Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Arjantin-Brezilya finali olanaklıymış

Bir önceki yazıyı gönderdikten sonra merak edip fifa'nın sitesine baktım. Brezilya-Arjantin finali olanaklı görünüyor. Çeyrek finalde Arjantin Almanya'yı, Brezilya ise Hollanda'yı evine gönderir ve yarı finalde rakiplerini (ki muhtemelen Uruguay ve İspanya olacaktır) geçerlerse seyrine doyum olmayan bir final izleriz...

Dünya kupası ve anket devam ediyor

Daha önce de dediğim gibi dünya kupasını yakından takip etmiyorum. Bildiğim kadarıyla grup maçları bitti. Hatta ikinci tur maçlarının bir bölümü de oynandı. Yan taraftaki anketime ilginize şimdiden teşekkür ederim. Favori olabileceğini düşündüğüm takımlarla, sürpriz olarak Slovenya'yı koymuştum seçeneklere. Diğer'i işaretleyen olmamış. Demek ki favori olduğunu düşündüğüm takımlar, anketi yanıtlayanlar için yeterli olmuş. Benim favorim Brezilya. Fikstüre bakmadım, bu nedenle söylediğim olanaksız olabilir. Keşke Arjantin-Brezilya finali seyretsek. Bakalım anketin birincisi ile dünya kupası sahibi aynı ülke olacak mı?

Evrim Açısından Devrim, Kaan Arslanoğlu

Bugüne kadar yayımlanmış tüm kitaplarını okuduğum ender yazarlardan birisi Kaan Arslanoğlu. Romanları gibi inceleme kitaplarını da ilgiyle okudum. Arslanoğlu'ndan ilk okuduğum kitap Kimlik adlı romanıydı. Epey sene geçmiş üzerinden. Arslanoğlu'ndan okuduğum kitapların üç tanesiyle ilgili kısa notlar düşmüşüm blog sayfama. Merak edenler için: Karşı Devrimciler , Sessizlik Kuleleri 2084 , Politik Psikiyatri  ile 5. Sanattan 5. Kola Orhan Pamuk Son kitabı İthaki yayınlardan Ocak 2010'da çıktı: Evrim Açısından Devrim. İdefix sayesinde yazarın imzalı kitabına Şubat 2010'da erişmeme karşın günlerin koşuşturmacası, bebeklerin bakımı derken okumayı bitirip hakkında bir şeyler yazmam bugüne kadar kaldı. İthaki yayınlarının Tarih, Toplum, Kuram dizisinden yayınlanan kitap, diziye uygun şekilde içinde hem tarihe hem topluma hem kurama ilişkin yorumlar, tespitler barındırıyor. Dört bölümden oluşuyor Evrim Açısından Devrim. İlk bölüm Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ayrılmış. Bö...

Ankara metrosu bitecek mi yoksa?

Ankara'da yaşayanlar bilecektir. Önce Çayyolu'na doğru bir kazı yapıldı, İnönü bulvarının kenarından. Kazı sırasında Eskişehir yolu olarak bilinen İnönü bulvarında trafiği epey sıkıntı çekilmişti. Daha sonra Keçiören ve Eryaman/Sincan yönlerine bitmeyen metro inşaatları başlatıldı. Aslında inşaatlar biteli yıllar oluyor ancak metronun bitmesine ilişkin olumlu bir haber yok/yoktu desek daha doğru olacak. Hürriyet gazetesinin internet sitesindeki habere göre   "Büyükşehir belediyeleri tarafından yapımına başlanan, ancak bitirilemeyen metro ve benzeri raylı sistemlerin yapımı Ulaştırma Bakanlığınca tamamlanacak." Karayolları Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Meclis'teki görüşmeleri tamamlanmış ve kabul edilmiş. Hürriyet tarafından öne çıkartılan karayollarındaki hız sınırının arttırılması olmuş. Ancak Ankara'da yaşayanlar için yukarıda alıntıladığım kısmı daha önemli sanırım. Ankara'da 4. dönemini yaşayan İbrahim Melih Gökç...

