Ana içeriğe atla

Koşmasaydım Yazamazdım / Haruki Murakami

Koşmak üzerine yazmaya, koşmak üzerine okumaya ve koşmak üzerine düşünmeye devam. Bu kez Haruki Murakami'den Koşmasaydım Yazamazdım adlı eser ile karşınızdayım. Murakami, özellikle son yıllarda, ülkemizde de çok okunan yazarlardan. Zamanında 1Q84 adlı romanını okumuştum, ancak okuyup bloga not etmediğim nadir kitaplardan olduğunu fark ettim biraz önce. Muhtemelen kitabı okuduğum dönem sinüs eğrisinin negatif bölgesinde dolaşıyordu ruhum. Belki ilerleyen günlerde, Murakami'nin diğer eserleri ile birlikte 1Q84'ü yeniden okurum.
Bu uzun ve muhtemelen gereksiz girişin ardından gelelim esere. Hüseyin Can Erkin'in Japonca'dan tercümesi ile ilk baskısını Kasım 2013'te yapan kitabı Dogan Egmont yayınlamış. 171 sayfalık eserin Kasım 2018 tarihli 14. baskısını okudum. 
Murakami'nin kitabının orijinal ismi Japonca, haliyle. Ancak İngilizce çevirisi şöyle: What I Talk About When I Talk About Running. Türkçe çeviri için tercih edilen isim ise Koşmasaydım Yazamazdım. Sonuçta çeviri eserlerde orijinal ismin aynen korunması gerekli değil belki ancak Murakami'nin çalışmasında bu isim özellikle tercih edilmiş. 171. sayfada:
"Kitabın orijinal başlığını çok sevdiğim yazar Raymond Carver'in öykü derlemesinin başlığı What We Talk About When We Talk About Love'dan esinlenerek koymuştum." S.171 
diye yazmış Murakami. İsme çok takılmadan, kitaptan bir başka alıntı ile devam edeyim:
"Yaşadığımız dünyada bazen, her gün koşanlara karşı, bu kadar eziyete uzun yaşamak için mi giriyorsun, şeklinde alaylı konuşan insanla da olur. Fakat düşünüyorum da, bence uzun yaşam peşinde olduğu için koşan insanlar, pek de o kadar fazla değil. Aksine, uzun yaşayabilecek olmasam da en azından yaşarken dolu dolu bir yaşam sürmek isterim, diye koşan insanlar, sayı olarak çok daha fazladır bence." s.86
Yazmanın zihinsel zorluğunu bedeni fiziksel zorlukla disiplin altına alarak aşmış Murakami. En azından, yazdıklarından ben öyle anladım. Tek başına yapılabilen, özel ekipman ve koşullar gerektirmeyen bir spor olarak koşmak, Murakami'nin haleti ruhiyesine de uygunmuş. 
Bir gün içerisinde 100 km koşusuna katılması ve o koşu boyunca yaşadıklarını anlattığı bölüm çok etkileyici. Hayatının dönüm noktalarından birisi belki de. 75 km sonrasında, sanki bir eşiği geçiyor Murakami ve biraz da bu eşik geçişi nedeniyle, koşmak eskisi gibi olmuyor artık. Triatlona başlaması da bu yarış sonrasına denk geliyor.
Koşmak, özellikle uzun mesafe koşmak, bedeni zorlayan bir spor olsa bile beni de fazlasıyla mutlu ediyor. Geçenlerde 5,5 km koşumun ardından yaşadığım sıkıntının endişe verici bir yönü olmadığını öğrenince, yeniden koşacağım günü iple çekiyorum. 
Haruki Murakami hayranlarına hararetle öneririm Koymasaydım Yazamazdım adlı eseri. Yazarın romanları ve hayatıyla ilgili bir çok bilgi barındırıyor. 

Yorumlar

  1. Merhabalar,

    ‘’Haruki Murakami – Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabıyla ilgili hazırlamış olduğunuz yazı için teşekkürler. Bu kitap, benim gerçekten yazarlığa bakış açımı değiştirdi. Yazmak konusunda motivasyonumu artıran ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabından en sevdiğim alıntıları derlemiştim, izninizle ben de sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/haruki-murakami-kosmasaydim-yazamazdim-kitabindan-10-enfes-alinti/

    Yazılarınızın devamının gelmesini dilerim,
    selamlar ve keyifli okumalar olsun.

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler yorumunuz için. Alıntılar, kitabın etkileyiciliğini hatırlattı.
    Selamlar, saygılar
    Özgür

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...