Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni Radyo Teknolojileri başlıklar...

28 Mayıs'a kadar böyle devam edeceğim. Sunumda ayrıntılarını anlatacağım konulara ilişkin kısa tanıtımlar yapacağım. Bu yazıda sunumun ilk bölümünün reklamı var: Yeni Radyo Teknolojileri. Bu sunumu hazırlarken bir kez daha acı ile fark ettim ki ülkemizde medya alanında, teknolojiyi takip açısından bakıldığında, en geri kalan radyo olmuş. Oysa, ticari anlamda dünyada ilk radyo yayınının yapılması ile ülkemizdeki ilk radyo yayını arasında geçen süre, televizyon ile kıyaslandığında çok daha kısadır. Buna karşın sunumda bahsedeceğim yeni radyo teknolojileri arasında bir tek Digital Radio Broadcasting (DAB) yayını, bir dönem Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu tarafından deneme yayını olarak sürdürüldü. Yeni radyo teknolojileri olarak bakıldığında ilk göze çarpanlar Avrupa merkezli Digital Audio Broadcasting (DAB) ve Amerika merkezli HD Radio radyo dünyasının öne çıkan yenilikleri. Her ikisinde de yayın gene vericiler aracılığıyla yapılıyor. Elbette bildiğimiz FM vericileri değil. DAB ve...

Serenad / Züfü Livaneli

Zülfü Livaneli'den okuduğum ilk kitap, onun son romanı oldu. 481 sayfalık eserin ilk 200 sayfasını bir oturuşta bitirmişim. Tümünün bitmesi bir kaç gün sürdü. Bu süreler, romanın ne kadar akıcı bir dille kaleme alındığını ortaya koyuyor. Doğan Kitap'tan çıkan Serenad, Mart 2011'de ilk ve 40. baskılarını yapmış. Dan Brown'un kitaplarını andıran bir tarzı var Serenad'ın. Brown'un tarzını çok sevdiğimi belirterek, bu benzetmeyi olumlu bir anlamda kullandığımı açıklamış olayım. Brown'un tarzı dediğim, tarihsel gerçekler üzerine oturtulmuş, gerçek olabilecek bir kurgu. Romanın kahramanları kurgu belki ancak yaşadıkları dönem, ilişkide bulundukları kişilerin bir bölümü gerçek. Serenad'ın kahramanı ve romanın anlatıcısı Maya Duran. İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler bölümünde çalışan, temel görevleri arasında üniversitenin yabancı konuklarının ağırlanması da bulunan İngiliz dili edebiyatı mezunu Maya, oğlu Kerem ile birlikte yaşıyor. Kocası Ahmet...

Etkileşimli TV ve Uygulamaları başlıklı sunuma davet

İzmir'de yaşayan okurlarımı yarın (14 Mayıs 2011, cumartesi) Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nin düzenlediği İletişim Günleri etkinliğinde Etkileşimli TV ve Uygulamaları başlıklı sunumuma davet ediyorum. Sunumda etkileşimli televizyonun tarihçesine ve teknolojisine değindikten sonra Türkiye'deki uygulama örneklerini irdeleyeceğim. Ardından Birleşik Krallık'taki etkileşimli televizyonun yerel yönetimlerde nasıl kullanıldığının örneği üzerinde duracağım. Bol örnekli, keyifli bir sunum olacak diye umuyorum. Konuyla ilgili tüm okurlarımı beklerim. Etkinliğin saati ve adresi şöyle. Ayrıca buradan etkinliğin ayrıntılarına ulaşabilirsiniz... Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Sürekli Eğitim Merkezi DESEM Bordo Salon Alsancak - İzmir 14 Mayıs 2011 Cumartesi Saat 09.30-12.00 (benim sunum 30 dakika kadar sürecek. Oturumda 5 konuşmacı var)

Çocuğunuza Sınır Koyma / Robert J. Mackenzie

Çocuk yetiştirme ile ilgili okuduğum en uygulanabilir, en yararlı kitap olduğunu söyleyerek başlayayım yazıya...Çocuğum olmasa hayatta okumayacağım kitaplar dizine bir yeni daha eklendi: Çocuğunuza Sınır Koyma. Kitabın ismi itici bir kere. Neden ille sınır koymak gerekiyor? Sınır konmasa olmaz mı? Hayatımız zaten sınırlar içerisinde geçecek, en azından çocukluk çağında sınırsız olsa bu canlılar? Yukarıdaki sorulara yanıtlarım da çocuğum olmazdan önce çok farklıydı. Ne yazık  ki, ya da iyi ki kurallarla belirlenmiş sınırlara sahip topluluklar halinde yaşıyoruz. "Sağlıklı", siz uyumlu olarak da okuyabilirsiniz, bireyler yetiştirebilmek için bu kitabın önerilerini dikkate almak gerekiyor. Aslına bakarsanız yazıya başlarken aklımda olanlar ile yazarken aklıma gelenler farklı :) Kitabın en beğendiğim yanı çok fazla sayıda örnek olay içermesi. Bu örnekler öyle seçilmiş ki çocuk yetiştiren herkesin her gün başına gelen/gelebilecek şeyler. Mesela 2 yaşındaki çocuğunuz üzerini değişti...

