Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kendime notlar

Uzun bir aranın ardından yeniden bir blog yazısı yazmanın garip heyecanı içindeyim. Bloga yazı ekliyordum eklemesine. Ancak son dönemde eklediklerimin tümü, okuduğum kitaplara dair yazdığım kısa notlardan ibaretti. Bu kez, geçmişte örnekleri çokça olan, kendime notlardan birisini yazmaya niyetliyim.  Niyetliydim desem daha doğru olacak sanırım.  Yeni yazı yazmak için otursam bile yaptığım eski yazdıklarımı okumaktan ibaret oldu.  Blogu yeniden eski düzenine oturtmak istiyorum. Umarım en kısa zamanda yeni yazılarla yeniden başlarım yazmaya...  En çok kendim için.

PAN'ın Saklı Sembolleri / Sandra Regnier

Sandra Regnier'in PAN üçlemesinin son romanı PAN'ın Saklı Sembolleri'ni dilimize, üçlemenin diğer kitaplarında olduğu gibi, Serap Gülerçin Karluk çevirmiş. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Ağustos 2020 tarihli ilk baskını okudum.  371 sayfalık roman, üçlemede, içinde fantastik öğe barındırması bakımından, ilk sırada yer alır. Son roman ile 18 yaşındaki kahramanımız Felicity Morgan kendisi ve "misyonu" hakkındaki sırları öğreniyor. Macera boyunca okuyucuya eşlik eden kimi karakterlerin gerçek kimlikleri de bu son romanda ortaya çıkıyor.  Fantastik romanları çok sevmediğimi hatırlatan bir üçleme oldu PAN. Özenli yazılmış, iyi kurgulanmış romanlar. Genç okuyucular belki daha çok sevecektir. Kahramanların 18 yaşında olduğunu hatırlatarak, çocukların okumak için 13 - 14 yaşını beklemelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum. 

PAN'ın Karanlık Kehaneti / Sandra Regnier

PAN üçlemesinin ikinci romanı. Sandra Regnier'in gizem ve efsaneler ile bezenmiş PAN serisini Serap Gülerçin Karluk çevirmiş dilimize. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Şubat 2020 tarihli ilk baskısını okudum. 414 sayfalık roman, üçlemenin ilk kitabının bıraktığı yerden devam ediyor. Kahramanlarımız Felicity Morgan ve Leander FitzMor gene Londra'da lisenin son sınıf öğrencileri. Ancak bu ikinci romanda artık bir takım gizler ortaya çıkıyor. Zaman içerisinde yolculuklarla bir takım tarihi olaylara ve mekânlara tanıklık ediyoruz. Roman bu yolla okuyucuda, anlatılan tarihi olayları araştırma isteği de uyandırıyor.  Gençlerin ilgisini çekeceğini düşündüğüm PAN üçlemesinde en sevdiğim roman Karanlık Kehanet oldu. Kitapçılarda üç roman yanyana konularak sergileniyor.  

PAN'ın Gizli Vasiyeti / Sandra Regnier

Sandra Regnier'in kaleminden çıkan efsaneler ve fantastik öğeler içeren PAN üçlemesinin ilk romanı olan PAN'ın Gizli Vas iyeti, aynı zamanda üçlemenin içinde gerçeküstü öğeleri en az barındıranı. Dilimize Serap Gülerçin Karluk tarafından çevrilmiş. Yapı Kredi Yayınları'ndan Ağustos 2019 tarihli ilk baskısını okudum.  426 sayfalık roman lisenin son sınıfındaki bir grup öğrencinin okuldaki hayatını anlatarak başlıyor. Gizemin ipuçları verilse bile odaklanılan gençlerin günlük çekişmeleri. Kahramanlarımız 18 yaşında ve karşı cinse kendini beğendirmek, ilgi görmek son derece önemli. Roman mekânı, çoğunlukla Londra. Zaman ise gene çoğunlukla günümüz.  Fantaziler, efsaneler, gizem ilginizi çekiyorsa serinin diğer kitaplarını daha fazla seveceksiniz. 

Saraydan Sürgüne / Kenize Murad

Osmanlı İmparatorluğu'nun 33. padişahı V. Murad 'ın kızlarından Hatice Sultan 'ın torunu, Selma Hanımsultan'ın kızı Kenize Murad , Türkçe'ye Saraydan Sürgüne adıyla çevrilen romanda anneannesinin ve annesinin hayatının bir bölümünü anlatıyor. 1987'de Fransızca olarak De la part de la princesse morte adıyla yayınlanmış, büyük ilgi görmüş ve çok sayıda dile çevrilmiş. Benim okuduğum Everest Yayınları'nca Mart 2003 tarihli, çevirisini Nuriye Yiğitler ve Gökçe Tuncer yaptığı üçüncü baskısıydı.  Roman gibi bir hayat yaşamış Selma Hanımsultan. Dünya tarihinde büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemde geçiyor olaylar. 1914 - 1941 yılları arasında yaşayan Selma Hanımsultan'ın hayatı ve Saraydan Sürgüne romanının değerlendirmesi için Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin Padişah torunu bir savaş muhabiri: Kenîze Murad'ın Hikâyesi başlıklı yazısını okumanızı öneririm.  Yakın tarih olarak adlandırdığım 1876 - 1946 arasındaki yıllara meraklıysanız Saraydan Sür...

Çöp Plaza-2 / Miyase Sertbarut

Nisan 2012 tarihli Çöp Plaza-1'den 8 yıl sonra gelen bir devam romanı Çöp Plaza-2 Hayaller Hawaii. İlk romandaki gibi devam romanında da atık toplayıcıların hayat mücadelesine odaklanılmış. Miyase Sertbarut, ilk romanın sonunda çizdiği iyimser tablonun sürmediğini anlatarak başlıyor. 2012'deki ilk romana kıyasla daha gerçekçi bir anlatım var.  Çocuklara ve gençlere hayatın zorluklarını anlatan bir roman. 142 sayfa ve Tudem yayınlarından çıkmış. Benim okuduğum Mart 2020 tarihli ilk baskıydı. 

