Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Harika Çocuk nasıl yetiştirilir?, Tim SELDIN

Kaknüs yayınlarından çıkmış Montessori eğitimi ile ilgili bir kitap Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? Kitabın anlattığı Montessori eğitiminin felsefesine pek uygun düşmeyen bir isim seçilmiş gibi geldi bana. Bu yanlış ve bence itici isim, çevirmenden ziyade Seldin'in hatası gibi görünüyor. Kitabın orijinal ismi: How To Rise an Amazing Child? Montessori'de kim diyenler için kısacık bilgi aktarıp ayrıntılar için bir iki bağlantı adresi vereyim.  Maria Montessori 1870-1952 yılları arasında İtalya'da yaşamış, zamanın bir çok olanaksızlığına karşın mücadele ederek tıp doktoru olmuş ve kendini çocukların erken yaştaki eğitimine adamış bir bilim insanıdır. Mussolini faşizmi döneminde ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılan İtalya'nın ilk kadın doktoru, kadın hakları için verdiği mücadeleler ile de anılır. 1952 yılında vefatının ardından 1898 doğumlu oğlu Mario, Montessori eğitiminin yaygınlaştırılması, sistematikleştirilmesi ve sürdürülmesi için çalışmış. Yeniliklere açık,...

bayram bitti tatil başlıyor

Yazının başlığını görüp, yanlış yazıldığını düşünebilirsiniz. İki bebek ile bakıcısız, yardımcısız bir hafta geçirince, insan işi tatil gibi görmeye başlıyor. Yıllar önce yüksek lisans tez çalışmamı bitirmeye uğraşırken danışmanım olan profesör neyse ki pazartesi geldi  derdi de anlamazdım. Artık yürümeye başlayan ve tam keşfetme döneminde olan kızlarımız, deyim yerindeyse bir dakika yerlerinde oturmuyor. Hal böyle olunca, yemeklerini hazırlamak, ortalığı toplamak, bulaşıkları/çamaşırları yıkamak için onların uyudukları kısa süreler dışında fırsat olmuyor.  Bebek sahibi olmayı düşünenlere önerim bebekli bir aile ile bir tam gün geçirmeleri :) Böylesi bir gün geçirmenin ülke nüfus artış hızını dizginleyeceği kesin. Böyle yazdığıma bakıp çok bunalmış diyenler için söyleyeyim. Bunaldığım zamanlar olsa bile bu yaşıma kadar aldığım kararlar içerisinde en doğrusu çocuk sahibi olmak diyebilirim. Takvime baktık, önümüzdeki şeker/ramazan bayramına kadar uzun tatil yok :) Herkese iyi t...

Her Temas İz Bırakır, Emrah SERBES

2006 yılında İletişim Yayınları tarafından bizlerle buluşturulan Bir Ankara Polisiyesi alt başlıklı Her Temas İz Bırakır , heyecanla okunan bir polisiye. Ankara'da yaşayanlar için okuması daha bir keyifli. Bildiğimiz mekanlar, iyi betimlenmiş Ankara ayazı, hayatın içinden karakterlerle birleştirilmiş. 1981 yılı doğumlu genç yazarlardan Serbes'in bu ilk romanı, yayınlandığı tarihlerde kitap eklerinde konuşulmuştu. Kitab ı alalı epey zaman oluyor. Kütüphaneyi karıştırırken bulunca, bir solukta okuyamadım. Malum kurban bayramı, bakıcımız izinli. İki bebeğin fırsat verdiği anlarda okuyabildiysem bile bir kaç günde bitirdim.  Romanın akıcı, heyecanlı, gerçekçi olması gibi özelliklerinin yanına bir de diziye konu olması eklendi yakın zamanda. Tahmin ettiğiniz gibi Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç. tam olarak kitaptan diziye aktarılmış bir karakter. Kitaptaki tarife tıpatıp benzeyen Akbaba, Hayalet, Eda, Harun ve diğer karakterler ile Star TV'de yeni yayın saati ve günüyle Salı...

