Filmli makineler zamanından kalmayım. Siyah beyaz ILFORD'la çektiğim karelerin bir bölümü duruyor hâlâ. Film banyosu, kart baskısı, deklanşöre basıldığı anda film üzerine sabitlenen karenin baskı sırasında değişikliklere uğratılması... Hepsi hoş, güzel anılar oldu artık. Başlıktaki soruyu, neden fotograf çekiyoruz sorusunu son zamanlarda daha çok soruyorum. Bulduğum bir kaç yanıt var. Sizlerin yorumlarını da merak ediyorum. İşte benim yanıtlarım: İleride dönüp o anı hatırlamak için. Orada bulunduğumuzu göstermek için. Herkes çektiği için.
Kütüphaneyi karıştırırken görüp, okumaya başlayınca elimden bırakamadığım bir polisiye Köşeye Kıstırmak. Paul Auster denildiğinde akla ilk gelenler arasında yer almıyor bu roman. 1978 yılında yayınlanmış. O dönem, yayınlatmak kolay olmamış, kitabın arka kapağında yazılanlara göre. Aradan geçen seneler ve Auster'in artan ünü sonucu, eski çalışmaları yeniden basılınca, Can Yayınları Seçkin Selvi'nin çevirisi ile bizlerle buluşturmuş. Benim okuduğum 2004 yılındaki üçüncü baskısıydı. Can Yayınları'ndaki ilk baskısı 2000 yılında yapılmış.
Kitap, her ne kadar arka kapağında sıradışı bir polisiye denilse de, Amerikan dedektiflik hikâyelerindeki tüm klişelere sahip, mısır patlağı gibi bir çalışma. Edebiyat ile daha farklı bir boyutta ilgilenenler için belki bir anlamı olur, Auster'in bu ilk dönem eserini okumak. Benim gibi sadece okuyucu olanlar için ise yaz tatili şezlong kitabı önerisi olarak not edilebilir.
Yukarıdaki paragrafı üç gün önce yazdım. Aradan geçen üç gün içerisinde fark ettim ki Auster'in kitabındaki karakter çözümlemeleri geliyor aklıma arada. Kitaba, okuyucularıma ve Auster'e haksızlık ettiğimi düşündüm. Bu yüzden, bugüne kadar pek sık yapmadığım bir düzeltmeyi sayfaya ekledim.
Yukarıdaki paragrafı üç gün önce yazdım. Aradan geçen üç gün içerisinde fark ettim ki Auster'in kitabındaki karakter çözümlemeleri geliyor aklıma arada. Kitaba, okuyucularıma ve Auster'e haksızlık ettiğimi düşündüm. Bu yüzden, bugüne kadar pek sık yapmadığım bir düzeltmeyi sayfaya ekledim.
Gelelim, kitabı neden bir türlü elimden bırakamadığıma. Köşeye Kıstırmak'ı okumak bana Mavi Ay dizisini izlerken hissettiklerimi anımsattı. Seneler önce televizyonda gösterilen ve başrollerinde Bruce Willis ve Cybill Shepherd'ın oynadığı bu efsane diziyi hatırlamak isteyenlere de öneririm Auster'in kitabını. Sanki Mavi Ay'ın bir bölümünü okuduğumu düşündüm, Köşeye Kıstırmak'ı okurken.
Bu tahminimden uzun yazıyı bitirirken, Paul Auster'in diğer çalışmalarını, hiç kısalmayan ve aslında gerçekte hiçbir zaman varolmayan, okuma listeme ekledim.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.