Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoş geldin 6112, güle güle 3984

Yazının başlığı size bir şey ifade etmediyse geri kalanı okumamanızı öneririm. Yok 3984'ün RTÜK'ün eski kanun numarası olduğunu bilenlerdenseniz, muhtemelen RTÜK yasasının değiştirileceğinden de haberdarsınızdır. 6112, yenilenen kanunun yeni numarası. 15 Şubat 2011'de TBMM'de kabul edilmesinden sonra 3 Mart 2011'de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Kanunun tüm metnine buradan ulaşabilirsiniz.  Uzunca bir süredir beklenen bu yeni kanun ile televizyon/radyo ile içli dışlı olan herkes bir şekilde etkilenecek aslında. Televizyon karşısında ortalama 4 saat geçiren bir ülkenin yurttaşlarından olduğumuza göre, bu sektördeki düzenlemeler, sektör çalışanı olalım (benim gibi :) ya da olmayalım (çoğunluk gibi) hepimizi etkiliyor. Yeni kanun ile değişenleri ve değişmeyenleri ele almaya çalışacağım bu yazıda. Konunun genişliği düşünüldüğünde bu değerlendirmeyi tek yazıya sığdırmamaya karar verdim. Öncelikle, sektör çalışanlarının uzun süredir yapılmasını beklediğ...

Huzursuz Ruhlar, Tarkan Barlas

Tatil, beklediğimden kısa sürdü :) 14 Şubat'ta tatile çıkartmıştım blogu. 10 gün dayanabilmişim. Blogu tatile göndermeme neden olan durumlarda değişiklik yok. Benim bakışımda değişiklik yok. Tek değişen kafamda bir soruya bulduğum geçici yanıt. Soru şuydu: İleride kızlar  ülkede dünyada bunlar bunlar olurken sen tutmuşsun şu kitabı okudum, bu filme gittim, bilmem nerede bilmem ne yedim nefisti, diye incir çekirdeğini doldurmayan yazılar yazmışsın. Yuh sana. derlerse onlara ne yanıt vereceğim? Bulduğum geçici yanıtı bu sayfada paylaşmayacağım. Soruyu neden paylaştım madem yanıtını vermeyecektim :) Bu tatile çıkmayı bir şekilde açıklamış olmak istedim belki de. Neyse uzattım çok. Bir çekirdek doldurmayacak yazıya, çekirdek doldurmayan uzun giriş oldu... Huzursuz Ruhlar, Everst yayınlarından çıkmış bir öykü kitabı. Tarkan Barlas'ın ilk öykü kitabı. Ocak 2008'de ilk baskısını yapmış. Sonradan yeniden basıldı mı bilemiyorum. Kitapta 15 öykü var. Öyküler çarpıcı, rahatsızlı...

blog sayfasını süresiz tatile soktum....

Dünya ve ülke gündemi bu kadar sıcak iken, gelişmeler karşısında söyleyecek tonla sözüm var iken susmak zorunda hissetmenin ezici ağırlığı karşısında, kitaplardan, filmlerden, mekanlardan söz etmenin kifayetsizliğini/anlamsızlığını sezerek blog sayfamı tatile çıkarmaya karar verdim. Bu ZORUNLU, tatil ne kadar sürer bilmiyorum. Belki ve büyük olasılıkla SONSUZA kadar. Sayfadaki yazılara ve yorumlara dokunmayacağım. Belki bir gün tatil biterse, yeni yazılar yayınlayacak enerjiyi bulursam, gündem bu kadar bunaltıcı olmazsa yine, yeni, yeniden buluşuruz... Bu yazıyı yoruma kapalı olarak yayınlıyorum..........

Yayın sektöründe çalışan teknik personelin dikkatine: 22 Şubat'ta kimselere randevu vermeyin!

Başlığa bakıp 22 Şubat'ta ne var diyecekleri fazla merakta bırakmayayım. Ülkemizde de eninde sonunda başlayacak sayısal karasal yayıncılıkta (DVB-T) kullanılacak standartın son sürümüne ilişkin bir webinar var. Webinar, web üzerinden sunulan seminerler için kullanılan bir terim. Herkese açık ve ücretsiz olan bu webinar Avrupa Yayın Birliği (EBU) tarafından düzenleniyor. Webinar, DVB-T2 ile ilgili. T2'nin yayıncılara sağladığı avantajlardan bahsedilecek. Ülkemizde sayısal karasal yayın için büyük olasılıkla DVB-T2 standartı kullanılacak ve hali hazırda elektronik marketlerinde DVB-T alıcılı olarak satılan LCD-LED-Plasma TV'ler için de DVB-T2 alıcı ünitesi kullanılması gerekecek. Yani sayısal karasal yayınlara uygun denilerek satılan televizyonlarla, ülkemizde başlayacak sayısal karasal yayınları izlemek mümkün olmayacak ! Ben zaten karasal yayınları izlemiyorum diyenlerdenseniz sorun yok :) Uyduda 1000 civarında kanal izlerken, kabloda ve IP'de 100 civarında kanal varken...

