Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki. Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler. Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri. Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret. İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...
Tam adı: Boğazkesen Fâtih'in Romanı olan eser, Eylül 1995 yılında Can Yayınları tarafından basılmış. Benim okuduğum, 231 sayfalık eserin, Haziran 1998 tarihli 6. basımıydı.
Nedim Gürsel'den Öğleden Sonra Aşk, Kadınlar Kitabı ve İlk Kadın adlı öykü kitaplarını okudum bu yaz, Boğazkesen ise bir roman. Anlatıcı ve yazar olan kahramanın Boğazkesen adlı bir romanı yazma macerasını okuyoruz, Boğazkesen'i okurken. Yazılım ile ilgilenenler bilirler, kendisini çağıran fonksiyonlar vardır: İngilizcesi recursive, Türkçesi özyineli. Gürsel'in romanı da öyle bir yerde, Boğazkesen'i okurken, Boğazkesen'in yazılış öyküsünü okuyoruz.
Tahmin ettiğimden çok daha uzun sürdü Boğazkesen'i bitirmem. Araya başka romanların girmesi, bu uzunluğun nedenlerinden birisiydi belki ancak asıl neden Boğazkesen'in kendiyle ilgili. Nasıl yazsam bilemedim, Boğazkesen, romandan ziyade, roman taslağı ile yazarının güncesinin birleşimi gibi, bitmemiş ve yazarın üzerinde çalışmaktan bıkıp, mevcut haliyle yayınlansın artık dediği bir metin hissi uyandırdı bende. Romanın kahramanı olan ve Boğazkesen adlı bir romanı yazmaya çalışan yazarımızın 192. sayfadaki serzenişi, benim yukarıda anlatmaya çalıştığım durumun özeti:
"Günboyu çalışıyordum. Öngördüğüm bölümlerden pek azını yazabilmiştim oysa. Anlatının nasıl biteceğini kestiremiyordum. Bu biçimiyle 'Boğazkesen' tutarlı, bağdaşık bir metinden çok yamalı bohçaya benziyordu. Bölümler arasında yeterince bağ kuramamış, belli bir tempoda çalışmama karşın üslup birliğini gerçekleştirememiştim. Anlatı tek bir eksende yürümediğinden dengesizdi; sapmalar, gereksiz bilgiler, ayrıntılarla doluydu." s.192
Bölümler, kendi içlerinde iyi yazılmış olsalar bile roman, bu haliyle fazla eklektik olmuş. Gene de özgün bir deneme diye düşünüp, İstanbul'un güzelliklerini, Gürsel'in güçlü kaleminden okumak keyifliydi.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.