleri sırasında ara verilmiyor.

okumak - yazmak - seçmek

İnsanlar artık okumuyor.  Okumak yerine yazıyor. Aslında "paylaşıyor" demek daha doğru belki de.  Mikro blog sitesi twitter, borsadaki ilk işlem gününde açılış fiyatını neredeyse ikiye katlamış.  Facebook'u en çok kullanan ülkelerin başında geliyoruz. Youtube'a yüklenen videoların izlenme sayılarına, facebook'a yazdığı yazıya gelen "like" sayısına bakıp seçim sonuçlarını anlayamayanlar için bir istastistiği hatırlatayım: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 verilerine göre ülkemizde interneti hayatı boyunca hiç kullanmamışların oranı %51,1 . Bu sayı ülkemizde iki kişiden birisinin interneti hiç kullanmadığını gösteriyor. Siz istediğiniz kadar internet üzerinden örgütlenin, çok doğru, çok akıllıca, çok etkileyici argümanlarla fikrinizi savunun / yaygınlaştırın ulaşabileceğiniz kişi sayısı ülke nüfusunun yarısından ibaret. Bu arada bu istatistiğin 16 - 74 yaş arası bireyleri kapsadığını da belirteyim. Bu % 51,1'lik oran ülke ortalaması. Ke...

1 Kasım'da Ankara'da sayısal karasal televizyon yayınları başladı mı?

Son günlerde gerek yurt içinden gerekse yurt dışından tanıdıklar yukarıdaki soruyu yöneltiyorlar. Sektörü yakından takip etmeye çalışan kişiler, soruyu soranlar. Özellikle yurt dışında yaşayanların merak ettiği bu sorunun yanıtı ile başlayayım yazıma:  HAYIR. 1 Kasım'sa Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınları başlamadı! RTÜK, ülkemizde sayısal karasal televizyona geçiş sürecinin yöneticisi ve uygulamacısı konumundaki üst kuruldur. Bu sürece dair en güncel açıklamaları RTÜK web sayfasından edinebileceğinizi düşünerek kısa bir arama yaptığınızda ulaştığınız metinde 1 Kasım 2013'te Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınlarının başlayacağını görebilirsiniz. 1 Aralık'ta Bursa, 8 Aralık'ta İstanbul şeklinde devam eden listede Türkiye'nin 81 iline, hatta ilçe ayrıntısına kadar, tarihler yer alıyor.  Ne yazık ki bu tarihlerin hepsi geçerliliğini yitirmiş durumda. Nedenlerini hatırlatmama gerek var mı bilemiyorum. Tüm tarihçeyi yazmaya benim, okumaya sizin vaktiniz yetm...

DVB-T2 deneyimleri İstanbul'da paylaşılacak

Sayısal karasal televizyon yayınları ile ilgili yazılacak, tartışılacak o kadar çok şey var ki. Ancak, bunları kendim söyleyip kendim okumak yerine bir çalıştayda tartışmak çok daha yararlı olacak. Blogumu takip edenler hatırlayacaktır. Bir ay kadar önce T2 sürecini tartışmak için bir çalıştayın toplanması çağrısında bulunmuştum . Çağrıma ülkemiz dışından bir yanıt geldi sonunda: DigiTAG 14 - 15 Kasım 2013'de İstanbul'da DVB-T2 çalıştayı düzenliyor.  Elbette DigiTAG benim çağrıma yanıt vermiş değil. O işin şakası. Çalıştay (workshop) iki günlük yüklü bir programa sahip. Giriş ücretli . DigiTAG üyesi olmayan kuruluşlardan katılanlar için, ki ülkemizde DigiTAG üyesi bir kuruluş yok, 25 Ekim sonrası kayıtlarda, ki 25 Ekim'i geçtik, 250 €. Ücret, benzer etkinliklerle kıyaslandığında oldukça hesaplı. Ancak, bireysel olarak konuyu takip eden bir mühendis için az para değil. Hele avronun son dönemdeki yükselişinden sonra. Etkinliği yerinde takip etme olanağı bulan şanslılard...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Hız sınırlamaları

Ankara'da yaşayanlar yakından bilecektir. Ankara'yı Eskişehir'e, Konya'ya ve İstanbul'a bağlayan yollardan şehir merkezine doğru gelirken, neredeyse hiç, ışığa takılmıyorsunuz. Tüm ışıklı kavşaklar köprülerle aşılmış durumda. Her üç yolda da yaklaşık 4 gidiş 4 de geliş şeriti yapılmış. Hız sınırı ise 50 km / saat. Olabildiğince bu yollardan uzak durmaya çabalasam bile zaman zaman buralara yolum düşüyor. Yolun en sağ şeritinden saatte 60 km civarında hız ile seyretmeye gayret ediyorum. Ancak bunu başarabilmek pek kolay olmuyor. Dikkatinizi çekmek isterim; saatte 60 km, yani azami hız sınırının %20 fazlasıyla yolun en sağından ilerlememe izin verilmiyor. Nedeni çok basit. Bu yollarda trafik ortalama 90 km /saat hız ile akıyor. Bu gerçeği tüm denetim elemanları da biliyor. Ne zaman bir kaza olup 3-5 kişi ölüyor, kazanın ertesi günü herkes hızın ölüm getirdiğinden bahsediyor. Ardından arabalarına binip, sanki biraz önce hızın ölüm getirdiğinden bahsetmemiş gibi, 90-100 ...

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...