Gündüz Güzeli, Luis Bunuel

Tüm zamanların en bilinen filmlerinden birisidir sanırım Gündüz Güzeli. Film, İspanyol yönetmen Luis Bunuel'in en iyi filmlerinden birisi olmasının yanı sıra Catherine Deneuve'un gençlik dönemlerinde çektiği, kariyerinde önemli bir yere sahiptir. Filmin bir iki sahnesi dışında Deneuve'un vücudunu çıplak görmesek bile çıplak olduğunu biliriz. Bir kadının erotik fantazilerini anlatır, kahramanın hayal dünyasında. Saga etiketiyle yayınlanan DVD'sinde filmin senaristi Lean-Claude Carriere ile söyleşi yer alıyor. Söyleşisinde senarist, kadın fantazeileri için uzun araştırmalar yaptıklarını ve en gerçekçi olanları filme dahil ettiklerini anlatıyor. Senaristin ifadesiyle bu en gerçekçi sahneler filmin gerçek üstü yanını oluşturmuş. Orijinal adı Belle de Jour olan film aslında bir roman uyarlaması. Roman Joseph Kessel'e ait.

La Refuge ( Yuva ) / François OZON

Fransız sinemasının asi çocuğu Ozon'dan sarsıcı bir film: La Refuge. Türkçe vizyon adıyla Yuva. Geçen sene sinemalarımızda gösterilen film, 2009 yapımı. Kanal D Home video etiketiyle DVD olarak bulunabilir. Benim izlediğim de Fransız Kültür kütüphanesinden ödünç aldığım bu DVD. DVD, Fransızca. Türkçe altyazıları var. Ozon'un filmlerinden 5x2, Havuz, Kumlar Altında ve 8 Kadın'ı izlemiştim. Bu filmin en ilginç yanı başroldeki kadının hamile olması. Isabelle Carre, ikinci çocuğuna hamileyken, Ozon'un teklifi üzerine filmde oynamayı kabul etmiş. Filmin konusunu kısaca özetlemek gerekirse, varlıklı bir ailenin oğlu ile sevgilisi uyuşturucu bağımlısı olmuştur. Erkek, yüksek dozdan ölürken geride hamile bir sevgili bırakır. Ailenin baskın annesi, çocuğun aldırılmasını ister. Kadın ise doğurmaya kadar verir ve okyanus kıyısında bir eve gider. Film boyunca okyanus kıyısındaki, insana burada yaşanır dedirten, evde bebeğini bekleyen kadın ile vefat eden sevgilisinin erkek kardeşi...

Terapist, Levent Mete

Levent Mete'den okumaya devam. Psikiyatrist yazar Mete'den okuduğum bu dördüncü kitap, bunların üçü romandı. Mete, bir kez daha ilişkiler üzerine yazmış. 140 sayfalık kısa roman 2002 yılında İletişim yayınları tarafından piyasaya sunulmuş. Sanıyorum tek baskıda kalmış. Oysa, Mete'nin diğer romanları gibi okumayı sevenleri memnun edecek bir metne sahip Terapi de. Sınır kişilik olarak dilimize çevirebileceğimiz borderline kişilik özelliklerini taşıyan bir genç kızın yaşamından bir kesit sunuyor Terapi. Belki de kendisine gelen hastalarından etkilenerek yazmıştır romanını Mete. Zaten psikiyatrist olmadan böylesi bir roman ortaya koymak pek olanaklı görünmüyor. Sınır kişilik, başlı başına çetrefilli bir konu. Psikiyatri hastalıklarıyla iligli epey okumuş birisi olarak, en korkutucu gelen hastalıklardan/durumlardan ikinci gibi gelmiştir bana. Şizofreniden sonra elbette. İnsan ruhunun derinliklerinde gizlenen sıkıntılar, geçmişte yaşananların peşini bir türlü bırakmaması, cinsell...

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

2019 hedefleri, 2. ay değerlendirmesi

Öyle büyük hedefler koymamıştım kendime 2019 için . Zaten koysam da pek bir şey değişmediğinden belki de :)  Neyse, madem hedefleri ve ilk ay değerlendirmesini paylaştım, ikinci ayda durum ne minvalde onu da yazayım: Yeni kitap satın almama kararımı uygulamaya devam ediyorum. Bu süreçte kütüphane can simidim oldu. Şubat ayında istediğim kadar kitap okuyamadım ne yazık ki. Mart ayından umutluyum. Spor, istediğim yoğunlukta ilerliyor. Öğlen arası boşluğunda Eymir yürüyüşleri ve gün içerisinde olabildiğince hareket halinde olmak... Benim için yeterli. Bu yaştan sonra herkül gibi görünmeyi istemem zaten.  Eski yazı için girişimim henüz yok. Aslında bu konuyu başka bir şekilde çözmeyi planlıyorum. Sonbaharı beklemem gerekiyor. Bakalım, eğer tahmin ettiğim gibi ilerlerse süreçler, sizlerle de paylaşırım... Teknik etiketli yazıları, biraz daha özenli ve referanslı yazmaya gayret ediyorum. Bu yüzden eskisi kadar hızlı eklemeler olmuyor. Ancak beklediğinize değeceğini umu...