Söz Uçmuş Yazı Kalmış / Yankı YAZGAN

Kitabın tam adı biraz daha uzun: Söz Uçmuş Yazı Kalmış, 1980'lerden günümüze herkes için gündelik hayat, psikiyatri ve beyin bilimleri yazıları . Yankı Yazgan'ın eski yazılarından derlemelerle oluşturduğu bu son kitabı Aralık 2010 tarihli. Doğan Kitap'tan çıkmış. 336 sayfalık eser üç alt kitaptan oluşuyor:  Labirent Yolculukları / Psikolojisiyle ve Biyolojisiyle Yaşantılar Devlet Baba, Tabiat Ana "Kitapsız" yazılar Alt kitaplardan ilk ikisi Yazgan'ın daha önce aynı isimlerle kitap olarak yayınlanmış yazılarının seçmelerinden oluşuyor. Labirent Yolculukları 1991 yılında Remzi Kitabevi tarafından, Devlet Baba, Tabiat Ana ise 2002 yılında Evrim yayınları tarafından yayınlanmış. Söz Uçmuş Yazı Kalmış'ın son alt kitabı "Kitapsız" yazılar, adı üzerinde daha önce herhangi bir kitapta toplanmamış yazılarından oluşuyor. Kitapta yeniden gözden geçirilen yazıların kimilerinin kenarına notlar düşülmüş. Yeni baskıya notlar olarak isimlendirilen...

RDS-TMC (Radio Data System - Traffic Message Channel)

Geçtiğimiz hafta ön duyurusunu yaptığım 4 yazının sonuncusunda sıra. Ülkemizde başa çıkamadığımız sorunların sonuna 'canavar' kelimesini ekliyoruz. Enflasyon canavarı ve trafik canavarı en bilinenleri. Ön duyuruda canavarlaştırdığımız sorunlardan birisine yönelik, Avrupa'da yıllardır uygulanan ancak ülkemizde her ne hikmetse bir türlü hayata geçiril(e)meyen bir teknolojiden bahsedeceğimi yazmıştım. Yayın sektöründe çalışan birisinin enflasyona ilişkin çözümünün olamayacağına göre buyurun Radyo Veri Sistemi / Trafik Mesaj Kanalı çözümüne: Öncelikle RDS kısaltmasının ne olduğunu açıklayıp, ek bilgi isteyenlere ilgili bağlantıları yazmakla başlayayım işe. RDS (Radio Data System : Radyo Veri Sistemi): Akademik tanımlarına ve ayrıntılarına İngilizce olarak buradan  ve Türkçe olarak buradan  ulaşabilirsiniz. RDS, hepimizin otomobillerindeki radyolarda ve kimilerimizin evlerimizde kullandığımız radyolarda mevcut bulunan bir özellik. Frekans modülasyonu ile yapılan (bildiği...

heryerde kar var

Başkentimizde uzunca süredir beklenen kar, geçtiğimiz haftasonu yağdı. Bu kışın ikinci kar yağışıydı aslında ancak ilki çok kısa kalmıştı yerde. Bu sefer öyle olmayacağı, meteor.gov.tr adresindeki tahminlerden anlaşılıyordu. Tahminler bizleri yanıltmadı. Kar, salı günü itibariyle çatılarda ve araba geçmeyen yerlerde kalmaya devam ediyor. Öğlen vakti güneş tepedeyken arabanın sıcaklık göstergesi sıfırın altında rakamları göstermeye devam ediyor. Akşama hal nice olur bilinmez. Bu ayaz günde iş yerinde masam hiç olmadığı kadar düzenli. İş yaşamının bunaltıcı olduğunu ilk farkedişim aklıma geldi nedensiz. 1995 yılının sıcak geçen Ağustos ayında, Ankara İskitlerde bir binanın 3. katında aynı odayı paylaşan 5 mühendis, ben dahil 3 tanesi yeni mezun. Hayatının baharında bir odada sabahtan akşama kadar beklemek , odada kapana kısıldığını hissetmek ve bu durumun benzerinin yıllar yıllar boyu süreceğini düşünmek.. Bir yaz günü sıcağında başlayan beklemek , kesintilerle de olsa 14 yıl 9 ay 26 gün...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Durdu Usta Katmer Künefe / Ankara