Üzüm pekmezli hindi eti

İşte yeni bir tarif. Tarifin orijinalinde kuzu eti kullanılıyor. Ben kuşbaşı hindi ile pişirdim. Belki kuzu ile pişse daha farklı olabilir. Gelelim malzemelere: Oldukça az malzemeli bir tarif.  yarım kilo hindi eti, 1 ortaboy soğan, tereyağı (sıvı yağ da kullanabilirsiniz bence), 1 yemek kaşığı üzüm pekmezi (ben 1 yemek kaşığı koydum ama 1,5 / 2 kaşığı denemek lazım pekmezin etkisi pek hissedilmiyordu benim pişirdiğimde) yarım bardak su tarçın, yenibahar ve tuz Önce yağı eritip hindileri (kuşbaşı doğranmış) çeviriyoruz. Bu aşamada ateşin altını çok kısmayın. Ancak hindileri karıştırmayı unutmayın. Ardından tarife göre hindileri çıkartıp yemeklik doğranmış soğanı koymak gerekiyor ama ben soğanı hindilere ekledim. Bir sorun olmadı. Hem daha pratik oluyor böylesi, hem de yarı pişmiş hindileri koymak için ayrı kap kirletmekten kurtarıyor insanı :) Soğan ve hindi birlikte bir süre çevrildikten sonra yarım su bardağı suyumuza (ılık olursa daha iyi) pekmezi katıp karıştırıyoru...

Al Oyna Ver

Geçenlerde bahsetmiştim Al Oyna Ver adlı internet sitesinden. Seçtiğiniz oyuncakları, belirlediğiniz süre için kiralamanız üzerine kurulmuş bir internet sitesi. O yazıyı yazdığımda sistemi denememiştik henüz. Bu yazıyı ise sistemin kullanıcılarından birisi olarak yazıyorum. Öncelikle merak edilebilecek soruyu yanıtlayarak başlayayım: Gelen oyuncaklar temiz görünüyor. Elimizde temizliğini ölçecek bir araç olmadığından sadece bizde bıraktığı izlenim açısından değerlendirebiliyoruz. İnternet sitesi bilgi verici. Oyuncaklarla ilgili kısa açıklamalar var. Oyuncaklar, kurulum / kullanım kılavuzu ile birlikte geliyor.  Çocukların sevdikleri oyuncakları yeniden kiralama / piyasanın altında bir fiyata satın alma olanağınız var. Oyuncakların size gelişi ve şirkete geri dönüşü sırasındaki kargo ücretleri kiralama bedelinin içerisinde. Ayrıca kargo ücreti alınmıyor. Gelen kolinin içerisinden bir kontrol listesi çıkıyor. Bu sayede oyuncağı yeniden kargolarken eksik parça kaldı mı endişeniz ç...

Türkiye'siz Dünya Kupası

Futbol ile yakından ilgilendiğim söylenemez. Takımların kadrolarını bilmem. Hangi futbolcu transfer edilmiş haberdar değilimdir. Dünya kupası maçlarını izlemiyor olmama şaşmamak gerek. Ancak gazetelerin internet sitelerine bakınca, bu yıl kupanın fazla ilgi çekmediği sonucuna ulaştım. Türkiye'nin kupada yer almaması bunun en önemli sebebi diye düşünüyorum. Yan tarafa yeni bir anket koydum. Sizce dünya kupasını kim kazanır diye. Seçenekleri benim favori gördüğüm takımlardan oluşturdum. Seçenekleri beğenmeyenler için diğer seçeneği var. Bakalım okuyucular ne düşünüyor...

Limon Peltesi

Bu yazı ile birlikte yeni bir etiket sadeceozgur sayfalarında yer buluyor: tarif . Aslına bakarsanız daha önceki yazılarda da çeşitli tariflere yer vermiştim. Bu yazıyla birlikte tarifler için ayrı bir etiket oluşturmamın sebebi, bundan sonra sayılarının çoğalacağına yönelik planlarım. Geçenlerde izlediğim bir film ile başladı bu tarif ekleme sevdası. Hangi film, neden tarif sorularını şimdilik yanıtsız bırakayım. Gelelim ilk tarife. Marianna Yerasimos'un kıymetli çalışmaları ile ortaya çıkan Boyut Yayınları tarafından yayınlanan 500 Yıllık Osmanlı Mutfağı  adlı kitabından 15. yüzyıla ait bir tarif denedim: Limon Peltesi. Önce malzemeler. 2 adet sulu limon 8 kaşık pudra şekeri 3 kaşık buğday nişastası 2 bardak su üzerini süslemek için tuzsuz antep fıstığı Öncelikle limonları yıkayıp kuruluyoruz. Ardından kabuklarını rendeleyip bir kenara ayırıyoruz. Kabukları rendelenmiş limonlarımızın suyunu da sıkıp bir su bardağının tamamına yakın kadarını dolduracak kadar lim...

