Ana içeriğe atla

Unutma Beni Apartmanı

Nermin Yıldırım'dan okuduğum üçüncü roman, yazarın ilk eseri: Unutma Beni Apartmanı oldu. Yıldırım, yayımlanan son romanı olan Ev ile ilgili bir söyleşisinde, ilk üç romanın Kafes üçlemesinin parçaları olduğunu söylemiş. Demek ki üçlemeyi bitirmek için Rüyalar Anlatılmaz ve Saklı Bahçeler Haritası'nı da okumam gerekiyor. 

Dokunmadan'ı beğenerek okumuş, Ev'i başta hiç sevmemiş sonra hayran kalmış biri olarak Unutma Beni Apartmanı'na başladığımda, kitabı gören bir akrabam "ben iki romanını okudum, aynı konuyu yazdığını görünce bir daha okumadım" yorumunu yapmıştı. Aynı konu etrafında dolaştığını anlamam için benim üç romanını okumam gerekti.

Konu ilginç, dil akıcı, benzetmeler çarpıcı ama, belki ilk roman olmasından kaynaklı bir takım sorunları var Unutma Beni Apartmanı'nın. Okuma keyfini bölecek ipuçları vermeden konuyu kısaca anlatırsam babaannesi tarafından büyütülen bir kız çocuğu, seneler sonra ortaya çıkan annesinden, kendisine ailesi hakkında anlatılanların gerçek olmadığını öğreniyor. Romanı kızın ağzından okuyoruz. Arada, farklı font ile yazılmış annenin sözleri ile hikâyeyi takip ediyoruz. 

Olmamışlara gelirsek; 

Annenin anlattığı hikâye hiç inandırıcı gelmedi bana. Bundan sonrası okuma keyfini bozabilecek ayrıntılar içeriyor, benden uyarması.

Silik bir karakter olarak tanıtılan annenin, otoriter babaanneye hiç bir şey söylemeden çocuğunu terk edip Almanya'da kaçak olarak yaşayan kocasının yanına gitmesi akla yatkın gelmedi. Ayrıca son derece ayrıntılı yazılmış Talat Aydemir ve darbe girişimlerine katılan subaylardan Almanya'ya kaçan birisinin olduğuna dair hiç bir bilgi okumadım. Sonuçta yazılan bir roman ve hâliyle kurgu. Ancak Dokunmadan'da denediği gibi gerçekte olmayan isimlerle şehirler / olaylar kurgulandığında göze batmayan hatalar, böylesi durumlarda kafa karıştırıcı oluyor. 

İkinci sorun ise ilkinden daha büyük. 300. sayfalar civarında romanın kahramanı hayatına girenlerin fazla iz bırakmadığından bahsediyor ve ardından hayatına girenleri sıralıyor. Heyecan ile daha sütten kesilmeden terk ettiği kızı ve aşk evliliği yaptığı Katalan geliyor okuyucunun aklına. Gelin görün ki yazarın aklına gelmiyor bu iki isim. Hatta yazarı geçtim, editör de demiyor kıymetli yazarımız sen kahramanına kızını terk ettirdin daha yüz sayfa önce, ki kendisi de benzer bir yaşta ya da ayda terk edilmiş. Hazır güzel bir kurgu yapmışsın, bunun üzerinden yürüyelim. Romanın en kilit yeri, terk edilen çocuk kendi kızını da benzer bir ayda terk eder mi? Bu yüzden mi annesiyle görüşmeyi kabul ediyor gibi tartışmalar yapılamadan ortada kalıyor. 

Kısacası, Unutma Beni Apartmanı iyi bir roman olma ihtimaline yaklaşmışken es geçmiş, buna karşın yazarı Nermin Yıldırım'ın aynı konu etrafında dönen altı eser daha yazma şansı tanımış bir ilk roman. 

Okumak istediğim o kadar çok eser varken Nermin Yıldırım'dan yeni bir roman okuyacağımı zannetmiyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...