fıstıkzade Seneler önce, Kumrular sokak üzerindeki küçük bir dükkânda yemiştim ilk katmerimi. Seksenli yılların ortaları olmalı. Aradan seneler geçti, katmerin ünü Gaziantep'i aşıp Ankara'ya ulaştı bir kez daha. Özellikle Emek ve Balgat'ta, bir çok mekân açıldı, katmer ve künefe üzerine.  Ülkemizin kimi yörelerinde, katmer, tava böreğine benzeyen, tuzlu bir yufka işiyken, Gaziantep'te, yağlı hamurdan açılan incecik yufkanın içine bol Antep fıstığı, şeker ve kaymaktan oluşan, tatlı bir yufka işi. Künefeyi anlatmaya gerek yok aslında, katmerden çok daha önceleri Ankara'da bir çok kebapçıda bulabildiğimiz, kadayıf ve peynirin lezzetli buluşması.  Durdu Usta , Ankara'da, eski adıyla Emek 8, yeni adıyla Bişkek caddesi üzerinde 181 numarada hizmet sunuyor. Mermer katmer tezgahı ve açık mutfağı ile lezzetleri, hazırlanırken izleyebiliyorsunuz. Geçenlerde mekânı ziyaret ettiğimizde fark ettim ki, menüyü oluşturan tatlıları ikiye ayırabilirsiniz: Kadayıf tabanlı...

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele...

Fatih Tekke ile Trabzonspor

Trabzonspor bu sezona iyi başladı. Uzun bir aranın ardından dört maç üst üste kayıpsız ilerliyor. Lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı, bir maç fazlasıyla, 2. Galatasaray'ın kadrosuna bakınca şampiyonluk için pek şansımız olmadığını düşünen çok olacaktır.  Ben olaya farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu sezon Trabzonspor Avrupa kupalarında yok. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor ligin yanısıra Avrupa'da da mücadele ediyor. İki kulvarda mücadele, sakatlık ve yorgunluk gibi dezavantajları beraberinde getiriyor.  Bu yüzden, kadro derinliği Galatasaray kadar olmasa da Trabzonspor'un zirve yarışını uzun süre götürebileceğini ve bu senenin bir kez daha o sene olabileceğini düşünüyorum. Fatih Tekke ile yakaladığımız bu ritmi sürdürmemiz dileğiyle...

ACupOfCaffein.blogspot.com henüz ziyaret etmediyseniz büyük kayıp

2008 yılının başlarıydı. Prag gezisi öncesi, blog sayfalarında Prag yazıları arıyordum. ACupOfCaffein ile ilk karşılaşmama Prag vesile olmuştu. Köprüler kentinin en meşhur köprüsü hakkında, son derece etkileyici bir yazıya rastlamıştım. Hep yaptığım gibi, hemen blogun sahibine bir e-ileti gönderdim. Gelen yanıt, o günden beri süren bir tanışıklığın başlangıcıydı.  ACupOfCaffein 'in yazarı/sahibi Arzu Hanım'ı tanımam. Kendisini görmeyi bırakın sesini duymuşluğum bile yoktur. Hakkında bildiklerim, adı, İstanbul'da yaşadığı ve bir blogu olduğundan ibarettir. Zaten fazla bilgiye de ihtiyacım yok, yazdıklarından ve çektiği fotograflardan etkilenmek için. 2005 yılından bu yana var olan ACupOfCaffein , özellikle İstanbul, çiçek, makro ve doğa fotografları meraklıları için arayıp da bulunamayacak hazine niteliğinde. Zaman zaman bloguna gönderdiğim yorumlardan öğrendiğime göre fotograf eğitimi almamış. Bu durum, fotograf da bir sanattır ve eğitim sadece teknik öğretmesi bakımı...

Hız sınırlamaları

Ankara'da yaşayanlar yakından bilecektir. Ankara'yı Eskişehir'e, Konya'ya ve İstanbul'a bağlayan yollardan şehir merkezine doğru gelirken, neredeyse hiç, ışığa takılmıyorsunuz. Tüm ışıklı kavşaklar köprülerle aşılmış durumda. Her üç yolda da yaklaşık 4 gidiş 4 de geliş şeriti yapılmış. Hız sınırı ise 50 km / saat. Olabildiğince bu yollardan uzak durmaya çabalasam bile zaman zaman buralara yolum düşüyor. Yolun en sağ şeritinden saatte 60 km civarında hız ile seyretmeye gayret ediyorum. Ancak bunu başarabilmek pek kolay olmuyor. Dikkatinizi çekmek isterim; saatte 60 km, yani azami hız sınırının %20 fazlasıyla yolun en sağından ilerlememe izin verilmiyor. Nedeni çok basit. Bu yollarda trafik ortalama 90 km /saat hız ile akıyor. Bu gerçeği tüm denetim elemanları da biliyor. Ne zaman bir kaza olup 3-5 kişi ölüyor, kazanın ertesi günü herkes hızın ölüm getirdiğinden bahsediyor. Ardından arabalarına binip, sanki biraz önce hızın ölüm getirdiğinden bahsetmemiş gibi, 90-100 ...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...