Sokak sanatçıları, Ankara

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

İmparator / Erol Toy

Sanayi, Sermaye ve Bir Roman: Fehmi Çok’un Hikâyesi Senelerdir okumayı ertelediğim bir romanı, İmparator 'u nihayet bitirdim. Erol Toy’un kaleme aldığı ve Fehmi Çok’un hikâyesini anlatan bu roman, evimizin kütüphanesinde hep bir köşede duruyordu aslında. Ancak taşınmalar, şehir değişiklikleri derken o kopyayı bulmak yerine, mahalle kütüphanesinden Doğu Kitabevi 'nin 3. baskısını ödünç almak daha kolay geldi. Roman, 1920 yılında, Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından hemen öncesiyle başlayıp, 1971 muhtırasına kadar geçen tam 51 yılı kapsıyor. Bu yarım asırlık dönemi, sanayici Fehmi Çok’un gözünden izliyoruz. Erol Toy, yerli sermayenin nasıl biriktiğini, konuya yabancı okurun da anlayacağı biçimde basitleştirerek aktarmış. Bu, romanı öğretici kılsa da kimi bölümlerde teknik ayrıntılar ağırlık kazanmış. Siyasetle iç içe geçmiş sanayi dünyası, roman boyunca gözler önünde. Ülkenin büyük iş insanlarının, daha fazla kâr uğruna siyaseti nasıl şekillendirdiği a...

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

HAFTANIN SORUSU: burası neresi?

Kıymetli okurlar, bu kez gene Ankara'nın pek bilinmeyen bir binasının fotografını paylaşıyorum.  Google fotograf kelimesinin "ğ" ile yazılacağını düşünse bile ben grafiden geldiğine inandığım bu kelimeyi "g" ile yazmaya devam edeceğim. Neyse, Google'a sonra kızarım :) Fotograftaki mekan ile ilgili ayrıntılı bir yazı da hazırlamak istiyorum.  Henüz inşaatı bitmeyen bu bina nedir? Yani bittiğinde ne olarak kullanılacaktır? Nerededir? Semt bilgisi yeterli. ve son olarak bu camın bir sebebi hikmeti var mıdır?  Bu 3 soruya da doğru yanıtı ilk veren okuruma Alberto Godenzi'nin Cinsel Şiddet adlı kitabını hediye edeceğim. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyen ülkemizde aslında dilimize ve benliğimize (erkekler anlamında olarak çoğul kullanıyorum) işlemiş bir cinsiyetçilik var.  İster evli olun ister sevgili hayat arkadaşınıza karşı tavır ve söylemlerinizi bu kitabı okuduktan sonra bir tartın derim. "Şoke" olacaksınız ve...

Antidepresan Tuzağı / Dr. Mutluhan İZMİR

Dr. Mutluhan İzmir ile ilk tanışmam Tıp Bu Değil kitapları ile olmuştu. Psikiyatristlerin hastalıkların çözümü olarak kimyasallara bu kadar bel bağlar hale gelmesini eleştiren bir tavrı vardı Tıp Bu Değil serilerinde. Bir kaç televizyon programına da katıldığını, web sayfasındaki bağlantılardan öğrendim. O programlarda bahsediyordu Antidepresan Tuzağı adlı kitabından. Sonra, bir vesile ile yüzyüze tanışma olanağı da buldum. Hatta geçenlerde haftanın sorusunda Antidepresan Tuzağı'nı hediye ettim. İşin doğrusu vaadettim desem daha doğru, kitabı henüz imzalatmaya fırsat bulamadım. Gene sözü fazla uzattım. Buyurun Antidepresan Tuzağı'na... Hayy Kitap'tan çıkmış bu önemli çalışma. Önce kitaptan çarpıcı bir alıntı: "İnsanlık, bu dünyadaki uzun süreli varoluşunun son 50 yılı boyunca, şimdiye dek görülmemiş ölçüde yoğun biçimde ruhsal sorunlar yaşayan ve buna yönelik tedaviler talep eden bir konuma gelmiştir. İnsanların modern yaşama geçmesiyle ortaya çıkan yeni yaşam...

