Kitabın kapağında Bir "Bilinmeyen Filozof"un Yaşam Öyküsü ibaresi var. Pergamon'dan çıkan Ağustos 2006 tarihli 9. baskısını okudum. Çok ilginç, nev-i şahsına mühhasır bir kişiymiş Celal Yalnız. Kendisine seçtiği soyadı gibi yalnız bir hayat yaşamış. Orhan Karaveli, oldukça zor bir işi başarmış. Yazılı metin bırakmayan bir filozofu anlatmak, hele ölümünün ardından onca yıl geçtikten sonra, zor bir iş. Karaveli, öncelikle Celal Bey'in vefâtının ardından yazılanları aktarmakla başlamış çalışmasına. Rahmetlinin ardından dönemin, neredeyse tüm, önde gelen köşe yazarları anı paylaşmış. İkinci bölümde Celal Bey'in ailesinden bahsetmiş ve bunu Sakallı Celal Bey'in hayatının anlatıldığı bölümler izlemiş. Bu yazıda kitapta anlatılanları aktarmayacağım. Ancak şu kadarını söyleyeyim, yakın tarihe meraklıysanız bu kitabı mutlaka okumalısınız...
Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır. Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor. Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...