Çöp Plaza-1 / Miyase Sertbarut

Çöp Plaza Nisan 2012'de ilk baskısını yapmış bir çocuk - genç romanı. Benim okuduğum Tudem yayınlarından çıkan, Mart 2020 tarihli 26. baskısıydı. İlk 25 baskısı 117.000 adet yapılmış. 2012 yılında Çöp Plaza adıyla yayınlanan roman, Mart 2020'de Çöp Plaza-2'nin çıkmasıyla birlikte Çöp Plaza -1 adıyla yayınlanıyor. 134 sayfalık roman atık toplayıcılarının hayat mücadelesine odaklanıyor. Gizemli bir hastalığa aranan çare, atık toplayıcılarının yaşadığı mahallede bulunuyor. Sertbarut'un romanı hayatın gerçeklerini çocukların anlayabileceği bir dil ile ortaya koyuyor. 

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

2019 hedefleri, 2. ay değerlendirmesi

Öyle büyük hedefler koymamıştım kendime 2019 için . Zaten koysam da pek bir şey değişmediğinden belki de :)  Neyse, madem hedefleri ve ilk ay değerlendirmesini paylaştım, ikinci ayda durum ne minvalde onu da yazayım: Yeni kitap satın almama kararımı uygulamaya devam ediyorum. Bu süreçte kütüphane can simidim oldu. Şubat ayında istediğim kadar kitap okuyamadım ne yazık ki. Mart ayından umutluyum. Spor, istediğim yoğunlukta ilerliyor. Öğlen arası boşluğunda Eymir yürüyüşleri ve gün içerisinde olabildiğince hareket halinde olmak... Benim için yeterli. Bu yaştan sonra herkül gibi görünmeyi istemem zaten.  Eski yazı için girişimim henüz yok. Aslında bu konuyu başka bir şekilde çözmeyi planlıyorum. Sonbaharı beklemem gerekiyor. Bakalım, eğer tahmin ettiğim gibi ilerlerse süreçler, sizlerle de paylaşırım... Teknik etiketli yazıları, biraz daha özenli ve referanslı yazmaya gayret ediyorum. Bu yüzden eskisi kadar hızlı eklemeler olmuyor. Ancak beklediğinize değeceğini umu...

Sokak sanatçıları, Ankara

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz. 

Viyana fotografları yayında

Viyana fotograflarının bir kısmını yayına verdim. Son gün çektiklerim ile henüz yüklemediğim bir kısmını ileride koymaya çalışacağım. Ayrıca fotografların açıklamaları da yok. Şimdilik bunlar var.

IBC'ye 11 gün kaldı Pre IBC 2023 - 1

Dördüncü kez kendimi temsilen ve kendi olanaklarımla, Avrupa'nın en büyük yayıncılık fuar ve konferansı IBC'ye basın akreditasyonu ile katılacak olmanın heyecanı içerisindeyim. 2019'da bir dizi yayınlamıştım; Pre IBC başlığı ile.   O sene IBC'ye katılamamıştım gerçi ama şimdi dönüp okuyunca 2019'da konuşulanları hatırlamanın kolaylığı, 2023 için de bir Pre IBC hazırlamaya itti beni.  2019'da Temmuz ayının ilk günlerinde yazmaya başlamışım, Pre IBC'leri. Konferansa gelme konusunda kararsız kalanlar için bir rehber olmuştur belki. Bu yıl, bu anlamda oldukça geç kaldım. Amsterdam'daki otellerin büyük bölümünde yer bulmak zor, yer kalanların ise ücretleri fazlasıyla yüksek. Keza uçaklarda da durum farklı değil. Sözü gene uzattım, buyurun Pre IBC 2023 dizisinin ilk yazısına: Bu yazıda IBC'ye ilk kez katılacaklara, dördüncü kez katılmanın deneyimi ile önerilerimi sıralayacağım. IBC, RAI Amsterdam adlı bir fuar alanında düzenleniyor. Amsterdam merkezine,...

Antidepresan Tuzağı / Dr. Mutluhan İZMİR

Dr. Mutluhan İzmir ile ilk tanışmam Tıp Bu Değil kitapları ile olmuştu. Psikiyatristlerin hastalıkların çözümü olarak kimyasallara bu kadar bel bağlar hale gelmesini eleştiren bir tavrı vardı Tıp Bu Değil serilerinde. Bir kaç televizyon programına da katıldığını, web sayfasındaki bağlantılardan öğrendim. O programlarda bahsediyordu Antidepresan Tuzağı adlı kitabından. Sonra, bir vesile ile yüzyüze tanışma olanağı da buldum. Hatta geçenlerde haftanın sorusunda Antidepresan Tuzağı'nı hediye ettim. İşin doğrusu vaadettim desem daha doğru, kitabı henüz imzalatmaya fırsat bulamadım. Gene sözü fazla uzattım. Buyurun Antidepresan Tuzağı'na... Hayy Kitap'tan çıkmış bu önemli çalışma. Önce kitaptan çarpıcı bir alıntı: "İnsanlık, bu dünyadaki uzun süreli varoluşunun son 50 yılı boyunca, şimdiye dek görülmemiş ölçüde yoğun biçimde ruhsal sorunlar yaşayan ve buna yönelik tedaviler talep eden bir konuma gelmiştir. İnsanların modern yaşama geçmesiyle ortaya çıkan yeni yaşam...