Viyana fotografları yayında

Viyana fotograflarının bir kısmını yayına verdim. Son gün çektiklerim ile henüz yüklemediğim bir kısmını ileride koymaya çalışacağım. Ayrıca fotografların açıklamaları da yok. Şimdilik bunlar var.

Sokak sanatçıları, Ankara

IBC'ye 11 gün kaldı Pre IBC 2023 - 1

Dördüncü kez kendimi temsilen ve kendi olanaklarımla, Avrupa'nın en büyük yayıncılık fuar ve konferansı IBC'ye basın akreditasyonu ile katılacak olmanın heyecanı içerisindeyim. 2019'da bir dizi yayınlamıştım; Pre IBC başlığı ile.   O sene IBC'ye katılamamıştım gerçi ama şimdi dönüp okuyunca 2019'da konuşulanları hatırlamanın kolaylığı, 2023 için de bir Pre IBC hazırlamaya itti beni.  2019'da Temmuz ayının ilk günlerinde yazmaya başlamışım, Pre IBC'leri. Konferansa gelme konusunda kararsız kalanlar için bir rehber olmuştur belki. Bu yıl, bu anlamda oldukça geç kaldım. Amsterdam'daki otellerin büyük bölümünde yer bulmak zor, yer kalanların ise ücretleri fazlasıyla yüksek. Keza uçaklarda da durum farklı değil. Sözü gene uzattım, buyurun Pre IBC 2023 dizisinin ilk yazısına: Bu yazıda IBC'ye ilk kez katılacaklara, dördüncü kez katılmanın deneyimi ile önerilerimi sıralayacağım. IBC, RAI Amsterdam adlı bir fuar alanında düzenleniyor. Amsterdam merkezine,...

Antidepresan Tuzağı / Dr. Mutluhan İZMİR

Dr. Mutluhan İzmir ile ilk tanışmam Tıp Bu Değil kitapları ile olmuştu. Psikiyatristlerin hastalıkların çözümü olarak kimyasallara bu kadar bel bağlar hale gelmesini eleştiren bir tavrı vardı Tıp Bu Değil serilerinde. Bir kaç televizyon programına da katıldığını, web sayfasındaki bağlantılardan öğrendim. O programlarda bahsediyordu Antidepresan Tuzağı adlı kitabından. Sonra, bir vesile ile yüzyüze tanışma olanağı da buldum. Hatta geçenlerde haftanın sorusunda Antidepresan Tuzağı'nı hediye ettim. İşin doğrusu vaadettim desem daha doğru, kitabı henüz imzalatmaya fırsat bulamadım. Gene sözü fazla uzattım. Buyurun Antidepresan Tuzağı'na... Hayy Kitap'tan çıkmış bu önemli çalışma. Önce kitaptan çarpıcı bir alıntı: "İnsanlık, bu dünyadaki uzun süreli varoluşunun son 50 yılı boyunca, şimdiye dek görülmemiş ölçüde yoğun biçimde ruhsal sorunlar yaşayan ve buna yönelik tedaviler talep eden bir konuma gelmiştir. İnsanların modern yaşama geçmesiyle ortaya çıkan yeni yaşam...

HAFTANIN SORUSU: Bu heykel şimdi nerede duruyor? daha önce hangi iki meydanı süsledi?

Bu kez haftanın sorusunda kendi çektiğim bir fotografı kullanamıyorum. İşlerin yoğunluğundan yetiştiremedim, Ankara'dan ayrılmadan. Neyse ki internet var. Artık Ankara'ya döndüğümde kendi fotograflarımı çekip, bu eseri kendi gözümle sizlere aktarmaya çalışırım.  Soruyu yazının başlığında belirttim aslında. Bir kez buraya yazayım. Gene üç sorumuz var: Heykel şu anda Ankara'nın neresinde? Heykel bugün olduğu noktaya gelmeden önce hangi meydandaydı? Daha önce hangi meydandaydı? ve gelelim ödülümüze. Malum en son Cinsel Şiddet'i ödül olarak vermiştim. Bu kez ödül, epey can sıkacak cinsten. Muhtemelen okuyabilirseniz, kabul ediyorum ki kolay okunan kitaplardan değil, paketli her türlü gıdadan olabildiğince uzak duracaksınız. Bir kişi bir kişidir. Bu yüzden ödüllü kitabımız : YEMEZLER! Dr. Yavuz DİZDAR'ın insanlığa hediyesi.  Kimisi mal mülk edinir yazdıklarıyla, Dr. Dizdar insanların hayır dualarının sahibi oldu bana kalırsa. Bakmayın, kibirden gözleri...