Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
2004 yılında blog yazmaya başlarken amacım hoşuma gidenleri ve teknik bilgilerimi, yetersiz gördüğüm Türkçe içeriğe katkı olsun düşüncesiyle, sizlerle paylaşmaktı. Can sıkıcı şeyler hayatımızın büyük bölümünü kapladığı için bunlara bir de blogda yer vermemek istedim. Bu güne kadar, bir kaç istisna dışında, bu can sıkıcı konuları blogumdan uzak tutmayı başardım. Bu kez, ne yazık ki sinir bozucu, can sıkıcı bir yazı var karşınızda.
Konumuz çocuk oyun parkları.
Otuz küsür yıldır Çankaya ilçesinin semtlerinde yaşıyor olmakla birlikte, bebekler olana kadar çocuk oyun parklarının perişan halini fark etmemiştim. Bebekler salıncağa binme çağına gelince etrafımızdaki parklarda bulunan salıncakların ve diğer oyun gruplarını ne kadar eski ve bakımsız olduğunu üzülerek gördüm. Ola ki belediyenin durumdan haberi yoktur düşüncesiyle temmuz ayının son haftası durumu Çankaya Belediyesi Halkla İlişkileri Birimi'ne elektronik posta ile bildirdim. Sağolsunlar ertesi gün Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne hitaben yazılmış, konuyla ilgilenip sonucu bana ve kendilerine göndermelerini isteyen e-postanın kopyası geldi. Hızlı yanıta sevinip beklemeye başladım.
15 gün yanıt gelmeyince hızın sadece konuyu iletmekle sınırlı olduğunu fark edip hatırlatma e-postası gönderdim. Aradan bir 15 gün daha geçti ve Ağustos sonu belediyenin web sayfasında bir şikayet formu bulup doldurdum. Formu doldurmamın sonrasındaki gün Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nden yanıt geldi:
A-) 26/07/2010 tarih ve 1476 sayı ile kayıtlı e-postanız
B-) 12/08/2010 tarih ve 1614 sayı ile kayıtlı e-postanızİlgide kayıtlı (A) ve (B) e-postalarınızda belirtmiş olduğunuz çocuk oyun aletleri konusunda; Müdürlüğümüzce park ve yeşil alanlarımızda bulunan çocuk oyun aletlerinin yenilenmesine yönelik olarak Ağustos ayında ihale yapılmış (ilgi (A) e-postanıza bu yüzden cevap verilememiştir, ihale sonucu beklenmiştir) ancak uygun teklif olmaması nedeniyle ihale iptal edilmiştir. Tekrar ihaleye çıkılarak yeni oyuncak alımı yapıldıktan sonra eski ve eksik oyuncaklar tamamen yenilenebilecektir.
Oyun alanlarınının kaucuk ile kaplanması özel alanlar hariç genel olarak yapılmamaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi statik elektirik yüklenmesidir. Çakıl daha sağlıklı ve uzun ömürlüdür.
Oyuncakların bakım ve boyama işlemi ise program dahilinde yapılmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Yukarıdaki fotograflar belediyenin Ördekli Park'ının oyuncaklarına ait. Bu parkı özellikle fotografladım çünkü belediyenin kreşine 150-200 metre mesafede yer alıyor. Kreşin bahçesinde yeni ve sağlam oyuncaklardan oluşan bir oyun parkı var. Elbette kreşe gidebilenler yararlanıyor yalnızca. Semtin geri kalanı aşağıdaki oyuncaklarla idare etmek zorunda. Bir zinciri kopmuş durumdaki salıncak uzunca bir süredir tamir programının kendisini hatırlamasını bekliyor. Belediyenin sloganını hatırlatarak bitireyim bu can sıkıcı yazıyı: "Yeni Toplumcu Belediye"
Zinciri kopuk salıncak haftalar sonra tamir edildi. Oyuncakların eskiliğinde ise değişiklik yok. Salıncakların eskiliğini görmek için Anıttepe'ye gitmenize gerek yok. Kuğulu Park'taki salıncaklara da bakabilirsiniz.
YanıtlaSil