Çocuğunuz Sizden Ne Bekliyor? Sağlıklı büyüme ve gelişim için 250 soru-cevap ŞULE YAZGAN / YANKI YAZGAN

Bebekler olduktan sonra insanın hayatı değişiyor. Bu değişim, ev dışarısında geçirilen zamanın kısıtlanmasından, uyku düzeninin değişmesine farklı boyutları içeriyor. Bir başka değişim, ilgide ortaya çıkıyor. Gittiğiniz alış veriş merkezlerinin, daha önceleri koşar adım uzaklaşılan, çocuklara yönelik mağazaların olduğu bölümler dikkatli dikkatli dolaşılıyor. Okuduğunuz kitapların büyük bölümü çocuk/bebek büyütme konulu olmaya başlıyor. Kitap okumaya ayırdığınız zamanın azaldığını göz önüne alınca, okunacak kitabın seçimi konusu daha bir önem kazanıyor. Çocuğunuz sizden ne bekliyor? bu kısıtlı zamanda okunması gereken ilk kitaplardan birisi. Şule - Yankı Yazgan çifti, kitaplarının önsözünde kendilerinin de belirttiği gibi, bir çoklarınca bebek/çocuk büyütme konusunda ideal bilgi/donanıma sahip bir çift olarak düşünülür. Şule Yazgan çocuk doktoru, Yankı Yazgan çocuk psikiyatristi. Ruh ve beden sağlığına yönelik tüm olası durumlarda anında müdahale olanakları var :) Bu duruma ilişki...

Tas Kebabı

Osmanlı tariflerine merak salmış olmamın en önemli nedeni tariflerin tutması. Tali neden ise günümüzde unuttuğumuz farklı lezzetler tatma olanağını yaratıyor olması. Bu hafta ismi çok tanıdık, tarifi ise hiç tanıdık gelmeyen bir lezzet: Tas Kebabı. Diyeceksiniz ki bunun tarifinde ne var. Bildiğimiz salçalı, kimi kez patatesli, kuşbaşı et. Bu tespitinizi akılda tutup malzemelere göz atın öncelikle. Bu hafta şarabın dışında pek fotograf yok. Pillerin azizliği. Doğru düzgün bir şarj cihazı almalıyım bir an önce :) Malzemeler: 500 gr kuşbaşı et. Tarifte koyun diyor ancak ben gene dana kullandım. 1 demet maydanoz, 1/2 demet nane, 2 orta boy kuru soğan, 2 tatlı kaşığı anason, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 tatlı kaşığı kaküle, 1/2 bardak su, karabiber, tuz, 2 kaşık tereyağı Yapılışı: Malzemeleri görünce farklı bir tas kebabı olacağını hissettiniz sanırım. Yapılışını okuyunca daha da şaşıracaksınız. Öncelikle maydanoz ve naneyi yıkayıp temizliyoruz (saplarını ayıklıyoruz). Yeşilli...

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 2

Üzerinden epey zaman geçti gerçi etkinliğin. Söz vermeme karşın teknik değerlendirmelere devam edemedim. Yeni etkinlikler, biriken işler, yetiştirilmesi gereken evraklar engel oldu. Bu sabah fırsat bulunca ertelemeyeyim istedim. Bu yazı, dizinin ikinci ve son yazısı olacak. Bu yazıda Vestel ve Air Ties ile ilgili bir iki tespitimi sizlerle paylaşacağım. Etkinliğin küçük fuar alanında önemli alanı dolduran iki Türk firmasını görmek sevindiriciydi. Etkinlik İstanbul'da yapılmakla birlikte Doğu Avrupa ve Avrasya'ya yönelik bir etkinlik. Düzenleyicisi ise İngiltere kökenli bir şirket. Katılımcıların arasında yabancılar da var. Vestel, Beko ile birlikte ülkemizin medarı iftarı. Manisa'daki üretim üssünü gezmek isterim. Eğer unutmazlarsa fuar alanında tanıştığım Vestel yetkilileri Manisa'daki tesislere davet ettiler. Beko'nun aksine, yurt dışında OEM ürünlerle (kendi markası yerine başka markalar adına üretim yaparak) var olmuş. Bu stratejilerinde değişikliğe gidecekle...

pazar yemeği: Çerkez Salatası

Yemek yapma günü yeniden pazara döndü.  Çerkez Salatası var menümüzde. Öncelikle salatayı tarif ile başlayayım. Baştan söyleyeyim bu tarif de Marianna Yerasimos'un 500 yıllık Osmanlı Mutfağı adlı kitabından. Boyut yayın grubunun mutfaklarımıza hediyesi bir kitap.  Çerkez tavuğunu herkes bilir. Bir çoğumuz adını bilmeden yemişizdir. Çerkez salatası adını gördüğümde, tavuklu bir tarif ile karşılaşacağımı düşünmüştüm. Oysa tarifimiz taze fasulyeli. Öncelikle malzemeler:   Malzemelerimizi sayarsak: Yarım kilo kadar taze fasulye  2 - 3 dilim bayatlamış ekmek 6-8 diş sarmısak 150 gr fındık içi 2 kahve fincanı zeytinyağı tuz ve kekik Yapılışına gelince, öncelikle fasulyeleri yıkayıp temizliyoruz. Kılçıkları varsa almaya çalışıyoruz. Bu işlemi tamamlayınca, fasulyeleri kaynayan suda kısa süreliğine haşlıyoruz. Fasulyelerin diri kalması gerektiği için haşlama süresini abartmıyoruz. Sıra taratorumuzu hazırlamaya geldi. Bayatlamış ekmeğin kena...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nde SoleMare Cafe