RTÜK üyesi Sn.Esat Çıplak DTT süreci ile ilgili açıklamalar yapmış

Arkadaşlar arasında Link Edin olarak bilinip anılan Linked In sitesinde bildiklerimi paylaşıyorum. Bu paylaşımlar tek yönlü olmuyor neyse ki. Dün Kenneth Wenzel'ın gönderdiği bir ileti ile haberdar oldum RTÜK üyelerinden Sn. Esat Çıplak'ın açıklamalarından.  Sn. Çıplak, sayısal karasal televizyon yayıncılığına geçiş sürecini eleştiriyor . Çıplak, frekansın verimli kullanılmasından yola çıkarak, analog karasal yayınların sonlandırılması ile boşa çıkacak kıymetli, kimilerine göre altın kadar değerli, bandın mobil operatörlerin kullanması amacıyla ihale edilmesini öneriyor. Buna gerekçe olarak sayısal karasal televizyon ( D igital T erretrial T elevision: DTT ) şebekesinin kurulması için gereken kaynağın büyüklüğüne dikkat çekiyor. EMO'da 2013 yılında düzenlediğimiz bir panelde ülke nüfusun %90'nına DTT ulaştırılması için gerekli şebeke yatırımının 1 milyar Avro civarında olacağı konuşulmuştu. Çıplak'a göre bu tutarda yatırım heba olacak. Çünkü artık kimse ana...

Medya - 4: Platformlar

1991 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde okumaya başladığımda cep telefonu yoktu. Evimizde bilgisayar ve internet bağlantısı da yoktu. 1993 yılında 486 DX 2 - 66 işlemcili bir toplama bilgisayar sahibi olduğumuzda, ki hâliyle "evin" bilgisayarıydı bu cihaz, internete bağlanmak için bir sene daha beklemiştik. Çevirmeli bağlantı ile bir fotografın inmesi bile epey vakit alıyordu.  1998'de TRT'de işe başladığımda yerel alan ağı ihalesi yeni yapılmıştı, geniş alan ağı bağlantısı ise henüz yoktu. Bu girişi yapmamdaki amaç, "platform" kavramının hayatımıza neden bu kadar geç girdiğine dair bir tespitimi paylaşmak... Teknoloji, hem internet bağlantı hızları anlamında, hem de sıkıştırma algortimaları anlamında hazır değildi.  Sanırım platformlardan bahsetmeye başlamadan önce Over The Top Television ya da daha yaygın bilinen adıyla OTT nedir sorusuna açıklık getirmek iyi olur. Endişelenmeyin, dünya bir gaz -...

HAFTANIN SORUSU: Bu heykel şimdi nerede duruyor? daha önce hangi iki meydanı süsledi?

Bu kez haftanın sorusunda kendi çektiğim bir fotografı kullanamıyorum. İşlerin yoğunluğundan yetiştiremedim, Ankara'dan ayrılmadan. Neyse ki internet var. Artık Ankara'ya döndüğümde kendi fotograflarımı çekip, bu eseri kendi gözümle sizlere aktarmaya çalışırım.  Soruyu yazının başlığında belirttim aslında. Bir kez buraya yazayım. Gene üç sorumuz var: Heykel şu anda Ankara'nın neresinde? Heykel bugün olduğu noktaya gelmeden önce hangi meydandaydı? Daha önce hangi meydandaydı? ve gelelim ödülümüze. Malum en son Cinsel Şiddet'i ödül olarak vermiştim. Bu kez ödül, epey can sıkacak cinsten. Muhtemelen okuyabilirseniz, kabul ediyorum ki kolay okunan kitaplardan değil, paketli her türlü gıdadan olabildiğince uzak duracaksınız. Bir kişi bir kişidir. Bu yüzden ödüllü kitabımız : YEMEZLER! Dr. Yavuz DİZDAR'ın insanlığa hediyesi.  Kimisi mal mülk edinir yazdıklarıyla, Dr. Dizdar insanların hayır dualarının sahibi oldu bana kalırsa. Bakmayın, kibirden gözleri...