SoleMare Cafe ile 2015 senesinde tanıştık. O tarihlerde Küçükkuyu'nun büyük sürprizi başlıklı bir yazı ile blogda tanıtmaya çalışmıştım. 2016 yazında ise cafenin kurucuları ile söyleşi yayınladım. Mekânlara dair yazılara artık blogda çok yer vermiyorum. Sebebi ise basit: Google Haritalar.  Gittiğim mekânları Google Haritalar'da yorumluyor ve puanlıyorum. Hem daha pratik geliyor hem de daha çok kişiye ulaşıyor yazdıklarım. Ben de bir yere gideceğimde öncelikle Google Haritalar'daki yorumları okuyorum.  Yukarıdaki iki paragrafı yazma nedenim birazdan anlaşılacak. Bir kaç gün önce, çevrede yeni açılan bir yerler var mı diye Google Haritalar'da dolaşırken Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin bahçesinde SoleMare Cafe 'nin yeniden açıldığını gördüm. Uzun zamandır ayrı kaldığım bir arkadaşla karşılaşmış kadar sevindim. Web sayfalarını incelediğimde ise hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum. Web sayfasında iki kişiye teşekkür mesajı paylaşılmış. Birisi logolarını tasarlaya...

trafik üzerine notlar

Trafiğe çıkan araç sayısı da trafikte geçirilen süre de her sene artıyor. Ne akaryakıt zamları ne araç fiyatları bu artışlara engel olabiliyor. Sabah ve akşam saatlerinde yoğunlaşsa da artık günün her saatinde dur / kalk trafiğine yakalanmadan bir yere ulaşmak hayal. Kurallara uygun araç kullanırken önünüzde arkanızda ani manevralarla sizi zor durumda bırakan sürücülerle karşılaşmak işten değil.  Ne yazık ki her gün sosyal medya platformlarında yol verme üzerine başlayan tartışmalarla ilgili videolar görüyorum. Kiminin sonu çok üzücü bitiyor. 32 senedir araç kullanan birisi olarak trafikte güvenli sürüşe dair önerilerimi paylaşmak istiyorum: Yakın takipten kaçının. Araya başka araç girmesin diye önünüzdekinin tamponuna yapışırsanız ani frenlerde durma şansınız azalır. Hız limitlerine uyun. 50 ile git diyorsa levhada yerleşim yerinden geçiyorsunuzdur, birden yaya / hayvan yola çıkabilir. 30 diyorsa levha, okul vardır yakında. Sol şeridi işgal etmeyin. Bırakın geçsin daha hızlı ...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

yapay zekasız içerikler

Okuduğunuz LinkedIn paylaşımlarından blog sayfalarına, akademik makalelerden whatsapp mesajlarına neredeyse tüm içerikler yapay zeka araçlarınca hazırlanıyor. Artık doğru arama cümlesi, prompt, ile yapay zekayı çalıştırmak bile ayrı bir iş hâline dönüşmüş durumda.  Neredeyse tüm içeriklerin hazırlanmasında yapay zeka kullanılıyorken, akıntıya kürek çekmek gibi bir işe soyunmak, yapay zeka kullanmadan yazılar oluşturmaya çabalamak pek akıllıca değil diye düşünülebilir ilk bakışta.  Oysa blog yazmanın en keyifli yanı, duygu ve düşüncelerini kendi kelimelerinle not etmek ve bir süre geçtikten sonra dönüp onları okumak. O günlerde neler hissettiğini hatırlamak. Yapay zeka ile oluşturulan içeriklerde alamayacağınız bir tat.  Bu yüzden, arada yazım hataları olsa da, kimi zaman okunması zor olsa da kendi zekam ile oluşturmaya devam edeceğim. Bu kararımı paylaştığım 16 Haziran öncesi içeriklerin kimilerindeki yapay zeka katkılarını ise düzelmeden korumaya karar verdim. ...